@yakamoz_6
|
Bölüm13-Ölüm 04.10.2011 “Baba!”diye bağırdı küçük kız. “Nerdesin?”diye devam etti cümlesine. “Nil ne oldu neden bağırıyorsun?”dedi en büyük oğlan.En büyükleri bile altı yaşındaydı.Küçük kız iki ve ortanca dört yaşındaydı. “Abi annemin yanına giderken hangisini giyeyim?”dedi ortanca oğlan. “Sağdakini giy Mert.”dedi en büyük oğlan “Sağ ne taraf?”dedi küçük Nil. “Yazı yazdığınız kalem tutuğunuz taraf güzel kızım.”dedi adam ve kızın başını okşadı. “Erol amca ben annemi özledim.”dedi en büyük oğlan. “Ben de abimi ve Mine ablayı çok özledim Batu.”dedi Erol Şimşek. “Erol amca bizim neden Nil ile soy isimlerimiz farklı.”dedi küçük Mert. “Çünkü çocuklar babalarının soyadını alır ben kendi babamınkini o kendininkini aldı.Bunları büyüyünce anlayacaksınız.”dedi Erol ve onlara doğru eğildi.Bu mutluluğu bir kapı zili bozdu.Erol Şimşek ayağı kalkıp kapıyı açtığında onu asker üniforması olan iki kişi karşıladı.Önde ki konuşmaya zorlukla ve acıyla başladı. “Merhabalar Erol Bey .”dedi ve durdu,derin bir nefes aldı. “Astsubay Kıdemli Üsçavuş Mine Kara Mutlu ve Kıdemli Üsteğmen Alp Mutlu’yu çıkan bir çatışmada kaybettik.”dedi adam acı içinde. “Başınız sağ olsun.”dedi arkasında ki adam ve gözünden bir damla yaş düştü.Mert’in elindeki gömlekler elinden düştü.Mert ağlamaya başladığında Nil ona sarıldı,ona sığındı.Batu Mert’i teselli etmeye çalıştı.Erol Şimşek’in ağzından tek bir cümle çıktı. “Vatan sağ olsun.”Son söz buydu başka bir şey denemezdi. Vatan sağ olsun. 16.12.2014 Mert ve Batu’nun annesi ve babası öleli üç sene olmuştu.Üç senedir beraber yaşıyorlardı.Dışarı gitmek için aşağı inmişlerdi.Arabaya bindiklerinde iki çocuk onları durdurdu. “Mendil ister misiniz?”dedi oğlan. “Olur verin.”dedi Erol Şimşek.Oğlan bir tane mendil uzattı. “Aç mısınız siz çocuklar?”dedi Erol Şimşek. “İsterseniz sizi yemeğe götüreyim.”dedi Erol Şimşek. “Olmaz bunları satmamız lazım hem kızarlar.”dedi kız. “Kimse size kızamaz gelin binin arabaya.”dedi.Erol Şimşek onları arabaya oturtmalarına yardımcı oldu. Batu öne oturacaktı.Amcasını durdurup sordu. “Amca neden bizimle geliyorlar?”dedi. “Onlar sokak çocuğu,dilendiriyorlar onları,böyle çocuklar görürsen onlarla oyun oyna.”dedi Erol Şimşek.Batu öne geçti. “Siz adınız ne?Ben Nil,önde ki Batu abi,yanımızda ki ise Mert.”dedi Nil. “Ben Gökhan,bu da kız kardeşim Zeynep”dedi duraksadı. “Işıl.Zeynep Işıl.”dedi Gökhan. “Abi patron kızmaz dimi?”dedi Zeynep Işıl.Gökhan Zeynep’i dürtdü. “Acıdı ya!”dedi Zeynep fısıltı sesiyle.Kırmızı ışıktaydılar,bir çocuk geldi. “Mendil ister misini?dedi çocuk. “Gökhan,Zeynep?”dedi çocuk korkuyla.Arkadan iri bir adam yanlarına doğru yürüdü. “Kimle konuşuyorsun sen!”diye bağırdı. “Zeynep,Gökhan inin hemen arabadan!”dedi sonra Erol Şimşek’e döndü. “Bu çocukları bir daha yanınızda görmeyeceğim!”diye bağırdı. “Siz kimsiniz onları götürüyorsunuz?”dedi Erol Şimşek. “Onlar benim çocuklarım çünkü.”dedi.İki çocukta aşağıya inmişlerdi.Zeynep Batu’ya bakıyordu.Ona bakarak. Yardım et.Dedi Zeynep ağzını oynatırken. “Onları götüremezsin!”dedi Batu.Adam çocuğa ters ters bakıp. “Yürüyün.”dedi gür sesle.Çocuklar korkuyla ilerlediler. Bu çocuklar bir daha birbirleri görmedi ama uzun bir süre sonra kader onları birleştirdi. (EDA GECE YILDIZ’IN ANLATIMI) 18.01.2020 Ölüm.Peşimizi bırakmayan bela.Acı.O da bu oyunun içinde.Bu oyun beni hem üzdü,hem de kardeş verdi bana.Aşk verdi bana.Sevgi verdi bana.Ama acı verdi.Geçmişimi verdi.Ama ben bunları Tanrı’dan ne zaman istedim hatırlamıyorum,düşünmediğim bir anda girdiler hayatıma. Geçmişin ile geleceğin birdir,geçmişin nasılsa geleceğinde öyledir. Hepimizin gözleri Zeynep’e dayanmış bıçaktaydı. “Bırak onu ne olur yalvarırım Efe yalvarırım!”dedi Gökhan acı içinde. “Niye?”diye kahkaha attı arkası da ki Ecrin isimli kız.Gökhan söze girdi. “Hani kardeştik ulan kardeşindik”.dedi Gökhan acı içinde yalvarırken.Arkadan Mert ve Deniz çıktı.Hepsinin elinde büyük bir taş vardı.İkisi de aynı anda kafalarına taşı geçirdi.Deniz’in vurması ile Ecrin yere yığıldı.Efe ona bakarken dikkati dağılmıştı.O anda Mert Efe’nin kafasına taşı indirdi.Efe de taşın etkisiyle yere yığıldı.Zeynep hızla koşmaya başladı.Direk Batu’ya doğru koştu.O kadar korkmuştu ki titreyen ellerini Batu’nun boynuna doladı,o da elini beline doladı.Zeynep’in elleri bir anda boynundan düşmeye başladı.Zeynep zayıf düşmüştü.Elleri boynundan düştü.Zeynep Batu’nun kollarında bayılmıştı. “Zeynep iyi misin uyan!”dedi Batu Zeynep’i kucağına aldı,hızlıca arabaya koştu.Mert de koşup arabanın kapısını açtı.Gökhan acı içinde bana tutundu.Nil’e tutunmak isterdi ama o buna izin vermezdi buna biliyordu. Arabaya bindiğimiz de Batu önde son gaz gidiyordu.Gökhan ön koltuktaydı.Zeynep’in başı benim bacaklarımdaydı gözlerini açmıyordu.Bacakları ise Nil’in üstündeydi.Diğerleri hala orada her şeyi görmesine rağmen duran taksi ile gelmişlerdi.Son gaz gittiğimiz için on veya on beş dakika evin önündeydik.Başımı dikkatli bir şekilde çektim ve Batu’nun onu kucağına almasına yardım ettim.En sonunda hepimiz koltukta oturuyorduk.Zeynep hala baygındı. “Ne zaman uyanacak?”dedi Nil,gözlerini Zeynep’ten ayıramıyordu. “Birazdan uyanır.”dedi Gökhan, acı içinde derin bir nefes aldı.Sanki içinde doğmuştu ki,Zeynep yavaşça gözlerini açtı. “Ne oldu bana?”dedi dikleşirken. Gözleri Gökhan’a kaydı. “Abi Efe ne istiyor?”dedi gözlerini kırpmıyordu bile,gözleri ile Gökhan’nı süzüyordu. “Cevap ver,hemen!”diye kükredi Zeynep gözlerinden öfke okunuyordu. “Sence Zeynep!”dedi ve bir an durdu. “Pardon.”dedi ve yüzünü bir acı saldı.Nil herkesin üzgün olduğunu düşündü ki söze girdi. “İyisiniz dimi?”dedi ve derin bir nefes aldı. “İyi iseniz sizi bir yere götüreceğim.”dedi ve Nil’in yanına oturdu. “Ben iyiyim,nereye götüreceksin?”dedi ve ona döndü. “Şimdi biz ne siz ikinizin”dediğinde Mavi ve Oğuz’u gösterdi. “doğum gününü ne de yılbaşı kutladık biraz eğlenemeye ihtiyacımız var.”dedi ve bize doğru gülümsedi. “Haklı valla,nerede ve ne zaman?”dedi Zehra Nil’e dönerek. “Ben size atarım ama şimdi çıkmam lazım,bir şey olursa haber verin.”dedi ve ayaklanmaya başladı.Onu bir anda durdurdum. “Ben de anneme gideceğim bekle beraber çıkalım.”dedim ve bende ayaklandım.Kapıyı doğru Nil’in yanına doğru yürüdüm. “Hadi Eda.”dedi ve önden kapıyı açtı,ben de peşinden indim.Sokağa çıktık. “Nil.”dedim “Efendim Eda.”dedi ve bana döndü. “Gökhan ve sen biraz tersiniz de.”dedim sıkıntılı bir şekilde. “Ayrıldık.”dedi tek nefes de.Yüzüme bir şaşkınlık düştü. “Nasıl yani.”dedim “Tanrı aşkına aptal veya sağar mısın?Ne dedim ben ‘Ayrıldık’ dedim basit bence.”dediğinde kıkırdamaya başladı.Ben de ona katıldım ve bu kıkırdamalar kahkahaya döndü. “Nereye götüreceksin bizi?”dedim “Sürpriz.”dedi ve gülmeye başladı sonra durdu. “Neden ayrıldınız?”dedim gözünün içine bakarken. “Güvenmiyorum.”dedi tek nefeste. “O zaman niye çıktın?”dedim. “Güvenmiyorum dedim aşık değilim demedim.”dedi Nil gözleri dolmuştu. “Yani aşıksın.”dedim beni başıyla onayladı. “Tamam benim gitmem lazım akşam görüşürüz Eda.”dedi ve yürüyerek uzaklaştı.Ben de uzun zamandır gitmediğim bir yere gitmek üzere yürümeye başladım.Anneme.Mert’in evlerinin iki sokak ilerisindeydi.Kısa bir süre sonra evimin önüne gelmiştim.Zili çaldım.İçim de bir korku vardı. “Anne.”diye seslendim içeri doğru.Kısa bir süre sonra annem kapıyı açtı. “Kızım.”dedi bana sarıldı. “Neredesin sen günlerdir bir gerçeğin peşine düşmüşsün!”diye bağırdı annem. İçeri geçtim.Televizyonun karşısında ki koltuğa oturdum. “Her şeyi anlat.”dedim ciddi bir sesle.Annem konuşmaya başlarken içeriden bir ses geldi.Beni görünce sendeledi. “Anne bu kim?”dedim ona bakarken. “Babanın kızı.Annesi Derin…”derken lafını böldüm. “Sade.Derin Sade ve Yusuf Yıldız ise babası.”dedim.Kız başıyla onayladı. “Gel otur.Adın ne?”dedim.Biraz duraksadım ve konuşmaya devam ettim. “Ben Eda Gece Yıldız.”dedim annem şaşırmamıştı çünkü bazı şeylerin o da farkındaydı. Ellerini kaldırıp bir şeyler söyledi.Anladım ki bu bir işaret diliydi.Annem bana dokuz yaşımdan beri işaret dili öğretirdi.Belki o doğduğunu bildiği içindi. “Ben Alev Işık.Demek ablam sensin.” dedi ve ellerini indirdi.Yanıma oturması için işaret yaptım. “Gel yanıma Alev Işık.”dedim.Yanıma oturdu ellerini kaldırıp konuşmaya başladı. “Neden hiç senle tanışmadım?Babalarımız ortak.”dedi,cevap verecekken telefonum titredi mesaj Zehra’dandı. Zehra Eda sen gelince çıkıcağız ne zaman geleceksin? Siz Nil ne zaman attı nereye gideceğiz? Zehra Saat sekizde Maraş Restaurant(!) Şaşırmış gözlerle ekrana baktım.Tamam emojisi gönderip Alev Işık’a döndüm. “Ben de neden tanışmadığımızı bilmiyorum Alev.”dedim ve gözlerinin içine bakmaya devam ettim.Ellerini kaldırıp konuşmaya başladı. “İlk babamı sonra annemi kaybettim.Bir yandan arkadaşları da öldü.Asel abla kötü oldu.Beni de Cemile abla yanına aldı.”dedi ve ellerini indirdi.Sonra ellerini yine kaldırdı ve konuşmaya devam etti. “Seni niye hiç görmedim Eda abla neredeydin?”dedi ve ellerini indirdi.Cevap vermemi bekledi. “Başka bir yerde kalıyordum Alev.”dedim ve sonra konuşmaya devam ettim. “Hangi adını kullanıyordun.Alev mi,Işık mı?”dedim ama o başka bir şey söyledi. “İşaret dilini nereden biliyorsun?”dedi ve bana meraklı gözlerle baktı. “Annem bana çocukken öğretti peki sen benim soruma cevap verecek misin?”dedim. “Işık.Annem insanlara ışık saçmamı söylerdi.Zaten abimin adı da Umut.İnsanlara umut saçsın diye.”dedi.Gözlerimi fal taşı gibi açtım. Ağzımı açıp tek bir cümle çıktı. “Umut kim?”dedim ve annem baktım. İçeriden bir oğlan girdi.On beş on dört yaşında,kumral saçlı bir oğlandı. “Cemile abla bu kim?”dedi ve bana baktı “Eda ben.Eda Gece Yıldız.Peki sen kimsin?Burada ne işin var?”dedim ona dik,dik bakıyordum. “Umut ben.Umut Yıldız.Asel abla hastaneye kaldırıldığı için bizde burada kalıyoruz ve sen biz geldiğimizde neredeydin?”dedi ve bana sinsi bakışlar attı. “Burada kalmıyorum,sizin anne babalarınız ortak dimi?”dedim.Başımı olumlu anlamda salladı ve yanıma oturdu. Işık ellerini kaldırdı “Üç kardeş seneler sonra tanışır.”dedi ve ellerini indirdi.Annem geçip karşımıza oturdu. “Yusuf ile ortak kararımızdı.Tanışmamamız.Ama artık bu fikirde değilim.Sizleri ayırmamalıydık.”dedi acı içerisinde. “Bizi sen ayırdın.”dedi Umut. “Sen değil,siz.Hem annemin hem babamızın suçu.”dedim ciddi bir sesle. Sonra saate baktım.17.45.Ayağı kalktım. “Gitmem lazım,yine gelirim.”dedim ve kapıya doğru yürürken Umut beni durdurdu. “Yine gel.Senle tanışmak isterim.”dedi ve bana bakıp sırıttı.Sonra Işık ellerini kaldırıp konuşmaya başladı. “Belki gerçekten ablam olursun.”dedi ve ellerini indirdi.Kapıdan çıktım ve –iki yada üç sokak-eve doğru yürüdüm. (ZEHRA KILIÇ’IN ANLATIMI) Eda ve Nil evden çıkalı yarım saat olmuştu.Hepimiz salonda oturmuştuk ama konuşmuyorduk bu sessizliği Mavi –Diğer adı Deren- bozdu. “Tamam kavga çıkarmak istemiyorum ama karnımdan vurulmamım sebebi sen misin Gökhan?”dedi ve yavaşça onu süzdü.Gökhan oturduğu yerde dikleşerek cevap verdi. “Bak onlar bizim peşimizdeydi.Sonra kurban sen oldun olay bu.”dedi ciddi bir sesle. O sıra Batu içeri girdi.Elinde kocaman bir şişe vardı –sanırım bu alkoldü-şişeyi kafasına diktiğinde hepimiz ona şaşkın gözlerle bakıyorduk.Mert hariç.Gözlerini devirip konuşmaya başladı. “Ağabey o şişeyi bana ver.Hem diğer iki şişeye ne oldu?Ne ara içtin onları?”dedikten sonra Batu’nun uzattığı şişeyi alıp o da kafasına dikti. “Ne zamandır beri içiyorsun?”dedim şaşkın gözlerle. “On altı yaşımdan beri.”dedi küçük bir çocuk gibi. “Nil on yedi yaşında o da mı içiyor?”dedi Gökhan.Batu ve Mert başıyla onayladı. “Birkaç kere içmiştir.”dedi Mert sırıtarak.Biz ise onlara şok içinde bakıyorduk. “Neyse.”dedi Mavi ve derin bir nefes verdi. “Kurban sendin ne demek lan?Ne demek?Hayallerimi aldın,her şeyimi aldın.”dedi Mavi ağzı açık bir şekilde.Araya Oğuz–diğer adıyla Eren-girdi. “Şimdi değil birkaç saate Nil’in yanına gideceğiz şimdi değil.”dedi Oğuz yalvaran bir sesle.Mavi başıyla onaylayayıp oturdu.Telefonum titredi.Mesaj Nil’dendi. Nil Saat sekizde Maraş Restaurant’ın önünde olun yeni açıldı. Maraş Restaurant mı orada mı eğlenecektik? Siz Tamam yedi gibi orada oluruz. Yazıp Eda’ya mesaj attım.
Siz Eda sen gelince çıkıcağız ne zaman geleceksin? Dedim ve biraz bekledikten sonra mesaj geldi.Evet yalan söyledim.Çünkü ortam çok gergindi,hızlıca gelmesi için bu yalanı ortaya attım. Eda Nil ne zaman attı nereye gideceğiz? Siz Saat sekizde Maraş Restaurant(!) Beni mesajla onaylayıp kapattım.Yalanımı geri aldım.Faydası yoktu çünkü.Telefonu kapattıktan yirmi dakika sonra Eda geldi.Onu kenara çekip olanları –Gökhan ve Mavi’nin sözlü kavgasını-anlattım.Çok şaşırmışa benzemiyordu.İçeri gidip diğerlerine seslendim. “Zeynep,Mavi hadi bir saate çıkacağız.”diyip hepsini odaya gönderdim.Kendim ise en son gittim.Erkeklere dönüp. “Siz de hazır olun.”dedim.Beni başlarıyla onayladıklarında bende içeri gittim hepsini morali bozuk gibiydi. Bizi Nil görüntülü aradı kıyafet seçmek için.Eda’ya turkuaz bir tişört ve siyah etek giydirdi.Bana kırmızı gömlek ve siyah bir kot pantolon.Mavi’ye mavi bir crop ve beyaz bir etek.Zeynep’e ise beyaz tişört ve kahverengi pantolon giydirdi.Bunlarla gelmezsek hakkını helal etmeyeceğini,gözü açık gideceğini söyledi.Bizde mecbur giydik.Hepimiz ne yapacağını çok merak ediyorduk. (EDA GECE YILDIZ’IN ANLATIMI) Eve gittiğimde beni Zehra karşıladı ve bana olanları–Gökhan ve Mavi’nin sözlü kavgasını- anlattı.Çok şaşırmamıştım.Zehra İçeri gidip diğerlerine seslendi. “Zeynep,Mavi hadi bir saate çıkacağız.”diyip hepimizi odaya gönderdi.Erkeklere bir şey dedikten sonra yanımıza geldi.O sırada Nil bizi görüntülü aradı kıyafet seçmek için. Bana turkuaz bir tişört ve siyah etek giydirdi.Zehra’ya kırmızı gömlek ve siyah bir kot pantolon.Mavi’ye mavi bir crop ve beyaz bir etek.Zeynep’e ise beyaz tişört ve kahverengi pantolon giydirdi.Bunlarla gelmezsek hakkını helal etmeyeceğini,gözü açık gideceğini söyledi.Bizde mecbur giydik.Hepimiz ne yapacağını çok merak ediyorduk.Salona erkeklerin yanına gittiğimde onlarda hazırdı. Hepimiz geçip koltuklara oturduk.Saat 18.17 olduğunu gördüm. “ Ne zaman çıkacağız?”dedi Zeynep diğerlerine dönerek.Hiç kimse cevap vermedi.En son ben derin bir nefes verip konuşmaya başladım. “Yeter.”diyerek ayağa kalktım.Dikkatleri kendime toplamayı başarmıştım. “Yeter ama yeter.Asmayın şu yüzünüzü dışarı çıkacağız eğleneceğiz her şey bitiyor.Bugün gençliğimizin tadını çıkaracağız!”dedim ve hepsinin morali yerine gelmiş gibiydi.Mavi ayağa kalkıp konuşmaya başladı. “Haklı hadi çıkıyoruz.”dedi herkes sonunda mutluydu.Herkes yavaş yavaş aşağıya inerken sadece içeride biz kaldık.Oğuz ve ben. Oğuz bana döndü.Dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. “Annenin yanına mı gittin?”dedi.Başımla onayladım. “Ne söyledi?”dedi ve bana bir adım attı.Ben ise geri bir adım attım.Kaşlarını çattı ve cevap vermemi bekledi. “Babam evliymiş.”dedim ve derin bir nefes aldım. “Ve bir kızı ve oğlu varmış.Umut ve Alev Işık.”dedim ve tutuğum nefesimi verdim. “Tamam.”dedi ve beni kendine çekti.Ama ben onu durdum. “Gitmeliyiz.”dedim ve önden yürümeye başladım.Onu kendimden uzaklaştırdım.Nedenini bende bilmiyordum ama hayır bana dokunmasını istemiyordum. Aşağıya indiğimizde arabaya binmişlerdi bile.Ben Gökhan’ın sürdüğü arabaya doğru ilerledim.Önde Zehra,arkada ise Mert oturuyordu.Arabanın kapısını açıp Mert’in yanına oturdum. “Nereden kaldın güzel kız?”dedi Zehra bana dönerek.O sırada Gökhan arabayı çalıştırdı. “Oğuz ve sen…”dedi ve diyeceğini tahmin ettim ve onu bağırarak susturdum. “Yok öyle bir şey.”dedim ortamı yatıştırmaya çalışarak. “Tamam yok okey.”dedi Gökhan ve bir kahkaha patlattı.Peşinden ikisi de kahkaha atınca kendimi tutamadım ve ben kahkaha attım.Şanslıydık ki yakın bir yere -7 veya 8 sokak-gelmiştik.Kapıda kocaman Açılışımıza Hoş Geldiniz yazıyordu.Arabadan ilk Mert ardından ise Zehra indi.Gökhan inerken onu durdurdum. “Ayrıldığınızı ne zaman bize söyleyecektin?”dedim ve dikiz aynasından ona baktım.O ise bana “Kimden ayrıldım?”dedi ve bana baktı. “Ebenden Gökhan.Nil ya Nil!”dedim sinirle. “Tamam ben ayrıldım.Sonra anlatırım hadi in.”dedi düz sesle.Başımla onaylayıp aşağıya indim.Hepsi hayretler içinde mekana bakıyordu.Yanlarına doğru gidip. “Burası neymiş böyle.”dedim ağzım istemsizce açıktı.Yanımıza ince bir kadın geldi bir anda. “Gençler randevunuz var mı?”dedi ve elinde ki listeye baktı. “Şey biz…”derken Nil oraya geldi.Beyaz bir elbise giyinmişti. “Begüm Hanım benim misafirlerim en güzel masaya alın onları.”dedi Nil ve bize gülümsedi. “Ben kaçıyorum ı love you so much.”dedi ve hızlıca yanımızdan uzaklaştı. “Bu kızın neyi var?”dedi Batu ve Begüm Hanım’ı takip etti. “Buyurun burası sizin masanız.”dedi “Bir şey isterseniz seslenmeniz yeterli.”dedi kadın samimiyetle yanımızdan uzaklaştı. “Tamam Nil ne zaman gelecek?”dedi Mert. “Bilmem?”dedi yanına oturan Zehra.O sırada sahneye biri çıktı. “Evet hepiniz hoş geldiniz.Şimdi ise şarkı söyleyecek arkadaşlarımızı sahneye davet ediyoruz.”dedi kadın ve sahneden indi.İçeri ilk Nil girdi.Arkasından ise çoğumuzun tanıdığı biri Mete Cansever,girdi.Hepimizin ağzı açık kalmıştı.Gökhan sinir küpüne dönmüştü.Yüzünden belliydi.Ellerini yumruk yapmıştı her an saldırabilirdi.Şarkıya ilk Mete girdi. You could be the one in my dreams/Hayallerimizdeki olabilirsin You could be much more than you seem/Göründüğünden fazlası olabilirsin Anything I wanted in life/Hayatımda aradığım onu şey olabilirsin Do you understand what I mean?/Dediğimi anlıyor musun? I can see that this could be fate/Bunun kaderimiz olduğunu görebiliyorum I can love you more than they hate/Sana olan nefretlerinden daha çok sevebilirim seni Doesn't matter who they will blame/Kimi suçlayacakları beni ilgilendirmez, We can beat them at their own game/kendi oyunlarında yenebilir Şarkıyı Nil devam ettirdi. I can see it in your eyes/Gözlerinde görebiliyorum It doesn't come as a surprise/Kulağa bir sürpriz gibi gelmeyen I see you dancing like a star/Seni bir yıldız gibi dans ederken No matter how different we are/Ne kadar farklık olursa,bir şey değiştirmez Sonra ikisi beraber söylemeye başladılar. For all this time I've been loving you/Tüm bu zaman seni sevdim Don't even know your name/İsmini bile bilmeden For just one night, we could be the same/Sadece bir gece aynı olabiliriz No matter what they say /Dedikleri bir şey değiştirmiyor. Şarkı bitince Nil derin bir nefes .Mete sinsi bir gülüş yerleşti yüzüne.Nil’in belini kavradığında Nil ona şaşkın bir yüzle baktı.Mete dudaklarını dudaklarına yaklaştırdı.Nil uzaklaşmaya çalıştı ama onu bırakmadı.Gökhan sinir küpüne döndü.Ellerini yumruk yapmıştı.Sadece o değil hepimiz.Onunla çoğumuz aynı okuldaydık ve ondan hoşlanmıyorduk.Özellikle bu olaydan sonra Mert büyük bir kavga çıkaracağa benziyordu ve buna Gökhan da dahildi. Gelen bir sesle irkildik. “Zeynep Işıl Demirel,Gökhan Demirel ve sevgili kızım Zehra Kılıç ne ararsınız burada?”dedi adam.Zeynep ve Gökhan aynı anda “Patron.”döküldü ağzından.Adam onları takmayıp Zehra’ya döndü hiddetle. “Neredesin sen Ege de yok.Nereye kayboldunuz Allah’ın belaları!”dedi herkes bize bakıyordu.Nil sahneden atlayıp yanımıza koştu. “Lütfen dışarı çıkın!”dedi sinirle. “Kızımı ve bu iki sokak çocuğunu almadan bir yere gitmem!”dedi ve sinsi bir şekilde güldü. “Patron ayıp oluyor!”dedi Gökhan ve ayağa kalktı. “Bak Celal abi,bizi rahat bırak.Hem bizi neden yanına aldın ki bırakaydın ya halamızla kalsaydık daha mutlu olurduk belki.”dedi Zeynep o da ayaklanmıştı.Benim elim o sırada içki bardağına kaydı.Elimi hemen oraya uzatıp Celal Kılıç’a doğru fırlattım.Refleksleriyle geri çekildi. Aşağıya doğru bir kadın fırlatıldı bir anda.Herkes geri çekildi.Kadın her yeri kanıyordu.Ve yine kimliği üzerindeydi. Asel Kırık. Bu ismi görmek istemiyordum.Işık ve Umut zor durumda kalacaktı.Annem zor durumda kalacaktı.Ve çoğumuzun kalacak bir yeri bile yoktu. |
0% |