@yagmurmuyummmm
|
Yeni bölümden herkese selammm. Bayadır bölüm atamıyorum. Fena şifayı kaptım. üste bide şarkı bıraktım. Ben çok severim sizde dinleyin istedim. Neyse bölüme geçelim. Oy vermeyi ve paragraf arası yorumları unutmayın.
Alışmıştım artık Babamın beni sevmemesine ama bazen cidden ağır geliyordu. Taşıyamayacağım kadar ağır. Sırtımda kambur çıkacak kadar ağır. Derin bana dönerek "Duru iyi misin?" Gülümseyerek ona döndüm."Neden kötü olayım abla? Babam benden nefret ediyor bunu zaten ikimizde biliyoruz. Eğer kötü olacak olsaydım hayatım boyunca kötü olurdum. Sen beni hiç kötü gördün mü?" Gülerek kendimi avutmaya çalışır gibi "benden nefret eden birini neden sevim ki? Sevmediğim birinin laflarını neden ciddiye alayım abla?" Dedim. Bunları umursamazlık ile dediğim için adamlar şaşırıp cidden uzulmedigimi düşündü. Ama Derin anladı. Bu yüklerin altında ezildiğimi anladı. ablam beni zaten hep analdı. Derin sanki anlamamış gibi yapıp adamlara döndü. Ona kalsa şuan yanıma koşup bana sarılırdı, ama başkalarının yanında duygularımın belli olmasını istemediğim için daha önceden bana söz vermişti. "Demek o Halit şeytanı bizi öldürmek için sizi çağırdı. " dudaklarını büzdü "ölümümüzün daha yakışıklı birilerinin elinden olmasını isterdik oysa." Dedi. Daha sonra yavaşça sırıtmaya başladı. "Neyse ki henüz ölmek gibi bir isteğimiz yok" Dediğinde duygularımdan sıyrılıp bende güldüm. Bu sefer ben " eeee hadi gelsenize bizi öldürmeye" istesem şuan ikisinin ruhuna hükmedip direkt öldurebilirdim. Ama biraz eğlence güzel olur. Kumral olan bana, esmer olan Derin'e doğru ilerledi. "Derin savunmanı sakın bozma" her dovuşte aynı şeyi söylüyordum. Biliyorum ben demesem de bozmadı ama endişeleniyordum. Adamın yüzüme savurduğu yumruğu hızlıca tuttum ve karnına tekme attım. Hafif sedelendi ama devam etti. Yumruk yumruğa dövüşürken elimizde silah olmadığı için yüzüme özellikle dikkat ediyordum. Adam yüzümü özellikle koruduğunu anladığında oraya efor sarf etmeyi bırakmıştı. İlk önce sağ elimi kaldırıp onu yanıltmıştım ve o sağ kolumu tutmaya çalışırken sol elimle yüzüne sert bir yumruk atmıştım. iki elimide kullanabilmenin avantajları. Sersemliğinden yararlanıp hızla diz kapağına tekme geçirdim. Yere düştüğünde tam kafasına tekme atacakken ayak biayakmden tutup benide düşürdü. Üstüne çıktığımda yüzüme gelecek bir darbe için her an savunmadaydım. Adam bunu biliyormuş gibi orayla kendini yormayın omzuma yumruğu geçirdi . Ben yüzüme beklediğim için bunu engelleyememiştim. Üstünde gülerek "kabul etmek gerekirse dövüstüğüm en iyi adamlardansın." Diyip göz kıptım " ama dediğim gibi "adamlardan" Senin gibi bir çok kişiyi helak ettim ben" Dediğimde o tam bana cevap verecekti ki şah damarına sert bir yumruk attım. Bu darbe onu baya etkilediği için hızlıca her yerine sert darbeler bırakmaya başladım. Bir darbenin etkisinden kurtulup diğerine girdiği için karşılık vermiyordu. En sonunda birinci kapanmıştı. Kedni kendime "beni öldürmek için gönderdiği adama bak. Boks torbasında beter oldu." Diyip ayağı kalktım . Derin'e döndüğümde Adam ile hem flört ediyor hem savunmada kalıyordu. Böylelikle bazı yerlerde boşluğunu yakalayıp bir kaç tane bildiği basit hamlelerden yapıyordu. Arkalarından yaklaştığımda Derin benin görmüştü ama belli etmedi. Napacağimi anlamıştı çünkü. Onlara yaklaştiğımda Adam daha beni fark etmeden ense köküne sert bir tekme attım. Ölümsüzlüğün bünyesi fanielre gire daha güçlü olduğu için basılmamıştı baya bir sersemlemisti. Derin hızla dizine tekme atarak yere düşürdü. Tam kendine gelmişti ki izin vermeden boynuna yandan sert bir tekme attım. Boynuna aldığı 2. Darbe olduğu için bayılmıştı. Öldürüp kurtulmak için yanlarında bir silah var mı diye baktim. Ama yoktu. Olsa üstümüzde kullanırlardı zaten. "Salaklar öldürmeye geliyor ama yanlarında silah getirmiyor. Bir ölümsüzü boynundan kesmeden yada kalbine zarar vermeden nasıl öldürmeyi düşündüler acaba." Dediğimde Derin'de beni onayalmıştı. "O kadar boşuna mı bayılttık ya. Bir ormanda hiç mi kesici alet olmaz!" Dediğinde ona çök katılıyordum hayır ruhlarına hükmediğim dicem ama ruhları şuan uykuda. Normal bir uyku olsa tamam ama baya darbe aldılar böyle bir uykudan uyanırlarsa kontrol etmem zorlaşir. Bedenlerine girsem yine uykuda olucam. Uyandığımda diğerine uyanmış olcak hangi biriyle uğrasim. Aklıma gelen fikir ile Derin'e döndüm. "Dillerini çarpalım mı ? Zaten ölmicekler belli illa ki uyanacaklar. Ama uyandıklarında bizden onlara kalıcı bir hasar bırakmış oluruz." Dediğimde güldü ve beni onayaldı "Uzun zamandır hep öldürüyordu sıkılmaya başlamıştım zaten." Dediğinde ben esmer adamın ağzını açmış Derin'e bakıyordum. Cızırtılar çıkararak adamın ağzının içine yıldırım düşürdü. Acının etkisiyle uyanacaktı ama ona yarım günlük uyku büyüsü yaptım. Büyülere onları öldürebilirdik ama kara büyüyü çok kullanırsak bir daha hiç bir büyüyü kullanamazdık. Aynısını kumral adamda da yapıp onların yanından ayrıldık.
1 saat sonra:
Derin ile Akademiye gelmiştik ama hava çoktan kararmıştı.tam Akademiye girdik ki abimleri görmemiz bir oldu. Tabi yanlarında olmazsa olmaz üclümüz de var. Hızlı adımlarla ilerleyip yanımıza geldiler. Abimler aynı anda "neredesiniz siz?" Dedi. Sıkkın bakışlarla onlara bakarken "ormana çıktık biraz abi. Niye endiselendiğinizi anlamadım." Dediğimde ters bakışlara maruz kaldım. "Hiç bilmediğimiz bir yerde ikiniz tek başına ormana çıkıyor endişelenmemiz sence de normal değil mi" Dedi Cenk abim. "Biz kaybolmayız Cenk. Bunu biliyorsunuz ." Dedi Derin. Kafamı sallayarak onu onayladım. "Ya karşınıza birileri çıksaydı. Daha bugün siz dediniz burasının tehlikeli olduğunu." Deniz abim bunları Dediğinde göz devirmemek için kendimi zor tuttum. "Abi birileri bizim karşımıza geçse bizde onlara karşılık veririz. Başka napcaz aşk hayatımızı mı konuşcaz? Cidden komiksin. " dediğimde biraz rahatlamışlardı. Ancak şöyle birşey vardı. Biz o adanalrla gerçekten aşk hayatımızı konuşmuştuk. Ben ölürler diye rahattım ama malesef ölmediler! Derin ile göz göze geldiğimizde gülmemek için kendini sıkıyordu. Kimse görmeden hızla yanımızdan ayrıldı. "Başka birşey yoksa bende gidiyorum " Dediğimde kafalarını salladılar kendi katıma gelip tam odama girecekken ayrılmaz üçlümüzü gördüm. Bana doğru geliyorlar diye durdum. Yanıma varlıklarına ilk Uğur konuştu."Bugün ormana 2 adam tam sizin ormana gittiğiniz saatlerde girmiş. Onlarla karşılaştınız mi?" Dediğinde güldüm. Ne sanıyordu acaba? Yeni tanıştığım birine herşeyi anlatacağımı falan mı? "Karşımıza kimse çıkmadı. Ormana gittik oturduk biraz sohbet ettik döndük.saattin nasıl ilerlediğini de farkında değildik. Ama siz böyle korkuyla sorunca keşke çıksaydı demiyor değilim. En azından korktuğunuz birileri yok olurdu." Dediğimde başta rahatlamış,sonda kaşları çatılmıştı . "Korku değil bu endişe" Dedi Deniz. Diğerleri de ona katıldı. Kaşlarım havaya kalktı. "Henüz tanıyalı 1 gün olmamış biri için neden endişeleniyorsunuz?" Dediğimde biraz sinirlenmişlerdi ,ama belli etmiyorladı. "Neyse, size iyi geceler " dedim ve odama girdim. Hızlıca sıcak su isteyip güzelce duş aldım. İçlik giymek istemiyordum ama malesef pijamalarımı görevliler yıkamaya götürmüş. Üstümü de giyinip odadan çıktım. Yataklar çift kişilikti bu yüzden yastıklar zaten 2 taneydi. Almama gerek yoktu. Aşşağı hızla inerken bir bedene çarptım. bu saatte? Önüme baktım kim diye ama bir yüz yerine geniş bir göğüs gördüm. Yüzümü baya bir kaldırdığım da. Uğur'u gördüm. Heryerden çıkıyordu. Kafamı oluştururken oflayarak yüzüne bakıyordum "önüne bakarak yürümeyi deneye bilir misin?" Dediğimde gülüyordu. sinirimi bozmaktan başka bir işe yaramıyordu. "Zaten önüme bakıyordum." Dediğinde kaşlarım havalanmıştı. "Ben hızlı iniyordum o yüzden fark etmedim. Ama sen onüne bakmana rağmen bilerek yaptın yani." Dediğimde kendini sıkıyordu kahkaha atmamak için "Ben önüme baktığımda sen gözükmiyorsun ki" Dediğinde kaşlarım öyle bir çatılmıştı ki . Cevap vermeden yürümeye başladım. Yürürken "kısa olduğumu biliyorum da böyle de yüze vurulmaz ayıp diye birşey var."Diye homurdandım. Ama biraz yüksek sesle söyledim galiba. Uğur'un artık tutamadığı kahakası bunu onayladı. Hızlıca bir alt kata inip Derin'in kapısına yapıştım. Kapi açıldığı an Derin'e bile bakmadan odaya girip kendimi yatağa attım. Derin bile benden uzundu Ne güzel rahat rahat yatcaktım ama ben rahat dursam insanlar durmuyor. "Derin senin boyun kaçtı?" Dediğimde bana bakarak kaşlarını kaldırdı. "1.75'de neden sordun?" Ağlamak istiyorum. Sinirimi yok saymaya çalışarak yatağa daha çok yerleştim."boşver gereksiz bir konu." Dediğimde peki der gibi kasabasının sallayıp yanıma yattı. Anında göğsüne kafamı koydum. Kollarımı da beline doladığımda beklediğim hareketi yapıp saçlarımı okşamaya başladı. "Abla" Dediğimde efendim der gibi bir mırıltı çıkardı. "Babam neden beni hiç sevemedi. Ben ona hiç birşey yapmadım ki. Gerçekten bu nefretin tek sebebi kız olmam mı? Başka birşey daha olmalı." Dediğimde kısa biran elleri duraksadı sonra hemen devam etti. "Ablacım, baban gibi insanları anlamak zordur. Onları ancak onlar gibi olanlar anlar." Dediğinde anladım. Bu sorunun cevabı yoktu . Babam gibiler nefret etmek ister ve nefret eder. Bunun için büyük sebepler gerekmez. Sesli nefes almanız bile onlara batar ve sizden nefret etmek için bu neden onlara yeter. Birşey söylemeyip gözlerimi kapattım. Saçlarımda dudaklar hissedince gülümsedim. Biraz sonra uykuya dalmışım.
...
Sabah uyanmış hala uzanıyordum. Bir bacağım Derin'in üstündeydi. Başım hala göğsünde. Uyandırmak istemiyorum çünkü kendinden biliyorum uyanınca huysuzlaşıyor. Yavaş yavaş oda uyanmaya başlamıştı. Gözlerini açıp uykusunu almış olacak ki gülümsemişti. Bende ona karşılık verdiğimde "kendi isteğim ile uyanmayı özlemişim." Dedi . Daha geniş güldüğümde. Ona bakarken "bugünün anlamını biliyorsun dimi?" Dediğimde iç çekti. "Ailemin kim olduğunu öğrenicem." Dedi ve güldü. "Yıllar sonra asla bitmicek dediğim bir özlem bitecek." Dediğinde arkadan yanına yaklaşıp ona sarıldım. "Hadi giyinelim" dedim ve Derin'den ayrılıp dolaba ilerledim. Çoğunluk olarak elbise vardı . Bir kaç parça pantolon, gömlek,tişört ve onlara uygun korseler vardı. Normalde elbise giyerdim ancak bugün rahat olmam lazımdı. Elbise ile dövüşte zorlanırdım. Siyah bol paça bir pantolon, üstüne beyaz bir gömlek, gömleğin üstünede göğüs altımdan korse giymiştim. Derin ise açık renk dünkü elbisesine benzeyen ancak daha sade bir elbise giymişti. Bana baktığında "Seni siyahlar içinde gördüğüm nadir anlardan" Dediğinde bende gülmüştüm. Siyahı sevmiyor değildim sadece diğer renkler daha çok hoşuma gidiyordu. "Ara sıra değişikler iyidir" Diyerek göz kıptım. Başını iki yana sallayarak güldüğünde bende sırıtmaya başlamıştım. "Hadi gidelim" Dediğimde oda kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı. Dışarı çıktığımızda yüzümü biraz daha ciddilestirmiştim. Abimleri görmüştük ama yanlarında 2 kız vardı. Bizim bankta oturuyorlardı. Derin'in kaşlar çatılmıştı bile ben ise ifademi saklıyordum. Yanlarına gittiğimizde kızlar ve abimler Derin bir sohbette gibi duruyorlardı. Çünkü bizi bile fark etmemişlerdi! İfadesiz bir şekilde onlara bakarken Derin "Deniz?,Cenk?" Dedi. Bakışlar bize döndü. Hadi Deniz abimi anlıyorum. Ama Buraya geldikten sonra herkese soğuk Cenk abim değişmeye başlamıştı. Boş gözlerle kızları süzerken ikiside meydan okurcasına bize bakıyordu."Daha zekilerini bulamadınız mı?" Diye sordum. Bu sorumla kızlar öfkelenmiş, abimler anlamazcasına Derin ise beklediği an gelmiş gibi bana bakıyordu. Deniz abim "Daha hiç konuşmacılar bile onu nereden anladın?" Diye sorduğunda yüzümü ona çevirdim. "Henüz yeni tanıştıktan adamların kız kardeşlerine meydan okurcasına bakıyorlar. " kaşlarımı kaldırarak alayla kızlara baktım "sanki bunca yıllık kardeşlerinden daha değerlilermiş gibi. Biraz zeki olsalar meydan okumak yerine yalandan bile olsa iyi davranırlardı" Dediğimde kızlar sinirden hızla kalkıp gitmişti. Derin ile kızların boşalttığı yerlere oturup arkasından güldük. Yani Derin benim yerime de güldü. Ben hala ifadesizliğimi koruyordum. Cenk abime döndüm "değişmeye başlamışsın abi. Eskiden kızlara yüz vermeyen, bizim dışımızda kimseye mimik yapmayan Cenk akça nerede acaba? Veya şöyle sorim, neden birden değişmeye başladın." Dediğimde gülmüştü. "Artık insanlardan saklicak birşeyim yok. Bu yüzden içimden geldiği gibi davranıyorum." Dediğinde kafamı salladım. Karşıdan ayrılmaz üçlüyü gördüm. Neden geldiklerini bildiğim için hiç sorgulamadan onlara bakmaya başladım. Uğur merhaba bile demeden "birazdan dövüş alanı hazır olur herkes bizi izlicek hazır mısın?" Diye sorduğunda anlamadığım kısmı, neden herkes bizi izliyor? Sorun olmaz ama neden yani. "Neden herkes bizi izliyor" Dediğimde hızlıca "burda çok fazla dövüş yapılır ve çoğu izlenir. Ki bu olmasada klan liderinin oğlu ile dövüşecek kişiyi merak ediyorlar. " Dediğinde güldüm. Kendisi halkı için yenilmez gözüküyor olmalıydı. "E hadi gidelim ozaman "Dediğimde bizimkiler benim yanımda, ayrılmaz üçlü diğer tarafımızda. Dövüş savaşına doğru giderken Uğur'a doğru bakarak "doğrudan bir dövüş mü olacak, yoksa kılıç ile mi?" Diye sordum. "Bizden daha iyi kılıç kullanan bir ırk yok. Bu yüzden kılıçta hiç şansın yok. Bana kalırsa doğrudan diyorum " Dediğinde kaşlarım alayla havaya kalktı. "Daha önce beni kılıç kullanırken görmüş gibi davranıyorsun." Dedim tam bir şey diyecekken. Ben lafıma devam ettim."kılıç kullanıyoruz" Dediğimde şaşırmıştı ama belli etmedi. Konuşa konuşa ilerlerken sahaya varmıştık. Deniz,Demir ve bizimkiler önde yerini almıştı. Bizde sahanın içine girmiştik. Bizi görenlerin çoğu Uğur'a tezahürat yapmaya başlamıştı bile. Bana ise Küçümseyerek bakıyorlardı. Ah, cidden mi? Bir kadının erkeğe karşı küçümsenmemesi için illa ki hepinizin dilini mi koparmaliyım? Karşımda ki bir Asi olduğu için de böyle bakıyor olabilirler ama ilk olarak daha beni tanımıyorlar ne yapıp ne yapamayacağımı bilmiyorlar. İkincisi eğer karşımda diğer klanlardan bir erkek olsaydı yine böyle bakacaklarından neredeyse emindim. Her neyse ben kendimi biliyorum bu bakışlarında beni etkilicek hali yoktu. Kılıçları doğru ilerleyip hepsini inceledim. Her çeşit vardı en iyisinden en kötüsüne kadar. En iyileri genelde benim kadar oluyordu . Taşırdım ama normalden daha çabuk yorulursun. Bu yüzden ortalama bir kılıç tercih ettim. Uğur'dan benim alamadığım kılıcı almasını bekledim ama neredeyse benle aynı olan bir kılıç tercih etti. Şaşkınlığımı dışarı yansıtmayarak hiç birşey sorgulamadan önüme döndüm. Oda karşıma geçip benim gibi omuzları dik sağ ayağı hafif önde bir pozisyona geldi. Ve bundan sonra biz sustuk. Kılıçlarımız konuştu.
1 saat sonra:
1 saat geçmişti. Her ikimizde de hasar yoktu. İkimizin de hem savunması çok iyi, hem saldırıları çok iyiydi. En sonunda Uğur konuştu "kılıçta beklediğimden daha iyiymişsin. İlk defa kılıç ile olan bir dövüşte bu kadar zorlandım. " Bunu zaten biliyordum. Bizimkiler dışında herkes şaşkındı. Demir ve Deniz bile böyle birsey beklemiyormuş gibiydi. Diğerlerini söylemiyorum bile. Hepsinin ağzı şaşkınlık ile açılmıştı. Ve artık bana biraz önceki bakışlar ile bakmıyorlardı. Bir dövüşte asla konuşmadım. Her ihtimale karşı dikkatimin dağilmaması gerekir di. Ancak Uğur konuşmuştu ve konuşurken hamlesi yavaşlamıştı. Bundan yararlanıp hızla omzuna kılıcı sapladım. Diğer taraftan çıkmamıştı ama olsun. Yarım saat geçtikten sonra Uğur ile bir anlaşma yapıp ilk kan döken kazanır demiştik.Aksi takdirde bu işin çok uzayacağinı biliyorduk. kılıcı geri çekip aşşağı indirdim. "Evet kılıcı çok iyi kullanıyorsun. Ancak dövüşü etkilicek şeyleri bilmiyorsun anlaşılan. İlk kural dövüş sırasında asla konuşmamalısın. Bu senin hamleni yavaşlatır. İkinci kural, diyelim ki konuştun. En azından uzun cümleler kurma." Dediğimde gülüyordum. Ayni şekilde yine bizimkiler dışında herkes şaşkındı. Kılıcı en iyi kullanan asilerin liderinin oğlunu yenmiştim. Uğur'u şaşkınlığıyla yalnız bırakıp izleyenlere döndüm. "Umarım bir daha kimseyi tanımadan küçümseyici bakışlar atmazsınız. Veya bir erkeğe karşı kadın olduğu için hemen kaybeder gözüyle bakmazsınız. Aksi takdir de hepinizin dilini kontrolden geçirmek zorunda kalacağım. Emin olun bunu hiç istemiyorum. Ancak şunuda bilin ki istediğim şeyler olmazsa istemediğim şeyler yapmaktan çekinmem" dedim. Kılıcı sakince yerine bırakıp sahadan çıkıp bizimkilerin yanına gittim. Hepsi bir arada "harikaydın" Dediklerinde güldüm. "Ben her konuda harikayım. Bunu siz biliyorsunuz zaten. Sadece şuan bilmeyenler de bir kısmını öğrenmiş oldu." Dedim omzumu silkerek. Derin'e dönüp "beni burada bekleyin. Üstümü değiştirip geleceğim. Sonra direkt müdürenin yanına gideriz" Dediğimde kafasını salladı Onları arkamda bırakıp hızla odama çıktım. Dolabı karıştırmaya başladığımda güzel bir elbise ve korse dikkatimi çekti. Dün giydiğime göre çok sadeydi ama hep öyle giyinemezdim. Giyinip aynadan kedime baktım. Beyaz kare şeklinde boynumun gözüktüğü bir elbiseydi. Üstüne ise karışık renklerden çiçekli bir korse giymiştim. Aynadaki beni çok beğenmiştim. Tek problem saçlarım dağılmıştı. Hızla onlarada şekil verip odadan çıktım. Ancak çıkar çıkmaz bir göğüs karşılaşacağımdan haberdar değildim. Kafamı kaldırdığım da Uğur'u gördüm kalp krizi geçiricem artık. Her yerden çıkıyor. Hiç bir mimik göstermeden "noldu?" Dedim. Soğuk tavrıma aldırmadan "tebrik etmek için gelmiştim. Hızlıca gidince fırsat olmadı." Dedi. "Tamam tebriğini aldım. Bir daha bana o kadar kolay meydan okumaman gerektiğini anladın sayıyorum. Şimdi çekilirken gitmem gerek." Dedim tek nefeste. Birşey söyliyecekti ama omu dinlemeden. Yanından sıyrılıp hızla bizimkilerin yanına indim. Arkadan "Keşke beni de bir dinleseydin" diyen sesini duymuştum ancak şuan Derin'i daha fazla bekletmek istemiyordum. Bahçeye çıktığım gibi oturdukları yerden ayaklanmışlardı. Derin hızla yanıma gelip koluma yapıştı. "Hadi hemen gidelim."Dediğinde bende ona ayak uydurarak hızlıca yürümeye başladım. Abimler arkadan bize yetişmeye çalışıyordu. Deniz abim arkadan "acaba diyorum ki hani biraz saki-" devamını getirecekti ki Derin "Deniz eğer çarpılmak gibi bir derdin yoksa sus ve yürü" Dediğinde bende onu onaylayarak devam ettim. Müdürenin kapısına vardığımızda Derin acayip heyecanlıydı. Kapıyı çalıp daha "gel" komutu duyulmadan içeri dalmıştı. Müdüre bu davranışa hazırlıksız yakalanarak direkt "odama böyle dalan münasebetsiz kim!" Kaşlarım havaya kalkmıştı. "Biziz müdüre hanım o münasebetsizler" Dediğimde direkt kendini düzeltti. Anlaşılan bizim hakkımızda bilgi almıştı. Hafiften bir korkuyor gibiydi. "Noldu? Bir sorun mu var?" Dedi biraz önce ki ses tonuna göre çok daha yumuşak bir ses tonu ile konuşmuştu. Derin hızla "Ailemin kim olduğunu öğrendiniz mi?" Dediğinde müdüre hanım neden böyle içeri daldığımızı anlamıştı. "Öğrendim" Dedi. Derin beklentiyle bakmaya başladı. Direkt söylesene işte ya. Başka bir evrende bile Acunlar insanı salmıyor. "Derin gökay" bize döndü " babanız Halit bey adını değistirmemiş bu bize kolaylık sağladı " geri koynuya dönüp "Derin gökay. Işıĝın çocuklarından klan liderinin en küçük kızı. 3 tane abisi var. 1 tane ablası. Babası Fırat gökay. Annesi Elif gökay." Hepsi şaşırmıştı. Tabii bende şaşırmıştım ancak diygu göstermeme diyincede ben. Derin'in demek ki bu yüzden ışığı bu kadar güçlüydü. Derin elbette bir zamanlar bunları hatırlıyordu ancak benim de elimde olmadan unuttuğu bazı şeyler oluyordu. Müdüre konuşmaya devam etti. "Onları hala unutmadığını öğrendiklerinde çok sevindiler. Seni yarın krallıklarına çağırıyorlar. Hem herkese kaçırılan kızlarının geri döndüğünü haber etmek hem de seninle hasret gidermek istiyorlar. " Dediğinde Derin'in mutluluktan gözleri dolmuştu. birinin daha problemi çözülmüştü. Duru Akça yine birine yardım edip problemini çözmüştü. Ve hala bekliyordu birinin de ona yardım etmesini. Ancak bilmiyordu ki artık istesede kendi problemleri çözülecek gibi değildi.
Bölüm sonuuuuuuuu Eveeeet bölüm hakkında fikirleri alalımmmm. en sevdiğiniz kısım hangisiydi? Gelecek bölümde Derin ailesi ile yüz yüze gelecek sizce nasıl olacak? Gelecek bölümler için istek sahneler varsa buraya alalım. Okuldan ve hasta olduğum için bölümleri çok hızlı atamıyorum. Ve beni anlayacağınızı düşünüyorumm. görüşürüzzzzz🩶...
|
0% |