@yagmurmuyummmm
|
Medya:Duru Akça
Akademiye girmiştik ve şuan mudüre'nin odadındaydık. Kadın hepimizi yavaşça süzüyordu. Bende onu süzmeye başladım, kumral saçları olan , kırklı yaşlarda duran yani neredeyse 150 yaşında, biraz kilolu ve kısa boylu bir kadın dı. Sonumda birbirimizi süzme işi bitmesi ile Cenk abim konuşmaya başladı. "Buraya hem kalacak yer bulmak için,hemde 24 yıl önce kaçırılan çocukların geri geldiğini bildirmek için geldik. Geldiğimizi zaten biliyorsunuzdur ama Buraya gelmemize sebep olan şey Derin'in yani 24 yıl önce kaçırılan çocuklardan. Güneşin çocuğu ailesi için döndü ve bizde onunla geldik. Bunun her yere duyurulmasını. Derin'in ailesini ulaşmasını istiyoruz" Dediğinde hepimiz onu onayladık. Bizde sözcülüğü ya ben, ya da Cenk abim yapardı. Kadın kafasını salladı "burada kalabilirsiniz ve burada derslere de katılabilirsiniz. Arkadaşınız için ise elimden geleni yapıp bu haberi duyuracağım. en kısa sürede umarım ailesine ulaşır" Dedi ve dışarıdan birine seslendi. Kadın iyi davranıyordu ancak hiç samimi değildi. Yüzünde ki gülümseme fazla yapmacık ve sahte duruyordu. Bunu sadece ben değil hepimiz fark etmiştik. İçeriye bir kadın girdi. O da herkes gibi demode bir giyim tarzına sahipti. Eğer artık buradaysak acilen Buraya yeni bir tarz ünlü etmem lazım. Böyle kesinlikle olmaz. Tamam bazıları çok güzeldi ama kimisi o kadar kötüydü ki anlatamam. İçeri giren kadın müdüreye bakarak "buyrun Naz hanım." Dedi müdüre yani Naz hanım bizi göstererek "yeni öğrencilerimize odalarını gösterir misin ?" Dediğinde öğrenci lafı ile kaşlarımı çatmak istesemde hala boş gözlerle ile bakıyordum. Yeni gelen kadın büyük ihtimal ile kahya bize kapıyı gösterdi.Arkasından yürürken bize kuralları anlatıyordu. Ama genelde hep ima vardı. Anlaşılan bizi sevememişti. "...Burda ders görmeye başlamış olabilirsiniz ama kimse size büyüleri bilmiyorsunuz diye özel ders vermicek diğerleri nereden devam ederse ordan devam etceksiniz eğer çok bilgi edinmek ve önce ki konuları öğrenmek istiyorsanız öğrencilere ait kütüphaneye gidin."Dediğinde şaşırdığım kısım büyüleri bilmediğimizi düşünmesi olmuştu. Anlaşılan bu bilgi henüz yayılmamıştı. Ancak illa ki yayılacak bu yüzden saklamanın bir anlamı yoktu."hanım efendi malesef sandığınız gibi özel ders gibi bir sıkıntımız yok. Ayrıca emin olun bildiğimiz büyülerin arasında buradaki öğretmenlerin bile bilmediği büyuler vardır."Dediğimde kadın şaşırmıştı. Hem böyle bir çıkış hemde böyle bir cevap beklemiyor olmalı. Şaşkınlığı atarak "sizin bildiğiniz büyülri benim küçük kızım bile bilir" Diyerek alay etti galiba kulağında problem vardı. "Sanırım beni anlayamadınız. Burada olmamız gerekli eğitimi almadığımız anlamına gelmez. Ayrıca siz bir çalışan olarak burda öğrencilere hep böyle saygısızlık yapar ,rahatça konuşur musunuz? Aksi takdir de müdüre hanım ile görüşüp şikayetlerimi bildirmek zorunda kalacağım. İnanın bana bunu yapmayı hiç istemiyorum." Diyip yüzüme sahte bir gülümseme kondurdum. Diğerleri bizi dinlerken Derin artık alışmış gibi bakıyordu bana. Cidden öyle bir bakıyor ki biraz sonra ne söyleyeceğimi sorsanız soylicek gibi. Kahya ne kadar sinirlense de bunu saklamaya çalışarak gülümsedi "Tabi ki herkese böyle davranmıyorum. Benim saygı gösterdiğim kişilerin ailesi her ay Buraya para ödüyor veya zeki oldukları için burda olmaya hak kazanıyorlar." Küçümseyerek bize baktı ve sonra "ama siz de gördüğüm kadarıyla bırak kendiniz para ödemeyi bir aileniz bile yok." Belki de bu sözlere üzülmem gerekiyordu ama bende tık yoktu hala boş gözlerle ona bakıyordum. Bunları derken babamı katmıyordu. Burda yalnız olduğumuzdan bahsediyordu. Ancak ben zaten eskiden de yalnız olduğum için alışmıstım. Babam sağoslun bana hep yalnız olduğumu hatırlatıldı. İnsan bunları en beklemediği kişiden duymaya alışınca başkaları koymuyordu. Her ne kadar kendime yediremesem de babam bana her nefret kustuğunde kalbim ona daha çok kırılırdı. Kendime yediremediğim kısımda buydu hala ona karşı kırılacak bir kalbim olması. Hala ona karşı kötü de olsa bir duygu beslemem. Ve en kötüsü tek bir kızım demesi ile bütün o kötü duyguların yerine umut,sevgi gelecek olması. "Dediğiniz gibi zeki olanlar da burda olmaya hak kazanıyormuş ve siz onlara saygı gösteriyormuşsunuz. Bence beni ve kardeşlerimi çok hafife almayın size benden bir tavsiye." Dediğim de artık sinirini gizleyemiyordu. Ama bütün kapılarını kapattığım için saygı ile konuşmak zorunda kaldığının farkındaydı. Abimlere ve Derin'e döndüğüm de abimler biraz önce ki lafın etkisindeydi. Böyle laflara alışık değillerdi. Olmasınlar Derin ise hiç umursamamışti çünkü onu arayan bir ailesinin olduğunu biliyordu. Kahya kadın "ben size odalarınızi gösteriyim efendim." Dediğinde de güldüm. Sonun da yerini öğrenmişti. İlerlerken hala o lafın etkisinde olsada belli etmemeye çalışan abilerimin arasına girip ne kadar imkansız olsada ellerimi omuzlarına atmaya çalıştım. Olmayınca vazgeçip kollarına girdim. "Hey! Lütfen bana o lafa o kadar takılmadığinızi söyleyin. Biz kardeşiz aileyiz unuttunuz mu? Ben orada neden tepki göstermedim sizce çünkü ben yalnız değildim. Benim yanımda abilerim vardı böyle düşündüm. O Kahya cadısı bizi üzmek istiyordu ve sizde ona istediğini veriyorsunuz. " Dedim. Ardından trip ile "yada sadece ben sizi yanımda hissediyorumdur. Bu tek taraflı bir duygudan ibarettir... belki de beni aileniz olarak hormuyorsunuzdur veya birbirinizi." Diyip omzumu indirip kaldırdım. Modelleri yerine gelmişti. Cenk abim"Birbirimizi ailemiz olarak görmicez de kimi gorücez Duru. Sadece bi an öyle Babamın yokluğunu fark etttik" Dediğinde kafamı salladım ve güldüm Bu duyguyu hiç bilemedim. Varlığını hiç hissedemediğim bir babanın, yokluğunuda hissedemezdim. Ama olsun. Alışmıştım " beni babamdan daha çok sevdiğinizi bildiğim için sıkıntı yok." Dediğimde güldüler. Sadece güldüler beni onaylicak hiç birşey yapmadılar. Evet modelleri yerine gelsin diye şaka yaptığım nadir anlardan biriydi. Ama yine de en azından kafalarını sallamalarını isterdim. ben olsam onlara "en çok siz" derdim. kırılmıştım ama belli etmedim Duru kimse için ilk gelen olamicaktı. abimler için bana hergün işkenceler eden adam ilk sıraydı. 2. Ben ve Derin Derin için ise tanımadığı ailesi ilk sıraydı 2.ben babam için en altta kim varsa o bendim. Zaten başka da biri yoktu. Duru herkes için 2. Seçenekti, onlar olmasa ölümü arzulayacak olan abileri için bile. Babamın bana yaptıklarını abinlere anlatmaya çalışmıştım. Ama malesef onlar bana bunun sonucu olarak yalanın ne kadar kötü bir şey olduğunu ve ilgi çekmek için kendine zarar vermemem gerektiğini anlamışlardı. Bir kere bile babamdan şüphelenmemişlerdi. Ama beni bir kere bile düşünmeden yalancı yapmışlardı. Üstelik sadece 1 kere anlamamıştım bir çok kez anlatmaya çalıştım. Her defasında susturuldum. ayni evin içinde onlar cenneti yaşarken, ben cehennemi yaşıyordum ama kimse anlamak istemiyordu. Abimlerin bana asla inanmayacağını anladığım da onlara anlatamyı bırakmıştım. Onlar ise yalan söylemeyi bıraktığım için bana hediye almışlardı. Daha sonra Derin vardı. babam onu ailesinden kaçırmıştı son umut gidip ona anlattığımda. Abimler bile bana inanmazken Derin inanmıştı. ben abimlere bir çok kez kırılmıştım. Ama üzülerler sinir anında onları kırarım onlarda bana babam gibi davranır diye korktuğum için kırıldığımı onlardan saklamak ile geçti yıllarım. En sonunda buna alıştım ve insanlardan bütün duygularımı saklamaya başladım. Tek bir kişi hariç.Derin Derin benim ablam. Abinler neyse oda o benim için. İnsanlardan duygularimı gizlerken bile beni anlayabilen tek kişiydi. Bu yüzden ona oynamazdım her türlu anliyordu zaten. Düşüncelerden çıkmama yardım eden şey kayanın sesiydi "burası Derin Hanım'ın odası. Güneş'in çocukları bu katta." Dediğinde Derin ile sarıldım ve ordan uzaklaşmaya başladık. 1 üst kata çıktığımızda koridorun başında Asiler yazıyordu .Asiler genetik olarak sinirli ve öfkelilerdir . Karanlığı simgelerler. Aynı zamanda kendilerinde insan üstü bir güç olmakla birlikte ilk doğdukları andan itibaren dövüşmeyi bilirler. Onların üstünde Denizciler vardı. Onlarda suyu simgelerdi. Yüzmeyi doğuştan çok iyi bilirler ve istediği yere istediği derinlikte bir Deniz yapıp sadece istediklerini boğularak öldürebilirler. Ve Deniz suyunu damlalara çevirip yağmur şeklinde yağdırabilirler. Kullanabilirsin bunlarda güzel güçtü.
1 kat daha çıkmıştık ve hala bitmemişti. Nu sefer de Ruhsuzlara gelmiştik. Ruhsuzlar kendi bedeninden çıkıp istedikleri yerde dolaşır eşyaların içinden geçerlerdi. Onları sadece biz ve istedikleri kişi görebilirdi. İnsanların duygularını okuyuyabilir ve istediği kişilere bu güçlerini kısa süreliğine verebilirlerdi. 1 özellikleri daha vardı ama bu çok kullanılmazdı insanların ruhunu yok edebilirlerdi. Biz hayatta tutardık onlar öldürürdü. Tabi bunu yapmak çok sık olmasada yapanlar vardı. Bizde de öldürme özelliği vardı hemde istediğimiz türlü. Şöyle anlatıyım istediğimiz klandan birinin bedenini ele geçirip birilerini öldürebilirdik bunlara ruhsuzlar da dahildi. Veya istediğimiz kişinin ruhunu bedenine girmeden hükmedip ona istediğimiz şeyi yaptırırdık. Bu güçte çok sık kullanılmazdı o yüzden anlamamıştım. Sonunda kendi kayımıza geldiğimizde rahatlamıstım. 4 kat çıkmıştık Ve asansör yoktu! Hepimiz kendi odamıza çekildiğimiz de rahatlamıştım. Sonun da güzel bir uyku çekebilecektim. Giyinme dolabına ilerleyip içinde gece yatmak için birşeyler baktım. Anladığım kadarıyla burda kadınlar içlik ile uyuyor. Onları giymek istemediğim için çantamdan ördekli pijamayı alıp banyoya geçtim. Gördüklerim ile daha çok sinirim bozuldu. Burada duş almak için şu ısıtılıyordu. Ben böyle bir yere gelcek kadar nasıl bir günah işledim ya. Pijamaları banyoda bırakıp dışarı çıktım. Ve bir tane hizmetliyi durdurdum. "Pardon, duş almak istiyorum da acaba bana ısıtılmış şu getirebilir misiniz?" Diye sorduğum da gülümseyerek kafasını salladı "Tabii ki siz odanız da bekleyin ben hemen getiriyorum." Dedi. Teşekkür edip odama geri döndüm. Yatağın karşısında ki koltuğa oturup düşünmeye başladım. En son ne zaman ağlamıştım? En son ne zaman bu gözlerden acıdan kan yerine göz yaşı akmıştı? gözlerimden kan akmıştı bunun sebebi fiziksel şiddetti. Zaten ona karşıda belli bir zaman sonra bağışıklık sağlamıştım. bunlar önemli değil ama benim merak ettiğim ben en son ne zaman kırgınlıktan, üzüntüden,açıdan dolayı bir tepki gösterip ağladım. inanması güç ama eskiden çok ağlaktım. Babam bu yüzden de bana kızardı ağlama seslerim duyulacağı için. ilk önce sessiz ağlamayı öğretti, sonra hiç ağlamamayı. abimler babamdan ilk önce sevgiyi ögrenmişken ben babamdan ilk ağlamamayı, acıya tepki vermemeyi öğrendim. Ne kadar canım acırsa acısın kimseye söylemeyip kendi acımı yok saymayı öğrendim. Diğerlerini korumak için. çünkü benim kendi hayatım benim için bile 2. Sıradaydı önce Derin ve abimler sonra kendim. hepimiz ölüm ile birin buruna miyiz? Ve sadece ben mi hayattayım? Benim ke di canımı 3'e bölüp onlara paylaştırmam lazım. Yoksa bencillik yapmış olurum. evet benim babam bana , hayatımın ne kadar değersiz olduğunu öğretti . Ölüm ile burun buruna sadece abimler değil bir yabancı bile olsa kendimi feda etmem gerektiğini öğretti. yoksa bencil biri olurdum. ve bencil insanlar sevilmez. eğer bencil olursam Abimler ve Derin beni sevmez. bu yüzden asla bencil olma hakkım yok. Birden kapı çalınca irkildim. Kendimi düzelterek "gir" dedim. Sesimin pürüzsüz çıkmasına dikkat ederek. Biraz önce sıcak su istediğim kadın gelmişti. "Suyumuzu getirdim efendim." Dediğinde hafifçe Başımı sallayarak teşekkür ettim. Kadın çıktığında bende duşa girdim.
...
4 saat sonra
Uyuyordum. Uykudan kalkmama sebep olan şey çalınan kapımdı. Yattığım yerden zorla kalkarak kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığım da Derin buradaki kadınların geceleri giydiği içliği ile kapımdaydı. Gözlerimi ovuşturarark uykulu bir sesle "Noldu Derin? Gece gece niye uykudan kaldırdın beni?" Diye sordum huysuzca. 1 kere ya 1 kere bırakın ben kendim kalkim. Uykudan uyandırılmak en sevmediğim şeylerden biriydi. "Duru beraber mi yatsak? Ben bi kabus gördüm de uzun zamandır görmüyordum biliyorsun. Bide burada ilk gecemeiz korktum biraz." Dediğinde güldüm. "Hadi gel abla beraber yatalım. Bende senle uyumayı özlemiştim zaten." Derin'e çok sık abla demezdim. Sadece o kendini kötü hissettiğinde söylerdim. Bu onun benim için değerli olduğu anlamına geliyordu ve bunu analdığı için iyi geliyordu. Birde ona oynamadığım için insanların arasında hislerimi anlatamadığımdan kendimi kırgın,kötü,üzgün hissettiğimde söylerdim. Ve bu aramızda bir mesajlaşma şekli gibi birşeydi. Tek kelime ile ne anlatmak istediğimi, Tek bakış ile ne hissettiğimi anlıyordu. Ona abla dediğim için içten bir şekilde gülüp yatağıma ilerledi. Bende yürüyüp yanına yattım. Direkt göğsüne kıvrıldığımda biraz seslice güldü. "Hep senin benden daha olgun olduğunu söylüyorsun ama her yalnız kaldığımızda yanımda çocuklaşıyorsun. " tebessüm ederek ellerimi beline doladım ve kafamı göğsüne daha çok yerleştirdim. "Sende benim yanım da çocuklasiyorsun" Dediğimde oda tebessüm etti. "Evet bende senin yanında çocuklasiyorum ama benim huyum bu yakın hissettiğim kişilerin yanında çocuklaşırım. Ama sen hem sadece benim yanımda çocuklaşiyorsun hemde annelik yapıyorsun." Derin bir nefes verdim "Senin de dediğin gibi benim huyumda yakınlarımı koruyup sahiplenmek. Yani annelik iç güdüsü ama senin yanın da tüm sırlarımdan tüm yüklerimden arınıp gerçeklerimle çıkabiliyorum. Ve tek senin karşına bu şekilde çikabiliyorum abla . Abimler bile bana inanmıyordu tek sen inadın. Belki abartı gelcek ama ben seni abimlerden öte görüyorum. Herkes bir yana sen bir yana. Ayrıca sende bana annelik yapıyorsun abla. Tüm yakınlarına çocukluk yapan Derin, biz yalnız kaldığımızda bana annelik yapıyor." Ona daha sıkı sarılıp devam ettim. "Biz çocuk olmadık abla. Ve kimsede bize aile olmaya çalışmadı. Abimleri saymıyorum. Onlar hiç birşey bilmiyor. Daha yeni senin aslında aileni unutmadığını, özlediğini öğrendiler." Alayla güldüm. "Benim ile ilgili ise hiç bir şeye inanmadıkları için bilmiyorlar." Dediğimde saçlarıma bir öpücük bıraktı. Çocuk gibi neşelenip yerimde kıpırdadım. Derin'in bir öpücüğü bile beni mutlu hissettiriyordu. Çünkü tüm gerçeklerim ile beni kabul ediyordu Derin uykulu bir sesle "Duru..." diye mırıldandı. Efendim der gibi bir ses çıkardım. "Ben ailemi bulmak üzereyim Duru..." gülümsedim "24 yıllık bir özlem bitmek üzere Duru..." Dediğinde aklıma birşey geldi. Ben Derin için 2. Sırayım demiştim. Ama bundan emin değildim. Sormuyorum çünkü cevabından korkuyordum ve ben ondan duygularımı guzleyemezdim. "Abla"dedim "gerçek aileni bulduğumuzda beni unutur musun? Yani annen olcak. Baban olcak. Belki kardeşlerin olcak. Ben seni ablam gibi görüyorum. Ama ya kardeşlerin olupta benim ile yakın olmanı istemezlerse. Biliyorum çok saçma sorular ama bilmiyorum korkuyorum abla. Beni tek gerçeklerimle bilen sensin beni bırakmandan korkuyorum abla." Dediğimde dolu gözlerle bana bakıyordu. Tebessüm etti."Duru,evet ailemi bulmak üzereyim çok mutluyum, onları çok seviyorum. Ama onlar ailemse sende benim tek kişilik ailemsin. Onların biri sadece benim tek birşeyim olabilir. Ama sen benim hem annem,hem kardeşim oldun. Onlar ailem olarak kalır ama sen herşeyimsin. Benim için 1. Sırada her daim sen varsın ablacım. Nolursa olsun sen hep 1'din hep de 1 olacaksın." Dediğinde çocuklar gibi mutlu oldum. Çenemi göğsüne dayadım ve bakışlarımı ona çevirdim. Sadece onunlayken çıkan bir ses tonuyla."gerçekten mi?" Diye sorduğumda başını salladı. "Gerçekten ablacım" Dediğinde gülücükler saçmaya başlamıştım. "Seni çok seviyorum abla." Dedim "Ayrıca bugün sana çok "abla" dedim farkındayım beni hep böyle yakalayamazsın değerini bil" Dediğimde güldü. Saçımı okşamaya başladı "hadi uyuyalım" Dediğinde kafamı sallayarak gözlerimi kapattım. Ben Duru Akça ,ablam Duru Akman'ın gözünde 1. Sıradaymışım Ben Duru Akça , bugün ilk defa en samimi şekilde biri için değerli olduğumu hissettim.
DÜZENLENMEMIŞTIR
merhabaaaa bölüm sizce nasıldı biraz Duru ve Derin ağırlıklı olsun istedim. Onların arasındaki ilişkiyi anlayalım diye. Bi dahaki bölüm birkaç güne gelirr görüşürüzzz🩶... |
0% |