@yagmuss
|
Sabahın köründe telefonumun deli gibi çalmasıyla uyandım. Arayan kişiye patlayacaktım. "NE VAR" "Sedef tersten mi uyandın kulağımı patlattın ya adamı tutukladılar diyecektim" Ayağa kalktım. "Tamam Marco sonra konuşalım" "Tamam" Dedi ve kapattı. Saçlarımı taradım yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Hafif bir makyajla üzerimi düzeltip odadan çıktım. Ateşin kapısını tıklatıp "GİİR" komutunu duyunca içeri girdim. "Buyur savcı" "Kahvaltıya hep beraber inmek istedim gelmeyeceksen gideyim" dedim. "Geleyim peki" "Diğerlerinide çağır sen bende aşağı inip masa kapayım" "Tamamdır" dedi. Bende arkamı dönüp tam gidecekken "Böyle mi gideceksin" "Nolmuş ki ne var halimde" "Y-yok bir şey" dedi ve çıktım odadan. Merdivenlerden inip restorant gibi bir yer vardı oraya gittim. 6 kişilik bir masa ayarladım ve kahvaltılık söyledim. Masaya oturup telefonumla ilgilendim. "Günaydın yenge" dediler hep bir ağızdan. "Yengeyi sokucam sana da hadi hayırlısı" Dedim. "Çok ayıp yenge sokucam falan" "Kes kes boş yapma" "Ters tarafından mı kalktın yenge" "Yenge demeyi kes artık ben senin kardeşin yada abinin karısı mıyım?!" Dedim çemkirerek. "Oda olur be yengem" Kafasına küçük mumluğu attığımda havada yakaldı. "Bir şeyi unutuyorsun sedef onlar benim askerim minicik bir mumluğu tutamayacak kadar aptal değiller" Dedi ateş. "İşinizde çok iyi olmanız aptal olmadığınızı çağrıştırmıyor" Dedim özgüvenlice. "E sende işinde çok iyisin yenge" dedi aptal kumral. "Boş yapaysın boş yapaysın" dedum garadenuz şivemlen. "Gevezeleşmeyinde kahvaltıyı yapıp gidelim artık buradan" dedi ateş. Kahvaltıyı yaptıktan sonra herkes odasına çekilip toparlanmaya başladı. Bende siyah askılı kısa askısı zincirli olan deri vücuda yapısan bir elbise giyindim. Altımada uzun bir siyah bot giydim. Kumaş bir ceket giydim. Saçlarımı toplayıp perçem bıraktım altın halka küpelerimi takıp hafif kırmızı rujumu sürdüm. Rimelle makyajımı tamamlayıp parfümümü sıktım. Çantamı alıp odadan çıktım. Ateş ve timi kapıya yaslanmış beni bekliyordu. Hepsinin gözleri üzerimdeydi. "Ne bakıyorsunuz" dediğimde kumral ıslık çaldı ve beni süzdü. "Yenge daş gibiymişsin sende maşallah" "Sağol kumral ama gevezeliğin sırası değil" dedim Ateşi öksürük tutmuştu gidip sırtına vurdum hafifçe. "Helal helal daha buna dayanamıyorsun Allah kolaylık versin komutan" dedim ve yanağından makas alıp güneş gözlüğümü taktım. Önden önden gitmeye başladığım sırada arkada gülüşüyorlardı. Saçımı savurup onlara omuz hizasından baktım. Taklidimi yapıyorlardı. Birbirlerinden makas alıyorlardı gülerek. Arabaya geldiğimizde çantamı koyup oturdum. Elbisem oturunca dahada kısalmıştı bu sefer arabayı kızıl kullanacağı için ateş tam karşımdaydı. Dik dik bakıyordu aptal. "Ateş açıkta bir şey mi var hayırdır ne dik dik bakıyorsun" Dedim. "Bacaklarını sergilemişsin resmen iti kopuğu var biliyorsun değil mi?" Dedi. "İti kopuğunu göster bana bakalım onları köpek gibi havlatmıyor muyum!?" Dedim çemkirerek. Hayıflanarak adeta 'sen iflah olmazsın' der gibi baktı. Anın derinliğiyle gözlerimi kapadım. 7 saat sonra°•°•°
Gözlerimi araladığımda hâla arabada olduğumuzu fark ettim. Bacaklarımda deri ceket vardı. Ve tam karşımda içinde boğulabileceğim 2 çift göz. "Ateş" Dedim bir anda. "Efendim" dedi. "Sevgilin oldu mu yada var mı?" Dedim. "Napıcan yoksa benle ol mu diyeceksin" Dedi. "Sormadım say" Diyerek başımı cama yasladım. "Olmadı sevgilim falan" Dedi sırıtarak. Kafamı "ne var" anlamında salladım. "Ne gülüyorsun Ateş" dedim masumca. "Komik görünüyorsun" Aldırmadan camı izledim. Sonra telefonum çaldı. Arayan kişi emreydi. En yakın arkadaşım durumun sevgilisi. "Alo emre" "Alo sedef" "Naber" "İyi de bir sorun mu var emre" "Yok ama var biz ayrıldık sedef" "NE neden emre" "O beni sevmiyormuş başka birini seviyormuş Hakkari'de oda asker bir çocuğa aşık olmuş uzun iri hafif sarışın hafif kumral ela gözler falan işte" Resmen ateşi anlattı ve şoka uğramıştım emre çok iyi bir çocuktu. "Anladım emre ben çok üzüldüm ne diyeceğimi bilmiyorum" "Sorun değil sedef sadece bilgin olsun istedim işim var şimdi sonra görüşürüz" Deyip kapattı. Ateşi süzdüm. Emre onu anlatmıştı. "Ateş ee şey hastane varya askeriyenin yanında yeni doktor geldi mi haberin var mı" Dediğimde şaşkınca bana baktı "2 kadın doktor gelmiş biri sarışın diğeri esmermiş sarışın olanla tanışmıştım," Gözlerimi uzun bir süre kapattım. "Sorun mu var sedef" "Yok" deyip sustum.
Uzun yolculuğun ardından göz altı odasına çağırıldım. Adamlarla son kez konuşup mahkemeye devredecektim. Odaya girdiğimde ikiside yere bakıyordu. Biri ateşin babası diğeri suç ortağı. Derin bir nefes verdim. "Evet konuşulacak pek bir şey yok sizi mahkemeye sevkedeceğim belki kim olduğumu bilmiyor sunuzdur ben sedef öldürülen kadının kızıyım dur tahmin edeyim sende Ferhat değil mi suç ortağı" Kafa salladı. "Güzel konuşmaya gerek duymuyorum zaten cezaevindeki arkadaşlar cezanızı keser" dedim ve odadan çıkıp ekin komisere mahkemeye sevketmesini söyledim. Ardından odama gidip yeni dosyalara göz gezdirdim. O sırada kapım çaldı. 'gir' komutunu verdim. Fakat gözlerimi dosyalardan ayırdığımda karşılaştığım beden.....
Sarı saçlar yemyeşil orman gibi gözler kalın bacaklar hafif ince bel.... Duru........ "SAYIN SAVCIIM" Diyerek yapıştı yakama sarılmaua başladı. Ayağa kalkıp bende ona sarıldım. "Ne işin var senin burada çok tehlikeli buralar biliyorsun değil mi" "Evet zaten kısa süreliğine gelmiştim ama ben birine aşık oldum sedef asla gidemem buradan" demesiyle içeriye ekin komiser ve ateş komutan girdi. Duru gözlerini ona dikip bana baktı. Ve kulağıma sessizce " bu o" dedi ve yüzünde güller açan ifadesini belirtti. "Buyur komiser" "Sayın savcım bir kaç dosya varda bakar mısınız" "Tabi bakarım ver " İki çocuk cinayeti.... Ve çocuklar henüz 5 ve 7 yaşlarında. Saat bu sabah 11.50 sularında.... "Ekin olay yeri inceleme ekibi hala orada mı" "Orda sayın savcım" "Güzel bende gideceğim" Kafamı ateşe çevirip "Buyur Komutan senin dert nedir" "Savcı babamları cezaevine göndermişsiniz onlar iki güne ölürler orada" Dudaklarımı büzerek "Herkes hakettiğini yaşar komutan" Duru gözlerini bana dikmiş anlamsızca bakıyordu. "Ne demek babasını içeri attırdın çıkar babasını içerden" "Duru ne saçmalıyorsun sen adalete herkes eşek gibi boynunu eğecek duydunuz mu beni" diye kükreyip odanın kapısını çarparak çıktım. Duru kör kütük aşıktı ve bana karşı çıktı. Olay yeri için siyah BMW me binip olay yerine gittim. Arabadan inip etrafa baktım. Ormanın içine doğru ilerleyip polis arabalarını görünce duraksadım. Sonra tekrar ilerlemeye başladım. Ekip her yeri tarıyordu. Ve yerde üzeri örtülü iki cesedide.... Hemen bilgi aldım polislerden 🌹 Uzun bir süre olay yerinde kaldım. Ardından adliyeye döndüm. Odamda konuşma sesleri vardı. Duru ve ateş.... "Korkma ateş söylerim ben sedefe hafifletir" İçeri daldım. "Bir savcının odasında dedikodu yapmak mı cık cık cık. Hiç yakıştıramadım sayın doktor ve komutan ATEŞ" dedim bastıra bastıra. Ateş idadan çıktı Duru ve ben kaldık. "Kızım sevdiğim adamın babasını nasıl içeri atarsın sen ya onu kendime bağlamam lazım adamı çıkartman lazım lütfen sedef lütfen" Diye yalvardı. "Kafayı mı yedin lan sen ben adamları bulana kadar götümü yırttım bulmuşken adalete sevketmeyeceğimde ne sike yarayacağım beni deli etme duru" dedim çemkirerek. "Annen zaten aldatıyormuş babanı sedef lütfen adamla yakınlaşmam lazım" Dedi. Gözlerim dönmüş gibi bağırdım ona. "DURU BENİM ANNEM ÖLDÜ ANNEM SEN NASIL KADINSIN LAN EMPATİ KURSANA BİRAZ APTAL KIZ SALAK MISIN LAN SEN KAFAN MI İYİ AYNISI ANNENE OLSAYDI YALVARIRDIN BANA İÇERİ AT DİYE" dedim. Ve odadan çıktım. Gözlerim alev almıştı. Herkese çarparak gidiyordum. Çünkü en yakın bildiğim kadının dostu kadın sevdiği adam için kadın cinayetine ADALETE boyun eğiyordu hemde sadece sevdiği adam için. Bir erkeğe ne kadar bağlanırsanız o kadar ölüme o kadar acıya yaklaşırsınız.....
GÜZEL bir bölüm oldu . Duru hakkında neler düşünüyorsunuz ? ADALET BOYNUNUN BORCUDUR HER İNSANIN...
|
0% |