@yagmurmuyummmm
|
Selamlarrr, napionuzz? ben şahsen büyük ihtimal ile bu bölümü yazarken çoğunluk ile yatıyor olucam. üste yine şarkı bıraktım isteyenler dinlesin. Neyse uzatmadan bölüme geçiyorum.
10. BÖLÜM: Şuanda komik olmayan bir şakadaymış gibi hissediyorum. bana diyorlarki sana o kadar işkence eden kişi aslında baban değil. Abimlere döndüğümde hiç şaşırmışa benzemiyirlardı. Kaşlarım çatılmıştı "Abi?" Dedim bir cevap ister gibi. "Siz biliyor muydunuz?" Dedim. Ikisde yüzüme bakmıyordu. "Cevap versenize!" Diye bağırdım. Beni tanıyanlar şuan bu kadar tepki vermemeyi şaşırabilirdi. Hala abimlere bakıyordum yalan deseler inanırdım şuan. "Abi desenize biz birşey bilmiyorduk. Doğru mu değil mi bilmiyoruz diye." Dedim. Cenk abim en sonunda yüzüne bakmıştı. "Bizde buraya gelince öğrendik" Dedi. Bana bakarak devam etti. "Buranın zamanı ile bizim geldiğiniz evrenin zamanı aynı değil bizde nereden baksan 10 sene buradaydık bize gore unutilmicak bir zaman dilimi. Babam da bu yüzden bize unutturma büyüsü yaptı. Ama büyü başka bir evrende iş görmediği için biz herşeyi buraya gelince hatırlamaya başladık" Dedi. Bunu Derin'e yapamamıştı çünkü Derin'in ailesi o doğduğunda bazı büyülere karşı kalkan yapmış. Deniz abimde bana dönerek "hem önemli olan öz olup olmaması mı? Manevi değeri var. Şu zamana kadar hangimizden baba sevgisini esirgedi?" Dedi. güldüm. Sinirim bozulmuş gibi gülmeye başladım. Akif Bey araya girdi "bence sizi gerçek ailenizden uzak tutması affedilir bir sebep değil. O kadar mı sevdi sizi bunları görmezden geliyorsunuz " Dedi. evet o kadar sevdi ki ağlamayı unuttum. Deniz abim "Babam neden sizinle ve Derin'in ailesi ile düşmandı?" Dedi. Hala babamı gaklı bulup savunacak yer arıyordu. "Benim babamı öldürdü. Arkadaşınızın ailesi ile de güçsel sorunları vardı. Güneşin çocuklarının özel büyüleri olur onları almaya kalktı, başaramadı. Böyle olaylar ola ola düşman kesildiler." Dedi. Deniz abim babamı savunacak bir yer bulamamıştı. Cenk abim söze girdi "pekala bunları anlatma sebebiniz nedir?" Diye sordu. Açık ve net ortadaydı oysa cevap. Derya Hanım konuşmaya başladı bu sefer "Daha fazla evlatlarımızın özlemini çekmek istemiyoruz. Burada kalsanız olur mu?" Dedi. Tam abimler cevap vericek iken hızlıca ben girdim "olur" dedim. Abimler şaşkına bana döndü. Deniz abim "Duru bizim zaten Babamız var. Annemizde öldü. neyden bahsediyorsun. Yıllar sonra gelmişler anne Babamız olduklarını söylüyorlar. Babam burada olup onun yerine başkalarını ailen olarak gördüğünü görse çok üzülürdü" Dedi evet üzülürdü, bana daha fazla eziyet çektiremeyecegi için. Usta bir rol sergileyip "Biliyorum abi. Ama babam artık yok. Ayrıca bu durumun Derin'in durumundan bir farkı da yok. Onlarda 24 yıldır bizim hasretimizi çekiyor. En azından onlar için bunu yapabiliriz " dedim. Bakışlarımı etrafta gezindirirken bana tuhaf ama iç ısıtan bakışlar ile bakan Atakan'da durdu. En büyük abi. Benimde bakışlarımın ona döndüğünü fark edince gülümsedi. Normalde asla mimik yapmayan ben Atakan'a nadir olan içten gülümsememi sundum. Yanımda oturan Deniz "Seni gerçekten gülerken görmek çok zor nolduda öyle güldün" Dedi. Hemen eski halime başka kimse fark etmeden döndüm. Deniz'e bakarak "soğuk olduğumu daha nasıl yüzüme vurabilirsiniz acaba. Görende hayatınız hep Sırıtarak geçiyor sanacak" dedim. Deniz omuz silkip "en azından kahkaha atmayı biliyoruz. Veya maske takmadan gerçek yüzümüz ile birinin karşısına geçmeyi" Dedi. Alay ile güldüm "eğer karşınıza gerçek yüzüm ile çıksaydım hepiniz kaçacak yer aradınız. Maskenin altında ne yattığını bilmiyorsan maske sahibini açmak için zorlatmamalısın" dedim. Kaşları çatılmıştı "böyle konuşunca daha çok merak ettim. Birşey değişmedi. " Dedi. Ona bakıp göz kırptım "fazla merak bazen başa bela" Dedim. Kafasını iki yana sallayarak önüne döndü. Biz konuşurken abimlerde Akif Bey konuşmuş olacak ki karar vermişlerdi. Cenk abimin en son "peki burada kalıyoruz ama akedemiden mezun olana kadar oradayız. Büyüleri biliyoruz ama bizim de burada bir okuldan mezun olduğumuza dair belge olmalı" dediğini duymuştum. Derya Hanım "peki zaten klan liderleri kadar bilgi sahibisiniz. Son sınıftan başlamanız yeterli" Dedi. Şuanda normal dursamda bir an önce yukarı çıkmak istiyordum. Keşke Derin olsaydı. Burada ilk kez onsuz bir günüm geçecekti. Akif beye itafen "ben yukarı çıksam artık yol yorgunu uykuluyum da" dedim. Beni geniş bir gülümseme ile onayladı. "Tabi kızım burası artık senin de evin sormana gerek yok" Dedi. Gerekse iyi geceler dedikten sonra oturduğum yerden ayaklanıp çalışana doğru ilerledim. "Odamı gösterebilir misiniz acaba?" Dedim. Kadın kafasını ile beni onaylayıp önden yürümeye başladı tabi bende onu takip etmeye. Beyaz kapılı bir odanın önünde durdu gitmeden bana dönüp "Başka bir isteğiniz var mı?" Diye sordu. "Sabah odada duş almak için su olursa çok iyi olur" Dediğimde beni kafasıyla onaylayarak yanımdan ayrıldı. Bende odadan içeri girip bir göz gezdirdim. Baya büyük bir odaydı. Terasa çıkan bir kapı olduğunu gördüğümde gülümsedim. Odalarda en sevdiğim şeylerde 2. İdi 1. Zaten yataktı. Kendimi terasta ki teklif koltuğa atıp derin bir nefes aldım. Kolay değildi hiç değildi. Bu kadar acıyı sırf doğduğum gün yüzünden çekmiştim. Şimdi anlıyordum neden özellikle beni doğum günümden soğutmaya çalıştığını. O gün o yaş tutarken benim yeni bir yaş aldığım için sevinmemi istemiyordu. Bana baktıkça aklına ölen kızı geliyordu. Benim yaşamam ama onun kızının yaşamaması ona ceza gibi geliyordu. Oda sırf bu yüzden beni yaşayan ölüye çevirmişti. Bana bir seçenek sunmaları büyük ihtimal ile gerçekten kızı olup ölmeyi ve bu kadar acıyı hiç yaşamamayı tercih ederdim. Bütün bu çilenin yaşadığım için olduğunu bilseydim bitirmek için tek bir an beklemezdim oysa. Sırf ölmediği için yaşarken öldürülmüştüm. Birden kapı çalınca o tarafa döndüm. Büyük ihtimal ile Uğur'du benim ile Akif beyden sonra konuşacağını söylemişti. "Gel" diye komut verdim. Kapi açıldığında önce beni odada aradı. Sonra açık teras kapısını görünce yanıma gelmeye başladı. Yanıma oturduğunda güldüm "ee sen neler anlatacaksın bakalım." Dedim. İlgiyle beni süzüyordu. İlgiyle beni süzüyordu. Hala bir cevap alamamıştım "ne söyleyeceksin Uğur?" Dedim sorumu yenileyerek. Bakışları gözlerime çıktı. "Rengin atmış büyük ihtimal ile bitik durumdasın. Ama hala maskeni takıp rol yapıyorsun neden Duru? Neden kendini hiç rahat bırakıp nefes almıyorsun. Maskenin içinde nefessiz kalmış ve yakında boğulacakmış gibi duruyorsun " dedi Güldüm öyle bir güldüm ki deli görmüş gibi bana bakıyordu. Yüzümde kalmış yarım gülüş ile Uğur'a baktım. "Belki de çıkardığım zaman bir işe yaramamıştır" dedim. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti "duygularını belli etmekten neden bu kadar korkuyorsun " Dedi. Kafamı iki yana salladım. "Duygular zayıflıktan başka birşey değildir." Dedim. Beni onaylamadığı "duygular sadece zayıflık değildir Duru. Duygular insanların gerçekleridir. Ve sen zayıflıklarını değil gerçeklerini saklıyorsun " Dedi. Haklıydı ama kimin umrunda "belki de öyle Uğur. O zaman nolacak. Başkada dediğim gibi gerçeklerimi zamanında gösterdiğimde birşey başaramadım. Ama sakalarken çok şey başardım." Dedim. Sorguya çeker gibi "neler kazandın mesela Duru?" Dedi. Omuz silktim "sevdiğim insanlara kırılsamda gerçekleri göstermeyip onları üzmüyorum. Bu bence çok iyi birşey." Dedim. Kaşlarını çattı "insanlar üzülmüyor ama sen üzülüyorsun " Dedi. Umursamazlık ile dudak büktüm "alıştılar artık zaten önemsemezler benim duygularımı. Genelde Duru üzülmez, Duru kırılmaz, Duru sinirlenmez..." gozlerinin içine bakıp burukça güldüm "...hatta Duru mutlu bile olmaz" dedim. Gözlerine belli belirsiz bir acı yerleşti. İlk defa Derin dışında birine bu kadar açılıyordum. Ama Uğur'a karşı içimde tarif edemediğim bir güven vardı. Konuyu dağıtmak için "sen bana ne anlatacaktın onu söyle artık" dedim. Garip bakışlar ile bana bakmaya başladı. "Duru..." sanki nasıl devam edeceğini düşünür gibi etrafına bakındı. "Duru ben sen doğduğun günden beri 24 yıldır hergün her yaşını gördüm. Bunu sadece benim ailem biliyor ve onlarda bana senin doğduğun gün ruhlarımızın mühürlendiğini yani birbirimiz için yaratıldığımızı söyledi." Dedi. Bugün şaka olmalıydı ard arda böyle haberler beklemiyordum. Bir dakika o zaman benim Uğu'a karşı içimdeki tuhaf duygular da bunu destekliyordu. Elimden geldiğince boş bakmaya zorlandığım gözlerimi onunkilere çıkardım. "İçimdeki bu tuhaf duygular da bundan dolayı o zaman?" Dedim soru sorar gibi. Kafasını sallayarak beni onayladı "Aynısı bendede olan duygular. " Dedi. Sakın kalmaya çalışarak "Uğur yalnız kalmaya ihtiyacım var lütfen odadan çıkar mısın?" Dedim. Birşey söylemeden odadan çıktı. Bende ayağa kalkıp dolaba doğru ilerledim. Hepsinin özel hazırlandığı belli içlikler, elbiseler, gömlek ve pantolanlar tabi olmazsa olmazımız korselerimiz. Rastgele bir içlik alıp elbiseyi üstümden çıkarıp onu giyindim. Mumları söndürüp kendimi yatağa attım. Terası özellikle kapatmamıştım. Yatağın ortasında yan döndüm. Bugün çok şey yaşamıştım ve artık düşünmek istemiyordum. Kendimi uykuya bırakıp düşünceleri bir kenara ittim. Eğer şimdi düşünmeye başlarsam bir daha çıkamazdım. 7 saat sonra: saçlarımın okşandığını hissediyordum. Ama şöyle bir sıkıntı vardı ben hiç uyanmak istemiyordum. Saçımdaki eller yüzüme kayınva homurdana homurdana uyandım. Ağzım yastığa yapışmış bir şekilde konuştum "her kimsen sakın günaydın deme çünkü benim günüm hiç aymadı. Uykudan uyandırılmayı sevmediğimi bilmiyor musun!" Dedim Bir gülme sesi işittim ama daha önce böyle bir gülme sesi hiç duymamıştım. Hızla arkama dönüp kontrol ettim. Atakan'ı görünce rahatladım. Gülerek "uykudan uyandırılmayı bende sevmem. Ama seninkini bilmiyordum. Bu özelliğini benden almış olmalısın " Dedi. Neyi onayaldığimi bilmeden kafa salladım. Arkamı geri dönüp tam yatacakken kolumu tuttu. "Amma uykucu çıktın sende hadi kalk kahvaltıda seni bekliyoruz" Dedi. Oflayarak yataktan kalktım. "Aşşağidakilere birazdan geleceğimi söyler misin?" Dedim. Hala uykulu gözler ile ona bakarken. Kafasıyla beni onaylayıp yataktan kalktı ve odadan çıktı. Bende ayaklanıp banyoya gidip hızla duşa girdim. En azından su hala sıcaktı. Güllü şampuanla ile düşümüzde aldıktan sonra çıkıp hemen havluyu kendime sardım. İçimdeki icliği çıkarmadan üstüne bir korse giydim. Onun üstunede göz rengini ortaya çıkaran mavi bir elbise giydim. Saçlarımı önce ıslak tarayıp sonra rüzgar büyüsünü yaptım. Onalrıda kuruyunca saç diplerime tarak vurmadan taradım. Saçlarım yine bukle bukle olmuştu. Ama onlar ile ugraşmadan hızla aşşağı indim. Herkes salonda oturmuş sohbet ediyordu. Her zaman ki gibi abimlerin arasına oturdum. "Günaydın" dedim ortaya doğru. Hepsi de aynı şekilde karşılık verdi. Akif Bey "Bugün abinler sizi Akademiye bırakacak" Dedi. Kafamı iki yana sallayarak "yanımizda Deniz ve Uğur var kaybolmayız. Boşuna yorulmasınlar" dedim. Arda "bu sene geçemediğim için bende akedemide son sınıfım. İtiraz etme hakkın yok oluyor mecbur varım." Dedi. Bakışlarımı Atakan'a çevirdim "canım gelmek istedi bende gelicem. Hatta belki oda alıp bir kaç gün orada kalabilirim." Dedi. Kesinlikle canının gelmek istemesinin bizim de akedemide olmamız ile ilgili bir bağı yok. Cenk abim sanki içimi okumuş gibi "Kesinlikle canının gelmek istemesinin bizim akedemide olmamızla bir alakası yok" Dedi. abi,abi dedik artık içimizi okumaya başladı. Salano bir hizmetli girdi Akif beylere bakarak "kahvaltı hazır efendim" Dedi. Hepimiz ayaklanıp yemek odasına doğru ilerledik. Sofraya baktığımda ağırlıklı olarak tatlı şeyler gördüm. Tuzlu da vardı ama tatlı kahvaltılıklar daha yoğundu. Abimlerin arasına oturduğumda Derya Hanım "Uğur ile konuştum tatlı sevdiğini söyledi..." abimlere baktı "sizinde herşeyi yediğinizi söylediği için özel birşey hazırlayamdım ama bir isteğiniz varsa çocuklar söyleyin " Dedi. Elimde olmadan güldüm. insanın annesi tarafından düşünülmesi çok güzel bir hismiş. Deniz abim "biz yemek seçmeyiz. Doğru demiş Uğur. Yicek birşey olsunda ne olduğunun pek önemi yok" dedi. Bu yorumuna masadaki herkes gülmüş, Cenk abimde ona katılmıştı. Herşeyi yedikleri için böyleler. Yine tatlı olan ve güzel gözüken şeylerden tabağima aldım. Tuzlu aldığım şeylerde ise soğan var mı diye özellikle bakıyordum. Çoğunda vardı. olmayanlardan biraz alıp tabağımı bitirmeye başladım. Bir yandan da çayımı içiyordum. Bakışlarımı kimse anlamadan Uğur'a çıkarttığımda zaten beni izlediğini gördüm. İlk defa birine gizlice bakarken yakalanıyordum. Bakışlarımı kaçırmadan gozlerinin içine bakmaya başladım. Tek kaşımı kaldırıp çayımı içtim. Oda benim gibi diğer kaşını kaldırarak çayını içti. Çayı geri yerine koyup kafamı "vayy" der gibi aşşaĝi yukarı salladım. Oda benle aynısını yapınca gülmemek için kendimi sıktım. Hala ikimizde bakışlarımızı çekmiyorduk. Birden 4 ağızdan öksürük duyunca ikimizde etrafımıza baktık. Deniz abim, Cenk abim, Atakan ve Arda dik dik bize bakıyordu. hadi ama derdim 2 iken 4'e mi çıktı? abimlerden korkmuyorum falan diyorum ama felaket silkeliyorlar. Bakışlarımı Akif Beylere çevirdiğimde flörtleşmeye dalmış bizi unuttujlwrını gördüm. Birbirlerine âşık oldukları her hallarinden belli. onlara bakmayı kesip geri kahvaltıma döndüm. Tabağımda koymadığım halde zeytin görünce kaşlarımı çattım. Deniz gülerek "tabağı dövecekmiş gibi niye bakıyirsun acaba?" Dedi. Çatık kaşlarım ile kafsmı kaldırıp "kim benim tabağima zeytin koydu?" Dedim. Arda hemen "ben koydum yersin diye düşündüm " dedi. Bunu öyle bir söyemişti ki ben zeytin sevmem diyemedim. gülmeye çalışarak "teşekkürler" dedim. Arda tabağina döndüğünde gizlice zeytinleri geri yerine koydum. bunu gıren Uğur tek kaşını kaldırmıştı. Omuz silkip yemeye devam ettim. 2,5 saat sonra: "Abii, dur abi!" Dedim gülerken. Deniz abim brni odada sıkıştırmış gıdıklıyordu şuan! benimle birlikte oda gülüyordu. En sonunda üstümden kalkıp "bunu yapmamın sebebini hatırlamıyorum ama olsun" Dedi. Rahat bir nefes alıp bende kalktım "cok şükür" diyip odadan cıktım. Deniz abide yanıma grlmiş kolunu omzuma atmıştı. Aşşaği indiğimizde herkes toplanmış birşey konuşuyorlardı. Bizde yanlarına gittiğimizde Atakan bize döndü. İkimizinde yüzüne bakarak "akedemiye gitmek için şimdi yola çıkıcaz gece oraya varsak sabah derse girersiniz" Dedi. Başımı sallamak ile yetindim. Deniz abimin kolunun altından çıkıp kapıya doğru ilerledim. Birisi birden tutup sarılınca afalladım. Akif Bey bana sarılıyordu. Baba kokusunu iliklerime kadar almıştım şuan. Babam bana sarılıyordu. İçtenlikle. Böyle bir his miydi baba sıcaklığı? Onu bekletmeden hemen bende sarıldım. İçtenlik ile Ayrılınca bana bakıp tebessüm etti. "Yolunuz açık olsun" Dedi. Dudaklarıma çok nadir çıkan gülümsemelerimden kondurup ona baktım. Şaşırmıştı. Beni az çok tanımış ve insanlardan duymuştu. Böyle birşey beklemiyordu. "Teşekkürler" Dediğimde ayrılmış abjmlere doğru ilerlemişti. Keşke hiç ayrılmasıydı Derin'den sonra ilk defa birinin sarılışı bana iyi gelmişti. Akif Bey gidince Derya Hanım gelip sarıldı. Anne sıcaklığı evet birinde anne birinde baba sıcaklığını çok net alıyordum. Bakıslarını yüzüme çevirip "çok dikkat edin" dedi. Başımı sallayıp "ederiz" dedim. biraz önceki gibi olmasada yine gülümsedim. Derya hanımda şasırmıştı. travmalarımı atlatmak istiyordum ve ilk seçtiğim soğukluğum olmuştu. Artık daha sıcak kanlı olmaya çalışıcam.
BÖLÜM SONU.
selamlarrrr, naberrr? Bende iyiyim saolunnn. Bölüm sonu prk içimr sinmedi ama yiksa cok uuzn olacaktı. Aklımda başka bir son vardı ama onu ertelemeye karar verdim. Neyse yine çok konuştum. Oyları ve yorumları unutmayalımmm. Görüşürüzzzzzz🩶🩶...
|
0% |