@yagmurungokyuzu
|
Benim hayatımda ki güneş asla doğmuyordu önünde hep bulutlar vardı. Ben de isterim güneşe bakıp hayal kurmayı, umut etmeyi... Oysa çocukken ne mutluydum tek derdim okulda başarılı olmaktı. Keşke hep çocuk kalsaydım... Ameliyat günü artık gelip çatmıştı. O gün gelmişti;ya umutlarımı yerle bir edecek ya da beni yeniden umut etmeye teşvik edecekti. Annem de benden giderse tüm hayatım alt üst olurdu.Umutlarım yerle bir olurdu. Elimi kapı kulpuna attım ve açtım yatakta yarı oturur pozisyonda ki annem beni görünce içten bir şekilde gülümsedi. "Canım annem"dedim annemin gülümsemesi bana da geçerken "Oyy canım kızım hoşgeldin " dedi her zaman ki sevecen tavrıyla. "Hoşbuldum "diyerek yatağın yanında bulunan koltuğa oturdum. "Nasıl hissediyorsun bakalım? " Annem soruma karşılık"Ne yalan söyleyeyim korku var ama heyecan daha fazla." dedi "Korkman gayet normal annecim sonuçta bir ameliyata giriyorsun ve risk taşıyor "dedim ben de "Aynen öyle kızım " "Heyecan neden var?"diye soru sordum. "İyileşirim diye...yani zaten diğer tümörler daha alınacak boyutta değil ama en azından bu biter diye heyecanlıyım"dedi "İyileşceksin tabi...bak gör diğer tümörler de küçülecek sonra onlar da ameliyat ile puf diye yok olucak " Bu son dediğime ikimiz de tebessüm ettik. "İnşallah kızım " dedi annem. Bir süre sohbet ettiğimizde kapı tıktıklandı ardından açıldı. Annemin ameliyatını yapacak doktor Emre Bey ile Sevda abla gelmişti. Oturduğum yerden kalktım ikisi bize yaklaştığında yüzlerine gülümseme kondu. Doktor Emre konuşmaya başladı "Aysel Hanım değerlerinizi kontrol ettim hepsi istediğimiz sayılarda.Birazdan sizi ameliyat için hazırlamaya gelecekler" "Tamam Emre Bey oğlum " Doktor gülümsedi sonrasında bize ameliyat için hazırlanacağını söylemiş ve gitmişti. Sevda abla da oda da kalmış bizi teselli ettikten sonra odadan ayrılmıştı. Biz de tekrardan baş başa kalmıştık.Annem ile ne olur ne olmaz vedalaşmak istiyordum.Öleceğinden değil de...işte bu sevdiğini kaybetme korkusu öyle ağır bir şey ki tanımlayamıyorum bile. Herhalde şöyle anlatsam yeterli olur; Cümleler,kifayetsiz kalır. Göz yaşları,boşuna akar.Çığlıklar,içine gömülür. Haykırışlar,deprem altında kalır. Acın,yangında kül olur. Sen ise...çoktan ölmüşsündür.Hani umut etmek istersin ama hava kapalı olur ya. O gün planın vardır fakat yağmur yağar bütün planın boşuna olmuş olur.Benim umutlarım da tam olarak öyleydi. Umut etmeyi, hayal kurmayı severdim lakin hepsi yıkılıp paramparça olduğu için umut edip,hayal kurmaktan korkar oldum. Göz yaşlarımı şimdilik dökemezdim. Annem görürse üzülür,onun üzülmemesi lazım,desteğe ihtiyacı var. Yere oturdum elimi annemin elinin üstüne koydum.Alttan bakış "Canım annem" "C-canım kızım "dedi annem kekeleyerek.Vedalaşacağımı tabi ki anlamıştı fakat bunun gerçekten bir veda olmasından korkuyordu. Hayır,benden gitmen için çok erken annem. "O ameliyattan sağ salim çıkacaksın biliyorum fakat yine de seninle vedalaşmak istedim." "Biliyorum kızım.Vedalar acıtır lakin olması gerekir eğer olmazsa sol yanın eksik kalır,yüreğine bir taş doldurur kimse fark etmez. Ömrün boyunca o yürek yanıp kül olur." Gözümden hiç istemesem de bir damla yaş süzüldü ama silmedim orda kalsın,kurusun istedim. "Annem her şey için çok teşekkür ederim.Sen bana her şey oldun.Yeri geldi babam bile oldun.Babam öldüğünde sırf "akan burnumu çektiğimde konuşmama devam ettim. "Sırf ayakta durmak zorunda olduğun için acını içine attın. Benim yanımda ağlayamazdın bilirdim geceleri bizim mutfaktaki sandalyeye oturur ağlardın 'bizi niye bıraktın 'diye de söylenirdin" İkimizin de göz yaşları durmaksızın akarken konuşmamı bitirmek için kendimi zorladım "Anne,babam gitti sen de gitme be.Bırakma beni gidersen benim kimim kalır ki?" Annem titreyen elini saçlarıma getirdi,eli sadece duruyordu. "Şimdi olmazsa bile elbet bir gün gidecem kızım. Buna alışmak zorundasın."eli saçımda gezintiye çıktı ve kısık sesiyle konuştu "Bak sana bir anne tavsiyesi hiç bir insana bağlanma çünkü insanlar gider.Ya ölümle gider ya terk etmeyle gider.Kimse için kendinden bir şeyler verme hani kedilere nankör derler ya asıl nankör olan insanlardır.Kimseyi kendinden çok sevme " Annemin dediklerinden sonra göz yaşlarım bir yağmur edasıyla akmaya başladı. "Söz anneciğim kimseye güvenmeyeceğim"dedim. 🍂🍂🍂 Annemi ameliyata hazırlamışlar ve tekerleği olan yatağa yatırmışlardı.Ameliyat katına annem ve yanında ki hemşire hasta asansörü ile giderlerken bende normal asansörle gidiyordum. Asansör katta durduğunda kapı açıldı ben de hemen çıktım. Onların çıkacağı asansörün önüne gittim.Kapıları açılmış ve çıkıyorlardı hemşire yatağı arkadan iterken ben ise annemin elini tutuyordum "Annecim bak ben bu kapının önünde seni bekliyor olacağım sakın korkma tamam mı?" dedim. "Korkmam kızım." Ameliyat olacağı yerin önüne gelmiştik hemşire ilk anneme sonra bana baktı "Siz kısa olacak şekilde konuşun sonra Aysel Hanım'ı ameliyata alalım" dedi.Başımı olumlu anlamda sallayıp "Teşekkürler."dedim hemşire gülümseyip bizden uzaklaştı annemin ilk önce yanağından öptüm sonra anlından sonra saçları olmayan başından...annem kollarını güçlükle kaldırdı "Hadi sarılalım "diyebildi hafifçe eğilip ellerimi annemin omzuna koydum o da kollarını sırtıma yerleştirmiş ve baş parmağı ile rahatlatmak amacıyla okşuyordu-işe de yaramıştı-geri çekildiğimiz de annem gülümsedi "Seni seviyorum güzel kızım"Bu dediği cümleleri aklımın her bir köşesine kazıyacaktım. 'Seni seviyorum güzel kızım' Yutkundum ve "Ben de seni seviyorum annem"dedim son harfi uzatarak . Hemşire yanımıza geldiğinde "Artık ameliyata alınması gerekiyor "dedi Başımı tabii anlamında eğdim. Hemşire yatağın arkasına geçti ve kapıya doğru sürdü sensörlü kapı açıldığında odaya girdiler. Ben ise uzun ve sessiz koridorda yapayanlız kaldım. Her zaman ki gibi yani. Sandalye bulunmadığı için camın altındaki yere oturdum sırtımı pürüzlü duvara yasladım. Bunu sağlığı için olacaktı ve iyi de olacaktı. Beni annesiz bırakmayacaktır değil mi? "Annen de gidecek. Bu kapıdan annenin ölüsü çıkacak. Onun ölüsüne sarılacaksın." Kafamda ki sese karşılık "Hayır,o da gitmeyecek."diyebildim. Sesi susturmak amacı ile kafamı duvara çarpmaya başladım. Sanırım...işe yaramıştı.Derin derin nefes aldım. Bekleyeceğim,burdan sağlıkla çıkmasını bekleyeceğim. Umutlarımın artık bittiğini hissediyorum fakat şimdi canlanmıştı. Güzel haberleri alırsam bittim dediğim yerden bir tohum filizlenecekti.Kötü haberleri alırsam ise o tohum daha açmadan ezilecekti. 1 saat sonra Hayır,korkmuyordum sadace "acaba sağ salim çıkacak mı?" diyordum kendi kendime. Yok,o neler neler yaşadı ama hep ayakta kaldı.Bunu da atlatır elbet. Her zorluğa nasıl dayandıysa buna da dayanırdı. Yerdeki bakışlarımı karşıya çevirip boş duvara baktım.Ben duvara bakarken kendi yansımamı gördüm fakat şuan ki olduğum durum değildi. Bu yansıma babamın öldüğü zamanki yaşımdı. On beş yaşımdı. Saçları upuzun,gözlerinin feri sönmüş ve zayıflıktan kemikleri gözüken bir kız. On beş yaşındaki Hazan neyse yirmi dört yaşındaki Hazan da öyleydi. Sadece onun yanında annesi vardı ve sağlıklıydı.Benim annem ise yanımda yoktu ve bir ameliyattaydı. 2 saat sonra Görüntü halen gitmemişti.Büyük gözleri benim üzerimdeydi. Bir salise bile ayırmıyordu. Ben de aynı şekilde ona bakıyordum. Çok büyük bir yara almıştı. O acıyı unutmuş değildim. Acılar ne geçer ne de unutulur.Geçmişte kalır fakat sen geçmişte yaşarsan acı her gün yenilenir.Şöyle bir şey;Düşersin dizin kanar ve yara açılır. Günler geçer yara kabuk bağlar. Tam dersin ki iyileşti fakat kabuk kalkar acın tazelenir. Öyle bir acı işte...
3 saat sonra Karşımda bulunan ben gitmişti. Her yerimin uyuştuğunu hissettiğim için kalktım ve koridorda ağır ağır yürüdüm. Şimşek çaktı ardından gök gürledi ve yağmur yağmaya başladı. Pencereye yaslanıp yağmurun yağmasını izledim. Yağmur bütün dünyanın kötülüğünü temizliyordu. Yağmuru severim ben.İnsanların başını önüne eğdirip suçlarını kabul ettirdiği için. Yağdıktan sonra oluşan kokusu için. İçimi huzurla doldurduğu için. Ve Victor Hugo'nun şu cümleleri zihnimde canlanıyor; En çok da yağmur yağdığında seviyorum bu şehri.Herkesin yüzü ıslak, başı öne eğik. Sanki herkes suçunu kabullenmiş gibi. 4 saat sonra Dört saat geçmişti. Yağmur artık yavaşlamış, göz yaşlarım akımıyordu.Dört saat geçmişti ve hiçbir haber yoktu. Kötü bir şey olsa haber veriler değil mi?Niye kötü geçsin ki? Güzel geçiyordur,hiç problem yoktur. Her şey güzel olacak. Annem tamamen iyi olacak,bu adamdan kurtulduğum da yeni tertemiz bir hayata adım atacağız.İyiyi düşüneyim ki iyi olsun. Başımın dönmesiyle acıktığımı hissetim ve çantamda bulunan simiti çıkardım. Onu yerken o kadar çok zorlanıyor haldeyim ki içimi bulandırmaya yetmişti. Simiti geri poşetine koyup çantamın içine yerleştirdim. 5 saat sonra Bekliyordum. Sabırla beklemeye çalışıyor ve dua ediyordum. Ne bir doktor ne bir hemşire çıkıyordu. Bembeyaz olan koridorda tek başıma bekliyordum. Tavanda olan lambaların hepsi açık fakat bir tanesi bozuk olacak ki kapanıp açılıyordu ve bu oldukça rahatsız ediciydi. Gözlerimi kapatıp,kafamı duvara yasladım. İçimden sayıları saymaya başladım. Bir. İki. Üç. Dört. 6 saat sonra Sakin olamıyorum çünkü ameliyatın bitmiş olması lazımdı. Yerden tutunup,ayağa kalktım,ameliyat kapısının önüne geldim. "Ameliyatın bitmiş olması lazımdı! Bir sorun mu var? " dedim fakat ne çare. Kimse duyamazdı beni.Sakin ol Hazan.Bir şey yok,olmayacak. Annen iyi olacak.Kafamda ki ses benle alay edercesine konuştu. "Bak ameliyat uzadı.Annen öldü. Annen artık ölü ." "Hayır"diye fısıldadım. Kafamı iki yana salladım "Hayır, o yaşamak zorunda. Beni böylece bırakamaz "dedim. 7 saat sonra Nefesimin bittiğini hissetmeye başladım. Elimi saçlarımın arasından geçirdim. Kapının açılma sesi geldi ve anında arkamı döndüm. İlk önce hemşireler çıktı ardlarından doktor. Doktor maskesini çenesinin altına indirdi ve bana yaklaştı. "Ameliyat gereğinden uzun sürdü.Annenin iki kere kalbi durdu...saniyeler bile bizim için çok büyük bir önem taşıdı. " Annemin kalbi mi durmuş? Hemde iki kere? Doktorun devam etmesi için başımı devam et anlamında eğdim. "Çok zor bir ameliyat oldu...hayata döndürmek için elimizden ne geliyorsa yaptık fakat bizim yaptıklarımız annenin yaşamak için mücadelesinin yanında bir hiç.Annen gerçekten çok güçlü birisi.Bu ameliyatı kazandı"doktor cümlelerini yüzünde ki gülümseme ile söylemişti. İlk başta ağzım şok ile aralandı sonrasında "Ciddisiniz değil mi?"diye soru yönelttim.Umudumu yitirmişken yaşadığını öğrenmek bende şaşkınlık oluşturmuştu. "Elbette ciddiyim. 24 saat gözetim altında durması lazım bu yüzden yoğun bakıma aldık. " dedi Dudaklarımı birbirine bastırdım "Çok...çok teşekkür ederim" Doktor "Görevimiz"dedi ve uzaklaştı. Annem bu savaşı da kazanmıştı. Demek ki İstanbul bugün mutluluktan ağlamıştı tıpkı benim şuan ağladığım gibi. Acıdan ağlamaya o kadar alışmışım mutluluktan ağlamak garip hissetirdi. Acı çekmeye o kadar çok alışmış ki ruhum mutlu olunca garip hissetti. "Başardı "diye kendi kendime söyledim. Annem ölmemişti. Her şeyim ellerimden kayıp gitmemişti. Akan göz yaşlarımı alel acele sildim. Yerde duran çantamı aldım ve bu kattan çıkıp tuvaleti olan herhangi bir kata gittim. Aynaya baktım ve gülümsedim. Huzurlu bir gülümseme yüzüme yerleşmişti. Suyu açıp,ellerimi ıslattım sonra ıslak ellerimi boynuma götürdüm. Aynadan kendime bakmaya devam ediyordum. Aynı işlemi tekrarladım ve aynada ki görüntüde bir gölge gördüm. Bu gölge bana ait ve bana silah tutuyordu. Gözlerimi kapattım ardından geri açtım fakat görüntü hâla gitmemiş aksine aynı görüntü çoğalmıştı. Yanımda ki elini yıkayan kadın "iyi misiniz?"diye seslendi. Dışarıdan da anormal gözüküyordum. "İyiyim."o kadar kısık sesle söylemiştim ki kadın sesimi duydumu emin değilim. "Peki." Bunu demesi ile duyduğunu anlamam zor olmadı. Görüntüler giderek çoğalıyor ve benim içim daralmaya başlıyordu. Su hala akıyordu avcumu açıp suyun içine dolmasını sağladım. Avucuma dolan su dolup taştı fakat ben hareket bile edemedim. Bütün vücudumun felç kaldığını hissetmeye başladım. Yüzümü hafifçe eğerek,ellerimi kaldırarak suyu yüzüme çarptım. Kendime gelmiş sayılırım. Aynaya korkarak baktım. Görüntüler gitmişti derin bir nefes verip boşa akan suyu kapattım. Elimi üzerime sildim ve bu yerden çıktım. Babamı görmek istiyorsam bunlara alışmam lazım. Dayanmalıyım.Hissediyorum babacım gelmen çok yakın... Telefonumun çalması ile çıkardım,ekrana baktığımda Seda ablanın aradığını gördüm ve anında açtım. "Canım,hâla hastahanede misin?" "Evet,daha gitmedim. " "Süper!istersen kantinde buluşalım mı?" diye heyecanla sordu. Ben de aynı heyecanla karşılık verdim."Tabi ki buluşalım.Ben hemen iniyorum " "Tamamdır" dediğinde aramayı sonlandırdık. Kantine indiğimde buranın bir hayli kalabalık olduğunu fark ettim. Kantin sırası fazla değildi fakat masalarda çok kişi vardı. Sıraya girip iki tane çay aldım. Karton bardaklardaki çayları dikkatle tutarak etrafa baktım. En köşe de boş bir masayı gözüme kestirdiğim de hızlı adımlarla oraya gittim.Bardakları masaya koydum ve sandalyeyi çekip oturdum. Bir süre sonra Seda abla kantin kapısında göründü,bakışları ile beni arıyordu.Ayağa beni görmesi amacıyla kalktım işe de yaradı. Masanın başına geldiğinde ikimiz ilk önce birbimize gülümsedik sonrasında sıkıca sarıldık.Seda abla benim için annemin doktoru konumunda değilde bir abla konumundaydı. Annem ilk kanser olduğunda ben daha yirmi yaşındaydım ve gerçek dünyanın ne olduğunu az çok öğrenmiştim. O yaşta bile kötü olaylarla mücadele etmiştim. Seda abla benim yanımda olmuş ve bana kendi çapında destek olmuştu. Ayrıldığımızda "Nasılsın?" dedi.Bu sefer yalan söylemeyerek "İyiyim."diyerek yanıtladım. İkimiz de sandalyeye oturduk,onun için aldığım çayı önüne doğru koydum o da teşekkür edip çayından bir yudum aldı. Ben de içtiğimde Seda abla konuştu "Aldığım haberlere göre Aysel abla iyi " Dudağım mutlulukla kıvrıldı "Evet,gayet iyi.Ameliyatta kalbi durmuş fakat atlattı mı atlattı. " dedim. "Zaten ameliyat riskliydi bu yüzden bu durum beklenmedik değildi. "Başımı olumlu anlamda salladım. Bakışlarımı bardağa yönlendirdim "Yirmi dört saat yoğun bakımda kalacak ya görme ihtimalim yok değil mi?"dedim . "Maalesef yok." dudaklarımı birbirine bastırıp "Anladım. " dedim.Seda abla ile bir süre çay içerek sohbet ettik daha sonrasında molası biteceği için ayrıldık. Annemin doktoru Emre ile konuşmak için odasına gittim. Şu an molası olduğu için sıra yoktu bu yüzden kapıyı tıkladım. "Gel" sesinden sonra içeriye girdim. "Buyrun "diyerek masanın önünde ki koltuğu gösterdi. Koltuğa oturduğumda "Annemin durumunu daha detaylı konuşmak için gelmiştim "dedim. "Ben de seninle bu konu hakkında görüşmek istiyordum.Geldiğin çok iyi oldu."dedi ve ardından devam etti. "Ameliyat dediğim gibi zor oldu şuan ki durumu iyi fakat sonrasında ne olur bilemiyorum.Kalbi durduğu için kalp yetmezliği oluşabilir ve bunu göz önünde bulundurarak ilaç tedavisi yapabiliriz. " "Peki,bu kalp yetmezliği kanseri tetiklermi?"dedim merakla Soruma karşılık olarak konuştu"Hayır, ikisi de birbirini etkilemez fakat kalp yetmezliği bir krizi beraberinde getirebilir. Bu yüzden hazırlıklı olmamız lazım" Anladığımı belirtircesine başımı salladım. "Yoğun bakımda kaldığı için gözetim altında olması iyi bir şey. Duruma göre orada kalma süresini uzatabiliriz." dedi Ayaklanarak "Tamam,Her şey için çok teşekkür ederim."dedim. "Rica ederim ne demek" diye karşılık verdi.Bu odadan ayrılıp hastanenin bahçesine gittim.Bahçe aşırı kalabalıktı. Etrafıma bakındım fakat boş bank bulamadım. Ceketimi çıkartıp kaldırıma koydum ve üstüne oturdum.Annem,iyi olabilirdi. Bir ihtimal bile benim için o kadar çok önemli konuma gelmişti ki. Bu ameliyatı atlattıysa diğer tümörlerde küçültüp ameliyata alınması olağan bir şeydi. Annem,kurtulacaktı.Bundan artık o kadar çok eminim ki hayaller kuruyorum. Yağmur yeniden yağmaya başladığında insanlar yavaştan içeri geçtiler. Ben de oturduğum yerden kalktım ve hastaneden çıkmak için dış kapıya yöneldim. Eve gidip duş alacak sonrasında geri gelecektim.Otobüs durağına gittiğimde telefonumu çıkardım. Gelmesine iki dakika kalmıştı o sırada çantamda ki yiyemediğim simiti çıkardım ve yemeye başladım. Simit bittiğinde otobüs gelmişti. Boş koltuk gördüğüm an oturdum. Bir süre sonra ineceğim durağa yaklaştık,kalkıp düğmeye bastım.Otobüs durduğunda hemen indim. Ellerimi cebimin içine koyup eve doğru yürüdüm. Evin içine girdim ve kendimi direk banyoya attım güzel bir duşun ardından banyodan çıktım hızlıca siyah,bol bir kazak ve kargo Pantolon giydim. Saçlarımı kurulayıp,taradım. Bugün saçlarımı açık bırakmak istemiştim. İşim bittiğinde aşağıya indim,sabah erkenden kalkmış evi temizlemiştim şimdi de Yakup'un gelme ihtimaline karşın yemek yapmam lazımdı. Hastahaneye gideceğim için makarna hazırladım.Makarna olduğunda hastahaneye gitmeden önce birazda olsa dinlenmek istedim. Hastahanede gittiğimde annemi göremeyeceğimi biliyorum ama orada olmadan içim rahat etmiyor. Benim orada beklediğimi annem hissediyor. Salondaki koltuğa yayılıp başımı arkaya yasladım. Sanırım artık ben de umut edebilirim.Bir şeyler düzelmeye başlıyordu. Belki umut edersem düzelir ne belli. Bir kaç dakikanın ardından kapının kilit sesi duyuldu.Kaşlarım çatıldı çünkü Yakup çok nadiren kapıyı anahtar ile açardı. Ayağa kalktığımda kapıya yönümü çevirdim gelen Yakup olmuştu,yanında ise bir adam vardı?Kimdi bu adam?
Ayy helü. İlk öncelikle bir konuya değinmek istiyorum. Hazan'ın düşüncelerin de söylediklerinde tutarsızlıklar oluyor bunun farkındayım. Bu tutarsızlıkları bilerek yazıyorum çünkü şizofrenin belirtilerinden biri. Ben,lise öğrencisiyim ve bir kaç araştırma sonucunda bu kitabı ele aldım. Bu yüzden hatalar olabilir.Yorumlarınız benim için çok değerli.Saygı çerçevesinde istediğiniz yorumu yapa bilirsiniz. Bir daha ki bölümde görüşmek üzere. 🌸 2500 kelime🌸
|
0% |