@yagmerii
|
7. Bölüm
هناك الكثير من العتاب والشوق في قلبي لأقوله
anlamı : yüreğimde söylenemeyecek kadar sitem ve özlem var ...
Severmiyim seni dolu dizgin bir daha Bakarmıyım kor parçası gözlerine bir daha. Tutmak istermiyim ellerinden Sevmek istermiyim ki bir daha seni U. Devranlı'nin şiirini bizimkilere uyarladım ...
Güneş ışıklarını yeryüzüne yeni yeni, sunarken insanlar çoktan işlerine, okullarına gitmişlerdi. Hala uyumamış iki kişi ayaktaydı yalnız. Ben ve kardeşim Harun. Onun gidişinden sonra kaç gündönümü, kaç gece geçmişti ama ben hala onun beni bıraktığı yerdeydim.Benden bile daha soğuk olan havada onun ardında o asfaltta kalmıştı ruhum.Henüz yerine geri gelmemişti diğer eşini bekliyordu. Oturma odasında annemin yattığı koltuğun karşısında oturmuş harunun nöbetini bekliyordum.Doğduğundan beri doğru düzgün bi uyku düzeni olmamıştı.Altında yalnız bi bezle durup, telefonumdan açtığı şarkıyla saçma salak, haraketler yapıyordu. Benim inadıma ask açısı çektiğimi anlıyormuş gibi bu aralar depresif şarkıları açıyor veya alarm yapıyordu. Açtığı şarkıya mırıldanarak eşlik ediyordum.Harunun bugün ki menüsünde mavi grinin Altüst olmuşum şarkısı vardı. Oldukça sevdiğim bir şarkıydı. Bana aynı anda bir çok farklı duygu hisettiriyordu. Mesala şarkının introsunda mardivenlerin başında eli kanlı bir katil beni bekliyordu sanki. bense çoktan merdivenlerden düşmüşüm ve karanlıga gömülmüşüm gibi hisettiriyordu. Anlık bir kararla telefonumu Harunun elinden alarak odadan çıktım.Harun o sırada arkamdan gelerek, "tefo aldı" diyordu. Henüz tam olarak konuşmayı sökememişti.Yaşıtlarından iki yıl kadar geç ilerleyen bi çocuktu.Yinede derdini anlatabiliyordu ve bu bize yetiyordu. Odamdan yeni aldığım gitarımı alarak, geri oturduğum koltuğa döndüm. Müzik aletlerine zaten ilgim vardı ve o gittikten sonra bu arzum daha çok tetiklenmişti.Büyük ısrarlar sonucu anneme elimde tuttuğum gitarı aldırtmıştım.İnternetten de nasıl çalındığına dair videolar izleyerek öğrenmiştim. Telefonu önümde ki masaya koyarak video kaydını başlattım. Aynı zamanda da arkadan aynı şarkıyı açmıştım. Kameredaki bana yabancı gelen çehreyle bi kaç dakika duraksadım.Yanaklarım içe dahada göçmüş, gözlerim yorgun, saçlarım kısa gibi duruyordu.Hayır bir erkek için saçlarımdan olmamıştım. Yalnızca uzun zamandır bakım yapmadığım için dağınıktı, at kuyruğum gevşemiş perçemlerim yanaklarıma doğru uzanmıştı. Şarkı başladığında bende eş zamanlı olarak gitarımın tellerini oynattım. Nasıl başlarsa öyle bitermiş aşklar da Yaşım, başım olmadan bildiğim bir tek şey var Unutma, seni benden daha çok seven asla (Bulamazsın, bulamazsın her yerde) arasan da İnsan sahipsiz kalır ya Anlar o zaman Hep sendin, (hep özeldin) Nefes almak zor Üstüm başım, altüst olmuşum Bana verilen candan hesap sormuşum Bir varmışım bir yokmuşum Acı çekerek ölmek için doğmuşum Bir andan şarkıya eşlik ediyor, bir andan da gitarımı oynatıyordum. Şarkının sözlerini ona söylüyormuş gibi sözlere göre atarlanarak gitar tutmayan elimle onunla konuşuyormuş gibi oynatıyordum. Harunda müziğini mırıldanıyormuş gibi yaparak halime garip garip, bakıyordu.
Ömrümün en güzel yıllarında Bi' deli kara sevdaya tutulmuşum Haberin yok mu, zalim? Ben, sen diye kalbimi mahvedip durmuşum Kara sevdaya tutulmuşum derken arkamdaki tabloda asılı duran haremi şerifi göstermiştim. Yağ işte zeyd efendi kendinize ait sanmayın deli divane hallerimi. Harun ellerini çırpa çırpa,yanıma gelerek çıplak göbeğini kameraya soktu. Kamerada bir anda göbek görünce koca bir kahkaha attım. "Ne yapıyorsun? Harun".Sesim kıkırtı şeklinde çıkmıştı. Harun beni takmayarak annemin yanına giderek "Anne kalk ramaz oldu " Ramaz demesiyle beni tekrar bi kahkaha kapladı. "Ne oldu, ne oldu,?" Bana dönerek oldukça ciddi bir şekilde "Ramaz oldu "demeye devam etti Aslında "namaz oldu kalk" demeye çalışıyordu.Bazen sabah namazlarında ona kaldırtıyorum evdekileri.Dediğini anladığım halde komik bulmuştum "Ramazan mı oldu?" Dedim Dediğimi onaylayarak,"Ramazan oldu " demeye başladı bu seferde Tekrardan başımı yukarı kaldırarak kahkaha attım.Girdiğim yoğun duygu fırtınasına dayanmayıp, uzun zamandır içimde tuttuğum zehri gözlerimden akıtmaya başladım.Gülüşüm hıckırığa dönüşmüştü. Su elementi koruyucusu olduğum halde çok ağlayamazdım karşılaştığım olaylar karşısında ve bu durum beni içinden çıkılmaz bir hale sokardı.Donardım yalnızca.Koca buz kitlesine dönüşürdüm.Taş gibi serttim bu konuda. Onun gidişinden sonra ilk defa ağlıyordum sanırım.Gözlerimden akan soğuk tuzlu su kesinlikle benim zehrimdi.Gözlerimden taştıkca içim rahatlıyordu çünkü. O günden sonra benim ondan sonra ki yeni başlangıcım oldu.Kendime çeki düzen verdim ve hayatıma devam ettim. Altüst olan ruhumu enkaz altında bıraktım...
....
Günümüz
Canim piyas, mükemmel piyas, lezzetli piyas.Çatalı kuru fasulyeye batırırken sırtımı iyice kapıya yasladım Karşımda deliye dönen ablamı hiç umursamadan salataya gömüldüm. Sorunumuz çocukları kilitleyip anahtarı saklamam ve kilitli oldukları odanın kapısına yaslanmamdı. Yaramazlıklarına dayanamayıp yapmıştım bunu. Güçlerini yeni öğrendiklerinden sürekli sağa sola açtığı çiçeklerle uğraşan Efil ve hayvanlarla konuşmak için evi hayvanat bahçesine çeviren Zühre yüzünden kafayı yemiştim en sonunda. Aslında çok düzenli birisi değildim ama çok ses çıkarttıklarından konuşamıyorduk ablamla. En son Efil masada duran çiçekleri bükerken, Zühre içeriye arı sokmakla meşgulken peşlerine takılmıştım. Arkamda duran odaya girmişlerdi ve o an onları kilitlemiştim. Ablam ilk başlarda bana minnet duyarak bu durumdan memnun kalmıştı. Ama daha sonrasında içeride ki sesleri kesilince endişlenip anahtarı istemişti ve tabiki vermemiştim. "Hafsa kazık kadarsın bacak kadar çocukları içeri kitliyorsun Allah gözünü kör etmesin" dedi azarlayarak. "Amin ablacım amin " diyerek ağzıma çatalı soktum. İşaret parmağını bana doğru sallayarak,"Giderim Zeyde şikayet ederim seni görürsün " Tehdidine göz devirdim. "Görürsen söylersin " dedim. Geri adım atmayacağımı anlayınca başka bi şey demeden ışınlanarak ortadan kayboldu. Tembel birisi olan ablamın gücünün ışınlanma olması şaşırtıcı değildi.Çocukların element meselesini öğrenmesini en çokta bu yüzden istemişti.Güçlerini rahatça kullanabilmek için... Önümde bir anda iki beden ortaya çıkınca anlık irkildim. Biri kadın, biri erkekti.Sırtları bana dönüktü ama kim olduklarını anlamıştım. Kadın olan ablam erek olan ise Zeyd'di. Zeydin varlığıyla üstüme göz gezdirdim Kıyafetlerim ev haliydi. Swaetsorth ve fırfırlı bir etek vardı üstümde.Yaz kış demeden kalın kıyafetler giyen birisiydim çünkü çok üşüyordum.Gücüm beni tüketen bir şeydi.Herkese şifa olan ben kendime gelince tıkanıyordum. Başımda ki başörtünün önünü bağladım ve boynumu kapattım. Ablam bana doğru döndü "İşte memur bey bu şahıstan şikayetçiyim "diyerek hem Zeydin mesleğine gönderme yapmıştı, hemde beni ona şikayet etmişti Elini bana doğru sertçe kaldırmış, kızarmış suratıyla Zeyde beni gösteriyordu . Zeydin polis olduğunu evlendiğim gün öğrenmiştim.İnsanlar evleneceği adam onu istemeye geldiğinde öğreniyordu bu tarz şeyleri.Ben evlendiğim gün öğrenmiştim Hep ters doğduğumdan dolayı geliyordu bunlar başıma. Zeyd deri ceketinin içinde bana doğru döndü. Gündelik halimin içinde ki bedenimi görünce kaşları yukarı kalktı.Üstün körü bi bakış attı üstüme. İlk geldiği gün beni elbiseyle görmesi haricinde beni kıyafetler icersinde görmesi yeni bir şeydi.İlki kadar şaşırmış gözgözükmüyordu gözlerini yuzume kaldırarak,baygın bi bakış attı "Çocukmusun sen? Küçücük çocuklarla kavga edip onları kitliyorsun" dedi Kızgınlıkla"Gelseydin sen zapt etseydin o zaman "Dedim tavır bir sesle. Sessiz kaldı.Bakışlarını benden koparıp ablama döndü "Ne yaptılarda bu böyle delirdi?" Dedi. Ablamın yüzü mahçup bir hal aldı "O konuda biraz haklı olabilir ona bir şey demiyorum.Ama içeride bi haltlar karıştıracaklar diye korkuyorum açıkçası.Yoksa bende kafamı dinlerim biraz"Dedi Kollarımı göğsümde bağlayarak, "gör bak işte "der gibi kaş göz yaptım. İfadesiz bi bakış attı "Çocukla çocuk oluyorsun Hafsa. Ne var yani azıcık ses çıkarmışlarsa " Gözlerimi büyüterek "Azıcık mı?" Diye sordum.Başını aşağı yukarı salladı. Dehşet bi ifadeyle elimle buraya kadar gelen gülleri gösterdim "Bak bakalım azıcık mı yaramazlık yapmışlar.Yerde ki senin güllerin"Gösterdiğim yere bakınca kaşlarını çattı. Ben otursam keko gibi duracağım bir oturuş sergileyerek köpek oturuşu olarak adlandırdığımız oturuşa benzer bir oturuşla yere oturdu. "Seni en son bıraktığımda bile kazık kadar olduğun halde anneni deli ediyordun yaptığın şeylerle.Küçücük çocukların yaptığı şey mi battı sana" dedi.Gülleri eliyle düzeltirken. Ellerim hala göğsümdeyken başımı "banane" der gibi diğer yana çevirdim. "Hiçte bile! Deli meli, etmiyordum annemi " "Sana kırk kere "çarşafınla ağaca çıkma" diyordu sense her seferinde "tamam" diyordun. Ve o ağaca çıkıyordun çarşafınıda yırtıyordun. Hilal teyze bıkmıştı çarşfalarını dikmekten artık " Ne var yeni yüksek yerleri seviyorsam. Ayrıca nerden hatırlıyor bu bunları "Sen ne zaman gördün be beni " Beni tınlamadı Ceketinin iç cebine gülleri tepiştirirken,"Anahtarı ver" dedi Başımı sinirle ona kaldırıp "Gelde al! " dedim "Nerde olduğunu bilsem alırım " Anahtarı göğsüme sakladığımı söylemezdim.Boş ama sert bi ifadeyle bakmaya devam ettim. "Sizin garip karı koca atışmanız dan dolayı çocuklarımdan olacağım." Diyen ablamla ikimizde ona döndük.Bize dünyanın en garip çiftine bakar gibi bakıyordu. Zeyd elini bana doğru açarak ileri geri haraket ettirdi. Bu ver demekti. "Arkanı dön " dedim.Bakışlarına gölge düştü.Neden der gibi kaşını kaldırdı. "Arkanı dönmezsen vermem " dedim.Mızıkçılık yapan bir çocuk gibi. Dertli bi nefes alıp arkasını döndü. Kıyafetımin boğazını aşağı doğru indirerek, yarım atletimin içine sıkıştırdığım anahtarı çıkarttım. Ve ayağa kalktım. Elimle anahtarı onun sırtına doğru uzatarak "Al " dedim.Bana dönüp elime ve yüzüme tip bakış attı. "Yuh hafsa gög- diyen ablamı "Hişt abla," diyerek susturdum Tip bakışı garip bir hal alırken ,"Nereye sakladığını sormaya korkuyorum " dedi. Alaycı bir tavırla gözlerimi kıstım ve "Hı" dedim. Elimden anahtarı alırken ablama dönüp,"Nereye saklamıştı " dedi "İnan bilmek istemezsin " dedi.Az sonra gülecekmiş gibi duran sesiyle. Zeyd kapının önüne gelmeye başladığında kenara geçtim.Kapının önüne gelip anahtarı deliye geçirdi.O yavaşça çevirirken, bir yanında ben, diğer yanında ablam hazine bulmuş ibi heyecanla bekliyorduk. Kapı açıldı üçümüz de başımızı içeri uzattık.Sağa sola baktık ama görünürde kimse yoktu. Biz çocukları ararken bir anda kapının arkasından çocuklar"Bööğ" diyerek çıkınca üçümüz de geriye doğru düştük. Zeyd düşmeden evvel kendini düşüneceğine,koluyla başıma siper olduğundan çok şükür beyin sarsıntısı geçirmemiştim.Ama ablam için aynı şeyi söylemeyecektim. Çünkü Zeydin arkasında olduğundan zeydin yan tarafı onun üstüne doğru düşmüştü. "Aaa zeyd kalk üstümden " dedi ablam Zeyd nefes nefese, kalmış bir sesle "Pardon abla. Dur kalkıyorum"Kalkmaya çalıştıkça bocaladı. Zira sol göğsünün üstünde bir kafa vardı.Vücudumun üst kısmı nerdeyse tamamen üstündeydi. Kafasını bana cevirince bende ona çevirdim eş zamanlı olarak. Yakınlığımız ikimizide afallattı.Başını bana doğru hafif eğmiş oldukça şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerinde ki sis perdesi hala aralanmamıştı. Ama kızıllıkların da bir kuşun kanat çırpışı benim gözlerime yansıdı Ne düşündüğünü anlamak zordu. Ablam can hıraş bir şekilde Hâlâ kalkmaya çalıştığından. "Hafsa kalk git üstümden, başımdan " diyerek sinirle kafamı geri itti bi anda zeyd. Kafam yere çarptığından kafamı yeniden ona çevirip "Ayı " dedim. "Sensin ayı " diyerek cevap verdi. "Kaç kilosun kızım sen " Dediğiyle gözlerimi büyüterek vücudumun üst kısmını kaldırarak yere oturdum "Sen bana kilolu demeye mi çalışıyorsun? " Yattığı yerden"Bilemeyeceğim artık yarası olan gocunur " Ben güpgüzel yerimden ettiği gibi bide bana obez diyordu. Bir şeyleri abartma konusunda üstüme yoktur. 'Obez' dedi o sizde öyle duydunuz Kınayarak cık cıkladım.Alındım gücendim gerçekten beyefendi. Zeyd sonunda ablamın üstünden kalktığında.Ablam başı,gözü hala yerinde mi diye yokladı eliyle. "Allahım çok şükür bismillah. O neydi gız beyaz ışığı görüyorum sandım bir an" dedi Zeyde dönerek "Kusura bakma ablam ama goril gibisin. Altında son nefesimi vericem sandım bir an " dedi. Bana diyene bak. Kendisi goril gibi, 50 kiloluk kıza kilolu diyor birde. Mahçup bir sesle"Kusura bakma abla eğer üstümde ki şahıs olmasa daha erken kalkıcaktım da işte... " dedi. Son sözleri bana bakarak söylemişti. Biz daha kuş gibi duran masum bakışlarını, tenine sinen kitap kokusunu atlatamayalım. Adamın dediklerine bak Üstümüzü başımızı düzeltip, kendimize gelip çocukların façasını almak için karşılarına geçtik.Gülmemek için kendilerini zor tutan bir ifadeyle bize bakıyorlardı. "Eğlendiniz mi bari bizi böyle görünce " dedim. Efil :"Halinizi görseydiniz sizde gülerdiniz teyze" dedi. Zühre de "Üst üste, damino taşı gibi düşmeniz çok komikti" dedi. İki kardeşten birbirinden beter Damino ne lan ayrıca. Yok danilo de direk. Bizim halimizle eğleniyor olmaları dahada sinirime dokundu.Kurt kocayınca tilkjnin maskarası oluyordu gerçekten. Ani bir atak yaparak ileri doğru atıldım. Çocukları kucağıma almaya çalışıyordum ama ne yapacağımı anlayarak koşmaya başladılar. "Gelin zilliler buraya. Bizimle dalga geçmek neymiş göstereceğim size " Gülüşe gülüşe,kaçarlarken Efil kafasını bana çevirerek."Teyze rahat bırak bizi. Git Zeyd abiyle ilgilen" dedi Kıkırtı içinde söylediği sözlerle kan beynime sıçradı.Ne kadar fena bi kız olmuştu bu Efil.Kocamla ilgilenmem gerektiğini söylüyordu yaşına başına bakmadan. Kocam mı dedim ben ona. İcimden dillendirdiğim şeyle anlık bir duraksadım ağzınada yakıştı he Hasan bir dur. Ciddi işler üzerindeyim Ben peşlerinden koştukça onlar daha hızlı kaçıyorlardı. Böyle olmayacak en iyisi güç kullanmak.Zaten soğuk elimi top tutuyormuş gibi havaya kaldırdım.Koşmanın etkisiyle terlemiştim. Vücudumda ki bütün teri elimde toplamaya başladım.Elim de oluşan top gibi duran suyu karşıya gönderecektim ki Belimde sıcak bi el hisettim. Sıcak parmaklar karnımın tam üstünde, kumaşın altında ki tenimi yakdı.Diğer her yerim soğukken karnımın sıcak olması bende elektiriklenme hissi yaptı "O kadar uzun boylu değil! " Kulağımın yakınına üflenen nefesle karnımda ki o noktoda ateş kasıklarıma aktı. Olduğum yerde dona kaldım. Ne oluyor anam bacım. Ne yaşıyoruz. Burası neresi. Ben kimim Altın ne kadar abiğğ. Kolay gelsinnnn Karşımda ki efilin kıs kıs, gülmesiyle,Sinirim yeniden hopladı. "Bırak! Benim bu alemde bi namım var. Küçücük çocukların maskarası oldu dedirtmem kendime. " Ellerimi ileri doğru uzatarak yakalamaya çalışıyordum Efili ama belimde ki el yüzünden bi hayli zordu. "Yeter Hafsa! Yaramazlık yaptığın yeter" Yeniden kulağımın tam içine mırıldanan sesle bende şalterler koptu. Bak bu iki oldu. Üfürükcü gibi üfürüp durma zagazingo kılıklı. Bayılacağım kalacağım şimdi şuraya.
Benim debelenmeme dayanmayıp, belimden tutarak havaya kaldırdı ve beni omzuna atarak ayaklarımı sıkı sıkıya tuttu. "Ayrıca hangi alemdeymiş namın " dedi. Bi dk kardeşim. Neredeyim ben uçuyormuyum. Düşmemek iç ellerimi sırtına sabitledim Yalnızca sırtını gördüğümden Kafasının arkasına bakış attım.Yeni tıraş olmuş gibi ensesi düzgün duruyordu. Teni ner zaman sıcak olduğundan esansıyla karışık sıcak buharlar yüzüme çarpmıştı.Bu beni mayıştırırken, Kafamı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım "Sen bilmezsin tabi Kurtlar vadisinde benim bi namım var.Öyle böyle değil " dedim. Arkasını dönerek omzunda ki benle odadan çıktı. "Bilmezmiyim" dedi. Sesinde geçmişin artık yüzümüzde acı bir tebessüm bıraktığı tanışıklığın perdesi vardı. Ona ilk kurtlar vadisi replikleriyle yazmam geldi aklıma. yüzümde hüzünlü bir tebessüm oluştu. Tabikide bilirdi. En iyi o bilirdi hatta benim o yanımı. Küçükkende kurtlar vadisini birlikte izlerdik.Ailede ki bütün erkekler deli olurlardı Kurtlar vadisine. Hebsi bağımlısıydı. Öyle ki bir araya geldindiğin de mutlaka daha önce izlenmiş olan bir bölümü bile olsa izlenir, onun hakkında muhabbetler yapılırdı "Polat benim" kavgaları olurdu.Bazılarında CDsi vardı bizim gözümüzde o zengin kişi olurdu. "Hâlâ izliyormusun vadiyi ?" Diye sordu Ne diyecektim ben şimdi? İzlemiyorum desem bağımızın koptuğunu. "sana dair bir şeyler hatırlamıyorum"demek gibi mi olurdu Sonuçta bizim başlangcımız onunla olmuştu Bir dizi içinde aranızda ki bağı tutan şey demezsin be İç sesim hakli olabilirdi. Ama bu bizim için sıradan bir dizi değildi.Bizi bir zamanlar arada tutan bir bağdı belkide İzliyorum dersem sanki hala 'seni unutmadım 'demek gibi bir şey olurdu Ve zaten izlemiştimde O gittikten sonra daha çok bakar olmuştum.Ali ile Elifide bize benzetir olmuştum hatta Cevap veremedim.Merdivenlerden yukarı çıkarak beni odama getirmişti Omzunda ki beni bildiğin yatağa fırlatınca "Ayı" diye çıkıştım.Beni umursamayarak odadan çıktı ve kapıyı kilitledi Evet, evet bildiğin beni odaya kitledi "Yemeğe kadar burda kalıyorsun. Anlaşamıyorsunuz bir türlü çocuklarla onları kitlemeninde hesabını vermiş olursun böylece burda kilitli kalarak" dedi Bey babama bak yargı dağıtıyor. Kapının önünde ki adımları ve nefesi kesilince, gitti mi diye emin olmak için yerimden kalkarak kapının önüne geldim. Aşağıdan sesi gelince burda olmadıgina kanaât getirerek Koşa koşa, sabah sakladığım defteri almak için dolaba yaklaştım.Boyum uzun olduğundan bir çırpıda aldim elime. Zafer benimdir Defteri aldığım gibi yatağa atladım Ne olur işime yarayacak bir şeyler olsun içinde O kadar badireler atlattım bunun için. Elimde ki sayfaların kapında ki başlıklar silinmişti .O yüzden kitap mı, yoksa defter mi tam olarak anlamdım. İlk sayfayı açtım. aksungur cami Bu camiye gitmem (n) gerekiyor
Yalnızca bu iki cümlelik yazı vardı sayfada.Şaşırarak diğer sayfaları çevirdim Boştu! İlk sayfa hariç hebsi yeni alınmış gibi boştu Ama çok eskiydi ve kullanılmış gibiydi Nasıl olur yağ Of! Tekrar ilk sayfayı açtım Yazıyı tekrar okudum... Ne demekti bu şimdi ? Birisi bunu birine yazmıştı ama kim? Of ki ne of Sinirle defteri yatağa attım.Devlet meselesi gibi koruduğum deftere bak Fos çıktı Komidinin üstünde ki telefonumu elime alarak hesap sormak için Abike'yi aradım Henüz verilmemiş bir hesabı vardı Uzun süre (iki dk ) aradım ama açmadı Vazgeçmeyerek 5. Kez aradım Bu sefer cevap vermişti "Aa Abike han hazretleri. Siz telefonlarıma bakarmıydınız hiç Siz daha çok arkamdan iş çevirmekle meşgul olurdunuz. Tabi buldunuz benim gibi safı kandırmak kolay geldi. Eskiden ben aradığımda çalar çalmaz, açan kuzenime de bak " Telefonu açar acmaz, terör estirmiştim bildiğin "Ne diyorsun Hafsa ne çevirmesi, ne kandırması" dedi Evleneceğini bana söylememesini unutmamıştım tabikide "Abimle evleneceğinizi söylemedin ya hani...Ya ben anlamıyorum ya, biri abim digeri kuzenim. Ama ikiside beni kâle alıp bir şey söylemiyor bana gideceğim güne kadar " dedim Telefonun karşısından iç çekiş sesi geldi"Bak hafsacım. Ani gelişti herşey sen öğrendiğinde bende daha yeni öğrenmiştim. Toplantı günü odadan çıktıktan sonra sana söyleyecektim ama sen çok başka kafadaydın o an " dedi Söylediğine biraz hak verir gibi oldum. Gördüğüm garip anı ve zeydin etkisinde olduğumdan etrafımdakileri bile görmediğimden söylememekte haklı olabilirdi. Ama yinede içim soğumamıştı "Abim peki ? Tamam pek anlaşamıyor olabiliriz ama insan kardeşine de evleneceğini söylemez mi ya." "Üstüne gitme abinin. Oda senin için geliyor Kenana "dediAbartılı bir sesle "Ov abike hanım. Hemen kocacı olmuşsunuz bakıyorum " dedim Hafif kıkırtı içinde"Ne diyorsun Hafsa? ne kocacı olması" dedi Hin bir gülüşle"Hadi hadi, yeme beni. Abimden hoşlandığını biliyordum"dedim "Oha hafsa. Yok öyle bi şey " "Yıllar önce sana 'ben zeydden hoşlanıyorum' deyince sanada sormuştum 'kimden hoşlanıyorsun ' diye hatırlıyormusun abike?" Karşıdan onay sesi gelince devam ettim "Sende 'yok haso ya, henüz kalbimi çalan biri yok' demiştin. Bende şakayla karışık 'sana da birini ayarlayalım' diyip abimi sunmuştum sana Ve sende direk balıklama atlamıştın" dedim. Ben soluklanırken abike "oha"luyordu hala "Yani sende de hafıza varmış kuzen. Ben dün yediğim yemeği unutuyorum" dedi Gülümseyerek böbürlenme seansına geçtim"Hafızız oğlum biz o kadarda olsun" 666 sayfayi ezberlemek nasıldı biliyormusun sen? İmanım gevredi o kadar sayfayı ezberlerken "Bu arada o kadar beni ifadeye çektin ama Hatice söyledimi acaba sahaya ineceğini ?"Sitemli çıkışına göz devirdim "Abim ve kuzenimin aksine söyledi tabi" dedim Nikah kıyılmadan evvel gelip söylemişti.Haticenin karekteri itibariyle gelmemesine şaşırırdım zaten.Savaşçı ruhu yuksek olan biriydi ve ben en çok bu yanını seviyordum "Söyledi soyledi de, kimle evleneceğini söylemedi " Abike 'hah'ladı"Sence o feminist bozuntusu anlaşmalı olsun olmasın biriyle evlenir mi ? Kız erkek ve evlilik kelimelerini duydumu cinleri tepesine çıkıyor. Bide evlenecek mi ? Güldürme Allahını seversen " Nerdeyse kahkaha atarak güldüm Haklıydı. Hemde fazlasıyla Hatice evliliği onlaylamayan birisiydi.Kadın hahaklarını fazlasıyla savunan,erkeklerin toplumda kadınlara köstek olacağına destek olmasını isteyen birisiydi.Ona gore ev işini yalnizca kadın yapmamliydi Yemek ve temizliği yalnızca kız yapar algısını sonuna kadar reddeten birisiydi.Aşktan ise oldum olası nefret eden birisiydi ki zaten aşka inanmıyordu da. Aşk sadece bir erkeğe, karşı cinse duyulan bir şey değildi ona göre. Bir çiçeğe, bir hayvana da duyabilirmişiz o sevgiyi haticenin demesine göre.Düşüncelerinin bazılarına katılıyordum Ama aşk ve sevda bence yalnız karşı cinse duyulan bir şeydi ki oda faniydi zaten.Fani aşkı tattıktan sonra ancak Allah aşkını bulabilırdik bana göre "Hatırlıyormusun kuzi, bi ara 'erkolar kapatılsın diye bir şey vardı Ablamla biz söyleyip duruyorduk hatta habirebir.Sonra Hatice de abisine başörtü takıp bizim gruba atmıştı 'En yakınımdan başladım sırayla hebsini kapatacağım. Tesettür ayeti tek kadına inmedi ' diyede yazı yazmıştı.Ay ne gülmüştük ya o zaman" dedim.Lafim biter bitmez kapı şiddetle açıldı Gelen Zeyd'di ve az sonra odayı ateşe verecekmiş gibi bakıyordu "Kimle konuşuyorsun sen? Kahkahalar atarak." Dedi.Sesinde duyunca hiç memnun olmadığım bir tını belirdi Kaşlarımı çatarak"Ne ima etmeye çalışıyorsun ?" dedim Odanın içine tamamen girerken bana doğru bir iki adım attı "Ne ima ettiysem o!" Dediğinde bende şalterler platladı. Bir erkekle konuştuğumu mu ima ediyordu yani. Bu yalnız şahsıma değil, hafızlığıma da atılan bir iftira olurdu öyleyse Cehennem kazanları kaynatılıyordu gözlerinde.Vereceğm tek bir cevapla o ateş bana sıçrayacaktı. Kendi okyonusum beni boğmak ister gibi boğazıma kuruldu. Boğazıma bir yumru oturmuştu. Beni itham ettiği şeyin farkında mıydı acaba. "Sen ne söylediğinin farkında mısın? " benim gözlerimde kendi yansımasını görünce bakışları titredi Titreyen sesime tezat başımı yukarı kaldırdım "Sanane! Kimle konuşursam konuşuyorum. Seni ne ilgilendiriyor?" Dedim Gözleri şaşkınlıkla havalandı "Kocanım ya ben senin ondan olabilir mi ?" Dedi.Sorgulamama inanmak iztemezmiş gibi Kocanım mi dedi o Doğru mu duyar bu kulakları kendine gel daha demin seni yargılmasını ne çabuk unuttun "Pek bi kocalığını görmedigimden inanmakta güçlü çekiyorum sanırım bir daha dermisin neyim mişsin?" Dedim.Gerçekten anlamamış gibi Bi iki adımda tamamen yanıma gelerek başını bana eğdi "Duyduğunu biliyorum Hafsa. Seni gözünün merceyinden bile tanırım ben. Lafı dolandırma. Kim telefonda ki? " Dedi Fazlasıyla yakınımdaydı istese kendisi de bakardı telefena ve anlardı kim olduğunu ama benim ağzımdan duymak istiyordu inatla.Sanki bir şeyi duymak istiyordu. Kendisinden saklanan bir gerçeği "Kocam olmaya bu kadar meraklıydın demek iki günde sahiplendiğine göre " dedim Uzun boyum olduğundan aramızda fazla mesafe kalmamıştı. Ve o "Kocam " dediğimden beri dudaklarıma bakıyordu. "Ben burda Hiç var olmamışım gibi devam edebilirsin tartışmanıza. İzlediğim K dramalardan çekicisiniz çünkü şu an " Abikenin söylediği sözlerin ardından ikimizin de bakışları elimde ki telefona kaydı . Arada çekirdek çitlemesine benzer sesler çıkıyordu Abike konuşurken. Abike her an yanında mahalle karıları gibi çekirdek taşırdı. O yüzden şu anda çekirdek çitlemesine şaşırmadım Zeyd konuştuğumın kız olmasını anladığından yüzünde bariz bir şaşkınlık belirdi. Konuştuğumuz kız olmasını beklemiyordu O ov, yanlış tahmin. Nakavat Bakışlarına sis perdesini yeniden getirerek arkasını döndü.Telefonu kapatıp, sırtına bakmaya başladım. Üzgünüm arkadaşım seni dizinden ayırmak zorundayım. Gergin sırtıyla bakışmaya devam ettim. Hışımla arkasını dönerek "Sana sordum demi? Kimle konuşuyorsun diye"Dedi. Öfkeyle bana bağırmasına iyice sinirlendim Paşama bak hem suçlu, hem güçlü "Soruşunun altında yatan imayı anlamadığım mı sanıyorsun ?" Diyerek diklendim. "Soruma cevap verseydin öyle anlamıyacaktım belki de " dedi. Hayal kırıklığımı perdesiz bir cam gibi öne seren bakışlarımı gözlerine sabitledim. "İnanıcak mıydın? " Bakışlarında gözle görülür bir bocalama yaşandı. Yeniden arkasını dönerek kendini benden gizledi. Aldığı nefesler odayı doldururken"Aşağı yemeğe in " dedi sabit bir sesle "Oldu paşam başka emrin?...Tokum ben yemiyorum " 3. Kez bana döndü "Tribini sonra atarsın sabahtan beri bir şey girmedi boğazından." Dedi. Başını yana çevirdi. Sonra tekrar bana dönüp "Ayrıca gittiğimi yede yemek bulmak zor olucak. Orada ki insanlar daha kendi karınlarını doyuramıyorlar. Bide bizim iştahımızla uğraşamazlar. Gideceğimiz güne kadar istediğin her şeyi ye!. Aramızda ki en iştahlı kişi sensin malum " dedi. Söyledikleri karşısında yalnızca 'hah'ladım. Bi an sonra orada ki insanların halini düşündüm. Onlar orade canlarıyla cebelleşirken biz burda çocuk gibi kavga ediyorduk Yaşadığım Ani duygu değişimi nedeniyle gözlerim doldu. Orada ki çocukları düşündüm. Yitip giden canları. Hayali çocuklarına verecek bir parca ekmek olan aileleri. Ben zaten onları görsem kendimden utanırdım. Burda yediğim yemekler boğazıma dizilirdi. Başımı Zeyde çevirdim. Yemek yemem onun icin önemlimiydi ki, beni mi düşünüyordu yoksa hasta olupta başına kalırım diye mi korkuyordu. Orada olay çıkarırım diye önlem mi almak istiyordu Anlamıyordum. Onu artık anlayamıyordum ve bu iki yabancıymışız gibi hisettmeme neden oluyordu. Kendine ateşten bir duvar örmüştü. Ve ben o duvara yaklaştıkça ruhumda derin izler burakacak kadar acımadan beni yakıyordu . Bakışlarını ilk kaçıran O' oldu."Konuşmamız gereken şeyler var... " dedi "Ardında bıraktığın kızla ne gibi konuşman gereken bir şeyler olabilir ki " Belkide ben abartıyorum.Sonuçta o beni bırakıp giderken bi ilişkimiz yoktu Bana bi sözü de yoktu. Eğer ben kimliğimi açık etseydim belki olacaktı ama... en azından yüzünden,kokusundan, ruhundan hasret kalmazdım. Sırtını yine bana dönüktü. Gözlerime bakmaya cesareti olmadığından dolayı mı sürekli arkasını dönüyordu?. "Kenanla alakalı konuşacağız. Gitmemize az kaldı ama henüz bir şey konuşmadık... Evliliğin asıl amacından saptık " dedi Doğru ya! Bizimkisi anlaşmalı bir evlilikti, İşimiz bittiğinde yüzüme bile bakmayacaktı belki. Gerçi şimdi de doğru düzgün baktığı yok ya neyse "Merakını giderebildiysem aşağı in" dedi. Başımı diğer yana çevirirken, kollarımı göğsümde bağladım. Küçük çocuk gibi mızıkçılık yaptığımın farkındayım. Sonuç ikide bir kilolu iması yapıyordu bana Küskünlüğümü çekecek birilerine ihtiyacım vardı belkide. Belkide artık başımı omzuna koyarak ağlayacak birine ihtiyacım vardı "Sabahtan beri yaptığın çocukluk hat safhaya ulaştı. Yeter! O poponu kaldırıp iniyorsun aşağı " Popomu dedi o? Allahım gülmeyeceğim. Şimdi olmaz. Gülmemek için dudaklarımı içe doğru kapattım. Başım ondan tarafa dönük olmadığından anlamamıştır umarım "Hadi Hafsa! neyi bekliyorsun ?" Dedi Kıkırtı mı içime gömerek ayağa kalktım. Kollarım Hâlâ göğsümde bağlıyken ona bakmadan kapıya yürüdüm.Normalde Olsa az önce ki suçlamasından dolayı hayatta aşağı inmezdim ama meselemiz Kenan meselesiydi Yanına ulaştığım da işaret barmağımı ona doğru savurarak , "Sen Kenan halkına ve aşağıda ki çocuklara dua et. Yoksa seninle hayatta oturupta yemek yemezdim " dedim Yeğenlerimle uzun zaman sonra bir araya gelmiştik. Onun yüzünden onlardan mahrum kalacak değildim. "Kök söktürüyorsun çocuklara ama sırf onlar için benimle yemek yemeyi kabul ediyorsun... dengesizsin, hafsa dengesiz " dedi "SANANE " benden beklenilmiyecek şekilde yüksek desibelli çıkmıştı sesim sakin ol şampiyon,sanki çocuk ne dedi Annem de babama çokça "dengesiz " derdi ki zaten öyleydi de ve ben ona benzetilmekten ölesiye nefret ederdim. "Sabahtandır sesin yüksek çıkıyor bana karşı bir şey demiyorum. Ama burama geldi kıs o sesini! Mahalle karıları gibi öte sokaktan duyluyor sesin." Başımı ona kaldırıp diklendim "Çok rahatsız olduysan, gelde kıs o zaman" dediğim an sinirli gözlerimden gözlerini çekerek, bakışlarını aşağı indirdi. Diklenelim derken fazla yaklaştık sanırım. Olay mahalline girdik Alo itfaiye mi ? Nerde oğlum senin o bakışlar, kaşlar, gözler .Vazgeçtim poliissss Gözleri direk dudaklarımdaydı. Daha önce hiç bu kadar birbirimize yakın olduğumuzu hatırlamıyorum Cesaret edip gözlerimize bile bakmazdık biz ve şimdi en olmadık yerlerdeydi gözlerimiz... İki koz parçası ardında bıraktığı izleri geceye savurdu. Zihnimde yeni bir anının kapısı aralandı Kan kokusu sinmiş duvarlar, cılız ışıklar, küflü ve lağım kokulu uzun ve dar koridorlar Genç halim kapısı olmayan odanın görünmeyen bir köşesine sinmiş içeride konuşulanları dinliyordu "Hangi soyda, hangi makamda olursa ol,Sen Allahını karşısına her zaman bir kul olarak çıkacaksın! Önemli bir soyda olduğunu, yüksek bir makamda oldugunu mu düşünüyorsun düşünme. Üstünlük onda bunda, degil, takvadadır. İsterse kırk kere haç git. O haccı gönlüne indirmedikce olmaz. Sağda solda ben hayır yapıyorum diye böbürlen. Saniyormusun ki hayır ettiğin insanların senin vereceği bir parça lokmaya ihtiyacı var. Allah kalbine merhametini koymasa hayatta yapmaszın hayır mayır." Ensemde bir nefes işittim. Arkamı döndüğümde O'nu gördüm boynuna sardığı kefiyesiyle karşımdaydı "Önemli bir sey öğrenebildin mi ?" Kısık sesle söylediği şeye olumsuz anlamda kafa salladım "Abini bulaştırmayacaktık bu işin icine, tutturdun "abimde uyansın" diye" kızgınlıkla söylediği sözlerle omuzlarım düştü. "Ali önemli bir kandan geliyor. Ama işte insan kanına güvenmeyecek sonra beter, beter işler geliyor başına. Ya rasulullah bile çocuklarına bana güvenmeyin demişken sen hangi hakla böyle bir şey yaparsın " adamın konuşmaları deven ederken ikimizde içeriye kulak kaparttık. "Durum o kadar mı vahim Afgan " bu ses tanıdıktı. Osman amca "Vahim ya, gitmiş adamlarin büyü yaptığı yere girmiş sonrası nalum zaten..." bahsettikleri benim abim miydi ? Ne olmuştu? Ne yapmıştı abim "Kendin o kana sahip olamadığın için olanların adına leke sürmeye çalışmıyorsun değilmi Afgan ?" Afgan şiddetle bağırarak "Büyünün etkisiyle gitmiş haremi şerifi te ki altın oluğunu önüne işemiş " dedi duyduklarima inanamayarak ellerimi ağzımı kapattım şaşkınlıkla "Ne diyorsun lan kanı bozuk " zeyd hiddetlenerek öne atıldı. Önüne atlayıp elimle göğsüne bastırdım. "Dur zeyd!" Dedim. Sinirden gözü dönmüştü beni görmüyordu "HafIz kardeşime iftira atmak ne lan. Birak beni defterini düreceğım onun Aliye iftira atmak neymiş gösterece-" Diğer elimle ağzını kapattım. Avucum harakat eden dudaklarını durdurmuştu. "Simdi değil. Şimdi zamanı değil sonra..." dedim ondan medet umarak. Şaşkındı benden böyle bi atak beklemiyordu Bu Kāimin askerleri olduğumuzu öğrendikten sonra ki ilk yakın temasımızdi. Bize verilen görevden beri Allah katında evliydik ama birbirimize hiç dokunmamıştik. Zaten yalnızca birbirimizi hissedebiliyorduk. Aynı dünyada olan iki şehrin parçalanarak birbirine geçmesinde dolayı bedenimiz kendi şehrimizde dururken ruhumuz Kenandaydı. Buda birbirmizi yalnızca ruh formundayken görmemizi sağlıyordu. genç halim zihnime bir şeylerden fısıldarken, uzaklardan gelen boğuk bi sesle kendimize geldik "Çocuklar hadi, nerde kaldınız ?" Ablamın seslenmesiyle transtan çıkmış gibi geri çekildim Neyin nesiydi daha demin ki? Gördüğüm garip sanrılar almış başını gidiyordu. Bu aralar çok sık görüyordum bu tarz şeyleri Daha önce yaşamadığımız şeyler nasıl zihnimde var olabiliyordu. Anlamıyorum Zeyd silkelenerek kendine geldi. Oda görmüşmüydü acaba bu defa. İfadesizlik zırhını kuşandığıdan anlayamadım yine Sonunda aşağı inebildigimizde kızlar kavga ediyordu "Hayır teyzemin yanına ben oturacağım! " diyen Efildi. Zühre De ona karşı çıkarak onun saçını başını çekiyordu. Ablam elinde salata tabağıyla sofraya gelirken bize baktı. "Ne yapıyordunuz yukarıda? At mı koşturuyordunuz, o bağırışmalar neydi öyle? " Dedi Yerime otururken zeydi gösterdim."Yanında ki şahıs söylesin niye o kadar gürültü çıktığını. En çok kendisinin sesi çıkıyordu zaten " dedim. Ters bakışlarımı onda tutarken "Ay siz şimdi ilk kavganızı mı yaptınız yukarıda. Bu kadar erken beklemiyordum açıkçası siz Haşim abinizle benide geçtiniz " dedi. "Kavga değilde küçük bi yanlış anlaşılma diyelim " dedi zeyd Gözlerimi büyüterek Kafamı ona çevirdim "Küçük mü ? Doğru baya küçük bi yanlış anlaşılmaydı. Hatta öyle küçüktü ki senin odayı yakıp kül eden sinirini göremedim " dedim Ne diyorum ben ya of iyice saçmaladım "Neyse tamam, tamam hadi oturun yerinize, yemeğinizi yiyin gerilen sinirlerinizin biraz yumuşasın. Çocuk gibi kavga ediyorsunuz sabahtan beri " dedi ablam Zeyd çaprazıma otururken çocuklar hala kavga etmeye devam ediyorlardı
"Ay yeter! Sabahtan beri dır, dır zır zır, bi susmasını azıcık susunda motorunuzun soğusun " dedim Sonunda çıldırdım. Şiyarla karşılaşmam, zeydin iftirası, gereksiz yakınlşmamız, garip sanrı, derken kafayı sıyırdım sonunda. Boş defteri unutma he bi de o vardı doğru. Te Allahım ya rabbim ya Zühre bana dönerek "Teyze söyler misin ablama, yanına ben oturayım " dedi Her bir araya geldiğimizde benim yanıma oturmak icin yada benim yanımda uyumak için yarışa giriyorlardı bildiğin ve cazgır Zühre bazen sırasını alıyordu kızın "Efil, zuhreye söylesem şimdi anlamayacak teyzecim. O' otursun bugünlük olurmu ? " Dedim yapıcı olmaya çalışarak "Ama teyze bu sefer benim sıramdı. Hep böyle yapıyor " Dedi itiraz ederek Konuşmak için ağzımı açmıştım ki zeyd benden önce davrandı."Gel sen benim yanıma bugünlük Efil olur mu? Hem büyüksün sen alttan al biraz " Dedi. Efil bi bana, bi ona bakarak karar vermeye çalışıyormuş gibi baktı. Neyin kararını verecekse. Ben olsam ohoo şimd- öhöm neyse Zeydin yanına doğru adımlayarak
"Ama gece ben yatacağım yanına teyzemin tamamı? " Dedi Bide pazarlık yapıyor kıza bak. Zeyd kızı ani bi atakla tutarak dizine oturttu. Ablam"Aa-a yok artık teyzenizin yanına yatmak. Onun kocası var artık kuzularım" dedi Ablamın sözleriyle hışımla ona döndüm "Abla! " Diyerek ikaz ettim ama oralı olmadı "Ayrıca kazık oldun kızım oturma artık kucaklara bi zahmet " dedi O konuda haklı, hakim bey karşıyım buna "Sorun yok abla, küçük daha bir şey olmaz " dedi. Zeyd tınlamayarak Pekala sorun var efendim. Yuh yani hafsa bazen ben bile şaşırıyorum senin zeyd Aşkına. Böyle bir aşk görülmemiş dünyada.
yemek boyunca dizinden indirmedi efili zeyd. Efilin uzanamadığı şeyleri önüne koyarak ona yedirdi hatta Zeyd'den iyi baba olurdu... Of ne diyorum ben ya Heh hafsa evliliği bitti sıra bebeğe geldi yani Yok daha neler. O mendeburdan çocuğum olacağına ölürüm daha iyi. kandırma kendini hafsa. Gözünü onlardan alamadın. Zeydin bi çocukla bu derece güzel ilgilenmesi seni mutlu etti. Gözlerini doldu hatta. Hayal bile kurdun sen ve zeydin olduğu bi yuvada bir bebeğin neşeli kahkalarını düşledin. hasancım sen bugün biraz fazla olmadın mı ikide bir konuşup duruyon
Öyle bi an gelirdi ki bazen iç sesinize bile tahammül edemezdin. İç dünyanız sussun, kendi başınıza kalın isterdiniz. ve şu an öyle bi anıın içindeydim. Salın beni bi abicim be Yemek bittiğinde Zeydle ben üst katta ki toplantı odasına çıktık. Evde ki henüz 2 Günüm olduğundan etrafı gezmemişdim.Toplantı odası olduğunu bile bilmiyordum bu evde. Odayı girdiğimizde gözüme ilk çarpan karşı duvarın tamamen boydan camla kapla olması oldu. Bahçe ve onun ardında ki ağaçlar gözüküyordu camdan. Köşede tahtadan bi kütüphane vardı. Onun yanında yukarı dönerek çıkan merdivenler, kahverengi tonlarında duvarlar, Osmanlı zamanına ait gibi duran tablolar, ortada da bi masa vardı. Masanın iki yanında da koltuklar dizilmişti Odayı tanımam bittiğinde en sağda ki koltuğa oturdum. Zeyd'de baş köşeye oturdu gönlünün baş efendisi ya ondan susucak mısın sen artık! "Şimdi direk konuya giriyorum. Kenanda ki Türk komutanın bize bi adres yollamasi gerekiyordu ki kafamızı göre bodoslama dalmayalım oraya. "Söze başlamasıyla dikkatimi ona verdim. "Ee ne oldu peki ?" Dedim Derin bir ic çekti. Çektiği nefesle kasları oynadı Geri bırakırken bana döndü "Yehaslar elektriği günün bazı saatlerinde kesiyor. Komutan elektriğin kesilmediği bi vakti tutturmuş olması gerekiyordu bize adres yollamasi için sanırım. Ama tutturamadı ki sanırım hala haber yok " Dedi "Sanırım deken ? Komutanla irtibat içinde degilmisin yani ?" Dedim şaşırarak "Has adamlar karda yürüyüp izlerini belli etmeyen tiplerden. Bizimle iletişime geçtikleri yok bunlar Osman dedemden duyduğum şeyler " dedi Has adamlar: kenanin Miti olarak düşünebilirsiniz. Kendilerine ait pek bir şey bilinmiyordu. Ne adları, ne aileleri, ne hayatları "Peki ne yapacağız o zaman biz şimdi? " Dedim Bunun için mi toplantı toplantı, diye tutturdu yani "Bekleyeceğiz" dedi Oflayarak önüme döndüm "Beklerkende idman yapacağız. Özellikle de senin yapman gerekiyor. Ceydanin sana eğitmen olmasını kabul etmemişsin. Neden ?" Öldürücü bakışlarımı ona çevirdim "Sen mi ayarladın onu?" Diye kızgınlıkla sordum. Ceydanın söylediğin inanmayıp, osman amcayı sorup doğru olduğuna duyunca ret etmiştim direk ve kimin ayarladığını sormayı unutmuşum. "Ne! Saçmalama " Dedi. Omuzlarını hareketlendirerek. "Nasıl ve kim ayarlamış bilmiyorum ama ben ayarlamadım " dedi Doğru söylüyormuş gibi duruyordu. İnanmalımıydım acaba? "Her neyse sen o nursuzu boşverde. Bu Has adamlarin Türk elçiliği komutani bize telefon haricinde de gönderemez mi adresi. Ne bileyim bir kağıtla falan " dedim "Zannetmiyorum. Yolda binbir türlü şey gelir başına kağıdın. Hatırlatayım Yehaslar Kenanı ele geçirdikleri için bütün her şey onların eline. Uçan kuştan haberleri var itlerin " dedi Haklıydı. Peki o zaman biz adrese nası ulaşacaktık. Zihnim bana daha bugün okuduğum bir şeyi fısıldadı Al-Khanqah al-Salahiyya Camii - Eski Şehir. Bu camiye gitmeniz gerekiyor
Yok ebenin duası yani. Ne alaka canım zihnim Benle konuşmayınca zihin arkadaş mı başvurdun Hasan benim beynim ne der Elinin körü der, ne bileyim ben ne der Of "Zeyd bu adres herhangi bir yer olabilir değilmi? Mesala bir cami ." Dedim heyecanla ona dönerek Ani çıkışım şaşırtmadı onu. Sanki zaten bi çözüm bulacağımı biliyordu. "Yani olabilir tabi. Göz önünde bulunmayan çok gidilmeyen bir yer olur. Ve bir camide olabilir bu evet " dedi. "Simdi söyleyeceğim şey için sakın beni suçlama tamam mı " Dedim Anlamayarak kaşlarını çattı "Ben sabah karargahtayken saklandığım odada eski bi defter buldum. Orda bir caminin adresi vardi belkide aradığımız adres burnumuzun dibinde!" Dedim hışımla ayağa kalkarak Belkide deli saçması ama içimden bir ses o defteri boşuna benim önüme elmediğini söylüyordu..
|
0% |