
Flashback;
Gözlerimden sicim gibi akan yaşlara aldırmadan, ormanın derinliklerine doğru arkama bile bakmadan koşuyordum. Birileri beni takip ediyor ve adımı seslenip durmamı söylüyordu ama ben ne söylenenleri duyuyor, nede duruyordum. Sadece koşuyordum işte, koca bir bilinmezliğe doğru.. Bilinmezlik belkide o kadar kötü birşey değildir. Belkide kimi zaman bir çıkış yoludur, kimi zaman ise çıkmaz bir sokaktır.. Kim bilir?
O kadar çok koştum ki artık nefes nefese kalmıştım. Kendimde daha fazla dayanacak gücü bulamayınca bir ağacın arkasına saklanıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ama ne kadar uğraşırsam uğraşayım bir türlü olmuyordu. Nefeslerim düzene girmiyor ve kalbim çok hızlı atıyordu. Birden arkamdan bir el benim omzuma dokundu ve ben sıçrayarak bir anda hızlıca arkamı döndüm ve bir el silah sesi geldi...
Flasback sahnesi sona erdi..
Koltuktan çığlık atarak uyandığımda ter su içinde kalmıştım.. Kaan denilen adam hemen yanıma gelip, yüzümü elleri arasına alarak ve gözlerindeki o saf endişe ile bana bakarak
"İyi misin güzelim" dedi.
Bir an ne yapacağımı, nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilemedim ve o an içimden her ne geçiyorsa onu yapmaya karar vererek kollarımı onun boynuna sımsıkı sardım. Hemen ardından burnuma yayılan müthiş bir koku da beraberinde geldi. Ama... bir saniye bu koku... Bana sanki bir yerden tanıdık geliyordu ama nereden..? Nereden hatırlıyordum ben bu kokuyu? Keşke koku hafızam bu kadar kuvvetli olmasaydı şimdi düşün dur 'nereden tanıyorum ben bu kokuyu' diye. Beni düşüncelerimin içinden çıkaran ses ile kendime gelmek zorunda kaldım.
"Şşh sakin ol ben yanındayken korkacağın hiçbirşey yok
Gün Işığım. Kimsenin sana zarar vermesine müsade etmem. Asla.
Ayrıca lütfen benden korkma sana zarar vereceğime kendimi bu yer yüzünden tamamiyle yok ederim. İnan bana bunu yaparım. Hemde gözümü bile kırpmadan , bir saniye bile düşünmeden. Bunu söz olsun diye söylemiyorum. Sen öl de ben hiç şüphesiz ölürüm, sen yaşa de ben yine senin bir lafına bakar öyle yaşarım kadın."
Kollarımı onun boynundan usulca aşağı indirdim ve geriye doğru çekildiğimde onun yüzü ile benim yüzüm arasında neredeyse hiç mesafe olmadığını fark ettim. Nefesi yüzüme vuruyor, tenimi okşuyordu.. Kalbim ise hem gördüğüm kabusun etkisiyle hemde bu ânın verdiği etkiyle hızlı hızlı çarpıyordu..

( Aralarındaki mesafe şööyle bisi yaani.🙈)
Gözleri bir anlığına dudaklarıma kaydı derince yutkundu, kendini tutuyor gibi bir hali vardı. Aradan geçen birkaç saniyenin ardından nihayet tekrardan gözleri gözlerimle buluştu.
"Anladınmı beni Gün Işığım ? " dedi bende kafamı yavaşça aşağı yukarı salladım.
"Oha lan ne güzel gözleri var bununda" diyen iç sesime karşılık..
"Sen yine geldin mi? "
"Geldim kör misin?! "
"Zahmet oldu ya gelmeseydin!"
"Ayy bende seni çok özledim sorma valla. "
"Susacak mısın sen artık? "
"Öff iyi be susalım bari şimdilik, ama adam harbi çok karizma yaa."
"Sus artık! "
"Aman be gittim ben!"
Bu iç sesim harbi kafayı yemiş olabilirmiydi acaba tövbe haşa ama ?
Neyse biz şu âna dönelim..
"İstersen benimle uyuyabilirsin? "
Açıkçası bu konuda tereddütlerim vardı ama her ne olursa olsun onunla asla birlikte uyumayacaktım. Sonuç olarak bu adam beni kaçırmıştı ve en önemlisi de onu tanımıyordum. Benim için bir yabancıdan farksızdı. Ondan hâlâ korkuyordum. İçimden bir ses bu korkunun gereksiz olduğunu bana söylesede ben bu adamdan korkuyordum. Bunu inkar edemezdim. Bana her an herşeyi yapabilirdi. Kimseye kendimden başka güvenemezdim sonuçta. O yüzden hemen bu fikrine ters bir şekilde cevaplayarak karşı çıktım.
"Hayır elbette seninle asla ama asla uyumayacağım! Seninle aynı yatakta uyumaktansa ölürüm daha iyi."
"Hırçınız birazda galiba? Olsun, severiz.."
"Sen ne küstah bir adamsın ya, beni kaçırdın sen farkındasın dimi? Hani ben burada zorla tutuluyorum ya! Sence de hırçın olmam çok doğal ve normal değilmi bu durumda?"
"Elbette senden gelen tüm tepkilere açığım fakat bana biraz izin verirsen işlerim var. İşlerim biter bitmez söz bana istediğin kadar söylenebilir ve başımın etini yiyebilirsin. Ama şuan gitmem gerekiyor akşam üzeri bir toplantım var. Sen dilediğin gibi takıl evde ben bir yada bilemedin iki saate gelirim." deyip hızlıca salon kapısından çıkıp gitti.
Bende kaçmanın yollarını aramak için tüm evi dolaşmaya karar vermiştim. Bir kaç dakika sonra her odaya bakmış ve incelemiştim fakat kaçmam için hiçbir fırsat bulamamıştım. Tüm pencereler demirliydi. Nasıl kaçabileceğimi hiç bilmiyordum. Aklım tamamiyle durmuş gibiydi.
Kafamı ve bedenimi biraz dinlendirmek için beni getirdikleri odaya yeniden girdim. Ve doğruca yatağın üzerine uzandım. Birşey düşünmemeye çalışsamda bu ne yazık ki mümkün değildi.
Ben düşünmemeye çalıştıkça bir sürü düşünce beynime akın ediyordu. Daha fazla dayanamayarak gözlerimi yavaşça kapadım ve karanlığa teslim oldum..
~ Hande hakkında neler düşünüyorsunuz?
~Peki ya Kaan? 😍
~Sizce ilerleyen bölümlerde neler olacak ?
~Handenin bu hâle gelmesine kimler, niçin sebep olmuştur ?
~ İlerleyen bölümlerde özellikle görmek istediğiniz sahneler varsa buraya yazabilirsinizzss ✍️😍✨💫🦋
Evvet arkadaşlarrr bir bölümün daha sonuna geldik umarım beğenmişsinizdir. ☺️
Bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen..
-Satır arası yorumlarınızı bekliyorumm 😉🦋-
Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın, hoşçakalın..
Sizleri seviyorreee..💖💫
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |