Onların konuştukları şeyi tam nalyamadığım için umursamayıp kafeye girdim. İçeri girer girmez bir kadın yanıma geldi. Esmer di gözleri gözleri ela idi. Ten rengi bronzdu. Boyu neredeyse venimlşyle aynıydı.

-Ne işin var burada?

-Efendim.

-Aptal msısk burda ne işin olduğunu soruyorum.

-Ben bol duvarı resmeymek için burdayım.

-Deniz Pamirciğimin tuttuğu sensin o zaman.

-Evet.

Kadının ses tonu çok aşağlayıcıydı. Sinir bozucudu. Şeytan diyor duki onu al yaka paça ton o çirkegin boyalı saçlarını.

-Ahh. Canım gelmişsin.

Dedi. Ben daha arkamı dönmeden koşarak gitti. Arkamı döndüğümde Denizin boynuna sarılmıştı. Ama deniz karşılık vermemişti. Bu istemsizce içimde bir sevinç oluşturdu. Deniz kadından yaka paça ayrılıp yanıma geldi. Ve elimi belime doladı.

Gözlerim fal taşı gibi açılıp ıma baktım. Bana yalvarırcasına baktı. Kadına dönüp,

-Miray, Mavi sevgilim aynı zamanda duvarı resmedek sanatçı, dedi.

Kadın kaşlarını kaldırıp beni süzdü.

-Sen ve bu varoş mu güldürme beni Denizciğim.

Diyip Denize doğru yaklaştı yüzleri yalınşatıpında aralarına girip,

-Bir bana bir daha Varoş dersen içimdeki çirkef ortaya çıkarırım. İki sevgilime yaklaşma. Üç Denizciğim pamirciğim deme. Dört bir daha ona dokunursan seni yolmak bana zevk verir.

Dedim. Kadın geri adım attı. Deniz vaybe dercesine bana baktı.

-Ben Miray Kırsal bu cafenin ortağıyım sen.

-Mavi Güçlük. Anladığın gibi umarım anlamışsındır Denizin sevgilisi birde ressamın.

Dedim. Deniz bir anda belimdeki elini çekip eşimi tuttu. Kadına el sallayıp yürümeye başladı bende arkasından tabi. Odasına girdiğimizde kapıyı ve panjurları kapattı. Aptal kafan niye o aptala uydun. Salaksın kızım sen salak. Of iç ses sırasımı. Burda bayılsam anca kurtulsun. Biliyorum. O zaman kaç yoksa bu AZGIN seni çiğ çiğ yer.Öf Bi sus.

-Teşekkür ederim.

-Ne için?

-Oyunumu bozmadıpın için.

-Neden öyle yaptın ki?

-Miray bana takık bende çok şey yapmıyorum ama artık bıktım.

-Tam senlik işte.

-Benlik olan o değil sensin Maviş.

Dedi. Bana yaklaşma başladı. Hızla geri adım attım. Ben demedim bu AZGIN bizi çiğ çiğ yer diye. Kahretsin ki dedin ve haklısın. En son sırtımda duvarı hissetiğimde durdum. Yüzüme eğildi.

-Böyle daha güzel.

Dedi. 

-Ne? 

-Beni kıskandın mı sen.

-Ufak atta balıklar yesin.

Gözlerime o daklandı bir elini duvara yasladı. Ve etkileyiviliğini katladı.

-Gördük.

-Sallama.

-Bir bana bir daha varoş dersen içiödeki çirkegin ortaya çıkarıırım. İki sevgilime yaklaşma.

Gitikçe yüzüme yaklaşıyordu.

-Üç Denizciğim Pamirciğimin deme. Dört bir daha dokunursan seni yolmak ban zevk verir. Sence kıskanmıyor musun?

-Sana iyilik de yaramaz.

-Sen bana hep iyilik yap.

-Neden?

Yüzüme yaklaştı.

-Çünkü, dedi devamını getirmeden dudağıma minik ve kısa bir öpücük kondurup aynı mesafeye doğru çekildi.Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Aman naptın o öptü beni. Öptü. İç ses sus. Kalbim hızla çarpıyordu. Göğsüm hızla kalkıp inerken ona temas ediyordu.

-Çünkü sen bana her iyilik yaptığında ben sana böyle karşılık vereceğim.

Kızarmama emein olmama rağmen yüzüme dikleştirdim.

-Sapık. AZGIN boğa. Miray denen zilli dururken Nedne beni öpüyorsun.

-O çirkin ama sen. Kıpkırmızı 8lmana rahöen bana dinleniyorum. Çok hoş bir inadım var. Dürüstsün cesurun. Benim olduğum kadar Miraya da senin patronu ama ona haddini bildirecek kadar gururlu, hakkını savunan birisin. Hem gözlerin varya. Sen onları mavi snarken göz bebeğimin yakındaki minik kahvelikleri fakrlınfa dwğilsin.Güldüğünde sol gamzenin yanında minik bir çukur daha oluştuğunu farkında değilsin. Kahverengi sçalrını arasındaki sarı bebek saçların var...

Beni övdükçe övdü. Ben bu aptaldan etkileniyordum galibaa. Ne etkilenmesi yandın. İç ses sus. Susmayacağım. Sen aşıksın. Ben aşık sam sen misen. İç sesini. Mantıklı. Öyleyimdir. Yüzüme tekrar yakşaltı...