@yakamozyagmuru
|
Grup, Göktuğ ve Belinay arasındaki hafif elektriklenmeyi fark etmeye başlamıştı. Göktuğ her fırsatta Belinay’a bakıyor, Belinay da gözlerini kaçırıp hafifçe gülümsüyordu. Marul, her zamanki gibi bu durumu fark edip ilk şakayı patlattı:
“Göktuğ, biz Belinay’ı tanıtacaktık ama sen baya sahiplenmişsin. Aşk mı var ne?”
Göktuğ hemen savunmaya geçti, "Ne alakası var ya, dalga geçmeyi bırak!" diyerek Marul’a ters baktı. Ancak yüzündeki kızarıklık herkesi kahkahaya boğdu.
Zeynep, gruba sessizce fısıldadı, "Plan yapalım mı? Göktuğ ve Belinay’ı biraz yalnız bırakıp eğlenelim."
Ekin gözlerini devirdi, ama diğerleri bu fikre bayıldı. Hemen harekete geçtiler.
Zeynep, bir şey olmamış gibi, “Göktuğ, Belinay, siz burada takılın, biz biraz dışarı çıkıyoruz. Hadi grup, dağılalım!” dedi.
Göktuğ ve Belinay, bu ani hareket karşısında şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Grup, aniden odayı terk edip kapıyı arkalarından kapattı ve kilitledi. Marul, kapının diğer tarafından bağırdı:
“Tamam gençler, içeride ne yaparsanız yapın, ama fazla ses çıkarmayın!”
Göktuğ, kapıya doğru ilerleyip sert bir şekilde, “Aç şu kapıyı Marul! Dalga mı geçiyorsunuz?” diye bağırdı.
Ama içeriden kahkaha sesleri yükselince pes etti ve derin bir nefes aldı. Belinay, olanlara biraz gülüp, “Sanırım beni burada sorguya çekmek istiyorlar,” dedi ve utangaç bir şekilde saçını düzeltti.
Göktuğ hafif gülümseyerek, “Yok artık, saçmalıyorlar. Ama şey... iyi misin burada?” diye sordu.
Belinay biraz tereddüt ederek, “Evet, iyiyim. Ama sanırım seni biraz fazla zorlanıyosun.
Göktuğ şaşırarak, “Beni mi? Yok artık, ben mi zorlanıyorum?” dedi ve biraz panikle gülmeye çalıştı. Ancak sesi hafifçe çatladı ve bu da Belinay’ı güldürdü.
“Baya zorluyorsun,” diye yanıtladı Belinay, gözlerini yere indirerek.
Göktuğ bir an sessiz kaldı, sonra oturdukları kanepeye döndü ve ellerini dizlerine vurdu. “Tamam, itiraf ediyorum. Beni gerçekten biraz zorluyorsun. Yani... şey...” dedi, kelimeleri bulmaya çalışarak.
Belinay başını kaldırdı, gözleri merakla parlıyordu. “Şey?”
Göktuğ derin bir nefes aldı. “Tamam, dürüst olacağım. Belinay, ben seni tanıdığım ilk andan beri... farklı bir şeyler hissediyorum. Ama bu çocuklar yüzünden hiçbir şey söyleyemiyorum. Dalga geçeceklerinden korkuyorum,” dedi.
Belinay şaşkınlıkla baktı. “Gerçekten mi? Çünkü... ben de seni ilk gördüğümde aynı şeyi hissettim,” dedi, sesi hafifçe titreyerek.
Tam bu sırada, dışarıdaki grup kapının arkasında sessizce konuşmaları dinliyordu. Marul fısıldadı, “Bunlar baya duygusallaştı. Bence kapıyı açalım yoksa burada evlilik teklifine falan geçecekler.”
Berk, gözlerini devirerek, “Marul, biraz ciddi ol,” dedi. Ama diğerleri de gülmekten kendilerini alamıyordu.
Kapıyı birden açtıklarında Göktuğ ve Belinay hızla yerlerinden sıçradılar. Göktuğ kızarmış yüzüyle ayağa kalktı, “Siz ciddi misiniz? Özel hayat diye bir şey duydunuz mu?” diye çıkıştı.
Zeynep kahkahalarla, “Tamam tamam, artık yalnız değilsiniz. Ama tatlı bir çift olabileceğinizi düşündük,” dedi.
Belinay, gülümsemeye çalışarak, “Siz cidden delisiniz,” dedi. Göktuğ ise hala utanmış bir şekilde yerine oturdu, ama içten içe bu yaşananlardan memnundu.
Gece, grupça yapılan şakalar ve gülüşmelerle devam etti. Göktuğ ve Belinay birbirlerine kaçamak bakışlar atmayı sürdürdüler, ama bu bakışmalar bile grup tarafından fark edilip bolca dalga konusu oldu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde grup, oturma odasında bir araya gelip hafif müzik eşliğinde sohbet etmeye başladı. Herkes biraz yorgun ama keyifliydi.
Marul, elindeki cips paketini sallayarak, “Arkadaşlar, Göktuğ ve Belinay’ın odada söylediklerinden bahsetmememiz gerektiğini söylemiş miydim? Çünkü hala kahkaha atmak istiyorum,” dedi.
Göktuğ sinirle, “Marul, gerçekten mi? Biraz ciddiyet lütfen,” diye çıkıştı.
Berk, alaycı bir şekilde, “Ciddiyet dediğin bu muydu Göktuğ? Az önceki hâlinle ciddi durmak biraz zor,” dedi ve hafifçe gülümsedi.
Belinay, gülümseyerek Göktuğ’a döndü. “Rahat ol, Göktuğ. Hem herkesin bir sır saklama hakkı vardır. Öyle değil mi çocuklar?” dedi, gruba dönerek.
Zeynep, biraz eğlenceli bir şekilde, “Tabii tabii, kimse bir şey duymadı, merak etmeyin,” diye yanıtladı ve göz kırptı.
Ekin, konuşmaları biraz dağıtmak için, “Peki, bu kadar eğlence yeter. Yarın erken kalkacağız ve bir şeyler planlamamız gerekiyor. Bir sonraki grup etkinliği ne olacak?” diye sordu.
Sıla omuzlarını silkerek, “Belki biraz doğa yürüyüşü yapabiliriz. Ya da piknik. Hem sakin bir şeyler iyi olur,” dedi.
Murat, gülerek, “Sakin mi? Sıla, bizi tanıyorsun değil mi? Bizim grubun olduğu yerde sakinlik mümkün değil,” dedi.
Herkes kahkahalarla gülmeye başlarken, Göktuğ birden Belinay’a dönerek, “Belinay, yarın için bir planın var mı? Seni daha fazla tanımak isteriz,” dedi.
Belinay, hafifçe gülerek, “Hmm, belki beni Türk usulü kahvaltıya götürürsünüz. Amerika’da bunları özlüyorum,” dedi.
Marul hemen atılarak, “Ooo, kahvaltıyı bana bırakın. Yumurtalar, menemen, sucuk… Sizi bayıltacağım!” dedi.
Zeynep, şüpheli bir bakışla, “Marul, bir şey yapmadan önce mutfağı yakmamanı rica ediyorum,” diye uyardı.
Gece boyunca grup neşeyle konuşmaya devam etti. Belinay ve Göktuğ arasındaki çekim iyice belirginleşirken, diğerleri şakalaşmaları ve dostça tartışmalarıyla ortamı renklendirdi.
Herkes, yatmak için odalarına çekilirken, yarın için yeni bir macera planlamaya başlamıştı.
Gece ilerledikçe, grup daha da rahatlamıştı. Herkesin keyfi yerindeydi ve hafif bir yorgunluk başlamıştı, ama bir yandan da geceyi devam ettirmek istiyorlardı. Murat, odanın ışığını kapatıp telefonundan müzik açtı, herkesin şarkılara katıldığı bir an başlamıştı.
Zeynep, Belinay'la beraber bir köşeye çekildi. “Amerika'dan geldin ama hâlâ bizimle gayet uyumlusun. Bu kadar çabuk alıştığın için seni takdir ediyorum,” dedi Zeynep.
Belinay, gülümseyerek cevap verdi: “Türkler ne kadar sıcak, ne kadar samimi… O yüzden zorlanmadım. Burası gerçekten çok farklı. Ve gerçekten de burada olmaktan çok mutluyum.”
Ekin, biraz uzaklardan onları izlerken, kafasında bir şeyler kuruyordu. Göktuğ’a bakıp, biraz mavi tonda bir bakışla ona yaklaştı. "Hala Belinay’ı düşünüyor musun?" diye sordu.
Göktuğ, şaşkın bir şekilde Ekin’e baktı. “Ne demek istiyorsun?” diye karşılık verdi.
Ekin gülerek, “Sadece gözlerinden belli oluyor. Hadi itiraf et, bir şeyler hissediyorsun,” dedi.
Göktuğ, omuzlarını silkip sessiz kaldı. Sonra birkaç saniye düşündü, "Bilmiyorum, Ekin... Gerçekten bir şeyler var ama henüz ne olduğunu anlamadım."
Bu sırada, Murat gruba seslendi: “Hadi kalkın, biraz dans edelim, bir eğlence yapalım. Sıla, Zeynep, hadi siz de!” dedi.
Berk, Zeynep’e göz kırparak, “Gel bakalım, hadi birkaç şarkı hep beraber söyleyelim,” dedi.
Sıla ve Zeynep, müziğe ayak uydurarak eğlenmeye başladılar. Hemen ardından Marul, "Bunu görmelisiniz!" diyerek birden dans etmeye başladı. Grubun herkesinin gülmesiyle, gece daha da eğlenceli hale geldi.
Belinay, bir yandan Göktuğ'a bakarak, “Hadi sen de dans et, Göktuğ!” diyerek onu da harekete geçirdi. Göktuğ, gülümseyerek dans etmeye başladı, ama gözlerinde hala Belinay’a dair bir şeyler vardı.
Birkaç saatlik eğlenceden sonra, grup yorulmaya başladı. Sıla, Zeynep ve Belinay, birlikte oturup sohbet etmeye başladılar, erkeklerse başka bir köşede gülerek şakalaşıyorlardı.
“Belinay, gerçekten çok neşeli birisin,” dedi Zeynep, “Türkler seni çok sevdi. Hızla adapte oldun.”
Belinay, gülerek, “Sizlerin etkisi büyük. Gerçekten çok eğlencelisiniz. Her şey çok farklı ve güzel. Yavaş yavaş alışıyorum.”
Akşam ilerledikçe, grup yavaşça toparlanmaya başladı ve yatmak için odalarına çekildiler. Kimi kısa bir sohbetle uykuya dalarken, kimi düşüncelere dalarak yatağında dönüp durdu. Göktuğ ve Belinay arasında var olan bu çekim, gece boyunca ikisini de düşündürmüştü. Göktuğ, Belinay’ın gözlerindeki samimi bakışları hissetmişti, ama henüz ne yapacağını bilmiyordu.
Sabah erkenden, kahvaltı yapmak üzere hepsi mutfakta buluştu. Bu gece, bir yandan eğlenceli, bir yandan da bir parça derin düşüncelerle geçtikten sonra yeni bir güne başlamak üzereydiler.
Sabah güneşinin ilk ışıkları odaya vururken, grup yavaşça uyanmaya başladı. Sıla, Zeynep ve Belinay kahvaltıya hazırlanırken, erkekler de yavaşça mutfağa doğru yönelmeye başladılar. Murat, sabahın ilk saatlerinde mutfakta kahve hazırlıyor, Göktuğ ise bir köşede kahvaltı masası için hazırlıkları yapıyordu.
Sıla, Zeynep'le birlikte mutfağa geldiğinde, Belinay'ın hâlâ biraz uykulu olduğunu fark etti. "Bugün nasıl hissediyorsun?" diye sordu Sıla.
Belinay, gözlerini hafifçe ovuşturarak gülümsedi. "Yorgunum, ama harika bir geceydi. Gerçekten çok eğlendim," dedi. Zeynep de ona katılarak, "Gerçekten eğlenceliydin, Belinay. Hep böyle olursan, seni takımımıza alırız," dedi esprili bir şekilde.
Erkekler ise mutfakta gülüşerek kahvaltı hazırlığındaydılar. Marul, Göktuğ ve Berk kahvaltı masasında bir araya gelerek, dün geceyi değerlendirmeye başladılar. "Dün geceyi harika geçirdik, ama hala Belinay'la ilgili bir şeyler var," dedi Berk, biraz düşünceli bir şekilde.
Göktuğ, hafifçe gülerek, "Neyin var? Belinay'ı mı soruyorsun?" dedi. Berk omuzlarını silkip, "Hayır, sadece dikkatimi çekti," diye yanıtladı.
Marul, onları izlerken, "Ne güzel ya, gerçekten bir şeyler oluyor gibi," diyerek kahkahalarla onlara takıldı.
Bir süre sonra, tüm grup masada toplandı ve kahvaltı sofrası hazırlıklarını tamamladı. Zeynep, Belinay'a göz kırparak, "Hazır mısın? Bugün yeni bir gün, bakalım neler olacak," dedi. Belinay, hafifçe gülümsedi. "Hazırım, baksanıza! Bugün de eğlenceli olmalı," dedi.
Sıla ve Zeynep, kahvaltı sırasında sohbet ederken, diğerleri de kahvaltılarını bitirmeye çalışıyordu. Berk, Belinay'ın yanına oturdu ve ona, "Bugün ne yapmak istersin? Biraz dışarı çıkalım mı?" diye sordu.
Belinay, gülümseyerek, "Olur, biraz gezelim. Bu şehri daha yakından görmek istiyorum," dedi. Sıla, Zeynep'e bakarak, "Görüyorsunuz değil mi? Belinay gerçekten çok neşeli. Böyle devam etsin, harika olur," dedi.
Göktuğ, biraz sessizce kahvaltısını yaparken, Belinay'ı bir an için izledi. Bir süre sonra, Zeynep'in esprilerine gülerek, grup yine eğlenceli bir hale geldi.
Kahvaltı bittikten sonra, grup dışarı çıkmak için hazırlandı. Sıla ve Zeynep şık kıyafetler giyerken, Belinay da şık bir kombinle onlara katıldı. Erkekler ise rahat ama şık bir şekilde giyinerek dışarıya çıkmaya başladılar.
Belinay, dışarıda şehri keşfederken, grup birlik te vakit geçirecekleri yerleri planlıyordu. Bugün, herkesin birbirini daha yakından tanıyacağı, eğlenceli bir gün olacağa benziyordu. |
0% |