Yeni Üyelik
4.
Bölüm

BÖLÜM 4

@yagmur_g.01

Sabah işe gitmeyeceğim için saat on ikide kalktım. Üstüme lacivert bir tişört altıma ise bir şort giydim. Aşağı indiğimde Bade aşağıda salonu topluyordu. Beni görünce hızlıca yanıma geldi.

" Günaydın Alev hanım. Aç mısınız? Kahvlatı hazırlayayım mı?" O ard arda sorularını dizerken bu haline güldüm. Masum ve sıcak kanlı bir kızdı.

" Yok aç değilim. Yalnızken bana hanım demene gerek yok. Ayrıca sana bugün izin veriyorum. Bugün dinlen. Çocuğunla vakit geçir." Hızlıca söze girdi.

" Olmaz Pusat bey kızar. Gidemem." Pusat artık nasıl bir imaj çektiyse herkesi korkutmuştu.

" Sen merak etme. Birşey derse Alev hanım ısrar etti dersin." Dediğimde teşekkür edip yanımdan ayrıldı. Biraz sonra üstünü değişmişti.

" Görüşürüz Alev hanım. Çok teşekkür ederim. Birşey ihtiyacınız olursa arayın." Anlaşıldı der gibi başımı salladım ve sonrasında çıktı evden. Bütün gün ne yapacaktım bu evde. Şimdiden sıkılmaya başlamıştım. Mutfağa gidip kendime basit bir sandviç yaptım. Yanına ise bir bardak çay aldım. Kahvaltımı yaptıktan sonra bulaşıkları makinaya yerleştirdim. Demet'i çağırmak istedim ama çalıştığı için gelemedi. Bende konsol ile oyun oynama kararı aldım. Fakat açamadım. Sinirle onuda yerine bıraktım.

" Ne yapacağım ben bu evde" kendi kendime düşünürken aklıma bir fikir geldi. Salonun şeklini değiştirecektim. Süpürgeyi, viladayı ve toz almak için bezi aldım. İlk önce halıları süpürüp kaldırdım. Hemen ardından koltukları çekip altını silip süpürdüm. Daha sonra koltuğun birini arka bahçeye bakan camın önüne koydum. Diğerinide onun karşısına iki koltuk vardı ve onlara L şeklini verdim.

" Kütük mü koltuk mu belli değil ." Kendi kendime söylendim.

Ortadaki koltuğun karşısına televizyonu koydum. Halıları açtıktan sonra ortaya sehpayı koydum. Ardından herşeyin tozunu aldım. Mis gibi olmuştu. Yemek masası koltuğun arkasında kalıyordu. Orayıda düzelttim. Saatlerce salonda uğraşmıştım. Uğraşmama deymişti. Muhteşem olmuştu. Temizlik malzemelerini yerine koydum. Telefondan saate baktığımda saat üç olmuştu. Yorgunluktan kendimi koltuğa attım.

 

                                       ✨

Kapı sesiyle gözlerimi açtım. Etrafıma bakındığımda heryer karanlıktı. Etrafımı göremiyordum. Bir anda ışıklar açıldığında gözlerim ağrımıştı . Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda karşımda Pusat'ı gördüm. Tipimi görmemeliydi. Saçım başım dağınıktı.

" Hoşgeldin . Saat kaç?" Uyku mahmuru bir halle söylemiştim. Bir yandanda saçımı toplamaya çalışıyordum.

" Yedi." Şaşkınlıkla açtım gözlerimi.

" O kadar oldumu ya" başını salladı.

" Yorulmuş gibisin" gözlerimi ovuşturarak baktım.

" Salonu temizledim güzel olmuş mu?" Salona doğru göz gezdirdi.

" Bade neden yapmadı bunu?" Neden bu kadar sert ve ciddi olmak zorundaydı bu adam.

" Çocuğu ile vakit geçirmesini söyledim. İzin verdim bir sıkıntı mı var?" Tek kaşını kaldırarak baktı bu sefer.

" Bana sordun mu?" Herşeyi sana sormak zorunda mıyım ben. Bu evde delirmeme ramak kalmıştı.

" Sormama gerek var mı?" Sabır dercesine nefes verdi. Bir anda ayağa kalktı.

" Akşam yemeği yememişsindir. Hadi yemeğe gidelim." Şaşkınlıkla baktım ona. Pek istemiyordum ama aç kalmak ta istemiyordum. O yüzden kabul ettim.

" Tamam sen hazırlan ben bekliyorum" hızlıca yukarı çıkıp giyindim. Altımda siyah bir etek vardı üstümde ise ip askılı beyaz bir crop. Saçlarımı ensemden dağınık bir topuz yaptım. Hafif bir makyaj yaptım. Üstüme blazer ceketimi atıp aşağı indim. Pusat beni görünce hayranlıkla bakıyor gibiydi. Fazla umursamadım.

" Hadi." Yanıma geldi. Kapının yanındaki masadan el çantamı alıp çıktım. Dışarı çıktığımızda Pusat adamlara emir vermeye başlamıştı.

" Siz burda kalın. " Pusat ikimizin vakit geçirmesini istiyor gibiydi. Arabaya binip yola çıktık. Camdan dışarıyı izlediğimde Pusat konuşmaya başladı.

" Eteğin fazla uzunmuş." Bakışları bir eteğe bir yola gidip duruyordu. Bakışlarımı ona çevirdim.

" Bir dahakine daha kısasını giyerim." Sinir etmek doğamda vardı.

" Kesin giyersin" ona neydi benim eteğimden. Neden karışıyordu yani.

" Sanane benim eteğimden. " Ters bakışlarımı sürdürdüm.

" Evli olduğumuz için olabilir mi?"

" Olabilir ama anlaşmalı evlilik değildi." Bişey demedi. Biraz sonra lüks Bir restoranda gelmiştik. Arabadan indiğimde elini belimde hissettim. Ne yapıyorsun der gibi baktığımda kulağıma eğilip şunları söyledi.

" Buradaki çalışanlar beni tanıyor. Buranın patronuda düğünümüzdeydi O yüzden birşey belli etmemeye çalış." Maalesef birşey yapmadım. Biliyordum. Çevresi çok genişti çünkü. Kapıya vardığımızda kapıda duran adam hızlıca selam verdi.

" Hoşgeldiniz ağabey. Buyrun." Diyerek içeri geçmemizi bekledi. Biz içeri girer girmez başka bir adam hızlıca yanımıza geldi.

" Holgeldiniz ağabey buyrun sizin için en güzel masayı açalım." Şaşkınlıkla bakıyordum yaşananlara.

" Sağolasın Mert. "Adam bizi boğaza bakan bir masaya oturttu. Ardından siparişleri verdik. Siparişleri beklerken bu sefer söze ben girdim.

" Gerçekten ne kadar çok tanınıyorsun." Sırtına doğru yaslandı.

" Dedim sana o yüzden birşey belli etmemeye çalışmamız lazım. " Siparişler geldiğinde afiyetle yedik. Gerçekten çok acıkmıştım. Yan masamızda orta yaşlarda bir adam vardı. Durmadan içiyordu. Bana bakıp pis pis sırıtyordu. Biraz rahatsız olmuştum. Pusat nereye baktığımı anlamak için benim baktığım yöne döndü. Adam Pusat'ın ona baktığını gördüğünde hemen önüne döndü.

" Bu eteği giymene gerek mi vardı?" Ona doğru hafif eğildim.

" Hiç birşey olmaz ceketim örtülü bacaklarıma " o da bana doğru eğildi masanın üstünden.

" Üstüne de ceket ört o zaman." Abartma der gibi bir hal aldı yüzüm. Yemek bittiğinde tatlı birşeyler istemiştik. Tatlılar gelesiye kadar lavaboya gitsem yi olacaktı.

" Ben lavaboya gidip geliyorum. " Başıyla onayladı. Ayağa kalktığımda bana seslendiğini duydum. Hızlıca ona çevirdim yüzümü.

" Eteğini diyorum biraz indirsen mi?" Etek sadece dizimden bir iki parmak kısaydı. Göz devirerek lavaboya doğru gittim. Üstümü başımı düzelttim. Ardından kırmızının en güzel tonları olan rujumu sürdüm. Ruju çantaya atıp lavabodan çıktım. Tam içeri doğru giderken bir el beni tuttu.

" Bu gece benimle takılmak iter misin?" Hızlıca elimi kurtardım.

" Bas git başımdan pis sapık!" Adam üstüme doğru yürüdüğü esnada sert bir tekme geçirdim. Adam iki büklüm olduğunda hızlıca uzaklaştım oradan. Masaya oturduğumda tatlılar gelmişti. Pusat dik dik bana bakıyordu.

" Ne var? Niye bakıyorsun?" Lokmasını yutup söze girdi.

" Bu kadar güzel olmana gerek yok diyorum." Kendisine mi aşık etmeye çalışıyordu? Bu sözüne hafif sırıttım. Başımı sağa çevirdiğimde adam kıpkırmızı bir şekilde içeri girdi.

" Ne olmuş bu domatese ?" Bakışlarımı Pusat'a çevirdim.

" Tuvalette biri çocukları olmasına engel oldu ." Güldüğümde Pusat yüzünü ekşitti.

" Yazık benim canım yandı." Adam bana dik dik bakıyordu. Pusat bakışlarını ona çevirdiğinde ise hemen gözlerini kaçırıyordu.

" Şu adam biraz daha bakarsa gözlerini malum bir yerleriyle takas yapacağım." Ortamın gerildiğinin farkındaydım. O yüzden hesabı ödemeye gittik. Allah'tan Adam bizden önce kalkmıştı. Hesabı ödemek istedim ama Pusat zorla kendisi ödedi. Dışarı çıktığımızda arkadan biri beni çekiştirdi.

" Nereye gidiyorsun güzelim. Attığın tekmenin hesabını vereceksin. O eteği birde benim yanımda giy." Pusat'ın çenesi anında kasıldı. Beni adamın elinden öyle sert bir şekilde çekti ki az kalsın yoldan geçen arabalara yapışacaktım. Beni arkasına alıp adamın önüne geçti. Adam o kadar sarhoştu ki ayakta bile duramıyordu.

" Ne oluyor lan sana? ne bu cıvık cıvık hareketler" adam zorla ayakta durarak benim üstüme atılmaya çalıştı fakat Pusat adamı yakasından yakaladı gibi yere savurdu.

" Sen kimsin lan çekil aramızdan " kelimeler adamın ağzından zorla çıkıyordu. Kavga çıkacaktı bundan emindim. Hemde adım gibi emindim. Pusat'ı adamdan uzaklaştırmak istedim fakat beni ittirdi.

" Gel göstereyim." Adamın suratına çok sert bir yumruk geçirdiğinde adam sendeledi. Adamda aynı şekilde Pusat'a vuracağı sırada Pusat adamın elini yakalayıp arkasında ters çevirdi. Adamın suratına defalarca vurdu. Heryerinden kan geliyordu adamın. Durdurmaya çalıştım ama nafile. Pusat'ın kolundan tutup çekmeye çalıştım. Kapı gibi adam olduğu için işlemedi.

" Pusat lütfen gidelim adam ölecek bırak artık." Gerçekten ölecekti. Kolumu sertçe kavrayıp itirdi.

" Seninle daha sonra görüşeceğiz zaten. sen bekle" tırsmıştım. Pusat'ı ilk defa gözü dönmüş bir şekilde görüyordum. Adamın üstüne koştuğu sırada güvenlikler zorla tutmuştu. Bu eteği giyen aklımı yok edin . Sıkın şu beynime. Nakil yapın yada. Alın imha edin. Sıçtığımın farkındaydım. Güvenlikler adamı yerden toplarken Pusat sıkıca kolumu tutup arabaya doğru yürütüyordu. Onun bir adımı benim iki adımım dı. Beni yürütmüyor sürüklüyordu. Kolumu çekmeye çalıştım ama olmadı.

" Ya Pusat bir kere durur musun? Sakin ol bi ya ." Duymazdan geldi. Arabaya vardığımızda hızlıca kapısını açıp beni bindirtti. Kendiside şoför koltuğuna geçtiğinde derin bir nefes verdi. Kontağı çevirip çalıştırdı arabayı. Yola çıktığımızda sinirle sürüyordu arabayı.

" Ne var şu sktiğim eteği giydin. Bir kere ya insan gibi yemek yiyelim dedim. Geldin bu gecenin içine sıçtın rahat mısın şimdi?" Bağırıyordu.

" Ben ne yaptım Pusat? Ben mi dedim adama gel bana bak diye? Bana niye bağırıyorsun. Adamı yeterince hırpaladın zaten." Derin bir nefes verdi.

" Sana diyorum ki başın tehlikede dikkat et sen ısrarla kendini ön plana çıkarıyorsun. Amacın ney Alev bana sadece bunu söyle" bağırmaya devam ediyordu.

" Ben kendimi ön plana falan çıkarmıyorum. Ben böyleyim. Bakmasınlar o zaman. Hiç bir amacımda yok ayrıca." Benimde sesim yükselmişti

" Amacın belli Alev. Beni sinir etmek. Ben sana dikkat et dedikçe sen tam tersini yapıyorsun. Tamamen mi hapis hayat yaşamak istiyorsun ne istiyorsun?"

" Ben çocuk değilim. Anladın mı beni? Durmadan benim adıma kararlar veremezsin!" Ortalık iyice kızışıyordu.

" Veririm."

" Veremezsin."

" Eğer ben senin kocansam veririm. Sen evlendin ne kadar istemesende evlisin. Sadece senin düşüncelerin geçmiyor. " Dayanamıyordum artık .

" Ama senin düşüncelerin geçiyor öyle mi Pusat." Gözlerim doluyordu. Bu olmasını isteyeceğim son şeydi şuan.

" Beni çok kırdın Pusat. Sanki herkes bana baksın diye anlaşma sağlamışım gibi gelmiş burada beni suçluyorsun. Buna hakkın yok anladın mı beni?" Artık ağlamaya başlamıştım. Bana bu şekilde davranması sinrimi bozuyordu. Eve vardığımızda arabanın kapısını çarparak indim. Eve doğru yürürken Pusat arkamdan bağırıyordu.

" Alev! " Dinlemedim hızlıca bana verdiği anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Tam yukarı çıkacağım sırada kolumdan kavradı.

" Dinleyecek misin?" Burnumu çekip gözyaşlarım arasından bağırdım.

" Daha neyi dinleyeceğim? Yeterince laf yedim zaten. Şimdi çekil önümden." Yine bırakmadı.

" Alev ben sana o şekilde söylemek istemedim" sesi arabadakinin aksine daha sakin çıkıyordu.

" Ne demek istedin?"

" Güzel kadınsın. Ne giysen sana yakışıyor ama şuan başın gerçekten belada. Anla artık beni. Seni korumak zorundayım. O adam seni bulup sen yalnızken sıkıştırsa ne yapacaksın Alev. Herşey senin düşündüğün kadar basit değil." Alttan alttan baktım ona. Birşey söylemedim.

" Sana kızdığım içinde özür dilerim. Evet biraz fazla üstüne yüklendim ama gerçekten sadece seni korumaya çalışıyorum. " Bu şekilde mi koruyordu beni?

" Üzerek mi koruyorsun beni?" Tam birşey söylecekken yanından uzaklaştım. Arkamdan sadece baktı. Odaya çıktığımda hızlıca üstümü değiştirdim. Annemi aradım.

" Alo nasılsın anne."

" İyiyim kızım sen nasılsın? Nasıl gidiyor" hiç iyi gitmiyor anne ama ona birşey belli etmek istemedim.

" İyi güzel"

" Sen ağlıyor musun?" Anneler ve 6. Hisleri.

" Hayır sadece yorgunum o yüzden böyle çıkıyor sesim." Anladım der gibi bir mırıltı çıkardı.

" O zaman ben seni tutmayayım yat dinlen kızım. " Telefonu kapattığımda kapı çaldı.

" Alev kapıyı açar mısın?" Pusat'tı.

" Pusat git."

Ses gelmedi. Ardından kapının kilidinde ses duydum. Kapı açıldığında Pusat başka bir odanın anahtarı ile açmıştı kapıyı. Yanıma gelip karşıma oturdu.

" Alev özür diledim. Daha ne yapmam gerekiyor?" Bişey demedim. Yorgundum uyumak istiyordum.

" Pusat. Uyumak istiyorum. Sonra konuşalım. Lütfen üstüme daha fazla yüklenme. " Bu halime üzülmüştü. Kendine sövüyordu içinden. Birşey demeden bir kaç kıyafet alıp çıktı odadan. Kendimi yatağa bıraktım. Pusat'ı sevmeye başlamışken bana bu şekilde davranması üzmüştü. Kabahat bende ne diye etek giyiyordum ki. Etek giymek benim neyime. Artık işe gitmek istiyordum. Derin nefes alıp sakinleşmeyi bekledim. Sevdiğim biriyle evlenseydim böyle olurmuydu. Hiç sanmam

 

                                      ✨

Alev'in üstüne fazla gitmiştim. Şuan bu aptal kafama sıkabilirdim. Kızın bir suçu yokken onu suçlamıştım. Odaya çıkıp gönlünü almak istedim ama o beni istemedi. Ağladığını görünce kendime binlerce kez sövdüm. Banyoya gidip üstümü değiştirdim. Ardından salona geçtim. Kafamı dağıtmak için hem kardeşim hemde adamlarım olan Tamer , Gökhan ve Yağız'ı çağırdım.

" Ağabey birşey mi oldu?Yenge sinirle içeri girdi de ondan." Bakışlarımı Tamer'e çevirdim.

" Restoranta gittik. Bir tane adam bakıp bakıp duruyordu. Ardından bizden önce kalktı. Bizde biraz daha oturup kalktık. Dışarı çıktığımızda adam Alevi kolundan çekti. ' nereye güzelim? attığın tekmenin hesabını vereceksin. Birde bu eteği benim yanımda giy.' sinirden adamı hırpaladım. Sinirden Alev'e de patladım. " Kollarımı önümde bağladım.

" Ağabey adamı zaten dövmüşsün kızın üstüne bari yüklenmeseydin. " Yağız'a dik dik baktım.

" Fark ettim Yağız. Şimdi ben bu kızın gönlünü nasıl alacağım?"

" Bence bir hediye fln al belki sana karşı yumuşar" bu fikir gökhan' dan çıkmıştı.

" Haklısın sevdiği şeyleri öğrenmemiz lazım." Onu mutlu etmeliydim. Biraz sohbet muhabbet ettikten sonra gittiler. Bende yattım hemen. Sabah erken kalkıp sürpriz yapacaktım.

 

                                        ✨ 

Sabah Pusat erken gitmiştir diye askılı pijamalarımı çıkarma zahmetinde bulunmadım. Aşağı doğru indiğimde sesler geliyordu. Yemek masasına doğru gittiğimde Pusat kahvaltı hazırlıyordu. Beni fark ettiğinde bakıp kaldı. Tam geriye doğru giderken yakaladı beni.

" Pusat üstümü değiştireyim bari." Masaya doğru çekiştirdi.

" Sanada günaydın. Sıkıntı değil sonuçta aynı evdeyiz artık. Sana kahvaltı hazırladım haydi gel." Gönlümü almak için yapıyorsa başarıyordu. Fakat trip atmaya devam edecektim. Beraber masaya oturduğumuzda kahvaltı yapmaya başlamıştık.

" Niye bu kadar uğraştın ki." Masada bir sürü kahvaltılık vardı. Masadan kalkıp kapıya dopru ilerledi. Kapının girişindeki komodinin üzerinden bir poşet ve bir buket çiçek alıp geldi. Çiçekleri bana doğru uzattığında bir buket kırmızı lale olduğunu gördüm. Laleri çok severdim. Ardından elindeki poşetten bir kutu çıkardı. Kutuyu açtığında içinde hayat ağacı bir kolye vardı. Hayat ağacını ve anka kuşunu çok seven biriydim. Hayat ağacı kolyesi " ailem olmanı istiyorum " anlamını taşıyordu. Gözlerim mutlulukla parladı adeta.

" Pusat. Çok pahalıdır bunlar" gülümsedi.

" Hiç birşey senin kadar değerli olamaz" dedi.

" Pusat. Çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin." Hızlıca boynuna sarıldım. Onun ellerinide belimde hissettim. Kızıyordu, üzüyordu ama mutlu etmesinide biliyordu.

" Seni üzdüğüm için kafama sıkmayı bile düşündüm. Gerçekten çok özür dilerim Alev." Saçlarımdan derin bir nefes çekip ufak bir öpücük bıraktı.

" Sorun değil affettim" deyip bende gülümsedim.

" Gel kolyeni takalım." Saçlarımı önüme aldığımda Pusat arkada kolyeyi taktı.

" Yakıştı." Gülümsedim

" Doyduysan toplayalım sofrayı" beraber sofrayı toplamaya başladık. O tabak çatalları getirirken ben bulaşıkları makinaya yerleştiriyordum. Çünkü hafta sonu Bade izinli oluyordu.

" Sen bugün işe gitmeyecek misin?"

" Hafta sonu olduğu için evdeyim. Çalışma odamda olurum büyük ihtimalle. " Peki der gibi başımla işaret yaptım.

" Demet'i çağırabilir miyim?" Mutfakta ki iş bitmişti. Salona doğru gidiyorduk.

" Olur" telefonu elime alıp Demet'i aradım. Bir saat sonra geleceğini söyledi. O gelinceye kadar bende dışarıdan bir kaç tane sipariş vermiştim. Yukarı çıkıp üstümğ değiştirdim. Yağız elinde market poşetleriyle geldiğinde malzemeleri mutfağa yerleştirdim. Pusat çalışma odasına çıkmıştı. Ona kahve yaptım . Yukarı çıkıp kapıyı çaldığımda girmem için ses verdi. İçeri girdiğimde üstü yarı çıplak bir şekildeydi. Kahvesini masaya bırakıp çıkacağım sırada yine izin vermedi.

" Bu sefer neden kaçıyorsun?" Gözlerimi sadece yüzüne odamlamaya çalışıyordum.

" Sen evde hep bu şekilde mi dolaşırsın?"

" Ne varmış halimde?" Elini ittirdim ama nafile.

" Demet gelecek hazırlanmam lazım. " Bu sefer zorlamadan bıraktı elimi.

" Bir dahaki sefere bu şansı tanımam." Yanaklarıma ateş oturmuştu.

" Sus " koşarak çıktım odadan. Yatak odasına girip üzerime kısa kollu bol bir tişört ve her zaman ki gibi olmazsa olmazım şortlardan giydim. Salona indiğimde klimayı çalıştırdım. Hava sıcaktı. Hazır aldığım bir kaç yemeği ısıttım. Demet gelmişti.

"Hoşgeldin gülüm" sıkıca sarıldık birbirimize.

" Hoşbuldum özledim seni" Demet'i bir saat bile görmesem özlüyordum.

" Haydi geç içeri. " İçeri geçtğimizde Demet salona oturmuştu. Mutfakta hazırladığım atıştırmalıkları hazırlayıp götürdüm.

" Ne zahmet ettin kızım yaa. Yapılacak başka birşey var mı?" Tabağı önündeki sehpaya bıraktım.

" Yok gülüm. Herşeyi hallettim. Ben sen bizim çayları koyup getir. Pusat çalışma odasında bende onun tabağını götürüp geleyim" Demet tamam dediğinde Pusat'a hazırladığım tabağı ona götürdüm.

" Gülümmüş. Daha bana böyle şeyler söylemedin." Güldüm bu haline.

" Sen beni arkadaşımdan mı kıskanıyorsum bana mı öyle geliyor." Hala gülmeye devam ediyordum.

" Yoo ne alakası var." Tabaktaki börekten bir tane ısırık aldı.

" Zehir koymadın dimi içine." Kaşlarımı çattım.

" Seni öldürmek isteseydim bunu zehirle yapmazdım emin ol. Haydi sana kolay gelsin." Deyip çıktım odadan. Demet aşağıda beni bekliyordu. Yanına gittiğimde yemeye başladık.

" Çok güzel olmuş eline sağlık."

" Çoğu şey hazır. Bir tek çayı kendim yaptım desem yalan olmaz." Gülüştük. Dün Pusat'la yaşadığımız bütün olayı anlattım. Demet bu şekilde davranmasına sinir olmuştu. Biz konuşmaya devam ederken Pusat üstünü giyinmiş hızlı hızlı aşağı iniyordu.

" Hoşgeldin Demet." Ayağa kalkıp Pusat'ın yanına doğru ilerledim.

" Hoşbuldum enişte." Pusat güldü bu cümlesine. Ben şaşırmıştım.

" Nereye gidiyorsun?" Sanırım işi çıkmıştı.

" İşim çıktı kısa sürede dönerim. Çocuklar dışarda birşey olursa onlara söylersin" Pusat çıkmadan önce bana sarıldı ve çıktı. Demet 'in yanına geri geldiğimde gülüyordu.

" Sen bu evliliğe alışmışsın." Koluna hafif bir sille vurdum.

" Ne yapabilirim. Pusat beni kendisine çekmeyi beceriyor."

" Bak sana ne soracağım." Buyur der gibi baktım.

" Tamer'in konuştuğu biri var mı?" Güldüm. Sinirle bana bakıyordu.

" Ne oldu aşık mı oldun." Çatık kaşlarıyla bakıyordu.

" Gülme.yakışıklı. belki diye düşündüm." Kolunu sıvazladım.

" Merak etme hallederiz." Demet ile tabakları topluyorduk. Ben kahveleri yaparken kapı çaldı. Demet'e açmasını söyledim.

"Tamer."

" Demet hanım nasılsınız?" Kapıda Tamer ile Demet konuşuyordu.

" İyiyim Tamer bey siz nasılsınız?" Güldüm bu hallerine.

" Bende iyiyim Alev hanım içeride mi acaba" ellerimi kıyayıp yanlarına gittim.

" Birşey mi oldu Tamer."

" Alev hanım babanız fenalaşmış hastaneye kaldırmışlar." Şok içinde bakakaldım. Beni ne kadar istemesede o benim babamdı. Hemen gözlerim doldu.

" Nasıl ne olmuş cevap versene Tamer." Elim ayağım titremeye başlamıştı.

" Alev hanım öncelikle sakin olun. Gelin oturun." Elimden tutup koltuğa oturttu. Deöet bir bardak su getirdi.

" Kalp krizi geçirmiş şuan yoğun bakımda" daha çok ağladım. İçim fenalaşıyordu.

" Gitmek istiyorum. Yanına gitmek istiyorum. Babamı görmek istiyorum." Ağlarken zorla konuşmuştum. Demet ve Tamer beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama dedikleri hiç birşeyi duymuyordum. En sonunda birşey oldu ve gözlerim karardı. Sonrasında hiç birşey hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda kendimi koltukta yatarken buldum. Demet korkmuş olmalı ki yanımda yere çökmüş bir yandan ağlayıp bir yandan kolonya ile bileklerimi ovuyordu. Kapı çaldı. Tamer kapıyı açtığında Pusat'ın geldiğini gördüm. Hızlıca yanıma geldi. Yüzümü elleri arasına aldı.

" Pusat babamı görmek istiyorum lütfen." Kalkmaya çalıştım. Kolumdan destek olarak oturttu beni.

" Tamam güzelim götüreceğim babana ama ilk önce sakin ol." Ağlamaya başladım.

" Olamam Pusat sakin falan olamam babama gitmek istiyorum." Yanağımı okşadı. Sanki kırılacak birşeymişim gibi okşadı.

" Tamam Demet sen yardım et ben geliyorum." Pusat yanımdan kalktığında Demet koluma girip bana destek oldu.

" Demet babama birşey olursa ben ne yaparım " zorla yürüyordum. Demet'te ağlıyordu.

" Hiç birşey olmayacak tamam mı sen sakin ol." Pusat Tamer'e kızıyordu.

" Pat diye söyledin mi lan . " Tamer sakince cevap vermeye çalışıyordu.

" Ağabey-" sinirle yükseldi.

" Ne ağabey . Ağabey ney Tamer." Dayanamadım.

" Tamer'e sakın kızma. Onun bir suçu yok illaki öğrenecektim. Bağırmaktan vazgeç." Benim bu söylediklerime karşı sustu

" Git arabayı hazırla" Tamer hızlıca kapıdan çıktı. Ben ayakkabılarımı giydiğimde Pusat'ta yanıma geldi. Arabaya doğru yürüdük. Arabaya bindiğimizde Tamer arabayı sürmeye başladı.

" Yağız ve Gökhan' da arkadan geliyordu. Diğerleri evdeydi. Hastaneye vardığımızda hızlıca hastaneye girdim. Demet ile beraber yoğun bakıma doğru yürürken Pusat revirde bilgi almaya çalışıyordu. Yoğunbakım kapısına geldiğimde annemi gördüm. Gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. Saçı başı dağılmıştı. Yanına koşarak sarıldım.

" Anne nasıl oldu?" Gözyaşları arasında cevapladı.

" Bilmiyorum eve geldi. Kalbim ağrıyor dedi. Bir anda yere yığıldı korktum. Ben çok korktum Alev." Sıkıca sarıldım ona doktoru gördüğümde yanına gittim Pusat'ta yanımıza gelmişti.

" Doktor bey babamı görmek istiyorum lütfen. Yanına girebilir miyim?" Diye sorduğumda olumsuz cevap aldım. Mecbur camdan bakmaya başladım. Beni ne kadar istemesede o benim babamdı. Çocukluğumdu. Herşeyim di. Camdan bakarken birşey oldu doktor ve hemşireler koşturarak içeri girdi. Orada bir tane hasta yoktu biliyordum ama yine korktum. Babam olmaması için dua ettim. Ardından cama doğru koştum. Korktuğum başıma gelmişti. Annem bir anda yere yığıldı. Hemşireler annemi kaldırmaya çalışıyordu. Başımı cama doğru çevirdiğimde ekrande gördüğüm şey düz bir çizgiydi. Düşecek gibi olduğumda Pusat beni sıkıca tuttu.

" Pusat babama birşey oluyo müdahale etsinler söylesene Pusat." Sesim yüksek çıkmıştı elim ayağım titremeye başlamıştı. Çıkan doktorlardan birine bağırdım.

" Neden birşey yapmıyorsunuz benim babama birşey olmayacak müdahale edin. Durmayın hadii serum takın birşey yapın." Pusat beni sakinleştirmeye çalıştığında kulaklarımda sadece bir tane ses duydum.

" Üzgünüm başınız sağolsun" bu ses kulaklarımda yankılandı. Donup kaldım.

" Pusat benim babam ölmedi. Birşey yapmadılar bile. Sende konuş birşeyler yapsınlar Pusat lütfen." İç çeke çeke ağlıyordum. Hatta öyle bir şekilde ağlıyordum ki söylediğim şeyler bile zorla çıkmıştı ağzımdan. Artık dayanamayıp yere çöktüm. Gözlerim tekrar kararıyordu. Kendimi En son Pusat'ın kucağında gördüm. Sonrasını hatırlamıyorum.

 

 

 

Arkadaşlar bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum bölümleri yıldızlamayı unutmayın keyifli okumalar 💖🌸.

Loading...
0%