Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@yagmurmuyummmm

selamlar ,selamlar,selamlar efenim günleriniz aydın olsun.(geceysede beni görünce aydınlanmıştır kafayı takma)

eveeeeeeet yeni bölüm ile sizlere gelddiiiim. Hoş geldimm

Evet kendi kendimi karşılıyorum. Ve hayır psikolojik sorunlarım yok.

üste yine çok dinlediklerimden bıraktım. Okurken dinlemek isteyen dinler artık.

daha da boş yapacak bişey kalmadı. Sizi bölüme doğru ağırlamak en iyisi.

7. BÖLÜM...

Derin'i böyle gördükçe bu derece mutlu olmayı bende tatmak istiyordum. Hayır kardeşimi kıskanmıyorum aksine onun adına seviniyorum. Sadece merak. Gerçek mutluluğu merak ediyorum.

Derin gülücükler saçıyordu. Ne derece mutlu olduğunu anlamak mümkün değildi. O kadar kendinden geçmişti.

Kafamı gülerek iki yana salladım ve müdüreye döndüm."krallık tam olarak nerede? Ve oraya nasıl ulaşabiliriz?" Dediğimde Derin "Yarın değilde bugün gitsek olmaz mı?" Dedi.

Müdüre hepimizie bakarak." Orası senin ailenin krallığı istediğin zaman gidebilirsin. Krallık Işık şehrinde. Siz atlar ile gideceksiniz. At binmeyi biliyor musunuz?" Dedi.

Her türlü eğitimi almıştık. Bunun içinde at binmek de vardı. Döndümüz de çok iyi at binerdik. Bunu sadece dersler için değil hobi olarak yapıyorduk. Mesela benim en sevdiğim hayvan attır.

"Evet biliyoruz , ama yolu bize göstermek için rehber lazım. Atın üstünde yön büyüsü yapamayız. Kaza ile sonuçlanabilir." Dediğimde kaşları havalandı.

"Yön büyüsü?" Yok artık ama hadi öğrenciler neyse ama müdüre bile en önemli büyülerden birini bilmiyordu.

"Müdüre hanım burada öğrencilere büyü öğreniyorsunuz ama siz bile bazı büyüleri bilmiyorsunuz. Artık neden çoğu kolay büyüyü yeni öğrendiklerini anlıyorum." Dediğimde rahatsız olmuştu ama hemen kendini düzeltti.

"Sizin için rehber ayarlayacağım. Daha fazla birşey yoksa çıkabilirsiniz." Dediğinde başta abimler sonda biz sırayla çıktık.

Deniz abim direkt "Derin her yerde şöhretini korumaya devam ediyor anlaşılan. Bakalım bize nolacak" Dediğinde hepsi gülmüştü.

Ben ise hala donuk bir şekilde ilerliyordum. Cenk abim "dışarı çıkalım " Diyince hepimiz kapıya yöneldik.

Gelirken görmüştük atlar arka taraftaydı. Oraya yönelecekken arkadan bize seslenen sesler duyduk.

Ve tabi ki ayrılmaz üçlü tam karşımızda. Şaşırdık mı?

hayır

Karşımıza geldiklerinde Duru ile Demir direkt birbirlerine baktılar. 1 saniyeden bile kısa diyebilirdim ama yakalamıştım.

Uğur "biraz önce aceleyle gittin. Şimdide atların olfuğu yere doğru ilerliyordunuz. Bir yere mu gideceksiniz?" Dediğinde artık anlamıştım cidden sapıttı böyle de her yerden çıkılmaz ki.

"Evet gidiyoruz da, siz böyle her yerden çıkmaya devam mı?" Dedim. Drniz alay ile gülerek Uğur'a baktı. "En sonunda bunu soracağını soylemiştim." Doyip bana döndü "sen bunlara alış artık çünkü seni salacak gibi durmuyor " Dediğinde meraklanmiştım.

Yeni tanıştığı birine Aşık olamazdı henüz 2 gün olmuştu tanışalı bunun altında başka birşey vardı ama şuanlık sorgulamıyorum.

Uğur Deniz'i Takmayıp "nereye gidiyorsunuz siz buraları bilmezsiniz biz bırakalım" abimler artık sinirleniyordu çünkü bana ilgi duyduğunu düşünüyorlardı.

bende öyle düşünüyorum ama bir o kadar düşünmüyorum.

Cenk abim tam konuşacaktı ki Derin " Işık şehrine Ailemin yanına gidiyoruz. Teklif için teşekkürler. Müdüre hanım rehber ayarlayacağını soylemişti." Dediğinde hepsi onu onaylamıştı.

Demir "ailen kimmiş ? tanıyor muyuz?" Dediğinde Derin onu onaylamak adına kafasını salladı."Fırat gökay ve elif gökay'ın kayıp kızıyım" Dediğinde gözle görülür şekilde hepsi şaşırmıştı.

Deniz şüpheyle bize baktı "babanız nasıl birşey oldu da klan liderinin kıziÿla birlikte sizi kaçırdı. "Dedi . Hep aynı konular

Derin "Duru daha yokken ben Deniz ve Cenk ile yakın arkadaştım bizde bir süre burda yaşadık ve buranın süresi ile 10 yıl kadar arkadaştık. Babaları onları kaçırirken bende oradaydım ve istem dışı onlar ile gitmek zorunda kaldım." Dediğinde bine bi doğruyu konuşmuştu.

Deniz abim bu muhabbetten sıkılmış gibi "gidelim artık hadi" Dediğinde tam arkamı dönerken Uğur "bizde geliyoruz müdüre sizin olmadığınızı görünce rehberi götürür" Dedi

NEDEN, NEDEN,NEDEN ya bir insan tanımadığı biri için daha yeni tanıştığı biri için neden gitmesine gerek olmayan bir yere gider!

Bu kadar hızlı aşk olmaz. En fazla hoşlantı olur ama öyle davranmıyor.

Sadece "tamam" Diyerek yetindim. Arkamı dönüp yürümeye devam ettim. Yanımda Derin'i görünce bi bakıştık.

Ne demek istediğimi anlayıp hemen yanıma gelip kolunu omzuma attı. İnsanların içinde bunu benim yapamayacağımı bildiği için ondan istemiştim.

Arkamızda bakışlar hissetsem de takmadım. Atların olduğu ahıra doğru ilerledik.

Atların yanına geldiğimizde yüzüm öyle bir güldü ki normalde mimik yapmayan ben burada yüzümde güller açtı.

Herkes önde ki atlara binerken benim gözüme arkada simsiyah bir at takıldı. Ona doğru ileryip saçlarını okşamaya başladım. "Sen çok güzelsin" dedim.

Normalde daha çok konuşurdum ama diğerlerini bekletmek istemiyordum. Hızlıca ata binip diğerlerinin yanına yöneldim.

Yanlarına geldiğimde bakışlar beni buldu. Uğur gülüp "At binmeyi bile biliyorsunuz. Cidden sizi Küçümsemek hata olur gibi duruyor" Dediğinde dudağım kırılmıştı. "Bazı şeyleri anlamaya başlaman hoşuma gitti asi" Diyip yanından ayrıldım.

Abimlerin arasına girip "Naber gençler" dedim. İkside gülümseyerek "iyidir sarışın sen" Dediklerinde güldüm. İkisininde bana ortak lakabı sarışın dı ne kadar özgün.

"İyi, iyi yarışa var mısınız?" Dediğim de emin değillerdi çünkü ben sürekli at binerdim. Onlar ise uzun zamandır binmiyor.

Gaz vermek için "kaybetmekten korkuyorsanız bilemem." Dediğimde tabii ki kaşlar çatılmıştı. Deniz abim direkt gaza gelerek " ne korkmam be kaybetmekten sende at binmeyi bizden öğrendin" ima ile devam etti. "Tıpkı herşeyi bizden öğenediğin gibi" Dedi.

Evet herşeyi Derin ve abimlerden öğrenmiştim. Diğerlerinin gözünde farklı bir imaj çizmek için. Olabilir bizim sonuca bakmamız lazım şuan ikisinden de iyiyim at binmede. Derin dışında çünkü onunla aynıyız oda benim gibi atlara ilgili. Buradakilerden bile çok kullanıyoruz diyebilirim.

"Kimden öğrendiğim önemli değil bu sadece sizi iyi bir öğretmen yapar. Ancak öğretmensiniz diye ben sizden kötü olmuyorum." Dediğimde hem cevabımı vermiş, hemde Cen abime gereken gazı vermiştim.

Bu sefer Cenk abim "tamam ulan varız yarışa bakalım boynuz kulağı geçmiş mi?" Dediğinde istediğini almış bir şekilde güldüm.

Derin'e dönüp "sende yarışmak ister misin kraliçem" Dediğimde gülerek "karalım böyle hoş bir teklif yapmışken nasıl red edebilirim ki?" Dedi cilveli bir ses ile.

Demir'in Deniz'e "bunlar şuan birbirine mi yürüyor? Yanlış görmediysem biraz önce birbirlerine cilve yaptılar. Bu hatunlar beni korkutuyor. " dediğini duydum.

"Sizi duyabiliyoruz. Biraz daha sessiz dedikodu yapmalısınız. Unutturmayın bir ara size bunla ilgili ders verim."Dediğimde ciddi ciddi kafalarını sallayarak beni onayladılar.

Uğur'a dönüp "sizde var mısınız yarışa" Dediğimde "siz yolu bilmiyorsunuz ki" Dedi.

"Şuanda tek yön var diğer yönler kapalı. Eğer bu orman bitene kadarsa orman ilk bitiren kazanır . Eğer yol ayrımı varsa yol ayrımına ilk giden kazanır." Dediğimde beni onayladı.

Ve ayrılmaz üçlü de yarışa dahil oldu. Hepimiz yan yana dizildik. Derin" 3 diyince başlıyoruz" diyip bana baktı herkes sayfasını beklerken bizim hep yaptığımız gibi direkt "3" Diyip aynı anda atların koşturmaya başladık.

Diğerleri biraz duraksasada hızla arkamızdan geliyorlar dı. Abimler arkadan " hep böyle yapıyorlar" diye isyan ediyorken Deniz ve Demir sürekli "hile yaptınız" diyordu. Uğur ise sadece gülüyordu. Yani galiba bakamıyorum ama öyle sesler geliyordu.

Derin ile silahımız hala hem en önde hem yan yanaydı. Ona dönüp "bu sefer ben yenicem" Derin genelde at yarışlarında beni küçük bir fark ile yenerdi. Ama bazen de ben yenerdim.

Duru akça kimseyle kaybedeceği bir yarışa girmezdi. Ama ablası ile yapıp kaybettiği yarış çoktu. Çünkü ablasına kaybetmekten korkmazdı.

Şuan diğerlerine kaybetme ihtimalim var ama Kazananileceklerini sanmıyorum çünkü şuan abimler kaybedeckelerini anlamış bari biz kazanalım diye diğerleri ile uğraşıyordu.

bu yüzden mesafeyi Derin ile açmıştık.Derin 2 dakika önce soylefiğim şeye cevao olarak "bu yarışı ikimizde kazanalım ve 2. Kim beraber izleyelim." Dediğinde kabul etmiştim. Çünkü herkese karşı olsada ona karşı kazanma arzum yoktu.

Derin'i yenmekten çok onla beraber birilerini yenmekten zevk alıyorum.

Aynı anda hızımızı arttırıp ilerlemeye devam ettik. Abimler baya arkada kalmıştı. Fark ettiğim şeye göre eğer onlar oylamasaydıda biz kazanırdık. Çünkü arada azımsanmayacak kadar fark vardı.

Önüme döndüğümde ileride ormanın bittiğini gördüm. Derin'e dönüp elimi uzattım. Tek elimizle tutup tek elimiz ile atı hızlıca ilerletiyorduk. Ve ormanı beraber bitirdik.

Derin ile sayamadığım bilmem kaçıncı beraber kazandığımız yarışlara 1 tane daha eklendi.

Ormanında geçince yavaşlatır geri döndük ve onları beklemeye başladık.

kaybettikleri için sözde bizi cezalandırıyorlardı yavaş gelerek.

Onlar gelene kadar "at binmeyi özlemişim" dedim. Derin'de gülerek bana katıldı. "Hemde nasıl , Dunya'da tek özlediğim şey bizim atlar olabilir" Dedi.

Bu sefer ben ona katıldım. "Katılıyorum +1" dedim. Ormana baktığımda sonunda yaklaşmışlardı.

5 dakikaya geldiklerinde Derin bir oh çekmiştim. "Bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım " Dediğimde abimler dışında ayrılmaz üçlünün kaşlarının çatıklıği geçmemişti.

Demir hızla Deniz abimi göstererek " eğer o beni goy goy muhabbetine sokmasaydı kazanamazdınız" o bitince Deniz, Cenk abimi göstererek "oda atını benin atımın üstüne yöneltmeseydi kazanamazdınız psikopat adam hiç korkmuyor düsüp bir yerlerimizi kırarız diye " dedi.

Derin kahkaha atıyordu. Bense kendimi sıkıyordum gülmemek için. Cenk abim gülerek beni gösterdi. "insanın şifacı kardeşi olunca korkmuyor. Korkması gereken sensin." Dediğinde şaşırmışlardı benim şifacı olduğumu hiç biri bilmiyordu.

Şaşkınlıklarını boş vererek Uğur'a döndüm. " Senin kaybetme bahanen ne bakalım." Dediğimde o rahatça. "Ben dürüst bir insanım. Siz çok iyiydiniz kazanamadım. Hatta dediğini de yaptım. Dövüş yani yarış sırasında hiç konuşmadım." Dediğinde kaşlarım kalkmıştı.

Atımı ona yaklaştırıp. "O zaman 2. Kural. At binerken başın daima dik olsun ve uzun süre başka şeylere odaklanma bu başkasının sohbetine dinlerken dalıp gülmenden belli." Dedim.

Kaşları havaya kalktı."Sende bana çok dikkat etmişsin. Hiç bakmamana rağmen güldüğümü anlamışsın. Üstüne birde Derin ile konuştun."Dedi. Tamam böyle birşey beklemiyordum .

Ama tabiki benim buna da cevabım var. Gülümseyip "ben etrafımdaki herşeye dikkat ederim. Ve bunları abimler ile Derin' den eğitimini alırken bu şekilde öğrendim. Ben böyleyim diye herkes böyle olmak zorunda değil. " Dedim.

Kafasını iki yana sallayarak diğerlerine katıldı. Bende Derin'in yanına geçip ilerlemeye devam ettim.

Demir ile Deniz hala söyleniyordu. Abimler onlarla uğraşıyordu. Demir bana bakarak artık kabullenmiş bir şekilde "Daha hangi konularda iyisin, iyisiniz." Dedi

Güldüm "zamanla yavaş yavaş öğrenicez. Zaten anlaşılan artık böyle ordu gibi gezinen. Birbirimizi yavaş yavaş tanicaz birden değil." Dediğimde kafasını sallayarak önüne döndü.

 

3 saat sonra:

 

Canım çıkmıştı! Tam 1 saat önce Işık şehrine girmiştik. Ama 1 saattir de krallığa gidiyorduk.

Yorulmuştum ama belli etmeyerek dikçe yürümeye devam ediyordum. En önde Uğur vardı yolu gösteriyordu.

Derin arkadan yorgun bir sesle "Allah aşkına 1 tane aklı başında biri neden 1 saattir atla ilerlemek yerine yürüdüğümüzü söyleyebilir mi?" Dedi.

Kafamı ona döndürerek "yollar çok dar 7 kişi atla ilerlemek çok zor olur. Şuan 1 saatte varacaksak bu yollar ile 2 saatte verirdik." Dediğimde oflayarak istenmeyen bir kabulleniş gösterdi.

Uğur'un yanına geçip bende onla önde yürümeye başladım. Kol atıp "Naber Asi" dedim.

Onun yanında bir tarafım rahatlamak istiyordu. Ama genelde bu tarafımı sustutuyordum.

Gülerek "iyidir arkadaş klan. Klan adın uzun olduğu için söylemeye üşendim" gülmeye başladım.

"Klan adım o kadar uzun değil abartma" dedim. Aynen der gibinkafssını salladı.

Bana kısa bir bakış atarak "Klan adın bir yazarın yazmaya üşeneceĝi kadar uzun" Dedi. Gülüşüm yüzüme yayılmaya başladı. "Öyle mi diyorsun? " Dedim kaşlarımı kaldırarak.

Kafasını öyle der gibi salladı. Birden "eğer biri tarafından sen ve senin hayatın yazılsaydı ilk cümlesi ne olurdu?" Dedi.

Bu soru aklına nereden geldi bilmiyorum ama önemsemeden düşünmeye başladım. "2 seçenek var ya olduğun gibi davran yada insanları neye inandırmak istiyorsan öyle davran. Olurdu büyük ihtimal ile" dedim.

Söylediğim şey ile kaşlarını çatıldı. "Peki sen 2 seçenekten hangisini kullanıyorsun." Dedi. Ona yeteri kadar açılmıştır birde buna cevao verirsem cidden sınırlarımı aşmış olurdum.

Bilmem diyerek omuz silktim. Konuyu değiştirmek için "peki sen eğer bir yazar tarafından yazılsaydın ilk cümlen ne olurdu. " Dedim.

Derin bir nefes aldı. "Hayat zorlukları bazen zorluktan çıkarıp imkansız yapıyordu. " Dedi. Kaşlarım çatılmıştı neden böyle birşey demişti ki.

Ona dönüp baktığımda Derin bir nefes aldı. "Sana güveniyorum. Ama daha sonra anlatsam daha doğru olur yeri değil şuan" Dedi.

Önüme dönüp bir süre düşündüm. "Sana güveniyorum" Dedi ama daha yeni tanıştık. Bu kadar hızlı güvenip de sırrını söylemeyi başka zamana ertelemesi normal değildi.

Kısa bir süre bakışlarımı Uğur'a çevirdim. Gözlerinde boşluk vardı. Benimkinde ise şüphe.

Önüme döndüğümde ileride kocaman bir krallık vardı. Az kalmasından destek alarak adımlarımı hızlandırdım. Benle birlikte diğerleride hızlanmıştı.

Sarayın girişine geldiğimizde Derin koşarak en önde benim yanıma geçti. Onun güçlü enerjisini alan 2 koruma yolu hemen açtı.

Biri kapıda durmaya devam ederken diğeri hızla içeri koştu. Fırat beye haber vereceklerdi büyük ihtimal.

Derin'in koluna girdim bana döndüğünde gülümsedim. "Yanındayım abla unutma" dedim sessizce.

Oda bana içtenlikle gülerek önüne döndü. Bizde o sırada şatonun bahçesinden çıkıp şatonun kapısına gelmiştik.

Kapıyı çaldıgımız da bir hizmetli açmıştı. Derin hızla "nereye geçelim? bizi nerede bekliyorlar?" Dedi kadın gülümseyerek "buyrun efendim ben size yolu gösteriyim" Diyerek bize yolu gösterdi.

Kadının arkasından omu takip ederek ilerliyorduk. En sonunda kocaman bir salonda durmuştuk. Bizimki kadar vardı hatta bizimkinden biraz daha büyüktü.

Kadın salon da bizi bırakarak geri işine döndü. Herkes oturduğunda Derin ile ayakta kalmıştık.

Derin bana dönerek "Duru" Dedi ardından hızla "Duru çok heyecanlıyım" Dediğinde gülümseyerek. "Biliyorum abla ama şuan biraz sakin olmalısın. Yoksa ailenin önünde heyecandan konuşmayacaksın " dedim.

Beni haklı bulmuş olacak ki derin derin nefes almaya başladı. Merdivenlerde hareketlenme fark ettiğimiz de hepimiz oraya döndük.

Aşağıya 4 adam 2 kadın iniyordu. En önde ikisi büyük ihtimal annesi babasıydı. Derin onları görünce donup kalmıştı.

Elif hanım ve Fırat beyin arkasından 3 tane abimler kadar iri adamlar ve Derin gibi uzun bir kadın vardı. Anlaşılan aile genetikleri uzundu. Maşallah hepsi kadınından erkeğine çok uzundu.

Merdivenden aşşaği inip Derin'in tam karşısında durdu. Hepsi gülümsüyordu. Derin ise şoktan yeni çıkmış ağzı kulaklarına varacak kadar gülümsüyordu.

Babası Fırat bey konuşmaya başladı "24 yıllık bir hasret sona erdi." Dedi kızına yaklaşarak. "Ben baban Fırat" Dedi.

Ardından kızına sarıldı. Derin'de hızla babasına sarıldı. Kimse anlamıyordu ama şuan Derin ağlamamak için kendini sıkıyordu.

Babasından ayrıldığında annesi geldi karşısına "annen Elif bende" Diyip ona sıkıca sarıldı. Ayrılıp bur süre kızına dikkatle baktı.

"Tam benim kopyamsın" Dedi. Evet gerçekten çok benziyorlardi. Yüz hatlarından saç ve göz rengine kadar. Sadece annesinin hatları biraz daha sertti.

Derin kafasını sallayıp annesini onayladı. Annesinden ayrıldığında karşısına Derin ile aynı boyda kumral bir kadın geldi.

Ablası olmalıydı. Kadın gülümseyerek "ben en büyük kardeşin ablan saye" Dedi. İsmi çok güzeldi.

Derin dili tutulmuş gibi hiç konuşmuyordu. Bunu sadece ben değil Cenk abim de fark etmiş olacak ki "Derin konuşmayı düşünüyor musun? yoksa insanlar seni dilsiz mi sansın?" Dedi kaşlarını kaldırarak.

Derin hemen kendine gelip "özür dilerim, heyecandan konuşmayı unuttum."anne babası ve ablasına bakarak "Memnun oldum" Dedi.

Güldüm dediklerim çıkıyordu. Derin ablasindan uzaklaşınca abilerinin en iri olanı karşısına geçti. "En büyük abin Aras ben. " göz kırptı "kucükkende çok güzeldin şuanda çok güzelsin abicim" dedi.

Derin öyle bir güldü ki içim ısındı. "Teşekkürler ederim... Yani teşekkür ederim abi" Dediğinde Aras'ında gözleri parladı.

Sıkıca birbirlerine sarıldılar. Aras "abin sana kurban olsun. Çok özledim çok"dedi ancak bunu sadece yakınlarında olduğum için ben ve Derin duymuştu.

Bunu fark ettiğimde özel alan için birkaç adım uzaklaşıp Demir'in yanına geçtim.

Onun yüzüne kısa bir süre baktığımda gülümsediğini gördüm. Derin adına oda mutlu olmuştu.

Derin Aras'dan ayrıldığında karşısına büyük ihtimal 2. Abisi geldi. Şuana kadar büyükten küçüğe gitmişlerdi.

Ve buda tıpkı buradaki diğer adamlar gibi baya iriydi. Artık iri demicem çünkü buradaki her adama genetik olarak geçiyor anlaşılan. Değişmeyen yapı gibi birşey.

Derin'in karşısındaki adam konuşmaya başladı. "2. Abin Bora hatırlar mısın bilmem ama" yaramazsa gülerek "en sevdiğin abin bendim " Dediğinde herkes gülmeye başladı.

Derin'de aynı sekikde gülerek "nadir anlardan hatırladığım birkaç şeyden biri benim ablamın dibinden ayrılmadığımdı ama sen daha iyi bikirsin tabi abiciğim" Dediğinde gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

Benim dışımda herkes kahkaha atıyordu. Tabii bide Derin'in 2. Abisi Bora dışında. Oda lafı yediği için gülmüyordu ve gözleri gülmeyen beni bulunca bir süre dikkat ile bana baktı. Ardından hemen yakalanmadığınì düşünerek bakışlarını çekti.

Bora "sen yanlış hatırlıyorsun güzelim benim. Senin en sevdiğin kardeşin bendim!" Dedi. Derin gülerek "sen öyle diyorsan öyledir tabi" Dedi.

Onlada sarılıp ayrıldılar. Şimdi ise en küçük abisi ile karşı karşıyaydı. Adını bilmediğimiz abi gülümseyerek " küçük abin kerem ben. Umuyorum ki unutmadığını anılarda en çok oyun oynadığın abin de vardır" Dedi.

Derin içten bir şekilde gülümsedi. "Aslına bakarsanız buraya gelene kadar kaç kardeşim olduğunu bile hatırlamıyordum... ama yüzlerinizi görünce kısa süreli beraberliğimizde yaşadıklarımızı daha iyi hatırlamaya başladım." Dedi ailesi onu anlayarak gülümsedi.

Sadece küçük abisine bakarak "ve tabii ki benimle en çok yıldırım düşüren kazanır oyunu oynayan, sonra ben gücümü ayarlayamadığım için eve sürekli benim yüzümden yamuk dönen abimi unutmadım" Dediğinde. Herkes kahkaha atıyordu.

Ben ise artık kendimi tutamayıp eğlendiğimi göstern bir gülümseme kondurmuştum yüzüme.

Beni kahkaha atarken gören sadece Derin ve abimlerdi. Diğerleri en fazla bu gülümsemeyi görürdü.

Kerem bozuk yüzünü düzeltmeye çalışarak "oraları karıştırmasaydın daha iyi olurdu sanki" Dedi.

Oda Derin ile sarıldığında derin bir nefes verdim.

Çok şükür ablamın kabusları bitmişti ve rüyalarını yaşıyordu.

Onun adına çok mutluyum. Eskiden tek ailesi bizken, şimdi kocaman gerçek kan bağı olan bir ailesi oldu.

 

 

BÖLÜM SONU.

EVEEEEEET

Bölümü nasıl buldunuzz?

Sizce bölüm uzunlukları iyi mi yoksa biraz daha uzun yapayım mı? Mesela bu bölümü aslında Derin ailesiyle karşı karşıya ilk geldiklerinde kesecektim. Ama gözüme kısa geldi. Biraz daha sahne ekledim.

Umarım hoşunuza gitmiştir.

Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayınnnn.

Görüsürüzzzzzz🩶🩶...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%