Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm: Tanışma

@yagmur__

 

 

 

3.Bölüm: Tanışma

“Üzüldüğünü anlamayan, seni mutlu edemez.”

Cemal Süreya

Önceki bölüm hatırlatma;

Telefonum çaldığında göz temasımızı bozmadan cevapladım. “Abi saat geldi, geli-“ konuşmasına izin vermedim. “Sedat teslimat işi sen ve Pusat’ta benim bir işim çıktı kapatıyorum.” deyip telefonu yüzüne kapattım.

Küçük hanımla biraz işim vardı.

Bakalım kalbimi bu denli hızlı attıran gece saçlı kadın kimdi?

Bir gülüşüyle bana nasıl yaşadığımı hissettirebiliyordu? Yıllardır ölü olan bir adama hem de.

 

Gece Asil Aksoy’un ağzından:

Bunca yıl ölüymüşüm aslında, ilk defa kalbimin atışlarını bu kadar hissediyordum. İstemsizce sırtımı dikleştirdim. Gözlerimi istesem de ondan ayıramıyordum, sanki bir serapmış ve ben kafamı çevirdiğimde yok olacakmış gibi hissediyordum. Daha önce hiçbir erkekle böyle bir şey hissetmemiştim.

Basit bir göz temasıyla beni nasıl etkisi altına alıyordu?

Onu incelerken buldum kendimi birden.

Simsiyah gür saçları anlına dökülüyordu. Ellerim saçlarına dokunma isteğiyle karıncalanmaya başladı, elbisemin eteğine sürttüm belki bu histen kurtulurum diye ama nafile işe yaramıyordu.

Acaba dokunsam yumuşaklığını hisseder miydim?

Gece gibi kapkaranlık gözleri vardı ama aynı zamanda bir ışık parlıyordu orada. Gözlerine biraz daha bakarsam beni içine çekecek, bu karanlık etrafımı saracaktı fakat içinde bir yerlerde hala yanan bir ışık vardı söndürmemişti onu, söndürememişti ya da sadece ben farkına varmıştım, bilmiyorum.

Gür kirpikleri vardı, bir kadını bile kıskandırabilecek kadar çok. Kirpiklerinin gölgesi elmacık kemiklerine yansıyordu.

Sert ve kemikli bir yüz yapısı vardı, elmacık kemikleri belirgindi. Keskin çene hattıyla ne kadar korkutucu görünse de bu özellik onu daha çekici yapıyordu. Biçimli bir burnu, haddinden fazla dolgun dudakları vardı.

Öpmek nasıl hissettirirdi şimdi o dolgun dudakları?

Kirli sakalları daha da olgun gösteriyordu onu. Hiçbir kusur yoktu yüzünde, tek bir çizgi bile.

Her şeyiyle her bir detayıyla, çok güzeldi.

Kesinlikle güzellik algısı erkekler için de olmalıydı çünkü bu adam güzelliğiyle beni büyülemişti resmen.

Giydiği siyah gömleği dirseklerine kadar sıyırmıştı. Damarlı kolları vardı ve bir kolu dövmeliydi ama en çok dikkatimi çeken bileğindeki Maça Ası dövmesiydi.

Bir anlamı var mıydı ki dövmesinin?

Damarlı elleriyle içkisini yudumlarken, buradan bile hareket eden kollarıyla şişen pazılarını görebiliyordum. Baya iriydi yani neredeyse benim beş katım kadardı. Oturduğu koltuğa bile tam olarak sığamamıştı. Sürekli çatık olan kaşlarıyla da tehlikeli bir aurası vardı. Şahsen ben bir metre ötesine bile yaklaşmazdım.

Kuzey’in bana seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Ne ara yanıma geldiğini anlamamıştım bile.

“Efendim” dedim başımı iki yana sallayarak. Etkisinden bir an önce kurtulsam iyi olacaktı. Yoksa bu işin sonu hiç iyi yerlere gitmiyordu.

“İki saattir sana sesleniyorum duymuyor musun beni?” dedi sinirle.

“Dalmışım ne oldu ki?”

“Eve gidiyorum ben onu haber vermek için gelmiştim. Seni de bırakayım geçerken.”

“Ha yok ya git sen, bu aralar çok yoğunum eğlenmeye fırsatım olmadı pek biraz daha kalacağım”

İlk önce kuşkuyla baktı gözlerime sonrasında pes eder gibi omuzlarını düşürüp yanıma adımlarken konuştu. “Tamam ama eve gidince yaz bana aklım sende kalmasın.” onaylar şekilde başımı salladığımda başımın üstünü öpüp gitmişti ve ben yine düşüncelerimle boğuşmaya başlamıştım.

Karanlığına çekilirsem beni içine hapsedecek bir daha bırakmayacaktı, ama karanlığa teslim olmazsam içindeki o ışığı tamamen yok edecektim, göremeyecektim bir daha, saklayacaktı benden.

Hangisi daha iyiydi bile bile kendini ateşe atmak mı yoksa ne pahasına olursa olsun küle dönüşene kadar beraber yanmak mı?

Neden böyle şeyler düşündüğümü ya da hissettiğimi bilmiyordum, ilk defa başıma geliyordu. Kadere inanmazdım, bana göre herkes kendi kaderini yazardı. Hayatımız aldığımız kararlar ve seçtiğimiz yollarla belirlenirdi. Her seçimin bir sonucu, bedeli vardı. Bugün onunla ne olurdu bilemem ama onun tekrar karşıma çıkacağını hissediyordum nedensizce. Eğer ileride bir gün karşıma çıkarsa işte o zaman kadere inanmaya başlayacaktım.

Biraz içsem iyi olacaktı galiba.

…..

Yaklaşık on beş dakikadır bar tezgahında tekila içiyordum ve çoktan çakırkeyif olmuştum. En nefret ettiğim özelliğim sarhoşken boşboğaz olmamdı gerekli gereksiz her şeyi söylüyordum.

Tekilamı yudumlarken yanımda hissettiğim hareketlilikle başımı o tarafa çevirdim. Az önce göz göze geldiğim yakışıklı adam şimdi yanımda bar tezgahına yaslanmış dikiliyordu. Şimdi boyunun göründüğünden daha da uzun olduğunu anlamıştım çünkü ona bakacağım diye boynum ağrımıştı.

Etrafımıza baktığımda çoğu kadının kıskanç ve sinirli bakışlarıyla karşılaştım. Sanki beni öldüreceklermiş gibi bakıyorlardı ama çok takmadım nasıl bakmak istiyorlarsa bakabilirlerdi umurumda değildi.

“Adınızı öğrenebilir miyim?” konuşmasıyla yeniden başımı ondan taraf çevirdim. Kalın ve derinden gelen bir sesi vardı.

Sesi bile yakışıklıydı ya.

"Gece. Senin adın?"

"Asrın bende memnun oldum tanıştığımıza, çok hemde." başımı onaylar anlamında sallayıp tekilamı içmeye devam ettim. Birkaç saniye sonra yeniden konuştu.

"İzin verirsen bu sefer ki içeceğini ben ısmarlayayım?"

Elimdeki neredeyse içi boş olan bardağı kaldırıp gözüne sokarcasına gösterdim.

“Gerek yok daha bitmedi. Hem ayrıca istesem kendim söyleyebilirim.” dedim bardağı, bar tezgahına bırakarak. Bir an dudakları kıvrılacak gibi oldu ama kendini toparladı. Eğildi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kokusu çok güzeldi, bıraksalar uyurdum herhalde o derece mayışmıştım kokusuyla. Tam olarak tanımlayamazdım kokusunu eşsiz bir kokuydu nefes aldığımı hissettirdi bana, ilk defa boşa nefes almadığımı.

İlk defa bir adamın yanında güvende hissediyordum.

“Sohbet açmaya çalışıyorum küçük hanım, tanışmak için. Sen de biraz yardımcı olsan keşke. Ne yapıyorsun mesela?” dedi merakla.

“Yaşıyorum.”

“Genel olarak ne yaptığını sordum.”

“O ne saçma soru ya. Sen bir gün yaşayıp ertesi gün ölüyor musun? Genel olarak yaşıyorum işte.”

“Peki, bu böyle olmayacak.”

“Bence de.”

“Kahve söyleyeyim istersen. Belli ki senin kafan baya gitmiş.”

Ellerimle başımı kontrol ettim ve gülerek ona döndüm. “Yo bak yerinde duruyor.” dediğimde bu sefer dayanamayıp kahkaha atmıştı.

O gülünce anlamsız bir huzur dolmuştu içime, sebepsiz yere onu güldürdüğüm için bir çocuk gibi sevindim. O gülünce güneş açmıştı sanki. Gülüşünün sesi bana bir müzik gibi geliyordu şimdi. Müzik dinlemeyi sevmeyen bana gülüşüyle şarkı sözleri yazdıracaktı. Gözlerimi gülüşünden ayıramıyordum, büyü yapmıştı bana farkında olmadan. Bu kadar güzel gülen bir adamın sürekli çatık kaşlarla dolaşması çok saçmaydı.

Birden saçma bir hisle doldum. Benim gördüğüm gibi bir başkasının bu güzel gülüşü gördüğünü, onu gülümsettiğini düşündüğümde sinirlendim ve farkında olmadan, ağzımdan ne çıktığının farkında olmadan konuştum.

“Gülme.” dedim sesimi yükselterek. Bana şaşkınlıkla bakıyordu, haklıydı. Ben de gülüyorum diye bana bağıran bir deliyle karşı karşıya kalsaydım şaşırırdım.

Şaşkın hali çok tatlıydı.

“Neden?”

“Çok güzel gülüyorsun, başkaları görmesin. Gülme.”

Yüzünde bir sırıtış belirmişti bu söylediğimle. Bana biraz daha yaklaşarak konuşmaya başladı. Aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu ama yine de bu durumdan rahatsız değildim. Daha çok soluyordum kokusunu.

“Tamam gülmeyeceğim ama bir şartla.” hiç düşünmeden atladım sazan gibi.

“Nedir?”

“Biraz önce yanında olan adam kimdi?” bu söylediğiyle yüzünde bir sinir oluşmuştu. Anlındaki ve boynundaki damarlar belirginleşmiş sol gözü seğiriyordu, dişlerini sıktığı için çenesi kasılmıştı.

Neden sormuştu ki bunu? Bir anda beynimde ampul yanmaya başladı. Şimdi ben onun az önce yaptığı gibi sırıtmaya başlamıştım.

“Kıskandın mı sen?” dedim gülmeye devam ederek. Nedense beni kıskanması çok hoşuma gitmişti.

“Soruma cevap alamadım?”

“O zaman itiraf ediyorum, az önce yanımda olan adam ikizimdi.” bunu söylememle yüzündeki sinir gitmiş yüzü rahatlamıştı.

“Eminsin değil mi?”

“Ne saçma soruların var, neden emin olmayayım?”

“Ne bileyim sarhoşsun ya karıştırmışsındır falan.”

Oturduğum bar taburesinde biraz yükselerek iyice yüzüne yaklaştım. Dudaklarımızın arasında çok az bir boşluk vardı. Kafasını eğerse dudaklarımız birleşecekti.

“Locada bakıştığım adamın sen olduğunu bilecek kadar ayığım merak etme.” dedim ve geri oturmak için hareketlendim ama izin vermeden beni tek koluyla belimden tutup bar tezgahına oturttu. Ama hala onunla aynı boyda değildim.

Omzunun arkasından takım elbiseli bir adama bakarak konuştu. “Pusat, boşalt mekanı.” deyip tekrardan bana döndü. Yine eşsiz, huzur dolu kokusu sarmıştı etrafımı.

Bir elini tezgahtan çekip elini yüzüme götürdü diğer eli ise belimi okşuyordu. Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Elinin tersini sürterek yanağıma getirdi, başparmağıyla yanağımı okşamaya başladığında çoktan mayışmıştım.

“Yakından daha da güzelmişsin.” dedi büyülenmiş gibi. Hayatımda ilk defa bir erkekten iltifat aldığım için utanmıştım.

Daha önce birçok erkekle birlikte olmuştum, tek gecelik ilişkilerimde olmuştu ama kalbimi hızlandıran, beni büyüleyen ilk adam o olmuştu. Hatta tek adam. İlk defa böyle hissediyordum, nasıl beni etkisi altına almıştı anlamıyorum. Hiçbir erkeğe ihtiyaç duymayan ben şimdi o yanımdan hiç ayrılmasın istiyordum. Kokusunda huzur barındıran tek adamdı o benim için.

Tüm sıcaklığın yanaklarımda toplandığımı hissederken kafamı eğmek istediğimde izin vermeden elini çenemin altına koydu. Yine yüzündeki gülümsemeyi bozmadan konuştu.

“Utandın mı sen?” dedi keyifle.

“Ne alakası var? Hayır.”

"Bence utandın ama tamam daha fazla utanma diye susuyorum küçük hanım."

Gerçekten de onun yanında çok küçük kalıyordum.

Başparmağını alt dudağıma getirerek parmağını dudağıma sürttü. Alt dudağını ısırarak dudaklarıma bakıyordu. Benim bakışlarımda onun dudaklarındaydı. Ayıramıyordum gözlerimi dolgun dudaklarından. Hiçbir şeyi bu kadar çok istememiştim hayatımda ama şimdi o dudakları öpmeyi her şeyden çok arzuluyordum.

“O zaman bir engel kalmadı?” dedi sorar bir biçimde. Gözlerimi yeniden gözlerine çıkarttığımda zaten siyah olan gözlerinin daha da koyulaştığını gördüm. Bakışlarını bir saniye bile dudaklarımdan ayırmıyordu.

“Neye?”

“Sevişmemize?” bunu dediği an şaşırdım. Çok açık sözlüydü fakat zaten bende aynı şeyi düşündüğüm için sorun etmedim.

Kim bir yunan tanrısıyla sevişmek istemezdi ki?

Ama biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi bence.

"Çok açık sözlüsün?"

"Boş laf yapmayı hiç sevmem. Niyetimi direkt belli etmek her zaman daha cazip gelmiştir."

İki elini de belime dolayıp beni daha çok kendine çekti, sanki aramızdaki ufacık mesafe bile fazla geliyordu ona. Bedenlerimiz bütünleşmişti, her bir parçasını hissedebiliyordum şimdi. Bu gidişle yakıp kavuracaktı beni, daha fazla dayanamıyordum artık bir an önce içime girmesini istiyordum. Birdenbire ortam çok sıcak gelmeye başlamıştı, odanın sıcaklığı üç katı artmıştı.

Bu kadar çok arzuladığım ilk adamdı.

Kalbimizin ritimleri bile aynıydı, bir bütün halinde diğer yarısını bulmuş gibi atıyordu. Sadece vücutlarımız değil kalplerimizde birleşmişti. Bir bütün olmuştuk biz ruhlarımızla, kalplerimizle, bedenlerimizle. Dünya durmuş gibiydi, zaman kavramı yoktu. Sadece o ve ben vardık. Ve kalbimin tam üzerinde hissettiğim çılgınca atan kalbi.

Acaba o da benimle aynı şeyleri düşünüyor muydu?

Kalbimin kuş gibi çırpınışını duyabiliyor muydu?

“Artık sevişebilir miyiz? Dayanamıyorum ben çünkü.” dedi zorlanır bir şekilde.

Kadınlığımı zorlayan şişkinliğini hissedebiliyordum ve bu içimdeki ateşi daha çok harlıyordu. Kollarımı boynuna dolayıp ensesindeki saçlarıyla oynamaya başladım.

“Evet, bence de hemen sevişmeliyiz”

Bacaklarımı beline dolayıp onu kendime doğru çektiğimde dudaklarına yapışmıştım. Ben parmaklarımı saçlarının arasına karıştırıp kısa tutamlarını çekiştirirken, o kalçalarımı sıkıyordu. Hangi ara bu duruma gelmiştik bilmiyordum ama bundan sonrasını artık sorgulamamaya karar vermiştim.

Neredeyse bütün ilklerime sahip olacak bu adamla şimdi bir birliktelik yaşayacaktım ve diğerleri gibi belki bir daha görüşmeyecektik.

Ama onun diğerlerinden farkı onu asla unutamayacak olmam.

…..

Merhaba herkese sevgili okurlarım, umarım beğenirsiniz. Oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen emeğimin karşılığını almak benim de hakkım. <3

Loading...
0%