Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@yagmerii

Bölüm ismi ; ateş topu

 

Adım ne Yusuf ne Züleyha

Bu kuyuda yeniyim.

Allahın bi garip kuluyum.

Kuyu serin, yüreğimden de derin

Nazan bekiroğlu

 

4-5 yıl önce

Sırtımı yasladığım soğuk duvar kadar soğuk bakışlarına çevirdim gözlerimi

"Sen..." dedim titrek bi nefesle.

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki yerinden çıkacak diye korkmaya başladım.

Sanki az sonra sultanı görünce aşkından ölen cariye gibi karşısında can vericektim

Çok değişmişti, büyümüştü. Isli bakışları olmasa tanımam bile zor olurdu belki

Kolumu kumaşın üstünden tuttuğu halde güçlü parmaklarını ve sıcaklığını hissediyordum.

Gözlerimi irileştirerek daha yeni farkına vardığım bir gerçekle kolumu elinden kurtarmaya çalıştım.

"Bıraksana! "

Ateş olan kendisi değilmiş gibi yanmış gibi elini geri çekti.

Sinirli bakışlarımı ona gönderdim

"Ateşini benim sınırlarımın içıne yaklaştırma! Senin yüzünden cehennem ateşini hissetmek istemiyorum "Dedim soğuk bi sesle.

Hala karşımda ve bi iki adım kadar uzağımdaydı.

Daha demin az kalsın girecek olduğum mahallaye bakarak

"Ne arıyorsun burda.?" Dedi.

Çenemi yukarı kaldırarak

"Bunu benim sana sormam gerekiyor. Benim kursum buralarda. Peki senin neyin burda?"Dedim. Zerre çekinmeden.

Sağa sola bi bakış attı.

"İşim vardı burda " dedi.

Uzun zamandır onu görmüyordum.

Teninden gelen esans kokusunu çaktırmayarak içime çektim.Hafif sakallı duran yüzüne daha net bakmaya başladım.Bıyıklarını kesmişti yalnız kirli sakalı vardı.

Gözlerine bakmaya cesaretim yoktu.Birinci bakışın ikincisi de olurdu ve bu Ateşe bile bile yürümek gibiydi.

Çenemi öne doğru uzatarak "ne işiymiş o ?" Dedim. Sorgulayan bi tavırla.

Kaşlarını yukarı kaldırdı.

Bir iki adım geri atarak sonunda bana nefes alacak yer bıraktı.Nefesimi tuttuğumu daha yeni fark ediyordum.

"Seni ilgilendirmeyen bir iş" dedi. Kestirip atarak.

İçimden bir ses tamda beni ilgilendiren bir şey olduğunu söylüyordu ama başka bir şey sormadım.

"Tek başına mı gideceksin eve ?"

Arkasında kalan fırını başımla göstererek,

"Hayır arkadaşım var, fırında. Çıksın gideceğiz "

Yalnızca başını aşağı yukarı sallayarak onayladı.

Hatice marketten çıkana kadar beni beklemişti. Onu en son nerede ve zaman gördüğümü bileunutmuştum ve beni tanıyabilmışti ona rağmen. Ve bizi sorumluluk bilip arkamızdan gelmişti.

Eve gidene kadar onu ve giremediğim mahalleyi düşünüp durdum.

Sanki ben gözlerimi kapatıp açtığım an başka bir yere savrulmuştum. Sanki hava, olduğum sokaklar ve mahalleler değişmişti.Farkli bi enerji, farklı bir ortam hisettmiştim.

Bunları daha yeni fark ediyordum çünkü o an düşündüğüm tek şey varlığından bile emin olmadığım kanlı kıyafetlerdi.

"Hey bro "

Kolumda ki sarsıntıyla kendime geldim.

Başımı yana çevirdiğimde sorgulayan bakışlarla bana bakan haticeyi gördüm.

"Ha ne oldu ?"

"Bok oldu. Az kalsın araba çarpıyordu sana "

Trafik lambasının altında olduğmuzu daha yeni fark ettim.

"Dalmışım pardon "

"Onu fark ettim. "

Başını yeniden bana çevirip

"İyimisin sen? Sabahta bir gariptin zaten " dedi

Gözlerimi akıp giden yola çevirdim.

"Sabah garip bir rüya gördüm de onun etkisindeyim "Dedim. Dalgın bi sesle

"Sen ve şu olaylı rüyaların fena halde başımı ağrıtıyorsunuz haberin olsun "

"Neyse ki senin başının içinde beyin yok "

Kolunu omzuma attığında yürümeye başlamıştık

"Boğarım seni he "

Kolunu hafif boğazıma yasladı.

"Asıl ben seni boğarım be!. Diyene bak " dedim

"Bizim elimizde armut toplanıyor. Uçarık , giderik" diyerek cevap verdi

Güçlerimiz üstünden şakalaşmak hoşuma gidiyordu

Hafif gülüşerek yürümeye devam ettik.Kafamı dağıtan tek şey gülmekti.Ben çok mutsuz ve sinirli bile olsam gülebilen birisiydim.

Bu özelliğim bazılarının fena halde sinirini bozsada, benim dertlerimle başa çıkma yöntemim buydu ve kimsenin ne düşündüğünü önemsemiyorum.

 

Eve gelip kendimi direkt yatağa attım.Gözlerim benden izinsiz kapanırken zihnim çorak bir çöl kadar sessiz ve boştu.

 

Gözlerim karanlığa alıştığında kulağıma tam olarak çıkaramadığım sesler gelmeye başladı.

Hâlâ kendi yatağımdaydım ama yan tarafımda ki duvarda boşluk vardı da sanki daha sabah gördüğüm osman amcanın bodrum katına dönüşmüştü.

Kulağımda ki sesler canlanırken bir topluluğun def çaldığını duydum.

Baş köşede oturan Yasin dedeydi.

Mutlu duruyordu. Gözleri benim üzerimdeydi. İstediğim bir şeyi gerçekleştiyordu sanki ve memnun muyum diye tartarak bakıyordu

İçeriye çeşit çeşit, yemekler gelmeye başladı.Def çalmayı durdurup, neşeyle konuşmaya başladılar.Sanki bir şeyi kutluyor gibilerdi.

Gözlerim yeniden karanlığa alıştığında bu sefer karşımda genç bir erkek vardı.

Omuzlarından aşağısına uzanan bi kefiye vardı üstünde.Yüzünü göremiyordum.

Ama saçlarında ki ıslaklık, yeni yıkanmış izlenimi veriyordu.

Garip bir şekilde sanki ruhunu görüyordum. Ruhundan ruhuma beyaz bi ışık süzmesi yaylıyordu.Deniz kadar berrak ve temiz birisiydi.

Vücudundan gelen deniz esintileri bana çok rahat ve huzurlu hisettirirken,su elementli biri olarak yanında kendimi kirli hissetmiştim.

Yüzünü net göremiyordum ama gülüşünü seçebildim.Sanki koca güneş yüzüne sinmişti.Karanlığıma aydınlık gibi duran biriydi.

Bir şeyler söylemek istiyordu sanki ama onun tutan bir şeyler varmış gibi sustu.

Karanlığımda ki aydınlığını büyütürken gözlerim güneşi karşıladı ve adamın yüzünü göremeden büyük bi hüzünle gözlerimi açtım.

Üstümden sanki tır geçmiş kadar yorgun hissediyordum kendimi.

Yavaşça yataktan doğruldum.Garip rüyalarımın sayısı artmıştı.

Daha dün gördüklerimi çözemezken şimdide def calan insanlar ve genc bir erkekte eklenmişti rüyalarıma.

Genç adamın okyanus kadar derin ve temiz ruhunu düşündükçe icim ferahlatan, gıdıklatan bir his beni kaplıyordu.

Yüzünü göremediğim icin fena halde moralim bozuldu.

Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkadım.Evde ki herkes uyumuştu.

Sessiz adımlarla mutfağa dogru adımladım.Ocağın üstünde ki yemeklerin altını acıp, telefonumu elime aldım

Ve gruba girdim

Avatar bozuntuları

Grubun ismini ben seçmiştim. Orda ki karakterleri benzetiyordum bizi biraz.

Bozuntuları kısmını Amine eklemişti

 

Siz. : garip rüya göreneniz oldumu yine aranızdan?

Abdülkadir: valla ben bir oda dolusu kızla oturup karpuz yiyordum rüyamda

Amine : kızlarla dolu bir rüya görmene şaşırmadım niyeyse. Şaşırdığım nokta kızların arasında uslu uslu, oturabilmen oldu. bende bir şeyler gördüm bu arada

Abdülkadir: ablası gitti bu geldi. Gördüğüm rüyanın hesabını mı vereceğim kızım

Amine : bana kızım deme!

Abdülkadir: tamam dayı !

Amine: sensin dayı

Amine : Kadirin saçma rüyasından daha düzgün bir rüya benimkisi söyleyim mi?

Siz : Heh tartışmanız bittiğine göre söyle

Amine: böyle aslan mucahidi gibi duran genç erkekler gördüm. Bizde yanlarındaydık. Ama sırtları dönük olduğundan yüzlerini seçemedim

Asaf : bende varmıydım

Amine: görmedik diyoruz ya oğlum

Abdülkadir: yani ben sana "Kızım " demiyim. Ama sen kardeşime "oğlum " de oldu mu bu şimdi Amine?

Zeyd : zırvalamıyı kesin.

Telefonuma bildirim düşerken gruptan çıkarak gelen kişinin mesajına girdim

Ateş parçası: Sen yine bir şey gördün değil mi ?. Gruptakileri boşver saçmalıyıp duruyorlar zaten

Zeydin kişiselden attığı mesaja cevap vermeye başladım

Siz : Boşver ya! Hep görüyorum zaten. Sadece bu aralar biraz çoğaldı da o yüzden sordum.

Ateş parçası: Anladım. Söylemek istemiyorsun sanırım

Ona rüyamda bir erkek gördüğümü söylemek istemiyordum niyeyse. O yüzden cevap vermedim

Ateş parçası: Neyse. Bu arada sabah ki tavrım için kusura bakma ürküttüm seni biraz .Aklım karışıktı da gece de pek uyuyamıştım

Siz : sende akıl mı var ki karışsın zeyd

Ateş parçası: ben miyim akılsız ?

Siz : sensin, sensin, sensin.

Ateş parçası : yine mi şu reklam

Siz : evet iygygihgj

Ateş parçası: randomlarına hastayım

Ne!

Bu dolaylı yoldan

"Gülüşüne hastayım mı" demekti ?

Benim randomlarım ünlüydü. Herkes garip bulurdu ama ilk defa böyle bir şey denmişti randomlarım hakkında.

Hemde zeyd'den gelen bir itiraftı...

Yanaklarım ısındı.

Kendi kendimize gelin güvey olmasak mı

iç sesime hak vererek başımı iki yana salladım.

Kendine gel hafsa. Bir şey yok, bir şey yok

Siz : annem çağırıyor gitmem lazım. Allah'a emanet ol

Annemin çağırdığı yoktu ama bu sohbeti bir an önce bitirmeliydim yoksa saçma sapan bir şey yapabilirdim.

Ateş parçası: sende Allah'a emanet ol

Mesajını görür görmez telefonu hızlıca dolaba bırakıp ocağın altını kapattım.

Yemek çok sıcak olduğunu halde hızlı hızlı,yiyip zeydin mesajını unutmaya çalıştım.

Sabahın ilk ışıklarıyla evden çıkıp kursa gittim

Bugün dün bahsettikleri talebe de gelmişti. Hasta olduğu için gelmemiş .

"Ben zaten herşey den nefret ediyorum ama terkip ayrı sıkıntı " dedi.

Adının Rüveyda olduğun öğrendiğim öğrenci minderin üstüne oturmuş dersi hakkında yakınıyordu

Diğerleri ses etmezken bende yalnızca tebessüm etmiştim. Moodluk birine benziyordu.

Benim çaprazıma bir yere oturup,"Hangi kurslara gittin ?" Diye sordu

Elimi aşağı yukarı sallayarak "çok " demeye çalıştım

"Benim gibi İstanbul'daki ki bütün kursları bitirdin yani " dedi hafif gülerek

"Evet " diyerek güldüm.

Biraz konuştuk. Hoca gelince susmak zorunda kalıp, dersimi çalışmaya başladım.

"Hocam ben hastaneye geri dönsem " diyen Rüveyda'nın sesiyle herkes gülüşmeye başladı.Anlaşılan zor bi ders vermişti hoca.

Kursun bitiş vakti geldiğinde evin yolunu tuttum. Evin arka sokağında ki Afgan meşenin derneğinin önüne gelmiştim bir anda. Ayaklarım iradem dışında beni buraya sürükledi. Başım hafif dönünce gözlerimi kapattım elimi başıma attım. Bir kaç dakika sonra gözlerim açtım

Derneğin önünde ki binadan büyük bir gürültü yükseldi o an ne olduğunu anlamadan bina yıkılmaya başladı. Ortalık toz duman olmuşken dernekten koliler çıkarıldığını gördüm.

Yaşadığım şokla yere oturdum

Ne oluyordu Allah aşkına ?

 

Günümüz

 

Karanlık sonu belirsiz kuyuya düştüğüm bi dönem vardı

O zamanlarda sanki herkes hayatını yaşamaya devam ediyor ama benim hayatım zamanda donmuş fırtınada kalmış ağacın son yaprağı gibi bi o yana bi bu yana savuruyordu beni

Kalabaklıklar arasında yalnızdım.Yalnızken ise çok kalabalıktım. Bu durum beni ürkütmüştü o zamanlar.

Sanki bedenim buradaydı ama ruhum çoktan Allah katına çıkmıştı

Beni dıştan görenler hep bir yerde bi şey görmüşüm gibi oraya dalıp gittiğimi söylerlerdi biriyleri varmışcasına onlarla konuştuğumu, yada karşımda biri varda onunla kavga ediyormuş gibi olduğumu söylerdi.

Annem bu halimden Korkup beni hocaya bile götürmüştü ama bi şey çıkmamıştı muska verip göndermişleydi

Belkide kendime dertleşecek birilerini arıyordum. O kişiyi de kendim oluşturmuştum. Birine sığınmak istedim belki..

15 yaşımda gittiğim bir kursta kötü bir olay geçirip, tabiri caizse çarpıldığım (Buna hocaların yaptığı imalar da dahil) için çıkmak zorunda kalmıştım sonra pek düzelemedim zaten.

16 yaşıma dair çok bi şey hatırlamıyorum. Bölük pörçük, anılar vardı yalnızca. Zihnim o yaşıma kendini kapatmıştı. O oda bilinmezdi benim için. Bir şeyler eksikti sanki o yaşımda. Bir boşluk vardı. Ama nedenini çözememiştim. Dünde yeniden o yaşıma dair bir şey hatırlayınca garip olmuştum o an düşünmemiştim ama sanki o yaşıma dair boşluk doldu o an

 

17 - 18 yaşımdayken rüyalarımda hep genç bi adam görürdüm.Rüyalarımda bani sevip sarmalayan halleri vardı.

Genellikle tehlikede olurdum o rüyalarda ama hiçbir zaman yüzünü göremediğim benim yuvam gibi hissettiren o adam beni tehlikeliye sokanların inlerine girip akla hayale girmeyecek şekillerde korkutup bırakırdı.

Bu rüyaların varlığını Zeydin geldiği güne kadar unutmuştum ama şimdi silik silik, parçalarla aklımda dolaşıyordu.

Kenanı gördüğüm rüyalarda vardı oraya casus olarak gönderilen bir asker olduğumu görürdüm, yada sınırdan geçtiğimi..

Bir kaç yıl sonra bunun gerçek olacağını bilmezdim. Artık gerçekten de oraya gitmeden kurtarmaya çalışıcaktık.

Resmen olacak olayları önceden görmüşüm hissi her yanımı bir yılan gibi sarmalamıştı. Rüyalarımın gerçekleştiğine bir kaç kez şahit olmuştum. Ama bunun gerçekleşeceğine pek olanak vermezdim ama şimdi gerçekleşiyordu işte. Sınırdan geçmemiz yasakti o yüzden Tezmekan yaparak oraya varacaktık

Tezmekanı bomba atıldığında yada başka herhangi bir şey olduğunda bunu yaparak oraya gidecektik. Ve tezmekan herkesin harcı değildir bunu nasıl yapacaktık bende bilmiyorum.

Bilgisayarda oynayan diziye bakıyordum ama anlamıyordum Aklım Zeyd'deydi

Dün en son üstüne ayran döktükten sonra bir daha görmemiştim onu

Neredeydi acaba?

Ne düşünüyordu nikahla alakalı, yada benle alakalı?

Tam o anda telefonuma bi mesaj geldi

534*******: evin önündeyim açsana kapıyı

Wtf 

Bu kim yağ

Hafsa : kimsin birader

534*******: yakında kocan olacak kişi

Ne !

Yakında kacam olacak vasıflı bir kişi var: zeyd.

Bu demektir ki bu numara zeyde ait

Anında yerimden kalkıp, camdan gizli gizli, bakmaya başladım ki gerçekten de kapının önünde sırılsıklam bi şekilde duruyordu

Bir dk sırılsıklam mı.

aşkından sırılsıklam olmuş görüyormusun çocuğu

İç sesimi takmayarak,Gökyüzüne doğru kafamı kaldırdım

Şarıl şarıl yağmur yağıyordu.

Geri zeyde indirince başımı, düşünmeden edemedim

Oğlum sen ateş elementli süper kahramansin kendine gel ne bu halin

Daha fazla kanilazyona düşmüş sıçan gibi duran haline dayanamayarak otomatiğe bastım.

O arada da üzerime bir şeyler geçirdim

Kapıyı açtığım da neredeyse üzerime yıkılacak olan Zeyd'den bi saliseyle kurtuldum. Başını bana doğru eğdiğin de baygın bakışları merceğime girdi

Çocuk gibi duruyordu. Ama henüz nikahlı değildik nasıl alacaktım içeri

Abike ve haticede de eve yoktu. Annemlerde alışverişdelerdi

Her an "Zeyd efendi annem babam evde yok diyebilirdim "

Ama haline içim acıdığından kapıyı iyice açtım sırtında ki ceketi almaya başladım

Kafasını çevirdiğinde göz göze geldik.Fazla masum ve savunmasız duruyordu

Aramızda daha nikah olmadan bu kadar yakın olamamız doğru degildi

Ellerimi ateşe değmiş gibi çektim.

Yanaklarım ısınmıştı. Ondan çektiğim ellerimi arkada birleştirdim.

Allahım...

Zar zor içeriye geçip, kendini tekli koltuğa attı ve gözlerini kapattı

Bende karşısına geçip üzerine bakmaya başladım.Sudan çıkmış balıktan farkı yoktu. Ne olmuştu bu adama böyle hafifçe üzerine eğilerek

"İyi misin ?" Demek sonunda aklıma geldi

Gözlerini yavaşça açarak bir süre onda olan dikkatli bakışlarıma baktı.

"İyiyim desem mutlu olucak mısın? "

Ne! Şey eheh... kafamı aşağı yukarı hareket ettirip onaylayınca

Yüzünde bi gülümse oluştu

Ayrıca anlık gözleri mi parıldadı onun? Hayret

Ben bide bu adama sıçan dedim

Islak hali daha yakışıklı vazgeçtim

(kararlılık seviyem...)

"İyiyim merak etme "

İyi olduğunu duyduktan sonra kafamı geri çekerek, "Senin gücün ateş gücü değilmi nasıl kendini ısıtamadın"

Baygın bakışlarla bakmaya devam ederken,

"Suyun altında işe yaramıyor ayrıca seninle bu yüzden evlenmemi istiyorlar iki zıt element ama birbirleri için yaratılmışlar sözde birlikte güçlülermiş "

Alalade bi şeyden bahseder gibiydi benim içinse hayatım demekti

Zalim adam

İç çektim.

"Üzerini kurutabilirmisin şu an? sana elbise verecek halim yok"

Dedim ve karşısında ki koltuğa oturup, bacak bacak üstüne attım hafiften

Tek kaşını kaldırıp, dik dik baktı

Ellerini top tutucakmış gibi açtı ve ilk önce küçük bi kıvılcım çıkarttı sonra üzerine doğru tutmaya başladı.

İlk defa güçlerini kullandığını görüyordum.

Daha önce bi kaç defa görmüşlügüm vardı, evet ama namahrem olduktan sonra görmemiştim güçlerini bi daha.

Küçükken ilk çıktığı zamanlarda mahallede bi çocukla kavga etmişti çocuğun boynunda yanık izleri oluşmuştu.

Ben şahit olmamıştım ama herkes korkmuştu ondan o günden sonra.

Ona o zaman neden dövdün diye sorduğumda

"Sana "erkek fatma"dedi surekli erkeklerle oynuyormuşsun

Benden başkalarıylada oyun oynuyormusun gerçekten hafsa?" Demişti

Ailede ki 20 erkeğin arsinda ki tek kız olunca oynayacak başka kimsem olmuyordu Abike Urfa'daydı.Mahallede ki kızlardan bi kaç tanesiyle oynuyordum sadece

En çok oynadığım çocuklar başta Zeyd olmak üzere, Musa Şiyar, Abdulkadir ve beni her zaman yanında tutan abim ve bi kaç kişiden ibaretti.

o bana öyle sözler söyledikleri için sinirlenip, güçlerini açığa çıkarırken aynı gün bende Şiyar ve Merveyle camımızın önünde ki ağacın toprak kısmına su verirken onların görmediği bi anda su oluşturmuştum.

O güç elimi ağaca yasladığımda ortaya çıkmıştı.

O an sorgulamamıştım ama şu an bakınca niye sadece bizimkiler aynı gün ortaya çıkmıştı

Hemde Zeyd'den 2 yaş küçük olduğum halde.

Hala aklımı kurcalayan bir şeydi ama cevaplanamayanlar kısmına attım yeniden

O günden sonra O' mahalledeki çocukların gözlerinde öfkelendiğnde bütün sarayı aleve verecek masal kahramanı ejderha gibi olmuştu. Yanına yaklaşmaya korkar olmuşlardı.

Ben hiçbirine gücüyle zarar verdiğini görmemiştim zaten yasaktı. Ayrıca ona çok yakışıyordu ateş

Elinde ki kıvılcımlar dans ediyordu sanki üstünde. Güneşten kopan parcalar üstüne konuyormuş gibi duruyordu çok göz alıcıydı.

Elinde ki ateş topunu gövdesine, kollarına bacaklarına doğru tuttu.Zaten elini ıslak olan tarafa tuttuktan bi kaç saniye sonra kuruyordu.İyi yanmıyordu üstü başı

Tamamen üstünü kuruttuktan sonra kafasını geriye atıp, kollarını da koltuğun kenarlarına koydu.

Bir süre gözlerim onun olduğu tarafa mıhlandı

Karnımın acıktığım yeni yeni hissederken,

"Açmısın. ?" diye sordum

Başını kaldırıp, "Açsam doyuracak mısın karnımı ? "

Kafamı " e yani " gibi hareket ettirdim

"Canın ne istiyorsa yap yerim ben "Dedi ve bi şey dememe müsade etmeden geri kafasını koltuğa koydu.

Karşında ki koltuktan kalkıp tam önüne geldim.

Yavaşça eğilip

Kapalı gözlerine bakmaya başladım.Vücudundan hâlâ sıcak esintiler geliyordu

Bu sıcaklık beni mayıştırmıştı.Sanırım hala kendini ısıtıyor.Sanki üzerinden tır eçmiş tipe bak.

Derken bi anda gözlerini açtı.Korkup geri sıçradım hemen

Onunda gözleri ayrılmıştı.

"Ne işin var dipimde !?"

"İyimisin diye baktım. Zaten bende tam gidiyordum" hızla odadan çıkıp, mutfağa girdim malzemeleri çıkartmaya başladım.

Allahım sen benim nefsimi koru.

Patatesleri kızartmak için ocağı açarken, acaba zeyd yemek içinde ateş yakabilirmi diye düşünmedim değil.

Bir süre sonra patates köfte, sade makarna ve salata yaptım ve onun uzandığı odaya girip, sofrayı kurmaya başladım.

Ben çıktıktan sonra çekyat'a geçmişti yüz üstü de uzanmıştı.

Aynı ben, yüz üstü olmadan uyuyamıyorum.

Bi özelleğimizin birbirine benzemesi yüzümü güldürdü. Odaya her girdiğim de onu öyle gördükçe eşek gibi sırıtmak devam ettim

Sofrayı kurmam bittikten sonra yanına gelip omzuna hafuften dokundum yavaşça "Zeyd, uyan hadi yemek hazır "

"Im biraz daha uyuyayım baba lütfen "

Baba mı?

What! 

Beni babası sanmıştı. Dün yüzüme bakamadan çekip gitmesinin intikamını akmaya karar verdim

Aklıma gelen sinsi fikirle gülümserken

Sesimi kalınlaştırarak "oğlum kalk, hemen yoksa tokat geliyor" dedim

Bir anda gözlerini açarak hışımla dogruldu

"Dur v-

Karşısında beni görünce cümlesi yarıda kaldı.

Oda bende oldukça şaşırmış şekilde birbirimize bakakaldık

Babası yerine beni gördüğü için rahatlamış gibiydi.

"Ne var " Bir anda çıkışınca korkup, geri sıçradım.

Ondan bi iki adım uzaktaydım.

Of hafsa ne diye adamı yarasından korkutuyorsun Biliyordum babasıyla arasanın iyi olmadığını halbuki of

Korkmuuş yalimi görünce pişman olmuş gibiydi.

Hak ettim bunu

Elini gözlerine bastırdı.

Yorgun sesiyle

"Kusura bakma zor bi gün geçirdim. Sende öyle uyandırınca..."

Geldiğinden beri tek kelime etmemişti ne olduğuyla ilgili.

Aşırı merak ediyordum ama sormayada çekiniyorum.

"Toplantıda yüzüme bile bakmadan çekip gittikten sonra seni benim ayağıma getirecek kadar ne yaşadın? "

Başını eğip, bi kaç dakika durdu.

Sonra kafasını kaldırıp bana baktı.

"Babamla kavga ettik seninle evlenmezsem başka biriyle evlendirip, işinin başına geçirecekmiş"

Söyledikleriyle kala kaldım. Zeydin yaninda Başka bir kız ha ?! Başımdan aşağı kaynar sular döküldü sanki.

Bu fikire kendimi çok uzun zaman önce alıştırmıştım. Çünkü benimle evlenmesi bana hayal olarak kalacak gibi gelirdi. Gittikten sonra da gitmeden önce de kendimi hiç bir zaman onun yanına yakıştıramadım niye bilmiyorum belki ailesinden kaynaklıydı... Şimd onun ağzında duyunca daha bi kötü oldum. Yüzümü görmemesi için yan tarafa çevirdim

Geçmişten beri zeyd ve babası anlaşamazdı zaten.Yıllar önce burdan giderken ki sebeplerinden biride babasıydı.Bir kaç kere onu yüzünden intihara giriştiği bile hatırlıyorum

Sofraya göz gezdirip, "Ee uyandırdın bari yiyelim yemeği " derken kapı çaldı.

Bi şey demeden kapıya yöneldim.

Açtığım anda

"Haso en sevdiğin pastayı aldım kız kızlar gecesi yapalım mı enişteme sövelim biraz " diyen abikeyle ve haticeyle karşılaştım.

Kolundan çekip, içeriye soktum "sus enişteciğin burda "

"Sahimi- başını içeriye doğru uzatıp zeydi görünce -oo enişte hoş geldin tek başınıza romantik romantik, yemek mi yiyorsunuz ben sizi rahatsız etm- ağzın kapatarak mutfağa doğru çektim.

"heh aferin hafsa. Sabahtan beri başımın etini yedi asla akraba gibi değilsiniz siz "

Haticenin sesiyle hafiften güldüm .

"Benimde deli dolu yanlarım var Hatice sen rastlamamışsın"

Ellerini dehşete düşmüş yüz ifadesiyle doğru olmadığını savunurcasına salladı

"Kursta olsun, mesajlaşmada olsun ne kadar komik olduğunu, deli dolu olduğun biliyorum. Arkadaşlarım arasında beni güldürebilen nadir insanlardansın hafso ama bu var ya bu apayrı bi yüksek seviye "

Diyerek eliyle Abike omzuna doğru "bu nasıl bi varlık Allahım al bunu başımdan" der gibiydi

Hafifçe gülerek,

"Sevdiğim insanların yüzlerinde ki tebessüm olmayı seviyorum ve bu dediğine ne kadar mutlu olduğumu bilemezsin hatce 6 yıllık dostluğumuzun ardından ilk defa bana bu denli güzel iltifat ettin. Ah gözlerim yaşardı"

Parmaklarımı sanki gözümün altında yaş varmışta siliyormuş gibi yaptım

Dediği gibi bu halime de hafiften kıkırdadı

Sinirli ifademe geri dönüp abikeyi azarlamaya başladım

"Ayda yılda bi işimize yarıyorsun Abo ama bu sefer iki şeyi aynı anda yaptın.Hem mutlu ettin, hemde rezil ettin abike. Çocuk yağmurun altında kalmıştı. Kedi gibi soğukta kalmasın diye aldım içeri "

Hafiften yüzü asılmıştı ana yeniden muzip parıltılı imalı gözlerini gözüme dikerek bana yaklaştı

"Hee. Kıyamadın mı müstakbel kocişine "

İşaret parmağımı ona doğru salladım

"Sus Rezil ettin bizi "

"Yok yağ sever o bizi sen merak etme "

"Siz geldiğinize göre burda yiyelim yemeği "

Tekrar içeri dönüp, masaya oturmuş zeydle karşılaştım

"Ben kızlarla yiyeyim tek başına kalacaksın mecbur "

Yüzünün düştüğüne şahit oldum.

Çok fazla sorgulamayarak geri mutfağa geçtim.

Mutfak kapısını kapatıp, sırtımı yaslayarak soluklandım.

"Ne oldu eniştem kalbine mi inme mi indirdi yakışıklığıyla" derken ekmek arasından bi ısırık aldı abike.

"Bi sus be. Abaza "Dedi Hatice

İkili ağız dalaşına girdi yeniden. Zeydin benle yemeyecegini öğrendiğinde oluşan somurtkanlk inme indirdi miğdeme

Çok fazla sorgulamayrak.

İkilinin arasına oturup, susturdum.

"Hatce onu bunu boşverde ceydayı kim benim eğitim hocam yapmış?"

"Kendini yamamış açıkçası hafso. Yoksa o kim eğitim vermek kim "

Dedi, ekmek arasını ısırırken.

"O kurstaykende koca meraklısı birisiydi çok sinir oluyordum.Pick me be o bildiğin."

Abike "benle birlikte okusaydın severmiydiniz beni?"sırnaşırak

İkimiz aynı anda "hayır " diye çıkışmıştık

Yüzü düştü ve geri önüne döndü.

"Pislikler. Hainler" Abartılı bi ses ve yüz ifadesiyle söylendi .

Ama umursamayıp, yemeğe gömüldük.

Bir yarım saat kadar yemek yedikten sonra, abikenin aldığı frambuazlı keki ve demlediğim çayı tepsiye koydum.

 

Zeydin olduğu odaya girdiğimde masayı kaldırdığını gördüm.

"Dur ne yapıyorsun! Ben toplarım "

Elimdeki tepsiği sehpaya bırakıp, elindekileri aldım ve mutfağa taşımaya başladım.

Sofrayı tamamen toplayıp, geri içeri geldim.

"Doyduysan tatlı yiyebilirsin"

Sehpayı önüne koyup, tepsiyi de üstüne koydum.

"Buyur bakalım afiyet olsun "

Arkamı dönüp, gidecekken "Dur! Bi konuşalım mı senle?"

Demesiyle durdum.

Karşısında ki koltuğa oturdum ve ne diyecek diye beklemeye başladım.

"Evlilğimiz hakkında ne düşünüyorsun? "

Ovv kritik soru

Tabikide "seni yıllardır seviyorum o yüzden yıllar once seni kandırıp, mesajlaşıp kim oldugumu sakladım ve burdan gitmene sepeb oldum. Ve sonrada evleneceğiniz duyduğumda çok sevindim ama istemediğini görünce üzüldüm " demedim...

 

Bu arada evet 17 yaşımda öyle halisinasyon olarak bile onu görünce cesaret edip ona yazdım. Bir süre konuştuk.

Ve sonra ben olduğumu öğrenince de "benimle dalga geçtin beni kandırdı. Bide alinin kardeşisin sen !" falan filan diyip, burdan gitmişti.

 

"Sonuçta bu görev için. Zaten birbirimize evlenmezsek tanımadığımız birine verecekler bizi. O yüzden tanıdığa gitmek daha iyi "

Nasılım? asla ona karşı duygularım yok yabancıya gitmemek için ayol.

Söylediklerim karşısında şaşırmışa benziyordu.

Arkasına yaşlanarak,

"Haklısın. Bana uyar. Yarın evlenelim "

Yarın ben ve sen to marry ?

 

Söyledikleriyle kala kalmıştım.

Cevap vermedim.

Yerimden kalkıp, gidiyordum ki.

"Yemekler güzeldi "

Dedi.

He boğazıma dizdiğin yemekler

 

Umarım beğenirsiniz ^-^

 

Vote atmayı unutmayın. Allah'a emanet olun

 

 

Loading...
0%