@yagmur_booksss
|
Keyifli okumalar... ---------------------------------------- Bazen hayatta en sevdiğimiz şeylerle veya sevdiklerimizle sınanabiliriz. Onlar bizim imtihanımız olabilir, önemli olan aslında bu imtihanlardan geçebilmektir, elbette yıpranırız, bazen hiç olmadığımız kadar yorgun hissederiz, ne yaparsak yapalım asla düzelmeyecek gibi gelir yaşadığımız şeyler, kime sorarsanız sorun en çok dert kendinde var gibi gelir insana, herkesin derdi kendine fazladır, başkası için değersiz olan bir insan sizin için canınızdan bile değerli olabilir. Nankördür insanoğlu kendi canına, sevdiklerine,bişey olmadığı sürece değer kıymet bilmez.. ------------------------------------------- Oldum olsası hastaneleri sevmem,onlar çocukluğumdan beri benden sadece sevdiklerimi alan korkunç canavardır. Yine bu sevmediğim hatta nefret ettiğim yerde sevdiğim adam için bekliyorum, bu saatten sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyorum. Miran eğer benimle hayatına devam etmek istiyorsa o kumarhaneden de kafes dövüşlerinden de vazgeçmek zorunda. Asla yanlış birşey yaptığımı düşünmüyorum çünkü benim onunla ciddi düşündüğüm gibi o da benimle ilgili ciddi düşünüyor ise ilerdeki çocuklarımıza babanız bir kafes dövüşcüsü veya kumarhane işletmecisi diyemem. Bunu onunda düşünerek haraket etmesi gerekiyor. Kendi kendime düşüncelere dalmışken omuzumza dokunan bir el ile irkildim. "Pek iyi gözükmüyorsunuz gelin size de bir serum bağlayalım" Diyen hemşireye kafamı salladım. Kimseye haber vermemiştim özellikle de Cansu'ya çünkü abisinin böyle işler yaptığını bildiğini düşünmüyorum, yanımda kimse yokken yıkılmamam gerektiği için hemşireyle Miran'ın kaldığı odadan fazla uzak olmayan bir odaya girdik, hemşire serumu bağlarken kendini tutamamış olmalı ki merak ettiği soruları sormaya başladı. "Kusura bakmayın merakımı da mazur görün ama eşiniz için kendinizi bu kadar yıpratmışken neden odasına girmek istemiyorsunuz?" Kızın sorusunda tek takıldığım yer "eşiniz" Dediği yerdi. "Daha Eşim değil kendisi nişanlım sayılır, diğer konuya da girmek istemiyorum özel bir mesele,kendimi hazır hissettiğimde gireceğim."diyerek kapattım konuyu oda işini çoktan bitirmiş ve çıkmıştı. Ne kadar o odada kaldım bilmiyorum ama serumum bitmiş ve damar yolum çıkarılmıştı. Cama baktığımda ise havanın karardığını görmemle elimdeki telefona sarıldım, saat 21.54'dü. Hızlı adımlarla odadan çıkıp Miran'ın kaldığı odanın önüne geldim. O sırada ise odadan bir erkek hemşire çıkıyordu. "Uyandı mı acaba? " Diye sorduğum soruya gülümseyerek karşılık verdi. "Evet yarım saat önce uyandı sanırım sizi sordu, ama verdiğimiz ağrı kesiciler dolayısıyla biraz yorgun düşmüş olabilir, içeri girdiğimde gözleri kapalıydı." Dediğinde teşekkür edip kapının kolunu yavaşca indirdim. Uyuyorsa uyandırmak istemezdim. Sessizce yattığı yatağın yanındaki koltuğa oturdum, oda sanki bu anı bekliyormuşcasına yavaşca gözlerini araladı. Aramıza şu birkaç saatte sanki duvarlar örülmüştü. Ne o konuşuyor ne ben konuşuyordum, artık bu sessizlik rahatsız verici bir boyuta ulaştığında aynı anda farklı şeyler söylemiş olduk. "Ağrın var mı?" Diyen ben iken. "Özür dilerim" Diyen oydu. Aramızda geçen bir kaç saniyelik sessizlikten sonra konuşan ben oldum. "Şimdi özürün sırası değil, ağrın var mı? İyi misin? Önemli olan o" "Şuan tam sırası bu özürün, ağrım senin kokunu alınca diniverdi,Tıp'ın bunu araştırması lazım çünkü onlara sorarsan bu mümkün değil,Ve iyi miyim bende bilmiyorum, sen nasılsan öyleyim işte, söyle bakalım şimdi iyi miyiz? Yoksa kötü mü? "Konuşmamız lazım" Dedim beklemeden. Yumuşamamam lazımdı. "Konuşalım bakalım" Diyerek yerinde dikleşti oda. "Miran benimle gerçekten bir gelecek düşünüyor musun?" "O ne demek şimdi yavrum, ben seninle bir ömür düşünüyorum gelecek ne demek." "O zaman kumarhaneyi de kafes dövüşlerini de bırakıcaksın. Ben ilerde çocuklarımıza babanız bir kumarhane işletmecisi veya kafes dövüşcüsü demek istemiyorum. İstersen Eğitim verebileceğin bir yer açarız bilmiyorum ama bırakmadan bu ilişki yürümez." Dedim tek nefeste, dursaydım belkide hiç söyleyemezdim. "Biliyorum buna senden önce karar verdim aslında, tamda o kafesin içindeyken senin gözlerindeki o hayal kırıklığını gördüğümde bütün herşeyimi orada bırakmaya razıydım ben, nasıl istiyorsan, kapatalım senden geleceğimizden önemli değil ya." "Bitti mi şimdi yani, herşeyi tek sözümle geride mi bırakıyorsun?"diye sordum inanamayarak. "Bıraktım bile."dedi oda kendinden en emin haliyle. Kendimi daha fazla tutamadan boynuna doladım kollarımı, derin bir nefes almıştım sonunda, oda kollarını hiç beklemeden bana sardığında kendimi hiç olmadığım kadar güvende hissettim. Evimdi bu adam benim. " Diğerlerine söylemedin mi?"diye sordu birden. "Hayır, belki bilmiyorlardır kumarhaneyi falan diye söylemek istemedim." "İyi yapmışsın güzelim, o zaman beraber geçirebileceğimiz bir kaç saatimiz var ha ne dersin?" "Hemşireler girebilir." "2 saatte bir geliyorlar ağrı kesici yapmaya ama benim ağrı kesicim yanımda geleceklerini sanmıyorum." Utanmıştım, hatta belkide kızarmış bile olabilirdim. Ama belli edecek değildik. "Tamam o zaman." Diyerek yanına kıvrıldım hemen. Saçımdan derin bir nefes alıp iyice sardı beni oda, içime bir soğukluk girdiğinden hafif titrediğim için hastane pikesinin çoğunu benim üzerime örttü bende sıkıca sarıldım ona ısıtmak ister gibi. Bu halimizden oldukça memnun olduğu yüzündeki tebessümden belliydi. Ağrı kesicilere daha fazla dayanamamış olacak ki kısa sürede derin bir uykuya gömüldü. Onu izlerken bende fark etmeden uyuya kalmıştım. ------------------------------------ Gözlerimi ağırca açtığımda kendimi inanılmaz dinlenmiş hissediyordum, miran hala uyanmamıştı gözlerimi odada gezdirdiğimde masanın üstüne bırakılmış bir kağıt parçası gözüme çarptı, yavaşca uzanıp elime aldım ve üzerindeki yazıyı okumaya başladım kağıtta aynen şunlar yazıyordu "Öncelikle hiçbir şey sağlığından önemli değildir mirancığım, yanındaki güzel kadını gözyaşları içerisinde görmek beni çok yaraladı, fakat sana şunu söylemek isterimki bu işleri ha deyince bırakamazsın herşeyin bir bedeli var değil mi bunu göze alabilirmisin? Kız kardeşin, sevdiğin kadın, annen hepsi benim avucumun içerisinde mazide kaldığını düşündüğün biricik düşmanın." Bu cümleleri okuduğumda ellerimin buz gibi olduğunu hissettim soğuk soğuk Terliyordum o anki dalgınlıkla Miran'ın uyanıp elimden kağıdı çektiğini bile fark etmemiştim. Ondan kısık sesli bir küfür duyduğumda olduğumuz durumu idrak etmeye başladım. Çok garip bir sakinlikle "ne yapacağız? " Diye sordum. "Bilmiyorum ama bir yolunu bulacağım ben sen merak etme az çok mesajlarından tanıyorum ben bu iti, normalde böyle açık açık belli etmezdi ama diğer tehtitinin üstü kapalı olucağından eminim" Diye cevap verdi oda. ------------------------------------ Aradan dört gün geçti ,Miran hastaneden çıktı, aldığımız tehditi ise sadece kayra'ya söyledik araştırması için. Ama hala birşey bulabilmiş değil. Ben ise nereye kadar böyle gidecek diye düşünmekle meşguldum. Şu dört günde tek yaptığım şey düşünmekti zaten düşündükte düşünüyor ve düşüncelerimin arasında kayboluyordum. Miran'a bişey olur muydu? Ya cansu'ya ? Ben deli düşünceler içerisindeyken Cansu'nun bana seslendiğini anladım "Napıyosun Lidya pek iyi görmedim seni? " "Yok iyiyim ya öyle dalmışım" "Dışarı çıkıcam ben kızlarla gelsene sende." "Ben gelmesem hem Miran hala tam olarak iyileşmedi. " "Ağabeyimi bahane etme yenge annem bakar ona hadi" "Peki hazırlanıp geliyorum o zaman." "Tamam" Miran eve geldikten sonra neredeyse hergün yanına gelmiştim, o yüzden burada bir kaç parça bişeyim vardı diye hatırlıyorum. Dolabı açıp baktığımda siyah dar bir kot pantolon ve bordo bir gömlek gördüm hemem onları üstüme giyip saçlarımı aşağıdan topuz yapıp çantamı alıp aşağı indim. Cansu ile arabaya binip bir kafaye gittik. İki erkek iki kızdan oluşan bir masanın başına gelince onların Cansu'nun arkadaşı olduğunu anladım. Adlarının murat, Oğuz, Cansel ve Hülya olduğunu öğrendiğim kişiler gayet samimi insanlardı hatta o kadar sevmiştim ki kaç bardak kahve içtik, ne kadar tatlı yedik,o kadar saat nasıl geçti asla anlamamıştım, taki Miran beni arayana kadar. "Yavrum nerde kaldınız? merak ettim."diye sorunca tek takıldığım yer bu kadar içten yavrum demesiydi alışamamıştım. "Kafedeyiz bir saate kadar evde oluruz bir sorun yok değil mi?" Diye sordum bende. "Aslında büyük bir sorunumuz olabilir." Diyince istemsizce yerimde dikleştim ve endişeyle "bizi tehtit eden kişiyle mi ilgili? Yoksa rahatsızlaştın mı geleyim mi?" Diye sordum. "Hayır sadece özledim, bu benim için çok büyük bir sorun, yanımdan ayrıldığın an özlüyorum, kimsesiz gibi hissediyorum, sen benim herşeyim olmuşsun." Diyince diyecek bişey bulamadım. Oda anlamış olacak ki telefondan bir gülme sesi geldi ve ardından onun erkeksi sesi.. "Tamam bu sessizliği sende beni özledin olarak algılıyorum en kısa sürede yanıma gel güzelim ihtiyacım olan, ağrılarımı dindiren tek şey sen ve senin varlığın. " Diyip kapattı. Bizde çok beklemeden masadan kalktık, Cansu'ya lavaboya gidip geleceğimi ve onun beni arabada beklemesini söyledim. Bende arkamı dönüp lavaboya gittim. Kimse yoktu ve hiç iyi hissettirmiyordu karanlık birazda ürkütüycü işimi halledip lavabodan çıkınca ellerimi yıkadım, peçeteyi aradığım sırada arkamda birini hissettim ardından gelen seste bunu doğruladı. "Bunu mu arıyorsun?" Diyen elinde peçeteleri tutan bir kadındı. "Kimsiniz? " Diye sorduğumda ise beni gerçekten korkutucak bişey yaparak çantasından bir silah çıkarttı. "Ecelinim bebeğim memnun oldum tanıştığıma." Demesiyle karnımım hemen altına iki el ateş etti. Ne olduğunu idrak bile edememiştim, gözlerimden bir iki damla yaşın aktığını vurulduğum yerdeki kanlara bakarken yere damlamasıyla anladım. Başım dönüyor midem inanılmaz bulanıyordu, ama gözlerimin önüne önce Kayra geldi, gözyaşlarım biraz daha çoğaldı, daha sonra kız kardeşim yerine koyduğum Cansu eğer benimle gelseydi belkide benim yerimde o olacaktı şuan onun yerine ben vuruldum diye o kadar mutlu olmuştum ki gerçekten kardeşim yerine koymuştum onu, ve son olarak sevdiğim, aşık olduğum adam.. Daha belki yarım saat önce konuşmuştuk, onun yanına gidecektim deli gibi özlemiştim, onu düşünürken ağlayamadım yüzümde hafif bir tebessüm belirdi sadece zaten gerisi koca bir karanlıktı her karanlığın sonunda bir ışık olur derler ben o ışığı göremiyorum... ------------------------------------------ SELAMLARRRRR UPUZUUNN BİR ARADAN SONRA BİZ GELDİKKK Çok güzel ama bir o kadar da üzüldüğümüz bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz bundan sonra elimden geldiğinde düzenli olarak her cumartesi akşam 9'da bölümümüz burada olacak. Biz sizi çok özledik umarım sizde bizi özlemişsinizdir :) 🤍🤍🤍
|
0% |