Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@yagmerii

Bölüm ismi arapca ;eunsur

Anlamı: element

 

Şehrin ışıkları düşündürüyor, seni

Duyuyormusun kalbimin sesini

Denizler gibi kabarıyor yüreğim

Söyle yar daha ne kadar bekleyeyim

 

Sensiz geçen 66. Günüm

 

...

Günümüz

 

"Hafsa !"

Zeydin seslenmesiyle başımı dolaba çarptım.

Teşkilattan gelir gelmez bulduğum eski pusku milattan kalan sayfayı saklayacak bi yer aramaya başladım.

 

Henüz okumamıştım.

Müsait bi zamanda mutlaka okumalıyım.

Ve zeydin sayfadan haberi olmaması gerekiyor.

Sonra "sen hainsin, hırsızsın nasil karargahtan izinsiz bur sey aldın"

falan der hiç uğraşamam

 

Kıyafet dolabının üstüne koyayım derken başımdan oldum.

 

Sayfayı yerleştirmiştim neyse ki.

Sinirle "Ne var beğ ?" Dedim. Böğürerek.

 

Kapının girişinde duran zeyd ise

"Ben bu deliyle nasıl evlenebildim "

Bakışları atıyordu.

 

"Ablan gelmiş onu söyleyecektim. Bögürme herseye"

Başımı tutarak, ona doğru yürüdüm.

"Daha düzgün söyleyemezmiydin ?"

Dedim öfkeyle.

 

Başımı tuttuğum elime bakarak, "Ne oldu başına " sesine sis düşmüştü sanki ne düşündüğünü fazla anlayamıyorum

Elimi başımdan çektim.

"Dolapa kafa attım senin yüzünden."

Dedim.

"Nasıl becerdin acaba ? Dolapla Ne işin vardı? "

Dediğiyle hafiften endişelenmeye başladım.

Ehe şey

Yakalanmamak adına

"Sen gel tam önümde dur dolap.

Dedim bende 'senin ne işin var burda' falan işte ne yaparsın "

 

Hafif endişeli bi şekilde bahar candan edasıyla

Şüpheci gözleriyle bi bana bi dolapa kısa bi bakış attı.

 

"Neyse dolaba bi şey olmadıysa iyi

ablan seni bekliyor aşağıda hadi "

O arkasını dönerken

"DoLbA bI seY oLmaDiySa iyı"

Taklit ettim sesini

Arkasi donukken kafasını cevirip

"Bi sey mi dedin ?" Dedi.

Sanki ıslık çalıyormuş gibi yapıp gözlerimi dolaba cevirdim

Cevap vermeyeceğimi anlayip

Kafasını iki yana sallayıp merdivenlerden inmeye basladı

Arkasından hızla odadan çıkıp. Bende peşinden inmeye başladım.

 

Merdivenlerin yarısında zeydin arkasındayken Zühre gelip bacaklarıma sarıldı.

"Yavaş kızım düşürüceksin beni "

O ise beni takmayarak

"Yaşasın hafsa teyzeye geldik " derken zıplıyordu

Kollarını bacaklarımdan geri çekip elini tuttum.

 

Kapının girişinde kollarını göğsünde bağlamış Efil

"Bi günde düzgün gir şu eve " Dedi gözlerini devirerek.

Bu kız ne ara ergenliğe girdi.

 

Ablamı kucağında zahir'le kapının önünde olduğunu gördüm.

Yanına geldiğimde

"Hoş geldiniz Zeren adin hanım sefalar getirdiniz. Gözümüz yollarda kaldı nerelerdeydin? "

Dedim.

Biraz tripliydim, çünkü evlendikten sonra yüzünü ayda yılda bir görür olmuştum.

Düğünüme bile gelmemişti.

(Tabi ona düğün denirse )

 

"Seninde olsun bakıyım 3 canavarın görürüm seni o zaman. Bunlarla birlikte ordan buraya gelmek ölüm gibi "

Yok abla sağol ben çocuk gibi adamla iki günde sinirlerimi yıpratmıstım 3 gunde yeterince

 

Ablamlar denizlide yaşıyorlardı.

Ve her zaman gelme fırsatı olmuyordu ablamın.

Eniştemin işi oradaydı.

Allahtan eniştem gelmiyordu pek buralara.

O yüzden kız kıza takılıyorduk eskiden olduğu gibi.

Ama şimdi bi kişi fazlaydık.

 

Kollarımı uzatarak ablama sarıldım.

Geri çekilip, kucağında ağlayan zahiri kucağıma almaya çalıştım ama gelmemekte israrcıydı.

"Teyzeni nasıl yabancılarsın lan zırto "

Ellerimi belime koyup.

Kızgın ifademi görünce ağlamaya başladı.

Ablam zahiri piş pişlemeye başlarken banada bi andan laf yetiştirmeye başladı.

"Niye ağlatıyorsun oğlumu teyzesi "

Bana doğru gelmeyince biraz sinir olmuştum canım.

Gerçi çocukta haklıydı sadece doğduğunda gitmiştim.

Sonrada sadece bayramlarda filan görmüştü beni yabancılaması normaldi yani.

 

Zahiri kucağıma almaya çalışırken arkadan zeydin sesi geldi kulağıma.

"Siz abla kardeş takılın benim işim var ".

Arkamı döndüğümde vestiyerden paltosunu alıyordu

"Görüşürüz Zeren abla "

Dedi ablama dönerek.

"Görüşürüz zeyd efendi "Dedi.

Hafif imalı bi sesle

Aynı evde yaşarken onunda kulağına hafiften cıtlatılmıştı tabiki de bazı seyler

Zeyd umursamayarak kapıyı açıp dışarı çıktığında

Ablam zeydin arkasında gözlerini biraz oyaladıktan sonra bana döndü.

"Ee nasıldı ilk aşkınla evlenmek "

Dedi sırıtarak.

"Ne sor ne ben anlatıyım abla "

Çarşafımı çıkartıp asarken.

Zahiri yere bırakmıştı

"O niye" dedi

Bıkmış bi sekilde,

"Niye olacak düğün günümde terk edildim "

Hızla bana donup

"Oha. Hemen anlat havadisleri hemen."

"Sen iflah olmazsın" bakışları attım.

Dediğini umursamayarak çocukların yanına döndüm.

 

Ablamla havada Sudan konuşmaya başladık.

Arada zeydle alakalı imalar sokup duruyordu.

Bense umursamayıp, güldürmeye çalışıyordum onu.

Biz ne zaman bir araya gelsek ortamın neşe kaynağı ben olurdum.

 

Bi şarkı açıp, başörtümü başıma saç bandı gibi bağladım.

Ve şarkıya uygun hareketler yapıp, ablama yürümeye başladım. Fazlasıyla hareketli bir şarkıydı. Düğün müziği gibiydi hatta.

Klibinde dansöz bi anime karekteri vardı. Onda fazla seksi ve guzel duran şey, bende halay çekiyormuşum gibi duruyordu

Abkam ise kahkahalarla izliyordu beni.

"Şarkının ismi ne ?

"Chammak challo "

"O ne kız öyle canlı cunlu bir şey "

Kahkaha atıp

"Hint şarkısı fark etmedin mi, sen bayılırsın onların şarkılarına "

Kafasını aşağı yukarı sallayıp,

"Dili tanıdık geldi ama ismide kendiside, İngiliz şarkısı vibe veriyor ". Bilgisiyar masasının üstünde ki ellerim ritim tutarken

"Öyle " Diyerek onayladım

Az sonra ablam yemek yapmaya kalktı.Aslında annemin yaptığı şeyler vardı ama ondan piyaz istemiştim.

Ablamın elinin lezzeti bi başkaydı.

Mükemmel yapıyordu herşeyi.

...

Hayatta olmaz dediğim şey oluyordu.

Karşımda duran iki hayvana çevirdim gözlerimi.

 

Hafif başımı yana eğip, o şekilde bi baktım.

Diğer yana eğip bide o şekilde baktım

Aynı şekilde onlarda benimle birlikte eğdiler başlarını.

Dik dik yuzlerine bakmaya başladım ,

"Yok hayatta olmaz bunlarla " ayağa kalkmaya yaltenmiştim ki ablam omuzlarımdan geri oturttu.

"Yok öyle kaçmak maçmak.

Otur bakalım cici cici burda."

Diyip, koşa koşa kaçtı.

Tezgah lan bu !

Ablamın arkasında ki bakışlarımı geri ikiliye çevirdim.

Ortamda bi sessizlik oluştu.

"Niye burda böyle çimenlerin üstünde oturup bakışıyoruz teyze?"Hafif başını eğip, gözlerini kıstı ve

"Türk filmi mi çekeceğiz "Diye bitirdi cümlesini Efil.

Bu kız nasil 8 yaşında olabiliyor

"Türk filminde bakışıldığını nerden biliyor sen kız ?"

Söylemeye yeltenmişti ki elimle durdum.

"Yada dur öğrenmek istemiyorum "

 

Derin bir nefes alıp, konuşmaya çalıştım.

İlk elimle toprağa dokundum.

"Ee şey şimdi bu toprak -önümüzde ki kapın içinde ki suyu göstererek-buda su.

İşaret parmağımla havayı gösteriyordum ki.

Elimi geri indirdim.

Yok bu böyle olmayacak.

 

"Şimdiiii Allahü teâlâ kainatta gördüğümüz her şeyi bizim için yaratmış.

Mesela su hayat kaynağımız hem içiyoruz hem meyvelerimizi sebzelerimizi yetiştiriyoruz."

Parmaklarımla saymaya devam ettim.

"Toprak, hava ve ateş bunları ve birçok şeyi daha Allah bizim için yarattı.

Hava olmadan nefes alamayız.

Toprak olmadan meyve sebze yetişemez.

Ateş olmadan ısınamayız.

Bunları niye anlattığımız bilmiyorsunuz tabi.

Hem şükredin bunlara hemde bi yakınlık besleyin diye

Kendinize en çok hangi elemente yakın hissediyorsunuz mesela"Dedim.

Bu sefer dediklerimi dikkatle dinlemişlerdi.

Çok şükür

İçten içe kendimi tebrik ettim.

Ben kendimi överken

Zühre "Ben kendimi su samuruna yakın hissediyorum sayılırmı"

Dediğinde çghb Arif tipi yaptım

 

Efil "Öyle degil salak! Elemantal çizgi filminde ki gibi sanırım "

Çizgi filimin içeriğini düşünmeye başladım.

Oradakiler direk elenmentti lan.

 

"Sayılır. Ama hayır oradakiler zaten element.

Siz insansınız ama elemenleterden birine yakınlık hissedebilirsiniz "

Dedim.

 

"Bi ara ben Avatar izlerken gelip yanımda izlemiştiniz hani hatırlıyormusunuz ?"

Efil başını sallarken

"Evet hatta sana diger animeler gibi korkunc mu diye bile sormuştum "

 

"Heh işte orda 4 elementi bükebilen kabilelerden bahsedilyordu

Onun gibi işte bizede elementlere bi yakınlığımız olabilir diyorum "

 

Ben konuşurken Zühre bi kelebekle burun buruna kalmıştı.

Ama hiç korkmuşa benzemiyordu.

 

Biraz dikkatli baktığımda sanki onunla konuşur gibiydi.

Aha buldum.

Heyecanla konuşmaya başladım.

"ZÜHRE! O kelebekle konuşuyormusun sen sanki"

İsmini sesli söylediğim için yerinde hoplamıştı kelebekte uçup gitmişti o yüzden.

"Teyze! Korkuttun kelebeği. "

Bu kızın hayvanlarla konuşma gücümü vardı yoksa.

Gerçi pek şaşılıcak bi durum değil.

Kendisi de hayvan gibi san-

Her neyse

"Kızım sen hayvanlarla mı konuşuyorsun? "

Dedim, hem heyecanla

Bilmiş bilmiş,

"Niye siz konuşamıyormusunuz" dedi

Seni bücür.

Allahtan benim kızım değilsin

Şimdi elimde kalmıştın yoksa.

 

Gülmeye çalışarak

"Yok işte canım biz konuşamıyoruz "Dedim psikopat gibi gülerken.

Efil endişeyle "teyze iyimisin? " Dedi

Kafamı yavaş yavaş çevirerek.

"İyiyim canım. İyi olmayacak ne var ki değil mi "

Dedim.

Efilin arkasında ki

Bahçeye bakan camdan ablamı kucağında zahirle gülerek bakarken gördüm.

Polyanna gibi gülüp. El salladı.

 

Psikopat gülüşümle

"Seni bitireceğim oğlum " bakışları atıp, el salladım.

 

"Evet anannemin

evinde ki karıncalara bile konuşabiliyorum."

Diyen Zühre ye baktım.

Bunun annesi salak. Nasıl fark etmedin sen bu kızı.

 

"Ne zamandan beri var bu sende."

Dedim bi doktor edasıyla.

İşaret parmağını çenesine koyup, düşünmeye başladı.

"Hımm. Sanırım 5 yaşımdan beri "

Şu an 6 yaşındaydı.

İki yıldan beri varmıydı yani gücü.

Çüş

Bu arada bende 5 yaşındayken elde etmiştim gücümü.

Eheh bana çekmiş yeğenim benim.

Kanım ısındı birden bire.

Kimmiş sana hayvan diyen.

 

Bakışlarımı Efile kaldırdım

"Peki sen ?"

Ellerini çimlere koyup, gözlerini kapattı.

"Ben kendimi doğaya yakın hissediyorum.

Bazen bu yüzden elsa gibi hissederdim.

Elsada buz gücü bende doğa gücü var.

Kulağa inanılmaz geliyor.

Ama kendimi ağaçlara çiçeklere toprağa yakın hissettim."

Toprak elementi ha

İki kardeşten topraktan yana.

Ananneleri kılıklılar sizi.

Annemin iyileştirme gücü vardı.

Ama bu gücünü doğadan alıyordu bi nevi topraktan.

 

Düşüncelerimi dağıtarak Efilin elini avucumun içine aldım.

"İnanılmaz geliyor olabilir ama değil.

Şimdi senden bi şey isteyeceğim. "

Elini çimenlerin üstünde ki solmuş çiçeğe tuttum

"Gözlerini kapat ve burdaki cicegin canladındığını düşün."

Efil küçümser bakışlarla

"Çok saçma Çizgi filimde miyiz ? "

Dedi

 

"Sus kız varsay ki Çizgi filime ışınlandın.

Düşün şimdi bakim "

Dediğim gibi gözlerini kapattı.

Ikınmaya benzer sesler çıkarınca ciddiyetim bozuldu.

Gülmeye başladım.

Ben gülmeye devam ederken Zühre bağırmaya başladı.

"OHA ABLA NESIN SEN? "

"Sus kız kulağımdan kan akıyor "

Eliyle efilin tuttugum elini gösterdi.

Başımı aşağı eğidiğimde çiçeğin yapraklarının güneş gibi yavas yavas açıldığını gordum

İlk bi kaç dk dondum kaldım.

Ve çıldırmış gibi ayağa kalkıp, "oleyyy " diye bağırmaya başladım.

Dirseğimı yumruk yapıp, karnıma kırdım.

"Yest beğg "

Ben saçma salak hareketler yapıp sevinirken

"Teyze ben neyim. Ne oldu bana hastamıyım ben ?"

Ağlamaklı sesiyle konuşan Efile döndüm.

Tekrar yere oturup, ellerimi omuzlarına koydum.

"Ne hastası teyzeciğim. Ee şöyle ki bu bir güç hepimizde var ."

Sonunda söyleyebildim oh be

"Ne? Nasıl yani "

Önümüzede ki kapta duran suyu elime alıp yuvarlayarak top haline getirmeye çalıştım. Sanki damarlarım tıkanmış gibiydi. Gücümü uzun zamandır kullanmıyordum. Ancak gerekli olursa kullanmam gerekiyordu susuz bir yerde kalmamıştım pek kalıncada hayatım alobara eden zamanları düşünüp uyguluyordum. Biraz zorlanıyordum niyeyse son yıllarda

Aklıma anlık bir şey geldi

birbirinin zıttı olarak görünsede birbirni tamamlayan iki element

Farkindalıkla içimde ki çağlayan yükseldi. Denemekten zarar gelmez diyip gözlerimi kapattım sabah ki Zeydle yaşadığım anı düşündüm. Kolunu sıkıp ona yaklaştığım an

Sıcak rüzgarı, isli gözleri. Sürekli solumak istediğim esansla karışık kitap kokusu.

Elimde hissettiğimi serinlikle gözlerimi açtım yuvarlak su topunu havaya gönderdim. Şemsiye gibi yukarısını yuvarlak indirirken aşağısını şelale kopan su damlaları gibi sıçrattım

Yere düşmeden önce elmas tanesi gibi görünüyordu.Çok kısa bi anda olsa çok hoşuma gidiyordu bu hareket.

Çocuklar hayranlıkla bakmaya başladıklarında mutlu oldum.

Yerde duran papatyaya göz gezdirdim.

Senden benden, öncede burası vardı

Birnin göz bebeğiydi bekli burası .

Şimdi ise birinin umudu olmuştu.

Sen yeter ki sabret, Allaha güven.

Hiç beklemediğin anda çiçekler açar umutlar.

 

Yeni ve umutlu nesillere ulaşmak düşüyle

Masum ve saf bi göz bebeğin yeni güzelliklerine ...

 

 

Loading...
0%