Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Bölüm

@yagmurmuyummmm

selamlarrrr, keyifler nasillll?

2. Bölüm ile karşınızda bulunmaktayımmm.

yorumları ve oyları unutmayınn

hiç uzatmadan bölüme geçiyorum. Ama gitmeden bir fotoğraf bırakıyorum

Alya ve Çınar

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​​2. BÖLÜM

Lojmanın arkasında çamurun içine oturmuş çamur ile oynuyordu 4 yaşındaki Alya

Bütün arkadaşları okuldayım sadece Berkay ve Ela vardı onlar ile de şuan saklambaç oynuyorlardı.

Lojmanı arkasında saklanacak yer ararken ise yere düşmüştü. Tam düştüğü için ağlicak iken de yerdeki çamuru görmüştü.

Abisi, annesi veya Çınar onu böyle çamurlar içinde görse buyuk ihtimal ile kafayı yerdi.

Ama her zaman ki gibi bunu kafasına hiç takmadan çamurdan pasta yapıyordu.

Kendi kendine kıkırdayarak pastasını bozup bu sefer börek yapmaya çalıştı.

Çınar'ın en sevdiği peynirli börekden

Büyük ihtimal ile Berkay suan Elayı bulmuş Alyayı arıyordu. Ama küçük kız bunuda önemsemeden yapraklardan yaptığı kutu şeklindeki sözde fırınına peynirli ve bol çamur aromalı bileğini attı.

onun pişmesini beklerken de kendine çamurdan makyaj yapmaya başladı. Çınar birazdan gelirdi ona güzel gözükmeliydi.

makyajı bitip böreğide pişince yanmaması için acele ederek dışarı çikardı böreğini.

o sırada arkasından "Alya" diye seslenen Ela'nın sesini duyunca hemen oraya döndü.

Ela Alyayı çamurlar içinde görünce hiç şaşırmamıştı ama bu haline gülmeden edememişti.

Ela'da koşup hemen yanına oturdu. Almaya bakarak "ebeeeet pugun yemeyde ney vaaa" Dedi dili zor dönen 4 yaşındaki minik Ela.

Alya dudak büzerek "paçta vadı ama çen geyene kaday biyti" Dedi. Sonra ise anlık ruh hali değişikliği ile "ama bödek yaptım yeni fıyınsan çıldı. Yey misin? Hem de peyniyli" Dedi.

Ela hevesle başını salladı "yeyim tapiii" Diyip Alya ve Elaya göre börek olan ama aslında çamur yığınından farkı olmayan peynirli börekren bir parça alıp yiyormuş gibi yaptı.

bunu yaparken elini ve yüzünü batirmişti tabi.

Ela ve Alya oyuna dalmış iken arkadan Berkayın sesini duydular "hani saklambaç oynucatdık. Buda oturmuş çamulla oynuyosunuz. " Dedi küskün bir şekilde.

Ela çamuru unutup bu sefer Berkay'a koştu "Hadi yakalambaç oynayalım" Dedi. Berkay küslüğü unutup hemen Ela'nın omzuna dokunup kaçmaya başladı.

tabi kaçarken "ebee" diye bağırmayı unutmamıstı.

Onlar ebelemece oynarken Alya oynamadı çünkü bu böreği Çınar'a yedirmesi lazımdı. Bir zarar gelmemeliydi.

Alya oyuna dalmısken yanına birinin oturduğunu hissedince bakışlarını çamurdan çekip yanına çevirdi.

Yanına gelen Çınarı görünce gülücükler saçmaya başladı Alya. Ama Çınar onun aksine hiç gülmüyordu çünkü şuanda Alya yüzünden çamura oturuyordu.

Alya gülerken ellerini birbirine çarptı. "Çino! Bak şana bödek yaptım hemde peyniyli" Dedi. Çınar her ne kadar şuan ki konumundan memnun olmasada güldü.

bakışlarını etrafta gezdiri böreği aradı. Eğer börek bir araya gelmiş bir çamur yığıni değil ise böreği bulamadı.

bakışlarını Alyaya çıkarıp "hani nerde börek" Dedi. Alya işaret parmağıyla bir araya gelmiş çamur yığınını gösterip "işte pudaa" Dedi.

Çınar içten içe peynirli börek böyle bir hakarete uğradığı için üzülmeden çaktırmadı. "Bana mı yaptın sen bunu" Dedi yüzünde hala gülümseme ile.

Alya hızla kafasını aşşağı yukarı sallayıp "ebeeeet çana yapdım. İleride çenle eblenince de yapayimm" Dedi.

Alya'nın annesine sorduğu sorulardan biriydi evlilik annesi anlatınca da "o zaman bende buyunce çino ile eblencem. Hem oda beni seviyor bende onuu" diye bağırmıştı.

abisi ve babası bunu duyunca çok sevinmişlerdi tabii.

Çınar artık alıştığı için sadece gülüp geçti. Sonra ise başında "bödeğimi yemedin" diye ağlamasını istemediği için her ne kadar bir yerlerini kirletmek istemesede. Sözde börekten biraz alıp yemiş gibi yaptı.

üstüne bide sanki tadı çok güzelmiş gibi kafasını sallayıp "çok güzel olmuş çilli. Eline sağlık. Hadi kalk şimdi size gidelim annen yıkasın seni" dedi.

Alya omzunu infirip kaldirdi "banane ben çamur oynicam" dedi. Çınar inatını bildiği için yerden kalkıp hiç birşey demeden Alya'yı kucağına aldı.

Alya kucağı çok sevdiği için anında çamuru unutup kahkaha atmaya başladı "çok güdel çino. Biraz daha hizlan" Dedi.

Ama Çınar hızlanması çünkü oda çok muyuk değil 9 yaşındaydı. Eğer hızlanırsa düşebilirdi. Ve düşerse salya sümük ağlardı.

Lojamanın önüne geldiklerinde yan yana otumuş konuşan Yusuf ve Canan'ı gördüler.

Diğer taraftan ise koşarak gelen Murat vardı. Karşı karşıya geldiklerinde Ayla gülerek "meyaba mulaaa" diye bağirdi ama bu ona göre selam vermekti.

Murat "Merhaba kumral" Diyip abisine döndü "Abi Elalar nerede?" Diye sordu. Ödevleri bitmişti Ela ile daha çok oynamak için hemen yapmıştı.

Çınar kucağındaki Aylayı zıplatıp "Lojmanın arkasında Berkay ile oynuyorlardı " Dediğinde Murat hemen lojmanın arkasına koşmaya başladı.

Çınar eve doğru ilerlerken yan taraftan "Alya" diye seslenen Yusuf ile Alya Çınar'ın kucağında dikleşip etrafına baktı.

ona doğru gelen abisi ve Canan ablasını görünce güldü yine elini kaldırıp salladı "apii! Canan aplaa budayış" diye bağırdı sanki ilk o onları fark etmiş gibi.

Yusuf hemen yanlarında bitip kollarını on adoğru kaldirdı "gel abicim hadi" Dediğinde Alya omuz silkip Çinar'a sarıldı.

Yusuf ya sabır çeker iken Çınar keyifle gülüyordu. Alya'nın bu tavırları çok hoşuna gidiyordu.

Yusuf şansını tekrar deneyip "Abicim Hadi gel yorulmuş Çınar" Dedi. Alya dudak büzerek çınara baktı "yoyuldun mu kicacım" Dedi.

Canan ile Çınar kahkaha atarken Yusuf çıldırmış ti "kız ne kocası nerden oğreniyosun bunları sen" Dedi. Alya ise gülerek "annim de babama dio ya." Dedi bilmiş bilmiş

o gün ise her zamanki gibi çok güzel geçmişti.

...

"anneeeee" diye bağırdım odamdan mutfağa doğru. Annemden yükselen "ne var" sesini duyunca "Benim mavi kazanım nerdee?" Diye sordum ama cevao gelmedi.

10 saniye sonra ra ise annemden yükselen "gel burda konuş" sesi ile ofladım. Ama el mecbur mutfağa gittim

Beni görünce nildu diyen bakışlarını bana çıkardı. "Mavi kazağım nerde?" Dedim tekrar.

Ve o asla şaşmayan cevap gecikmedi "nerde çıkardıysa ordadir bana niye soruyorsun Alya " ayaklarımı yere vura vura mutfaktan çıkıp geri odama gittim..

Yarın Mersin'e gidiyordum doktor olarak ama hala eşyalarımı bulamıyordum.

Cidden dağınık bir insan evladı olmak çok zor.

Tam kriz geçirecek iken telefonum çalınca krizi sonraya erteleyip yatağın üstünden telefonu alıp kimin diye baktım.

Abim görüntülü arıyordu. Açtım.

"Efendim abi"

"Naber bücür"

"Çok kötü" diye ağlamaklı bir ses çıkardım.

Kaşlarını çatıp "hayırdır, bir sorun mu var?"

"Yarın oraya geliyorum ama hala eşyalarımı toparlayamadım abiiiiiigggg napcam beeen"

Çatılan kaşları düzelip yerine keyifli bir ifade geldi "az biraz derli toplu olsaydın sende. Yemin ederim bi ara oraya geldiğimde balkonda bile senin kıyafetlerini vardı "

"Gerizekalı, annem balkona kıyafetlerimi asmıştı kuruması için ne bekliyorsun"

"Abiye saygı talep ediyorum "

"Offf abi ben napcam ya" dedim onu hiç takmadan.

Cevap olarak ise telefon yüzüme kapanmıştı.

Abim mersinde askerdi bende onun yanına gidecektim ama aynı daire değil karşı dairesinde geçecektim.

Beyefendiyi tayini çıkınca "Senin yanına geliyorum" diye nede ile ile aradığımda "30 yaşında adamım kızım ben aynı ev değil karşı dairem boş oraya gelirsin" demişti

Oysa benim çok güzel hayallerim vardı. Abimle yaşayıp rahata ermek gibi.

Kendisi çünkü annemin burnundan düşmüştü. Buna temizlik de dahildi.

Derin bir nefes verip etrafıma baktım. 1. Valizim dolmuş 2 . Valizimi haziliyordum ama aradığım hiç birseyi bulamiyordum.

Salondan teyzemin sesini duyunca hemen yanına gittim. "Teyze kulun kölen olayım bana yardım et Odamı toplayalım." Dediğimde yüzünü buruşturdu.

Malesef der gibi bakarak "teyzeciğim yardım edeyim etmesine ama senin odan oda değil ki ahır. Vallahi oraya tavuk koysak hiç yadırgamaz yaşar orda" Dediğinde surat astım.

Ondan da birşey çıkmayacağını anlayıp geri odama dönüp toplamaya başladım.

Toplamak dediğim katlayıp yerine koymak değil bütün kıyafetleri tek tek bakarak aradıklarımı valizin üstüne atıyordum.

Sonunda işim bitince zafer kazanmış gibi sırıttım. Hemen valizin üstundekileri yere döküp karalamaya başladım.

Sonra ise valizi açıp hepsini yerleştirdim. Bütün görevlerim bitince ise valizi kapının önüne bırakıp vefakar annemin yanına koştum.

Mutfaktan çıkmadığı için hiç evde aramadan direkt mutfağa daldım "aneeey, aneeey" diye bağırarak sanki töre dizisindeymis gibi bağırdım.

Artık bu huylarıma aniden yükselip alcalislarima alıştığı için tepki vermemişti. Ama yüzündeki gülümsemeyi saklamıyordu.

Mutfak tezgahına sırtına yaslayıp bana döndüp "noldu yine" Dediğinde annemin beni bu kadar tanıması bir an tuhaf gelsede hiç takmadan "annelerin günü dışarı çıkacak bi benzin parası ateşler misin?" Dedim.

Annem nasıl yaptığını anlamadiğim bir şekilde "Senin araban mi vardı yoksa ben mi çok yaşlandım" Dediğinde salak salak güldüm.

"Yok be" der gibi kafa sallayıp "yok, yok yaşlanmadın maşallah hala taş gibisin Fatoş sultan. Ben senin arabayı alacaktım" dedim.

Elini "amaan" der gibi sallayıp "ben gülmedim geçen onu ya" Dediğinde yüzümde güller açmıştı.

Vefakar anam diye boşa demiyorum herhalde. Vallahi çok kıyak kadın.

Annemi öpücüklere boğmayı bırakıp dolaptan araba anahtarını aldım. Ve hoplaya zıplaya dışarı çıktım.

Ta ki neşemi bölen Ferhat'ı görünceye kadar . Derin bir of çektim bu adam bildiğin beni cennet mahallesi sultan sanıyordu ya.

Beni görmeden hemen gideyim derken arkamdan "Alya!" Doye seslendiğini duyunca yüzümü buruşturdum.

Yemin ederim bu mahalleden şu adama birşey yapmadan çıkarsam aynadan kendi alnımı öpücem.

Salak adam birde abimden korkmasina rağmen salmıyordu.

gevşek.

Sakin kalmaya çalışarak ona dönüp "Ne var ferhat" diye soludum. elime Ferhatlar ve köpekler uzak dursun diye pankart alıp gezmemem için tek bir neden verin bana.

O ise bu hallerimi hiç takmadan Gevşekçe gülerek "Nereye sabah sabah?" Diye sorunca aynı zamanda telefonum çaldı.

abim.​​

Günde 1 ker arardı ama yakın zamanlarda 2 kere araması garipti. Bunu şimdilik umursamayıp işime geldiği için abime teşekkürler yağdırdım.

Ekranı Ferhatın gözüne sokmak ister gibi yaklaştırıp "birtanecik öküzüm" yazısını gösterdim kendisi abim olurdu. Gülerek "bak Ferhat kim ariyo" dedim.

Anlamaz gözlerle bakıp omuz silkti "öküz diye biri arıyor. Hemde birtanecik. Ne yani bana veremediğin sevgiyi öküze mi verdin Alya?" Dedi.

Sinirim bozulmuş gibi daha çok güldüm. Telefon kapanmıştı o sırada. Sesimi biraz yükselterek "Aynen Ferhat sana vermediğim sevgiyi öküze verdim. Hata senelere kurban diye kesmeyi düşünüyorum. En azından senin gibi boş beleş durmaz veni sevaba sokar" dedim

abim iyiki bu konuşmayı durmuyordu.

Ne kadar salak olduğunu daha çok kanıtlamak ister gibi "Ayıp ediyorsun ama" Dediğinde. Sabır çekerek derin bir nefes aldım "abim Ferhat abim arıyordu. Şimdi eğer bizzat abim ile konuşmak istemiyorsan SİKTİR GİT" dedim.

Abi lafını bitirir bitirmez yanımdan tiz olmuştu. Allah'ın korkağı. Telefonum yine çalınca bu sefer bekletmeden açtım

"Niye tek çalışta açılmıyor bu telefon Alya hanım"

"Ay abi sorma yine Ferhat yüzünden sinir krizindeydim"

"Bu sefer ne diyor pezevenk"

"Aman boş ver hallettim, sen neden aramıştın"

Lafımı bitirdiğimde yüzünde anlamsız bir ifade oldu. Birşey anlatmak istiyor ama nereden başlayacağını bilmiyor gibi.

"Abicim sana birşey soylicem"

Söyle artık der gibi bir ses çıkardiginda aynı zamanda arabaya binmiş telefonu tutanağa yerleştiriyordum.

"Çınar, Mert ve Berkay Mersin'e gelmiş"

Arabayı çalıştırırken sorgulayan bakışlarımı ekrandaki abime çevirdim

"Onlar kim"

"Çınar işte kızım hatirlamadın mı?"

Dediğinde zihnimi kurcalama hatirlicam mi diye. Ve sesler zihnimde dönmeye başladı.

çinoo, yardım et ağaçta kaldım.

Mula abi! Ela seni arıyor

Bekayy hadi saklambaç.

Çino beyimle evleniy mişin?

şaşkınlıkla abime bakakaldım "çino mu gelmiş?" Dediğimde başını aşşaği yukarı salladı.

Babamlar Mersin'e şehit düştükten sonra hepimiz ayrılmıştık. Ama yıllar sonra abim Babamın şehit düştüğü yere tayinini aldırmıştı.

Bunu bize söylerken ise sadece şunu demişti "asker olarak zaten bir gün şehit olacağımı kabullendim. Ama eğer kan dökeceksem Babamın kan döktüğü toprağa dökülsün kanım" demişti.

"Babam sadece Mersin'e dökmedi kanını "demiştim ama dinlememişti

Düşünceleri kenara bırakıp ana geri döndüm. Hala üstünde olan şaşkınlık ile "sen nasıl öğrendin ki?" Dedim.

"Mardin'de askerlerimiş benim gibi özel kuvvetlerde. Ve özellikle benim timime geldiler" Dedi.

Mert ve Çınar'ın asker olmasına şaşırmamıştım evde sürekli abimle gezerlerdi biz asker olucaz diye.

ama Berkay bilmiyorum şuan düşününce onu o asker üniformasînda ciddiyetle hayal edemedim.

kaşlarımı kaldırarak "Berkay?" Dedim.

"Valla bende inanamadım ama oda asker olmuş. Büyük ihtimal ile abileri zorladı " Dedi.

Olabilirdi. Çünkü az biraz ucunun Berkay'ı "sende asker olacaksın" diye tehdit edip, şantaj yapıp dövmüslugunu az çok hatırlıyordum.

Abim "Alya" Dediğinde ona döndüm.

Bakışlarım ona dönünce "ya kızım hala kırgınlığım var ama görünce fark ettim çok özlemişim lan" Dedi.

"Abi biz nasıl ozamanlar çocuk isek onlarda öyleydi kiricak birşey yok. Evet Yıldız teyze ulaşabilirdi ama onunda vardir kendince nedenleri" dedim.

Olaya bencilce bakmak istemiyordum

Abim kısa bir sür sessizlikten sonra "haklısın, onlarda çocuktu"

Biraz daha konuştuktan sonra arm

ayı kapatmıştık. Ama benim aklıma bu sefer Canan abla ve Ela gelmişti ama acaba onlar napıyordu.

...

Şuanda havalimanında şakasız yarım saattir abimi bekliyordum. Öküz adam yine uyuya kalmadıysa hiç bir şey bilmiyorum.

Etrafıma baktığımda bana doğru gelen ve nerden Tanıdığımı anlamadiğım başka bir öküz.

Çınar.

Gözlerim şaşkınlık ile irileşti. Zerre beklemediğim birşeydi. Elimde olmadan üstümü kontrol ettim.

Yiyah bir crop üstüne gri hırka altına eşofman. Birde şapka falan gayet iyiydim.

 

(+gri hırka düşünün bide kahve ve saat yok)

Ama bilseydim kesinlikle kazak giyerdim. Antalya'daki bu havaları hırka öle atlatabiliyorduk ama burası cidden soğuktu.

Geri abimlere döndüğümde abim kaşlarını çatmış Çınar ise sanki naptigimi fark etmiş gibi gülüyordu.

yani belkide sanki fark ettiği değilde direkt gördüğü için diyebiliriz.

Yanıma geldikleri an abim direkt ceketini çıkarıp bana giydirdi içine düşmüştüm ama bu önemli değildi. Abimin kıyafetlrri kalp ben.

montu giydiğimde hala "sanki daha önce Mersin'e gelmemis gibi cidden bòyle mi geldin Alya" dedi.

banane der gibi omuz silkip valizlerimi ona doğru uzattım. Ve arkamdan ne dediğini dinlemeden havalı bir şekilde yanlarından ayrıldım.

Ama bilin bakalım ne bilmiyoruz. Sanki hiç birşey olmamış gibi arkamı dönüp bu sefer havalı bir şekilde onların yanına ilerledim.

arabanın yerini bilmiyordum ben nereye gitmeyi düşünüyorum acaba.

abimler bu halime gülerken ben aralarına girmiştim. Abim alayla "niye döndün ki ne güzel gidiyordun " Dediğinde yalan bir gülümseme ile onlara baktım. "Çok özlemişim sizi yalnız bırakmak olmaz şimdi diye düşündüm. Bensizlik ile sınanmayın hic gerek yok." Dedim.

Çınar bakışlarını bana eğerek "özledin mi gerçekten?" Dedi.

özledim çok özledim.

BÖLÜM SONU.

1. Bölumun sonundan selamlarrr.

Bölümleri coğunluk ile bu şekilde önce geçmiş bir anı sonra ise şuan ki zamanı yazmayı düşünüyorum.

şuan ki zaman kısmı biraz kısa oldu ama güzel bir yerde kesmek istedim diğer bölümde buna göre daha uzun olur öyle düşünün.

Neyse çok uzattım yine oyları ve yorumları unutmayın.

Görüsuruzzzzzzz🩶🩶...

 

Loading...
0%