@yagmurmuyummmm
|
Başkasının yaptığı bir hatayı onun yakınlarının telafi etmeye çalışması. Bunu her ne kadar istemesemde 24 yıl sonra bizi bulup gelip mektup yollamalarının bir sebebi olmalı. Eğer mektubu Derin'in konağına yollasalardı bu kadar kafama takılmazdı çünkü ailesinin onu aradığını düşünürdüm. Ama bu her kimse hepimizi birden istiyor. Ve bende amacını öğrenmek için gitmeliyim. Abimler kısa bir bakıştıktaktan sonra bana döndüler. Portalı göstererek "bize yol gözüktü bence." Dedim. Yapcak bisey olmadığı için portala doğru yürümeye başladılar. Onlar ilerlerken bende pelerinli adamlara doğru döndüm. "bizim hakkımızda neler biliyorsunuz?" Siyah pelerinli kuşkucu gözlerle bana baktı. Ardından konuşmaya başladı. "Hepsinin hakkında az çok şey zor da olsa öğrendik. Ancak senin hakkında hiç bilgiye ulaşamadık çok tuhaf değil mi? Ayrıca güçlerimizin varlığından haberdar olduğunuzu da bilmiyorduk. Babanızın sizden sakladığını ve herhangi bir duruma karşı sizden habersiz evde güçleri olan kişileri çalıştırıyor sanıyorduk." Dedi. Benim hakkımda bilgiye ulaşamamalarına sevindim. Ki zaten benim hakkımda çoğu şeyi sadece Derin bilir. bu durum da hizmetlilerden bile bilgi alamaz. Ayni şekilde güçlerden haberdar olduğumuzu çalışanlar da bilmiyor. Sadece abimler ve Derin'in savunma, dövüş egitimi aldığı kişiler onlarında enerjileri gizli olduğu için anlayamamamları normal. Onlardan sonra doğal olarak bide babam biliyor sadece. Pelerinli adamlara göz kıptım "Fazla merak zarardır." Dedim. Ve arkada beni bekleyen Derin'in yanına gidip elini tuttum. Portala doğru giderken "böyle birşeyi niye sordun ki ?" Dedi. Portala doğru giderken "insanlarım bizim hakkımızda neler bildiğini öğrenip ona göre hareket etmeliyiz. Eğer elim de onları tehdit edebilecek birşey olsaydı güçlerden haberdar olduğumuzu kimseye söylememelerini soylicektim. Ama malesef buraya eli boş geldim." Bana yandan kısa bir bakış attı. "onları canı ile tehdit edebilirdin." Dedi. Hayır, edemezdim." Derin böyle adamlar bu yollara ölmeyi göze alarak geliyor. Sende gördün onların gözü önünde belki de yakın olduğu kişileri öldürdük. Biri çıkıp "yapma" dedi mi ? demedi çünkü bu yola ölmeyi göze alarak çıktıklarını onlarda biliyor." dedim. Önüme döndüğüm de abimler portala girmişti. Hemen arkalarından bizde girdik. Evet, an itibari ile Olimpos' daydık. Bakalım bizi nasıl şeyler bekliyor.
...
Kirpiklerim birbirine yapışmış gibiydi. Onları açmaya çalışırken bir yandan da kolum dürtükleniyordu. Zorla gözlerimi açtığımda karlı bir ormanda kendimi buldum.yanımdan Deniz abimin sesini duydum "Çok şükür kalktın hepimiz seni bekliyoruz." Yanıma baktığımda beni dürten kişinin Cen abim olduğunu, Derin'in soğuktan titrediğini, Deniz abiminde onun yanında oturup onunla eğlendiğini gördüm. Ayağa kalktım ve hepsine sıra sıra baktım. Derin dışında gayet iyi duruyorlar dı . Akıllı Derin yanına hırka gibi bir şeyler almadığı için soğuktan titriyordu. Abimler de almamıştı ama daah dayanıklı duruyorlardı. Yerdeki çantamı alıp. hepsi için hırka çıkardım. Abimlerin hırkalarının bazıları benim dolabımda olduğu için Derin'e kendimden koyarken onlar içinde almıştım. Cenk abim hırkasını giyerken kaşlarını havaya kaldırarak "sen yanında hep herkes için hırka taşır mısın ? üstelik bide Dünyada yaz ayındayken." Dedi. Güzel bir soruydu ancak bende güzel yalan söylerdim. "Kardeşinin her ihtimali düşünen bir manyak olduğunu unutmuş olamazsın abiciğim. Tabi ki Olimpos'a gelme ihtimalimizi düşündüm ve ona göre bir kaç şey aldım yanıma" dedim alaya alarak. İnanmış olacak ki önüne döndü. "Meydan'a gidip burası ile ilgili biraz bilgi alıp bir yerlere gitmemiz gerek. Artık enerjimiz gizli değil ve herkes Olimpos'a yeni gelen klanlardan kişileri hisseder. Bizim de enerjimizi hissetcektirler. Ancak bizim enerjimiz Olimpos'da gözlerini yeni açan bir bebeğe göre daha güçlü. Bu yüzden büyük ihtimal ile bizim 24 yıl önce kaçırılan büyücüler olduğunmuzu çoktan herkes anlamıştır." Dediğimde hepsi başını salladı. Derin bana bakıp "artık büyü yapabiliyoruz dimi ? bildiğimiz şeyleri burda kullanabiliriz." Diye sordu. "Evet, burda istediğiniz büyüyü yapabilirsiniz tabi yine de dikkatli kullanın büyüleri." Dedim. Derin içinden birşeyler mırıldanmaya başladığında yön büyüsü yaptığını anladım. Derin'in komutları ile yürümeye başladığımızda bende düşünmeye başlamıştım. Şu ana kadar hem bildiğimiz büÿuleri hem de klanımızdan bize genetik olarak gelen büyüleri hiç kullanmamaıştık. Derin ve abimler azda olsa burda yaşadı ama uzun bir süre değildi burası ile ilgili birşey hatırlamiyirlardı. Ben doğduğumda babam hepimizi alıp kaçırmış. Abimler ile ben ruhların efendisilerindendik. İnsanların ölüp ölmemesine biz karar verirdik. Yani eğer ölüm anında ruhu henüz uzaklasmamıs ise o ruhu geri bedenine sokabilirdik. Ancak aynı şeyi kendimize yapamıyoruz. Etrafta gezinen her türlü hayaleti ve ruhu görebiliriz. Ve isteğinize bağlı o ruhu farklı bedenlere sokabilrdik. Ve son özelliğimiz kedni bedenlerimizden ayrılabiliyorduk. Ama bizi sadece istediğimiz kişiler görebilir. Aynı klandan bile olsak istemezsen kimse görmez. Bu özelliğin aynısından ruhsuzlarda da var ama onlar bizden farklı olarak hayalet gibi eşyaların içinden de geçebiliyorlardı. Ve biz onları görebiliyorduk. Babam bir ruhsuzdu söylediğine göre annem ruhların efendisiymiş ve biz onun genlerini almışız. Annem benim doğumumda vefat etti malesef. Derin önde giderken hala onu takip ediyorduk. Anlaşılan yolumuz uzundu. Bende düşünmeye devam ettim. Derin. Güneş'in çocuklarından Olimpos'u aramızda en iyi bilen o çünkü unutmak istememisti. ama babam abimlerin zihnine sızarak onları manipule etmişti. İşte Derin buna izin vermemisti ve bu konuda onu tebrik ediyordum. Babamın en büyük sıkıntısı Derin çünkü babam Derin ailesine dair herşeyi unuttu sanıyor ama ben buna izin vermemiştim. Babam her Derin ile konuştuktan sonra yanına gidip ona ailesini sorup ona hatırlatmıştım. Ve babama belli bir süre sonra unuttuğuna dair rol yapmasını istemiştim. Eğer burda Derin'in ailesini bulursak Babamın başı dertte çünkü Derin'in anlattıklarından hatırladığım kadarı ile ailesi onu çok seviyormuş. abimlere bir göz attım. Napıyorlar diye birbiriyle konuşup gülüşüyorlardı. Yani Deniz abim gülüyordu. Cenk abim ona çatık kaşlar ile bakıyordu. Anlaşılan yine birbiriyle uğraşıyorlardı. Cenk abim her ne kadar dışarıya soğuksa bize o kadar sıckatı. Ama otoriter havasından birşey kaybetmiyordu.bu konuda ona benziyordum. Deniz abim daha çok sıcak kanlıydı. Aslında sadece insanlar ile tanışma şeklimiz farklı isliyordu. Ben daha çok karşımda ki kişiye göre davranırdım. Ama yine de çok sıcak biri olduğum söylenemez di . Deniz abim saf gibi davranıp hep gülüp aralarda söyleyeceklerini söyler karşısındakinin anlamsını bekler. Cenk abim lafını esirgemez daima soğuk ve yüz vermeyen bir tonda konuşurdu. Derin ise neyse oydu insanlar ile oynamaz duygularını belli ederdi. Düşüncelrimden birden birinin kolunun altına çekilmem ile sıyrıldım. Kafamı kaldırdığım da beni Cenk abim Derin"i ise Deniz abim kolunun altına almıştı. Derin yolu gösterdiği için Deniz abim onu daha gevşek tutuyordu. Ama benim nefes almam bile mucize. Nefes nefese "Abi... " Dedim hala sıkıyordu ! "Nefes...alamıyorum..." Dedim zorla ve bu onu güldürdü. evet güldürdü, malesef benimle uğraşmaktan zevk alan abilerim var. Kolunu çektiğinde Nefes nefese kaldım. Kızgınlıkla ona döndüm ve "sen hasta mısın ya? Az kalsın kardeş katili oluyordun! istesem sizi bir çırpıda yere sererim. Abimsiniz diye yapmıyoruz herhalde" diye bağırdığımda hasta adam daha çok güldü. CİDDEN HASTA BENCE BUDA KANITI. Bu sefer elini saçlarıma daldırdı. Artık bıkmışlık ile birşey yapmadan kafamı göğsüne yasladım."afferin. Hep böyle saygılı ol. Abiler dövülmez." Dediğinde hiddet ile kafamı kaldırdım. "Siz benle uğraşınca iyi ama bana gelince niye olmio" dedim. Gülerek Saçımı öptü "çünkü sen küçük kardeşsin bücür." Dediğinde küskünluk ile ona baktım. "Küçük ve bücür dediğiniz kişinin aklına muhtaçsınız ama neyse." Bunu triple söylediğim için alınmak yerinde gülmüştü. Beni ciddiye almadığı için kolunun altından çıkmaya çalıştım ama bu amaç çalışmak ile kaldı. "Dovüşte hepimizden iyi olabilirsin abiciğim ama malesef güç konusunda eksiksin" Dediğinde sanki daha çok çatabilir mişim gibi kaşlarımı çatarak ona baktım. "Hey, tek elle hiç zorlanmadan bir adamın kolunu kırabiliyorum." Dedim böbürlenerek. Kaşlarını yukarı kaldırarak bana baktı "şuana kadar kırdığın kolların sahipleri o kadar güçlü değildi açıkçası" defdiğinde sinirden köpürüyordum artık. Sinir ile "benimle uğraşma!" Diye bağırdiğımda Deniz abim ve Derin'nin bakışları bizi buldu. Derin yola odaklandığı için Deniz abim onla uğraşmıyordu. Ama eğer boşta olsaydı Cenk abimden beter olacağını bildiğim için Derin ile yer değiştirmek istemedim.
... 1 saat sonra
1 saatin sonunda meydana(merkez) varmıştık. 1 sat önce ki benle uğraşan Cenk abim gitmiş, yerine soğuk bir adam gelmişti. Kolunu omzundan çekti ve belime doladı. Daha mesafeli durmak için. Etrafa bir göz gezdirdiğimde cidden şok oldum. Tamam bekliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Neredeyse 100 yıl gerisine gelmiştik. bizim tuhaf bakışlarımız onlarda onların ki de bizdeydi. Etrafta ki kadınlar kabarık etekli elbiseler , korseler ve papuçlar evet bu üçlü neredeyse herkeste vardı. Tamam güzel duruyordu ama fazla demode. Erkeklerin giyiniş tarzı bizim erkeklerin giyiniş tarzına benziyordu. Bunların farkı biraz savaşcıya benzemeleri. Yani yine pantolonlar tişörtler ceketler vardı ama daha farklı. Bunlarda demodeydi! Ve insanlar at ile geziyordu. Ciddi olmazsınız ama ya araba yoktu. 100 yıl geride olduğumuza göre elektrik de yoktu. Ağlamak istiyorum! Ve tam da düşündüğüm gibi bizim para birimimiz burda geçmiyordu. İnsanlar bir birine altınlar,gümüşler,zümrütler ve elmaslar veriyorlardı. Buradaki insanların çoğu benle yaşıt yani 24 yaşındaymış gibi duruyor. Tıpkı Derin ve abimler gibi burdakilerin çoğu 80 yıldan uzun süredir yaşıyordu büyük ihtimal . Olimpos'da insanların 24,25 yaşından sonra yaşlanması yavaşlardı. Bizde 1 yıl onlarda 4,5 yıla denk geliyordu. Eğer burda yaşıyor olsaydık bizde onlar ile aynı yaşlar da olabilirdik ama Dünya'daki zaman öyle işlemiyorfu sadece bizdede onlara olduğu gibi yaşlanma yavaşladı ama yine de onlardan hızlı yaşlanırdık ve şimdi bizde onlarla aynı hızda yaşlanmaya başlamıştık çünkü ait olduğumuz yerdeydik. Derin kısık sesle "Yok artık" diye fısıldadı. katılıyorum. şoktan çıktığım da Cenk abim ile bir tane tüccarın yanına gittik. Adam da fani enerjisi vardı. Çoğu satıcı faniydi anladığıma göre burda genel olarak işçiler faniydi. Tüccar şaşkınlıkla bizi inceliyordu. Bakısları yüzümüze çıktığında lafa başladım "Pardon, rahatsız ediyoruz kusura bakamyın buraya yeni geldik bilgi edinmemiz lazım acaba bize buranın bilgi kaynağını söyleyebilir misiniz? " Diye sordum. Evet burası ile ilgili bir çok şeyi biliyoruz ama yinede bir bilgi kaynağına ihtiyacımız var.bunca yıl Dunya'da yaşadık her ne kadar büyülerin varlığını ve yapmayı bilsek de alışmamız zaman alacaktı. Adam bana dönüp "buralarda bilgi alabileceğiniz bi okullar bi de kütüphane var. Ama yeni geldiyseniz kalacak yeriniz de yoktur bana kalırsa Olimpos akademisine gidin orada size kalacak yer verirler" haklıydı eğer kalacak yer olsaydı kütüphaneyi tercih ederdim. Okulu çekcek halim yoktu ama malesef en mantıklısı buydu. Evet okulda notlarım çok iyiydi. Ama bu okul ile de aramın iyi olduğu anlamına gelemezdi. Zeki olan herkes okulu sevmek zorunda değildi bence. Derin ve abimlere döndüm "yanımda altın falan var ama bence harcamaya gerek yokken boşuna harcamayalım." Dediğim de hepsi beni onayladı. Deniz abim tüccar adama döndü "olimpos akademisine nasıl gidebilriz?" Adam bu sefer Deniz abime döndü "bu tarafta faniler yaşar size at arabası lazım" değinde kafamızı salladık. Demek bu yüzden buradan büyücülerden daha çok fani enerjisi vardı. Büyücüler buraya birşeyler almak için geliyordu. Bu sefer Derin konuştu "bizim için bir at arabası bulabilir misiniz?" Diye sordu adam güldü arkamızı gösterdi "bulmama gerek yok onlar orda yolcularını bekliyor zaten" Dediğinde burdaki atların bizde taksi görevi gördüğünü anladım. At arabasına doğru yürürken bir yandan da insanların kıyafetini kınıyordum. Ben abartmıyorum onlar çok demode ! At arabalarının oraya geldik ve yine tuhaf bakıslar ile süzülmeye başladık. Direk kısa keserek "Olimpos akedemisine gitmek istiyoruz. Ne kadar ödememiz gerek acaba?" Diye sordum. Adamın bakışları sonunda yüzümüzde durduğunda konuşmaya başladı. "3 altın yeterli" Çantamdan bir altın bilezik çıkardım ve adama uzattım "eminim bu daha fazla edecekttir" Dediğimde kafasını salladı ardından elimdeki bileziği aldı. Derin dışında yine kuşkucu bakışları üzerimde hissedince hemen konuşmaya başladım. "size her olasılığı düşündüğümü söylemiştim. Belki Olimpos'a gideriz diye yanıma takılarımdan biraz almıştım." Beni tanıdıkları için bu bahane onlara inandırıcı gelmişti. At arabasının arkasına bindiğimiz de ben Deniz abimin yanına geçmiştim, Derin'de Cenk abimin yanına geçti. Çok yorgun olduğum için direkt abimin göğsüne sinerek uyumaya çalıştım. Uyumadan önce saçlarımın arasında abimin elini hissetmiştim. Ama günün yorgunluğu ile uykuya daldım.
...
2 saat sonra
Kalkmaya başladığımda saçlarımda ki eller ayrılmıştı. Gülme sesini duydum "demek uyanabildin sonunda küçük hanım. " Diyen Deniz abin ile kaslarım çatıldı. Çatık kaşlarla etrafa baktım. Uykumu tam alamamıştım. 2 Gündür 2 saatlik uyku haliyle yatmemişti. Derin'e baktığım da oda uykudan yeni kalkmış gibiydi. Yola baktığım da daha bitmemişti ama akedemi gözüküyordu Hala çatık olan kaşlarım ile Deniz abime döndüm."Daha 10 dakika var niye uyandıriyosun ya beni. " Dediğimde güldü. Evet güldü. Gıcık. Elini omzuma attı ve yine Başımı göğsüne koydu "çünkü uyku sersemliğini gidene kadar atman lazım" Dedi. Ardından saçıma öpücük kondurdu ama hala sinirliydim ve çaticak yer arıyorum. o sırada Derin'de yeni uyanmış olacak ki Cenk abime döndü. "Peki beni niye uyandırdın acaba?" Diye sordu. Ve Cenk abimden Derin'i omzundan tutup göğsüne çekti. "Ayni şeyler senin içinde geçerli uyanınca çok sersem oluyorsunuz oraya öyle gidemedik o yüzden biraz erken kaldırdık." Diyince . Aynı anda kaşlarımizi daha çok çatık. Allah aşkına uykudan uyandıktan sonra aptal olmayan bir insan olamaz ya .Herkes böyledir ama abilerim... malesef o 2 tuhaf yaratığı bir kere bile uyku sersemi görmedim. Derin ile aynı anda "susun!"dediğimizde seslice güldüler Biraz biraz ayılmaya başlarken araba durmuştu önce abimler ardından ben indim. Arkamı dönüp Derin'e elimi uzattım ve göz kırptım "buyrun kraliçem" Dediğimde gülmeye başladı. Elimi tuttu ve hemen "çok incesiniz kralım." Dediğinde bende gülmeye başladım. Derin'i yanıma çektim ve önüme döndüm. Saray gibi bir akedemi, Olimpos akedemisi Diğerlerine döndüm "e hadi bakalım" dedim ve yürümeye başladık Bakalım hem bilmediklerimizi öğrenip, hemde Derin'in ailesini bulabilecek miyiz?
Düzenlenmemiştirr Merhabaaaaaa 3. Bölümün sonundan selamlarrrrr
Bölümler sizce nasıl gidiyor fikirlerinizi alalimmmm görüsürüzzzzz🩶...
|
0% |