@yagmur_g.01
|
" Anne Alper bebeğimin saçını kesti" gözlerinden alev püskürtüyordu küçük Asu. Asu güçlüydü , ağlamayı çok sevmezdi, hep dik başlıydı. Sevdiğine laf söylenirse hemen kafa tutardı küçük bedeniyle. " Sende benim tişörtümü yırttın." Alper tişörtünün yanı yırtık şekilde içeri girdi. " Yalan söyleme sen bize sataşmasaydın bunlar olmazdı abi." Minik Derya'da bir yandan abisini şikayet ediyor, diğer yandan küçük Asu'nun yanına gitmeye çalışıyordu. " Ben mi size sataştım. Anne yalan söylüyorlar. Ben ödev yaparken gelip defterlerimi dağıttılar." Aysu ve Demet çocuklarının bu hallerine güldüler. Birbirlerini çok severler ama kavga etmeden duramazlar. Başka biri dalga geçince kızarlar ama birbirleriyle durmadan dalga geçerler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Haftanın her günü beraberler neredeyse. Asu'nun babası Rıza , Alper ve Derya'nın babası Hasan harp okulundan beri arkadaşlar. Aynı şekilde Aysu ve Demet'te öyle. Çocuklar birbiriyle satışırken kapı çaldı. Aysu kapıyı açtığında gelen kişinin Rıza ve kadim dostu Hasan olduğunu gördü. İkiside görevden gelmişti. Asu, Derya ve Alper koşarak babalarına sarıldılar. Rıza minik Asu'yu büyük cüssesinin içine sakladı âdeta. Asu'da bundan yararlanarak tüm gözyaşlarını döktü. Çünkü bitek babasının yanında ağlardı Asu. Babası geldiğinde güvende demekti, sıcak bir ev demekti. " Baba Alper bebeğimin saçını kesti. Ona tabur cezası ver" Rıza küçük kızının bu haline gülmeden edemedi. Minik Asu ne kadar bebeklerle oynasada babası gibi asker olmayı istiyordu. "Baba yalan söylüyorlar. Ben ödev yaparken ikisi gelip kitaplarımı dağıttılar" Alper böyle dedikçe Derya'da Asu'yu koruyordu. " Baba yalan söylüyo bizim saçımızı çekti ." Bu hallerine güldüler. " Sende biraz abilik yap oğlum. Daha küçük onlar." Dedi Hasan. " Nasıl küçük baba tişörtüme bak kafam geçer" diyerek yırtık yeri gösterdi . " Çocuklar babalarınızj biraz rahat mı bıraksanız. Dinlensinler biraz." Aysu bardaklara çay doldururken Rıza ve Hasan içeri geçmişti. " Devrem akşam bizde yemek yiyelim. Hem kırk yılda bir toplanıyoruz neredeyse." Rıza haklıydı. Görevden dolayı eşlerini ve çocuklarıyla vakit geçiremiyorlardı. O yüzden Hasan ve Rıza ne zaman izinde olurlarsa o zaman mutlaka ailecek toplanırlar yemek yerlerdi. Hasan ve Demet ne kadar zahmet vermek istemesede arkadaşlarının ısrarlarını kıramadılar. Derya ve Asu kol kola girmiş henüz siniri geçmemiş olan Alper'in yanına gidiyorlardı. " Sataşçaksanız sakın gelmeyin." Alper'in Bu sözüyle ilk önce birbirlerine baktılar sonra ise Alper'e. " Bakmayın bana öyle" melul bakışlarını sürdürüyordu ikiside. "Alp abi özür dileriz." Asu ve Derya bu küslüğü sürdürmek istemiyordu. " Abi gerçekten isteyerek olmadı özür dileriz " Derya'da ne olursa olsun mutlaka Asu'nun yanında duruyordu. Derin bir nefes verdi Alper. " Tamam sizi affettim." Ama hala daha tavrını devam ettiriyordu. Derya ve Asu mutlulukla Alper'in yanınağından öptüler. " Abi resim çizelim" Derya resim çizmeyi severdi. " Alp abi ben sayı saymayı öğrendim. Derya ' da öğrendi" ikiside yüz üstü yere yatmış ellerini çenelerinde birleştirmiş Alper' e bakıyorlardı. Tek kaşı havaya kalktı Alper'in. " Öyle mi? Say bakalım" Asu ellerini yere koyarak saymaya başladı. " Bir, iki , üç , beş, dört, altı, sekiz, yedi, on" Alper güldü. " Gerçekten öğrenmişsin Asu." Derya hızlıca atıldı. " Bende biliyorum." Aynı şekilde Derya'da saymaya başladı. " Bir , iki, üç, dört , beş... Abi unuttum" dedi son kelimeleri uzatarak . Sanki biraz önce kavga eden onlar değilmiş gibi Derya ve Asu Alper'in ödevleri bitesiye kadar resim yaptılar. " Alp abi ödevin bittikten sonra askercilik oynayalım mı?" Evet anlamında mırıltı çıkardı Alper. " Ben doktor olacağım. Sizi muayene ederim" Derya doktor olmak istiyordu. Alper ve Asu babaları gibi asker olmak istiyordu. Öyle ki Asu askeriye'ye gidince oradaki bütün askerleri hayranlıkla izlerdi. Postallardan çıkan sesler hoşuna giderdi ve Asu' da onlar gibi ayaklarını vurarak yürürdü. Onlar ödevlerden sonra kendilerini iyice oyuna kaptırmışlardı. Aysu çocukları yemeğe çağırdı . "Asu sucuk ter içinde kalmışsın annem" Asu umursamaz şekilde yemeğe atıldı. Annesi sırtına peçete yerleştirdi. " Yine askercilik mi oynadınız siz bakayım" Demet'te çocuklarının sırtına peçete koymakla uğraşıyordu. Herkes yemeğe oturduğunda herşey tamamdı onlar için. tüm sevdikleri buradaydı hepsinin. Babaları, anneleri, kardeşleri herşey tastamamdı. Tek korkuları bir kişinin eksilmesiydi.
Günler bu şekilde birbirini kovalarken Hasan'a yeni görev gelmişti ve bu yüzden kadim dostu Rıza'dan ayrılmak zorundaydı. Rıza Ağrı'da görev yaparken Hasan ise Tekirdağ'da görev yapacaktı. Bu yüzden birbirlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardı. Yıllar bu şekilde birbirini kovaladı. Sadece telefonda görüştüler birbirleriyle. Hiç bir şeyin eski tadı tuzu yoktu. Çocuklar büyümüştü. Ne kadar görüşüp eski günleri yad etmek isteseler de Hasan ve Rıza'nın görevlerinden dolayı olmamıştı. Asu yirmi dört yaşında babası gibi asker ve annesi gibi güzel bir kız olmuşt. Derya'da aynı şekilde güzeler güzeli bir doktor olmuştu ve Hakkari Çukurca'ya yani abisinin yanına atanmıştı. Alper ne kadar gelmesini istemesede Derya dik başlılığını sürdürmüş en sonunda herkes pes etmişti Derya'ya karşı. Alper'in de orada görev yaptığını düşünerek izin vermişlerdi Derya'yada. Alper ise babası gibi yiğit ve cesur bir asker olmuştu. Onlar bu şekilde büyümeye devam ederlerken birbirlerinden bi haberlerdi âdeta. Ama hayat onkarı tekrar birleştirecekti. Eskisi gibi olmasada bir arada olacaklardı. Zaman herşeyi alıp gitmişti herşey yeni başlıyor.
Arkadaşlar ilk bölüm nasıl olmuş yorumlarınızı bekliyorum. Yıldızlamayıda unutmayın şimdiden keyifli okumalar |
0% |