@yagmur_booksss
|
SELAMMM İLK KURGUMUN İLK BÖLÜMÜYLE GELDİMM biraz acemice olabilir ona göre değerlendirmenizi istiyorum iyi okumalarr oy vermeyi ve satır aralarında düşüncelerini belirtmeyi unutmayın iyi okumalar;) -------------------------------
Sabah alarmın sesiyle uyandım demeyi çok isterdim, fakat malesef ki alarm sesiyle değil de lanet bir arama sesiyle uyanmış bulunuyordum. Kafamı zoru zoruna yastıktan kaldırıp arayan kişiye baktım,yine tanımadığım bir numara olduğunu görünce borçlu olduğum insanlardan biri olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Durumum bundan 1 ay öncesine kadar gayet iyiydi hatta iyinin bir tık üstü bile olabilirdi,taki bir adam yüzünden hayatım mahvolana kadar Kendisi benden bir ev inşa etmemi istedi, herşey çok çok güzel giderken ne olduysa adam birden telefonlara bakmamaya başladı. En sonunda ise bu inşayı iptal etmek istediğini daha fazla ödeme yapamayacağını söyledi. Böyle birşeyin mümkün olmadığını söylesem de adam ilk uçakla yurt dışına gitti. Aslında kaçtı desek daha doğru olucak.
Adam gittikten sonra bütün malzemelerin ödemeleri bana kaldı, Bende hem malzeme paralarını hemde çalışan o kadar insanın parasını tek başıma yetiştiremedim şuan çoğu işçinin paralarını vermeme rağmen hala dünya kadar borç batağındayım. Amcamdan istemeyi düşündüm ama vermezdi bilirdim niye mi? Çünkü amcam beni ne kadar severse sevsin para her zaman daha önemlidir onun için.
Bunun böyle devam etmeyeceğinin farkında olduğum için bugün bişey yapacaktım,ne kadar istemesemde kumar oynayacaktım çünkü tek çarem bu kalmıştı bunu yapmak başkaları için kolay olsa da benim için değildi. Tanınıyordum magazincilere gözükmeden içeriye girmem yine aynı şekilde kimseye kendimi fark ettirmeden işimi halledip çıkmam gerekiyor tabiki bunu gece yapacaktım,o yüzden akşamı bekliyordum,bu sırada amcam beni asla boş bırakmayarak şirkete çağırmıştı, şirkette babamdan dolayı %50 hissem vardı ama ben kendi ofisimi açmak istediğim için pek önemsemiyordum, borçlardan dolayı satmak istesem de amcam yabancı birini istemediği için satma işini de seçeneklerim arasından elemek zorunda kalmıştım. Şuan da şirkette işimi yapıyordum ne kadar borç batağında olsam da işimi güzel yaptığımı amcam biliyordu ve asla bu fırsatı kaçırmazdı öyle de yaptı.
Yataktan kalktıktan sonra fazla vaktimin olmadığını bilerek hemen hazırlandım. Altıma bol kesim siyah bir pantolon Üstüme siyah bir crop ve ceket giydikten sonra hafif bi makyaj yapıp çantamı da alıp odamdan koşar adım çıktım.

Merdivenleri hızlı hızlı inerken koca bi bedene çarpmamla durmak zorunda kaldım.
"Nereye böyle hızlı hızlı bıyere mi geç kaldın" Diye sordu Kayra malı.
"Kalmadım ama senin yüzünden şuan geç kalabilirim sonra da amcam derimi yüzebilir o yüzden önümden çekilde canımı kurtarayım" Diye cevap verdim.
Salak salak gülmeye başladı orangutan suratlı.onu seviyorum kardeş gibiyiz bakmayın öyle dediğime ama şu durumda sevesim hiç gelmiyor.
"Anladım sen yine geç kaldın ve şu yeni müşteri gelmek üzere değil mi" Diye sordu sırıtırken.
"Ya allah aşkına çekil şurdan Kayra sinir etme beni geç kaldım zaten" Diyerek söylendim.yanından geçicektim ki şu kötü başlayan günümü kurtarıcak bişey söyledi.
"Bende geçiyorum şirkete 2 dk bekle beraber gidelim yetişiriz"
"Tamam bekliyorum ben seni arabada ama çabuk ol bak cidden geç kaldım beni bekliyorlar'
Ben lafımı bitirir bitirmez hemen üstüne ceketini geçirip geldi. Arabayı çalıştırıp gitmeye başladım yaklaşık 40 dakika sonra şirkete gelmiştik.
"Koş Kayra koş bu sefer cidden bittik biz bak sana söyleyeyim" Diye bağırdım arkamdan gelen kayra'ya doğru.
"Kızım sen harbi salaksın varya şirketin yarısı senin hala geç kaldım diye korkuyorsun ne biçim iş bu amına koyayım"
"Şirketin yarısı benim olabilir Kayra bey ama biliyorsunuz ki sevgili babacığınız kendimi şirket konusunda geliştirene kadar o hisselerin bi önemi olmadığını bir karar verirken bana danışmayacağını söyledi"
Bi yandan kayra'ya laf yetiştirirken bi yandan da çantamdan giriş kartımı çıkartıp turnikeye okutmanın derdindeydim. İkimiz de bu şirketin hissedarı olmamıza rağmen şuan burda çalıştığımız için diğer çalışanlar gibi kart ile girip çıkıyorduk.
"Tamamda hiç olmazsa şu kart işine bi el at bari,şirket sahibi olmamıza rağmen kartla dolaşıyoruz kendi şirketimizde olm varmı böyle birşey sinirim bozuluyor"
"Söylenme Kayra söylenme hadi"
Kayra ile ofislerimiz yan yanaydı holdingin 44 katlı büyük bir bina olması bu konuda pek de işimize yaramıyor çünkü ikimizin ofisi de 43.kattave çıkana kadar bizim de canımız çıkıyor diyebiliriz. Sonunda ofislere geldiğimzde yollarımız ayrıldı.
"Geç kaldık diye diye yarım saat erken getirdin bizi kızım ne yapacağız şimdi burda"
"Benim işlerim var çizdiğim projelerin kopyasını falan almam gerekiyor sen ne yaparsan yap" dedikten sonra gülerek odama girdim. Odam gayet ferahtı tam istediğim gibi bi odaydı diyebilirim çünkü boğaza bakan bi manzaram vardı ofisimin bi kısmı boydan camdı buda boğazın bütün güzelliğini ayaklarımın altına seriyordu, odamın içinde geniş bi masam vardı hemen yanında koltuğum, masamın karşısında ise iki tane karşılıklı tekli deri koltuk ve ortada küçük bi masa bulunuyordu,bitkileri sevdiğim içinse odamın çoğu yerinde çiçek görmek mümkündü kendim tasarlamıştım aslında odamı Çünkü çoğu zaman gecelerimi burda geçiriyorum şirket çok yoğun olduğundan.
Çizimlerimin olduğu dosyayı aldıktan sonra hem kendime bir bardak kahve almak hemde çizimlerin kopyalarını almak için kendi katımızdaki fotokopi odasına gittim ama benim bugünkü şansıma bozulacağı tutmuştu, duyduğuma göre diğer makina da bozuktu 2 gündür. Geriye tek bir seçenek kalıyordu o zaman oda girişteki fotokopi makinası. Oflaya oflaya asansöre binip zemin kata indim tamda tahmin ettiğim gibi burası epey kalabalıktı hatta öyle kalabalıktı ki kuyruk girişe kadar geliyordu. Mecbur bekliyecektim herkes gibi.
Aradan geçen 10 dakikanın ardından hala sırada beklemeye devam ediyordum, sıkıntıdan ezbere bildiğim yerleri tekrar tekrar incelerken görüş alanıma Kayra girdi. Onun da gözleri benimkilerle buluştuğunda gülerek yanıma geldi.
"Napıyosun sen burda işin yok muydu senin?" Diyerek her zaman yaptığı gibi dalga geçmeye başladı.
"Valla ne yapayım Kayra bey canım sıkıldı da fotokopi sırasına gireyim dedim iyi yapmış mıyım'" Diye sordum bende onun gibi umursamaz bir tavırla.
"Tabi tabi ama babamın misafiri tahmini 4 dakika içinde burada olucak haber vereyim dedim. "
"Kayra sen delirdin mi? salak şimdi mi söylenir bu dünya kadar işim var benim" Diyerek biraz sesimi yükseltmiş bulundum.
"Aynen canım benim delirdim sen bekle böyle şeker sırası bekleyen bebeler gibi" Dedi gülerek.
Sinirden başıma ağrı girmişti nerdeyiz,ne yapıyoruz demeden ileri doğru atıldım. Niyetim bir, iki tane tokat atmaktı koluna ama bu hayvan ne yapacağımı anlamış gibi ellerimi sıkı sıkı tutunca daha çok sinirlendim ve yinede yumruk olan ellerimi ona doğru sallamaya başladım.
Şirkettekiler alışıktı bizim bu halimize artık yadırgamıyorlardı sinirim artık yavaş yavaş paniğe dönerken az önce hiçbişey olmamış gibi kayra'ya sordum.
"Ya kayraa ben napıcam şimdii" derken kapıdan önce tahminen 47 yaşlarında bir adam girdi onun arkasından 26-27 yaşlarında siyah takım elbiseli biri daha ve korumaları girince boku yediğimi anladım ve daha fazla oyalanmadan sesimi biraz yükselterek fotokopi sırasında bekleyen kişilere seslendim.
"Pardonn kusura bakmayın biliyorum hepimiz bekliyoruz ama benim işim biraz acil ben 5 dakika girip çıksam olur mu? " Diyerek bağırmış bulundum bütün gözlerin benim üstümde olduğunu fark etmemek mümkün değildi.
Sırada bekleyenlerden onaylayan mırıltılar çıkınca teşekkür ederek içeri giriyordum ki arkadan sekterim alican'ın bana seslenerek koştuğunu gördüm ve durdum arkamı dönünce hala gelen adamın orda olduğunu ve olan biteni izlediğini gördüm ama takmadan alican'a döndüm.
"Efendim alican?"
"Lidya Hanım bunların acil imzalanması gerekiyor amcanıza iletmem gerek daha sonra" Diyerek elime bi dosya tutuşturdu. Yaklaşık 5 adet dosyaya imza attıktan sonra fotokopimi çektirip odama döndüm.Gerekli bir kaç evrağı daha alıp toplantı odasına gittim. Başlamışlardı bile Kapıya tıklatıp içeri girdiğimde ilk amcamla göz göze geldim daha sonra geciktiğim için özrümü dileyip kayra'nın benim için tuttuğu yere yani yanına oturdum. Karşımda ise hala adını bilmediğim siyah takım elbiseli adam oturuyordu.
Amcamla adını yeni öğrendiğim miran beyin babası iş hakkında konuşurken Kayra yandan kolumu dürtmeye başladı kulağımı ona yaklaştırıp ne olduğunu sordum aynı şekilde oda cevap verdi çaktırmadan.
"Sıkıldım ben Lidya çıkalım artık burdan lütfen"
"Salak saçma konuşma daha bitmedi sen nası idare ediceksin acaba ilerde burayı sus da dinle az"
"Lan onu bunu bırakda sen nası çıktın o fotokopi odasının önündeki insan yığının içinden"
"Bana biraz müsade etsinler işim acil diye bağırdım ne yapıcam başka" Kayra sessiz sessiz gülmeye başladı elinden gelse kahkaha atıcaktı köpek.
Sessiz gülüşünün arasında konuşmaya çalıştı "demek ondan buraya gelirken gülüyordu miran bey lan Lidya asla gülmeyen adamı bile güldürmüşsün helal kızım sana"
"Şebek miyim oğlum ben gülme bak çakıcam ağzına şurdan" Diyerek sinirli bir şekilde konuştum. Miran beyin bakışları bize dönünce çokta sessiz konuşmadığımı anlamış oldum. Tekrar sessizleşip önüme döndüğümde ilgimi çeken kısma geldiklerini fark ettim.
Baran bey amcama soru soruyordu amcam ise sabırla cevap veriyordu. Baran beyin sırada sorusu da şu olmuştu.
"Villaların yapımı için ise işinde gerçekten iyi bir mimar bulmamız gerekiyor, özellikle bizzat villanın yapım aşamalarında da orda bulunup herşeye dikkat etmesi gerekiyor isterseniz bir kaç tanıdığım var yönlendirebilirim.
Amcam ise direk beklemeden cevap verdi.
"Gerek yok yeğenim diye demiyorum Lidya da işinde gerçekten iyi bir mimardır hatta aklınızda soru işaretleri kalmasın diye de yaptığı evlerin çizimlerini ve bitmiş hallerini göstermek istiyorum" Diyerek projeksiyona benim yaptığım çizimleri ve evlerin bitmiş hallerini yansıttı.
Baran bey ve adamları çizimlerine gerçekten büyülenmiş gibi bakarken geldiğinden beri ağzını açmayan miran bey sonunda konuştu.
"Peki çizimleri gerçekten büyüleyici fakat işinde çok daha başarılı ve güvenilir mimarlar var iken neden ona verelim bu projeyi ki belkide sadece parayı alıp gidecek.
Bu noktada amcamdan önce ben atıldım söze.
"Bu şüphede haklısınız Miran bey fakat böyle bişey istesemde yapamam çünkü bu şirketin %50 hissedarı olarak kendimi zarara sokmak istemem sizden önce kendimi de düşünmem lazım değil mi? "
Kayra kulağıma yaklaşıp fısıldadı "That's my girl" Yandan koluna vurduğumda sustu ve geri çekildi.
Amcam aradaki bu gerginliği fark etmiş gibi gülerek söze atladı.
"Ah doğru size söylemeyi unuttum Lidya babasından dolayı bu şirketin %50 hissedarı ona güvenebiliriz yani.
"Peki özel değilse babası yani kardeşiniz nerde o neden durmuyor işlerin başında" Dedi baran bey.
"Kardeşim yurt dışında ve şirketle ilgilenmeyi istemiyor o yüzden hisselerini kızı Lidya'ya devretti.
Amcam bunu söylerken yüzümde istemsizce buruk bir gülümseme oluştu. Bu miran beyin gözünden kaçmamıştı elbette , daha fazla bu ortamda bulunmak istemediğim için alican'a mesaj attım gelip beni çağırması için. 5 dakika sonra kapı tıklayıp içeriye alican girdi.
"Böldüğüm için çok özür diliyorum" diyerek söze girdi daha sonra devam etti "Lidya hanım çizimlerde bakmanız gereken bi kaç yer var gelebilir misiniz?"
"Tabi geliyorum alican" Diyerek ayaklandım. Benim peşimden Kayra da ayağa kalkınca anlamsızca ona baktım.
"Şu fotokopi makinaları için servis gelicekti bende onları tekrar arayayım izninizle diyerek odadan çıktı. Bende amcama dönüp konuştum.
"Amca İmzalanacak dosyaları Bana gönderirsin sen daha sonra iyi günler hepinize" Diyerek bende çiktım odadan.
Odama geçince sade bi Türk kahvesi istedim ve çizimleri incelemeye devam ettim tek temennim bundan sonra toplantılar dışında ne Miran bey ile nede babası Baran bey ile çok sık karşılaşmamaktı.
İLK BÖLÜM NASILDI CANLARIMM
sizce Miran neden mimar olarak Lidya'yı istemedi?
Lidya'nın amcasının kardeşi hakkında söylediği şey gerçek miydi?
Bölüm hakkında fikirleriniz neler?
Kitap hakkında bilgi ve duyurulardan haberdar olmak için;
@yagmur_booksss Hesabını takip edebilirsiniz
Diğer bölümlerde görüşmek üzeree sağlıcakla kalın :) 🤍
|
0% |