Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@yagmurmuyummmm

selammm, naberrrr??

Ben geldimm, hoş geldimm

direkt bölüme giriyorum yıldızlar ve paragraf arası yorumlar unutulmasın lütfen.

3. BÖLÜM:

 

Cihangir Bey ile aramızda geçen aramadan sonra Mehmet ustayı arayıp işten ayrılmam gerektiğini ama duruma göre kalıcı veya geçici olabileceğini söylemiştim.

Yarın taşınıyordum. Bugün akşam ise kıyafetlerimi ve önemli eşyalarımı toplayacaktım. Yarın hafta sonu olduğu için okulda devamsızlık da yapmayacaktım.

Şuanda ise okulda son dersteydim. Ders edebiyattı. Matematikden iyidir. Hoca birşeyler anlatıyordu ama ben son 2 gündür yaşadıklarımı düşünmek ile meşgulüm.

Hocanın "listeden kaldırarak sözlü yapacağım" demesi ile yerimde dikleştim. Böyle şansı ben...

Hoca "ela" diyince biraz rahatladım. "Şöyle bakalım Ela Koşuk'un halk edebiyatında karşılığı?" Dedi.

Kolay sormuştu ama tabi Ela her sözlüde olduğu gibi bunuda cevaplayamamıştı. Hoca daha önceden bunları yazdırıp bu derste anlattığı için çok şükür ki konuya hakimim.

Hoca cevap alamayacağını anlayıp liste geri döndü "Can" Dedi. Kesin cevaplar. Kendisi sınifın hem zekisi hemde komiği. Hoca Elaya sorduğu sorunun aynısını sordu. "Koşuk'un halk edebiyatında karşılığı?" Dedi.

Can hocayı hiç bekletmeden "koşma" Dedi. Hoca kafası ile onayalyıp yeni bir soru yöneltti "Altay Türklerin destanı nelerdir?"

Can hızla "yaratılış destanı" Dedi. Hoca gülümseyip "afferin Can bir artı daha aldın" Dedi ve yine listeye göz gezdirdi. "Irmak" diyince derin bir nefes aldım.

Ayağa kalkıp hocaya baktım "Uygar metinlerinden 3'ünü şöyle bakalım Irmak" Dedi. Çalıştığım yerden sormuştu. "Altun yaruk, Sekiz Yükmek, Irk Bitig" dedim.

Yeni bir soru düşünüp sordu "Türklerin ilk yazılı eseri nedir?" Kısa süre düşünüp "Orhun yazıtları" dedim.

Gülümseyip "sana da bir artı koyuyorum" Dedi. Ders böyle böyle geçmişti.

Zil çaldığında eşyalarımı çantama koyup hava sıcaklamaya başladığında çıkardığım sweati omzuma attım.

11 ve 12. Sınıfların katından inen Akın abi beni görünce hemen yanıma geldi. "Naber fıstık" Diyip yanağımdan makas aldı.

"İyi abi sen?" Diyip dibine sokuldum. Ne istediğimi anlayıp kolunu amzuma attı. "Ben hiç iyi değilim valla sözlüde kaldım yine" Dediğinde güldüm.

"Bende sozlüden geçtim. Söyleseydin seni de alırdım abiciğim" dedim. Çatık kaşlar ile bana dönüp burnumu sıkmaya başladı "Abi ile dalga mı geçiyorsun sen?" Derken burnunu sıkarak yüzümü iki yana sallıyordu.

Elinden kurtulmaya çalışırken cebelleşiyordum ama fayda yoktu. "Abi, Abi bırak burnumu tamam bir daha yapmicam, Abi nefes alamıyorum" Dediğimde gülerek bırkatı.

"Abi ile dalga geçmemen gerektiğini böylelikle anlamış oldun" Dediğinde kaşlarımı çatmış kollarımı önümde başlamıştım. Yüzümüde başka bir tarafa çevirip onu duymazdan geldim.

Başka yere baktığım için görmüyordum ama hissediyordum bana baktığını. "Küstün mü sen?" Dedi.

Omuz silkerek yanından uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermedi tabi ki. "Abi ile dalga geçilmediğini öğrendin. Şimdi 2. Kural abiye küsülmez" Dediğinde yine omuz silktim.

Okuldan çıkmıştık arabaya doğru ilerliyorduk. "Eğer hemen şimdi benim ile bu küslüğü bozarsan sana şeker alırım" Dedi.

Sinirle ona döndüm "çocuk mu sanıyorsun sen beni be şeker alırım ne?" Dediğimde güldü. Kaşlarını kaldırarak "çocuk değil misin henüz 18 olmadın diye biliyorum hatta 16 yaşına girmene bile var daha " Dedi.

Hala aynı baktığımı görünce "eğer bu küslüğü bozarsan çikolata..." cümlesini bitirmesine izin vermeden. "Canım abimm" Diyip beline sarıldım.

Gülerek kafasını iki yana salladı."sürekli ben çocuk değilim diyorsun ama bazen 6 yaşındaki bir çocuktan farkın olmuyor. Ve bu halini her türlü haline tercih ederim" Dedi.

Bana yine çocuk demesine alınmadım işin sonunda çikolata vardı. Hala aynı beklentiyle sarılarak ona baktığımı görünce gülerek "o zaman Irmak hanım sizi arabaya alalım bende çikolatanızı alıp geliyim" Dedi.

Arabanın kilitini açınca hemen arabaya binip onu beklemeye başladım. Market hemen arabanın karşisindaydı.

Akın abi ileyken aklıma hiç gelmemişti. Ama şimdi eve gidince eşya toplayacaktım. Ailemin yanına taşınmak için.

Arabanın kapısı açılınca kafamı o tarafa çevirdim. Akın abi gelmişti hemde elinde 1 poşet çikolata ile!

Arabaya bindiğinde gözüm hala poşetteydi. Gülme sesi geliyordu ama hala gözüm posetteydi.

Kucağıma koyup "al bakalım " Dedi. O arabayı çalıştırırken bende bir tane sütlü çikolata almış onu yiyordum.

Yemin ederim şu zamana kadar çikolatadan daha güzel birşey yemedim hele ki sütlü.

Yerken Akın abiye iltifatlar yağdırmayı unutmuyordum. "Dünyanın en yakışıklı abisi ya. Sen ne kadar iyi bir abisin ya" her yemekten fırsat bulup onu övdüğümde gülüyordu.

Tam 5. Çikolatamı açmış yerken poşet önümden alınınca hemen Akın abiye döndüm "Abi! Versene onları " dediğimde çikolata poşetini benden uzak tarafa koydu.

Elimdeki çikolata ile öylece kalmış melül melül bakıyordum "hiç bakma öyle 5. Çikolatan elinde o bile fazla dua et onuda almadım. Şimdi elindekine şükret ve çikolatanı ye" Dedi.

Elindekini de almasın diye hemen yedim. Bugünde günlük enerjimizi almıştık çok şükür.

Aklıma gelen şeyle hemen Akın abiye dönüp "canım abiiim..." diyip tam devam edecekken lafımı böldü "ne isteyeceksin Irmak" Dedi.

Hiç uzatmadan konuya girdim "ya ben şimdi eşyaları falan toplicam ya biliyosun benim kıyafet takıntımı bir türlü bitmez şimdi onlar gelip bana yardım mı etseen?" Dedim.

Kafasını sallayıp "bunun için mi yağ çekecektin Irmak. Zaten bende gelip yardım edecektim ki sana" Dediğinde şaşırmıştım.

Bu şaşkınlığımı yüzümede yansıtarak "ne bilim abi yani sonuçta senin bilindik özelliklerinden biride üşengeçlik" Dediğimde kaşlarını çattı.

"Ne zaman yapmışım ben üşengeçlik." Dedi. Alayla güldüm "tabi canım hiç üşengeçlik olur musun? Sırf üsendiğin için 12. Sınıf odevlerini geçen sene 9. Sınıf bana yaptırmıyordun ben yanlış hatılıyorum" dedim.

Keyifle gülerek "bu üşengeçlik değil ki küçük kardeş değil misin? Benim ödevimi yapmayacaksın da kiminkini yapacaksın" Dedi.

Sinirle ona döndüm "buda üşengeçlik oluyor zaten! Ama eğer diyorsan benim kendi ödevlerimi yapacak benim yok. Sen bende küçük olmana rağmen daha zekisin o yüzden sana yaptırıyordum anlarım yani " dedim.

Havlanmış kaşlar ile bana döndü " anladığım kadarıyla sen yine benim üsengeçliğimin tutup sen eşyaları toplarken sana yardım etmim istiyorsun " Dedi.

Keyifsiz bir şekilde önüme döndüm. O ise zafer kazanmış gibi sııtıyordu. Yola baktığımda mahalleye girdiğimizi gördüm.

Yerimde dikleşip binanın önüne gelmemizi bekledim. Sokağa da girdiğimizde kemerimi çıkardım.

Ve çok şükür eve varmıştik. Hemen arkadan inip binanın dış kapısını açtım. Akın abide geldiğinde içeri girdik.

Asansör olmayan merdivenlere her zaman ki gibi sövüp en üst katta ki daireme çıkmaya başladık.

Söylene söylene yürüyordum "bu binadan gidiyorum ama hala bi asansör yaptırmadı lanet yönetici" Dediğimde Akın abi "söylenme yürü" Dedi.

Oflaya oflaya son katıda çıktım. Dairemin kapısını açıp kendimi içeri attım. "Abi bavullar ve büyük çantalar salondaki dolapta onları çıkarırsın sonra sende üstünü falan değiş bende bir duş alım yemek yiyip başlarız "dedim

Birşey demesini beklemeden kendi odama geçtim dolaptan duştan sonra giymek için pembe sıfır kol bir tişört , altına beyaz bir şort iç çamaşırları falan aldım.

(Takılar ve bebek yağı yok galiba adı bebek yağıydı tam hatırlamıyorum)

Kahve rengi yanları peluş terliklerimi de alıp banyonun önüne bıraktım ve duşa girdim.

yarım saat sonra:

duştan yeni çıkmış üstümü giymiş şuanda saçlarımı tarıyordum. Saç tarama işlemi de bitince banyodan çıktım.

Salonda yayıla yayıla oturan Akın abinin yanına atladım. "Hadi kalkta bize yemek yap abicim" dedim.

Kaşları havalanarak bana döndü "Irmakcığım, lütfen seni mutfağa doğru alalım abicim" Dediğinde oflaya oflaya yerimden kalktım.

Arkamdan "hep böyle abi sözü dinle valla hiç tartışmayız" dediğini duydum ama duymazdan geldim.

Mutfağa girip restronratta öğrendiğim hem pratik hemde güzel olan makarnayı yapmak için malzemeleri çıkardım.

Makarna suyunu koyup kaynanmaya bıraktıktan sonra sos için malzemeleri doğramaya başladım.

Domates sosunu tavaya döküp önce onu kavurdum ardından üzerine diğradığım malzemeleri boşalttım.

Onalrıda iyice karıştırıp suyunu çekmesi için beklerken kaynayan suya makarnayı döktüm.

Sosa baktığımda suyunu çekmişti. Makarna suyundan 1 çay bardağı kadar alıp içine koydum biraz daha sulu olsun diye.

Makarna suyu kaynanayarak azalmaya başladığında sosu üstüne döküp her yerine yedirmeye başladım.

Altını kapattığımda 2 tane tabak çıkarıp koydum. Salona doğru bağırıp "yanında ne içmek istersin" dedim.

Bir süre sessizlik oldu bu sürede düşündüğünü bildiğim için bekledim. "Benim geçen aldığım şaraptan koyarsan çok iyi olur abiciğim." Dediğini duydum.

Bana gelirken bazen alkol getirirdi ama benim içmeme bir türlü izin vermiyordu. Neredeyse her geldiğinde kontrol ettiğinden gizlicede içemiyordum.

Şarabı dolaptan çıkarıp abimin şarap bardaklarından birine doldurdum. Onuda tepsiye bırkatım. Kendimede ayran almıştım.

Tepsiyi alıp Salona ilerledim.Tepsiden tabakları, bardakları ve çatalları çıkarıp masanın üzerine bırkatım.

Akın abide yemeği görünce hemen ayaklanmıştı. Masaya geçip oturup hiç konuşmadan yemeğe gömüldü.

Bende yerime geçip yemeğimi yemeye başladım.

15 dakika sonra:

"bide gelmiş abi yemek yapar mısın diyor. Ulan sen böyle yemek yaparken yemek yapmak kimseye düşmez " Dedi Akın abi.

Geçiştirmek için "Evet abi" dedim sadece. Şuanda yemekleri yemiş masayı toplamıştık. Benim odamda kıyafetleri topluyorduk.

Daha yeni başlamıştık ama abim düzgün katlamadan hızlı olsun diye hemen bavula attığı için çeyreğini bitirebilmiştik.

"Abi bence ben buradakileri yapim sende benim buraya sıgmayıp senin dolabına koyduklarımı çantaya yerleştir" dedim.

Abim derin bir nefes alarak "o kadar kıyafetin var ki Irmak diğer eşyalara ne zaman zaman gelir acaba" Diyip odadan çıktı.

"Herşeyi çok abartıyor" diyim söylenmeye başladım arkasından.

2 saat sonra:

"Irmak seni şuan şu bavul ile kovalamak istiyorum " Dedi manyak adam sanki şuan bunu yapmıyormuş gibi.

dolu bavul ile beni kovalıyordu şuan. Evde kovalamaca oynuyorduk bildiğin. "Abi abartmayı bırakmalısın artık!" Diye arkaya doğru bağırdım

Koltuğu. Üstüne çıkıp "yaklaşırsan yemin ederim üstüne atlarım" diye tehdit ettim. Sinirden köpürerek "Ulan 2 saat sadece senin kıyafetlerini toplamak ile geçti" Dedi.

Az biraz olan suçluluk ile dudağımı ısırdım "yani tamam biraz abartmıyor olabilirsin ama biraz" dedim.

Bavulu kenara bırakıp bir anda koltuğa çıkıp beni kucağına aldığında bağırdım.

1 dakika dünya neden tersti şuan.

Kendimi evi sildiğim suyun üzerinde gördüğümde korkuyla abime bakmaya çalıştım. "Abi! Olmaz abi. Saçlarımbenim herşryim hayatta kirletmene izin vermem" dedim.

Sinsice "öyle mi?" Dediğinde " Abi elbiseler bitti zaten birkata eşyaları hazırlayım yorgunluktan ölmek üzereyim " Dedim.

Yerleri sildiğim sudan uzaklaşıp kendimi kanepemde uzanır biçimde bulunca derin bir nefes çektim içime .

Akın abi alayla bakarak "bu seferlik durum ciddi olduğu için acıdım" Dedi. Karşılık vermedim aksi takdirde bu sefer 4. Katta balkondan aşşağı sarkıtılabilirdim.

Hemen kalkıp geniş bir çanta alıp oturma odasında ki Akın abi ile olan fotoğrafları ve kendi çizdiğim resimleri koydum.

Oturma odasında çok eşyam olmadığı için hemen odama uçup oradaki resimleri ve fotoğrafları da koydum.

Akın abiye dönüp "Senin odandakileri ellemiyorum seviyorsun orayı bazen gelir kalırsın belki anahtarın var zaten" Dediğimde bana katıldı.

Resim ve fotoğrafları koyduğum çantayı valizlerimin yanına bırakıp yeni bir çanta aldım. Makyaj masamın önüne geçip nereden başlayacağımı düşünmeye başladım.

"Abiii" diye salona doğru bağırdım. O gelene kadar "sözde yardım edecektti yan gelip yat anca" diye söylenemye başladım.

Odanın kapısı açılıp içeri Akın abi girdi "efendim" Dedi. Elimle gel işareti yaptım. Oda benim gibi makyaj masamın önünde durdum.

Ona bakıp gülümseyerek çok büyük olmayan bir çanta uzattım. "Şimdi abiciğim lütfen bu çantaya parfümlerimi koyar mısın?" Dedim.

Parfümlerini yanına gidip derin bir of çekti "Irmak biliyor musun abiciğim şunlara harcadığın parayı biriktirseydin benden daha zengindin" Dedi.

Ona bakıp şaka mısın sen bakışı attım. "Abi ya napim bende giyinmeyi,makyaj yapmayı falan seviyorum. Hem merak etme sen ben her ay maaş aldığımda özellikle ayırıyorum. Yemek parası, minibüs ve okul parası,faturalar yani onlar otitmotikte ama olsun. Bunlardan kalanlar ilede bu güzelliklere yatırım yapıyorum" dedim.

Oda bana aynı bakışları atıp işine geri döndü. Makyaj çantamı alıp ilk önce dudak ürünlerimi ,daha sonra göz ürünlerimiz koydum. Birkaçtane de allık koyup 1. Makyaj çantasını ortak çantaya koydum.

Bu sırada abim parfümleri halletmiş ojelerime geçmişti ben söylemeden. Bende o sırada 2. Makyaj çantamı dolduruyodum.

15 dakika sonra:

Tam 5 tane makyaj çantası doldurma sonucu makyaj masam boşalmıstı. Simdi bakıyorum ve bana küçük gelen masamın ne kadar geniş olduğunu görüyorum.

Makyaj çantalarımı parfümlerimi ojelerimi ve özel eşyalarımı 1 çantaya koymuştum.

Şimdi ise elimdeki çantaya çizim defterlerimi,ders kitaplarımı ve defterlerimi koyuyordum. Üzerine kulaklıklarımıda koyup son çantayıda kapattım.

Akın abiye dönüp "bitti" Dediğimde derin bir oh çekti. "Bir an hiç bitmeyecek sandım" Dediğinde güldüm.

Koluna girip odadan çıkarken "çok yoruldun sende eve gidecek misin yine burada mı kalacaksın." Dedim.

Hemen lafa girip "Yarın tek kalma annemler zaten kendileri bugün burada kalmamı istedi" Dedi.

Kafamı sallayıp onu onayladım "Dilan teyze ve Doruk amcaylada Bayadır görüşemiyorum" dedim. Akın abinin ailesiydi Dilan teyze ve Doruk amca.

Gülerek "sürekli bana Irmak kızımızı özledik Diyip duruyorlar bir ara konuş aksi takdirde beni evlatlıktan red edip benim yerime seni alacaklar" Dediğinde bende güldüm.

Kapının Önüne baktığımda 6 valiz,5 büyük çanta vardı. İnsanlar göç ettiğimi falan sunacaktı. Oysaki bunlar benim için çok normaldi.

Hatta belki kalmam diye dolabımda kıyafet bile bırakmıştım. Aynı şey makyaj malzemelerim, ojelerim ve parfümlerim içinde geçerliydi.

Salona geçince telefonu alıp saate baktım. Saat 18.30 olmuştu! Ben okuldan 15.00'da çıkıyorum .

Televizyonun kumandasını alıp her akşam ki rutini uyarak masterchef açtım. Bazen de kızıl goncalar izliyordum Akın abimin zoruyla.

Masterchef'in henüz başlamadığını görünce televizyonu kapatıp kendimi kanepeye attım. Ne yapsak diye düşünmeye başladım.

Akın abiyi elinde benim stokladığım çikolatadan biri ile görünce hemen ayağa kalkıp cırlamaya başladım "10 kere dedim istediğini al ama çikolatalarıma dokunma diye!"

Beni hiç takmadan benim kalktığım yere uzandı çikolatayı 2 ısırınca yiyip birde çöpünü yere attı!

Yerdeki çöpü alıp "pislik herif" diye bağırdım yüzüne karşı. Birşey demesini beklemeden mutfağa gidip çöpe attım.

Salona döndüğümde koltuğa yüz üstü şu aygırı gibi yayılmış uzanıyordu. Aklıma gelen müzürlükle koşup sırtına atladım.

Hiç hareket etmeden sakince "Irmak oradan illaki ineceksin ve elime düşeceksin biliyorsun dimi?" Dediğinde hemen kollarımı boynuna bacaklarımı da beline sardım.

O ayağa kalktığında otomotikmen bende kalktım. Sırtına öyle bir yapışmıştım ki beni düşürmesin diye vinç gelse ayıramazdı.

Akın abi beni sağa sola sallayıp " insane ulan sirtımdan kuala gibi yapıştın" diye söyleniyordu.

Sırtı aşırı rahattı ve bugün ben çok yorulmuştum. Saat erken olabilirdi şuan hiç umrunda değildi. Kafamı sırtına yaslayıp uyumaya çalıştım.

10 saat sonra:

Tanıdık bir melodi duyuyordum ama hiç uyanmak istemiyordum. Gece zaten sürek uyanıp uyanıp duymuştum.

Oflaya oflaya kalkıp ses nereden geliyor diye etrafıma bakındım. Yatağımın yanındaki çalışma masamda şarja takılı telefonum çalıyordu.

Şimdi kim kalkacaktı da onu oradan alacaktı. Telefonum çalmayı kesmişti ama ben yeni kalkmiştım.

Telefonu alıp kimin aradığını baktığım da Cihangir beyi gördüm. Hemen geri aradım. İlk çalışma açılmıştı.

Uykulu bir sesle "buyrun Cihangir bey" dedim.

Uykulu sesimi duyunca mahcup bir şekilde "uyandırdım mi kızım? Ben genelde erken kalkarım da bir anlık heyecanla aradım" Dedi.

Görmeyeceğini bile bile kafamı sorun yok Der gibi salladım. Sonra göremeyeceği aklıma gelip "sorun yok bende zaten dün erken yatmıştım siz aramasanızda erken kalkardım" dedim.

Mahçup hali gidip hemen "saat kaç gibi çıkacaksın kızım araba yollayım mi" Dedi.

Akın abi buradan eve geçecekti gelemeyecekti. Ama taksi diye de birşey vardı "zahmet etmeyin ben taksi ile gelirim" dedim.

Cihangir Bey beni duymazdan gelip "kaçta çıkacaksın?" Dedi. Derin bir nefes alıp tekrar ettim "Cihangir Bey gerçekten gerek yok taksiye atlar gelirim hemen"

Bu sefer otoriter bir ses ile "saat kaçta çıkacaksın" diyince daha fazla uzatmamak amacı ile "eğer herkes uyanık ve müsait ise 1 saate çıkarım " dedim.

Otoriter ses tonu hemen gitmişti "tamam kızım çoğunluk uyanık diğer eşek sıpaları da biraz uyusun onlarıda kaldıririm onlarda dün heyecandan geç yattılar" Dedi.

Cihangir Bey müdürümüz olabilir ama kaç çocukları olduğuna dair birşey bilmiyorum. çoğunluk ile bazıları derken kaç kişiden bahsediyor herhangi bir fikrim yok.

Korktuğum o soruyu sordum " çoğunluk ve bazıları derken kaç kişiden bahsediyorsunuz acaba?" Dedim.

Bir gülme sesi işitince açıkçası içim rahatlamıştı çok kalabalık değiller diye ancak "6 tane abin var 1 tane de kardeşin senden sadece 11 ay küçük ama olsun" Dediğinde şok ile agzım açıldı.

Hala şoktayken "Cihangir Bey kusura bakmayın ama futbol takımı mı kurmak amacınız? 8 tane çocuk yapmak yormadı mi? Karınızın 72 aylık bir hamilelik tecrübesi var!" Dedim.

Cihangir beyin kahkahasını duyunca delirmek üzereydim. "Neyse kızım sen bu şoku atlat hazirlan bende 1 saate 2 tane abini de alıp geliyorum " Dedi.

"Görüşürüz " Diyip telefonu kapattım. Hemen Akın abinin odasına girip baş ucundaki surahiden bardağa su doldurup yüzüne döktüm.

Daha o birşey demeden "biliyordun! Ama ban asòylemedin" diye bağırdım. Anlamaz gözler ile bana bakıyordu "neyi söylemedim Irmak sana" Dedi

Sinirle "6 abim ve 1 tane kardeşim olduğunu " dedim. Bunu duyunca anlamaz gözleri gidip yerine keyif geldi.

Sırıtarak "bunu öğrenince olan yüz ifadeni o kadar merak ediyordum ki. Sonunda öğrendin" Dedi.

Hiç birşey demeden odadan sinirle çıkıp geri odama girdim.dün terlemiştim bugün duş almak şarttı.

Altıma lacivert bol bir Jean, üzerime bej rengi terletmeyecek fazla kalın olmayan bir bady aldım. Sabah esintisi çikarken giymek içinde siyah sıfır kol şişme yelek çıkarıp yatağın üstüne attım.

(Ayakkabıyı Nike air olarak hayal edelim lütfen converse hiç sevmem kombin hoşuma gittiği için koydum)

Kıyafetler ile banyoya elimdekileri bir köşeye koydum. Duşun suyunuda ayarlayıp üzerimdekileri çıkartıp duşa girdim.

15 dakika sonra:

Duştan çıkmış saçlarımı taramayı şimdi bitirmiştim. Tarağı geri çantaya atıp odamdan çıktım.

Akın abi ben banyodan çıktığımda kahvaltı hazırlayacağinı söylemişti umarım dediğini yapmıştır. "Abiii, kahvaltı hazır mı?" Diyerek mutfağa girdim.

Elinde domates ve bıçak-domates ameliyattan çıkmış gibiydi- ile bana bakmaya başladı. Bu haline gülüp "sen masaya geç ben hazırlarım" dedim.

Derin bir oh çekerek bana şükreder gibi baktı "çok şükür geldin. Bir an gerçekten ben hazirlicam sandım " Dediğinde gülerek elindeki bıçak ile domatesi aldım.

Güzelce doğrayıp onları bir tabağa koydum. Akın abiye uzattığımda hemen alıp masaya koymaya gitti.

Tabakları salata, salam,zeytin,peynir koyup inalrı ds yollattım. 1 tane taze ekmeği alıp ısıttım. Diğeri zaten masadaydı. 2 ekmek gitmezdi ama evden gitceğim için kalmasın diye zorla yedirtecektim.

Sucuk ve yumurta ve yağ çıkarıp sucuklu yumurta yapmaya başladım. 1 saatim vardı bu yüzden abartmayıp yumurta olunca onuda ben masaya götürdüm.

En önemli olan şey çayıda abim yapmıştı.-Tek yapabildiği şey- onuda masaya bırakınca ikimizde masaya oturduk.

20 dakika sonra:

"Abi 1 parça ekmek kalmıs zaten ye şunuda " diye onu ikna etmeye çalışıyorum.

Mala anlatır gibi yaparak "zaten masadaki herşeyi bana yedirdin. Tıka basa doldum. Ayrıca 1 parça dediğin ekmek yarım ekmek" Dedi.

Oflayarak yerimden kalktım. "Yemezsen yeme be!" Diyip masayı toplamaya başladım.

İlk önce ekmek tabağını ve sucuklu yumurta tavanına alıp mutfağa gittim. En azından geç bayatlasınlar diyede ekmek tabağına poşet geçirip ağzını bağladım sonrada buzdolabına attım.

(Annem galiba böyle birşeyler yapıyordu. Yanlış olabilir çaktırmayın)

Tavayıda suya tutup makineye koydum. Sonrada zaten Akın abi getirdi ben yıkayıp makineye koydum.

Aklıma gelenler "abiii ben bunları yerleştiriyorum ama gidicez" dedim. Omuz silkip " makineyi çalıştırma o zaman. Ben bir ara gelir çalıştırırım." Dedi.

Kafamı sallayıp yerleştirmeye devam ettim. Çataliydı, kaşığıydı, tabağıydı derken bitmişti.

Saate baktığımda 15 dakika vardı. Salonun kapısına yaslanıp Akın abiye "15 dakika var bu kadar çantayı anca bitirirz" Dediğimde. Beni onaylayıp oturduğu yerden kalktı.

Odamdan yemeğimi alıp hemen giydim. Daha sonra kapının ònündeki çantaları evin dışına çıkardım.

Akın abide çıkınca kapıyı kapatıp bütün kilitleyin kilitledim. Bu sefer abime doğru dönüp "Buraya her geldiğinde bütün kilitleri kilitliyorsun. Ev dağınık kalmıyor. Havalandırmayı ve yatağını toplamayıda unutmuyorsun" dedim.

Asker selamı verip "tamamdır komutanım " Dedi. Bu haline gülüp 2 tane çanta alıp aşşaği indirmeye başladım. Akın abide arkamdan 2 atne valizle geliyordu.

En alt kata indiğimizde apartmanın önünde oturmuş çay içen Murat abiyi gördüm. "Murat abi!" Diye seslendiğimde bize doğru döndü .

Bakışları elimizdeki çantalar da iken "hayırdır çocuklar bir sorun mu var?" Dedi. Şimdi sırası değildi kısaca anlattım "Abi kesin değil ama büyük ihtjmaljile kalıcı olarak gidiyorum" dedim.

Çatık kaslarla bana döndü "onu anladım zaten. Ama hayırdır birden nereye böyle " dedi. Biraz önce zamanı değil değişik ama Murat abi 3 senedir bana çok yardımı dokundu bilmeye hakkı vardı.

Akın abiye " abi sen diğer çantaları falan getir ben geliyorum" dedim. Birsey demeden yanımızdan uzaklaştı.

Murat abiye dönüp gülümsedim "aile evine gidiyorum abi" dedim. Beni yurttan alan ailemden kaçıpta bu hayatı kurduğumuz biliyordu. Ve bunu yanlış anladı.

Anlamaz gözlerle "kızım sen onlardan kalmamış mıydın?" Dedi. Kafamı iki yana salladım. "Onları değil abi gerçek ailem beni bulmuş onları. Yanına gitcem" dedim

Sòyleyeceği şeyi tahmin ederek "beni bırakmamışlar, öldüm sanmışlar daha yeni öğrenip hemen beni bulup benden habersiz DNA testi yapmışlar ve onaylanmış" dedim

Şaşkınlıkla bana bakıyordu "Irmak sadece 2 gündür hastayım diye yoktum ve bunlar mı geldi başına " diyince gülerek kafa salladım.

Akın abi aklıma gelince "şimdi gitmem lazım abime yardımedeyim yoksa başımın etini yer yardım etmedim diye" Diyip yanından uçtum.

Ben binaya girip tam merdivenleri çıkacakken abim elinde 2 valiz valizlerin üstünde 2 çantayla son merdivenleri iniyordu.

Ay canım benim çantaları da almış. O indiğinde ben çıkmaya başladım hızlıca. Arkamdan Akın abide geliyordu.

En üst kata çıktığımda tek kalan çantayı alıp yaylana yaylana aşşaği inmeye başladım. Arkamdan Akın abinin "almış eline 1 tane çanta yaylana yaylana yürüyor " dediğini duydum.

Kıkırdayarak kenara çekilip yol verdim. O önden ben arkasından yürümeye başladık.

Binadan çıkıp tam son çantayı ve valizleri bırakacakken binanın önüne bir audi geldi.

Cihangir beyin geldiğini anlayıp Murat abiye sarıldım "arada gelicem öyle kalıcı gidiyorum dememe falan bakma." Dediğimde gülerek "tabiki de geleceksin" Dedi.

Ondan ayrılınca Akın abiye "sana sarılmıyorum zaten hep gıruscez yine. Hadi görüşürüz " Dediğim.

Alnımdan öpüp "bir sıkıntı olursa hemen bana anlatıyorsun tamam mı?" Dedi. Kafamı sallayarak onu onaylayınca birsey demeden arabasına binip gitti.

Onlar gidince binanın önünde duran audiden Cihangir Bey ve 2 adam indi biri yirmilerim ortasında diğeri otuzların başlarında gibiydi.

Yanıma geldiklerinde ilk Cihangir Bey konuştu "günaydın kızım" Dedi. "Gunaydın" Diyip bakışlarımı yanındaki 2 tane baya iri adama çevirdim.

Abim olsa gerçeklerdi madem böyle yuzn bir genetik vardı bana niye gelmedi ben 1.58 kaldım.

Kumral saçlarımı küçük duran abiye. Yeşil gözlerim büyük olana benziyordu.

Tam konuşacak iken arkadan "Ay geç kalmadım dimi geç kalmadım " diye bağirarak koşa koşa bir kadın geldi.

Nefes nefese kalmıştı bir süre kendisine süre verip "Ay kızım annen Elif ben 4 gündür iş gezisindeyim valla 1 haftalık işi seni duyunca 4'e indirip hava limanından direkt buraya geldim" Dedi.

Bu haline gülümseyip "Memnun oldum Elif hanım kendinizi bu kadar yormasaydıniz keşke " dedim.

Çatık kaşlarla bana baktı "annenim ya ben senim bu mesafe ne böyle çok ayıp. Ayrıca bence hic hanım değilim. Benden olsa olsa anne olur sen bana anne de" Dedi.

Gülerek "en azından alışana kadar böyle olsa daha iyi" dedim. Bu arada boyumu, beyaz tenimi ve kumral saçımı Elif hanımdan almışım. Küçük abide öyle. -boy hariç-

Büyük abi ile yeşil gözümüzüde Cihangir beyden almışız.

Bakışlarımı en sonunda onlara çıkartıp "sizide tanıya bilir miyim?" Dedim. Büyük olan önce söze başladı "en büyük abin Mert. 33 yaşındayım. Aile şirketinde çalışıyorum. " Dedi.

Tahminim doğru çıkmıştı. Bakışlarımı diğer abiye çevirdiğimde konuşmaya başladı. "3. Abin Alp. 25 yaşındayım ikizim var oda Alparslan. Avukatım" Dedi.

Kafamı sallayarak onuda onayladım. "Ben kendimi bence herkes ile birlikte tanıtayim daha iyi olur " dedim.

Cihangir Bey "tamam ozaman daha çok oyalanmak eşyalarını alalım eve gidelim " Dedi.

Birşey söylemeden Murat abinin biraz önce çay içtiği yere doğru ilerledim. Onlarda Arkamdan geliyordu.

Yaklaştıkça gözüken goçünü gördüklerinde şaşırdılar. Apartman dairesinde oturan birinden bu kaşar şey beklemiyorlardı.

çalışın sizinde olsun demek vardı ama onların zaten vardır.

Alp "senin apartman dairesinde oturduğuna emin miyiz?" Dedi. Gülerek "bütün herşeyimi almadım bunlar bir kısmı " dedim.

dahada şaşırmışlardı Mert "şuanda yaşadığın aile ne istiyorsan almış anlaşılan " dedi.

Ve burdan da benim hakkında hiç birşey bilmediklerini anladım. Birşey demeden 2 tane valizin üstüne 2 çanta atıp sürüklemeye başladım.

Elif hanım "Cihangir sen benim araba ile gel kardeşler beraber gelsin. Hem valizleri bagaja çantaları da arka koltuğa koyarız daha rahat olur" Dedi.

Benlik problem yoktu Elif hanımın arabasına doğru ilerleyip çantaları arka koltuğa koydum. Valizleride Cihangir Bey koyuyordu.

Mert. Ve Alp'de 2 valiz alıp onların üstüne çantaları koyarak getirmişlerdi. Valiz ve çantaları koyarlarken jnlatı izliyordum.

Eğer hepsi böyle insanlar ise çok iyi anlaşırız ve onlara kısa sürede alışırım gibi geliyor çünkü bir yanım aile sıcaklığına çok aç.

Yerleştirme bitince Elif hanım ile Cihangir Bey arabaya yerleşmişti. Bizde diğer arabaya doğru ilerlemeye başladık.

Mert sürücü koltuğuna, Alp yolcu koltuğuna geçti. Bende arkaya geçtim. Alp "eee bence gidene kadar bize kendinden bahsede bilirsin" Dedi.

Arka koltukta ortaya geçip "Irmak yıldırım, 28 Aralıkta 16 yaşıma giricem. Tek yaşıyorum..." Derken sözümü kesti Alp "nasıl tek yaşıyorsun" Dedi.

Lafıma devam etmeyip kısa bir açıklama yaptım "beni 6 yaşımda yurttan evlat edindiler 13 yaşımda ise kaçıp yeni bir hayat kurdum kendime. Hem çalışıyorum hemde sizin okulunuzda burslu olarak okuyorum." Dedim.

Şaşırmışlardı ve o aileden neden kaçtığını merak ediyorlardı ama sormuyorlardı sorsalar birşey olmazdı zaten bunlar benim için travma olmaktan çıktı. Acıya alıştım ve önemsemiyorum.

Mert konuyu değiştirmek için "neler seversin?" Dedi. Hiç düşünmeden "çizim yapmak, çikolata, elbiseler, makyaj malzemeleri, parfümler, ojeler,ayakkabılar" dedim.

Alp gülerek "Anlaşılan süslü bir kardeşimiz var" Dedi. Omuz silktim.

Sohbet ede ede sonunda durmuştuk. Arkadan indiğimde kocaman bir ev ile karşı karşiyaydım.

ama konu ev değildi bu evde neler yaşayacağim idi

 

 

Selmlarrrrr uzun bir bölümün ardından sizlerleyim.

Bir süre bu kitaba yoğunluk gıstericem diğer kitabım bölümleri biraz gecikebilir.

bölüm hakkımda yorumları ve oyları unutmayın.

Görüsürüzzzzz🩶🩶...

 

Loading...
0%