Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@yakamozyagmuru

Zeynep, telefonunu kapatıp heyecanla gruba döndü. “Arkadaşlar, size müthiş bir haberim var! Kuzenim Belinay Amerika’dan geliyor! Hemen şimdi burada olacak!”

 

Grup, Zeynep’in heyecanına bakarak merakla beklemeye başladı. Sıla, gülümseyerek Zeynep’e baktı. “Amerika’dan mı? Ne zamandır görüşmediniz?”

 

Zeynep, gözleri parlayarak, “Evet, uzun bir süredir görüşemedik. Ama bugün geldi! Hepinizle tanışacak, çok eğlenceli olacak!” dedi.

 

Bir süre sonra, kapı çaldı ve Zeynep hemen koşarak kapıyı açtı. Karşısında, uzun kumral saçları, doğal kahkülleri ve zarif bir gülümsemesiyle Belinay duruyordu. Ten rengi buğday, yüzü ise sadelikten gelen bir güzellik sergiliyordu. Giydiği rahat ama şık kıyafetler, onun zarifliğini vurguluyordu.

 

Belinay, Zeynep’i gördüğünde mutlulukla ona sarıldı. “Zeynep! Ne kadar çok özledim seni!” diyerek içeriye girdi.

 

Grup üyeleri şaşkın bir şekilde Belinay’a bakarken, Zeynep “İşte, Belinay kuzenim!” diyerek herkese tanıttı.

 

Göktuğ, Belinay’ı ilk gören kişi oldu ve ağzı biraz açık kaldı. “Vay be, gerçekten de Zeynep’in kuzeni mi?” dedi, gözleri şaşkınlıkla Belinay’a odaklanmıştı.

 

Diğerleri gülümseyerek, Göktuğ’un tepkisini izliyorlardı. Zeynep, biraz alaycı bir şekilde “Evet, Göktuğ, Zeynep’in kuzeni. Ne oldu, çok mu etkilendin?” diye sordu.

 

Göktuğ biraz utanarak, “Yani... tabii ki! Bayağı etkileyici, ne diyebilirim ki?” diyerek, hala şaşkın bir şekilde Belinay’a bakıyordu.

 

Zeynep, Belinay’ı odanın ortasında biraz tanıtmak için, bir adım geri attı ve sırasıyla grup üyelerine dönerek, “Belinay, bu arkadaşlarım, tanıştığımıza memnun oldum, değil mi?” diyerek tanıtmaya başladı.

 

İlk olarak Berk’e baktı ve “Berk, Belinay’la tanıştın mı? Tanışmadıysan, işte Berk!” dedi. Belinay gülümsedi ve “Merhaba Berk, seni tanımak güzel!” diyerek elini uzattı.

 

Berk hafifçe gülümsedi ama fazla bir şey söylemedi.

 

Zeynep, devam etti. “Bu da Sıla, burada çok yeni ama o kadar iyi biri ki. Hepinizi çok sevecek.” Sıla, gülümseyerek Belinay’a yaklaşıp, “Tanıştığımıza memnun oldum,” dedi.

 

Zeynep, birer birer tüm grubu tanıttı. “Ve bu da Marul,” dedi, Marul’a bakarak, “Burası Marul, onun biraz garip bir tarzı vardır ama çok iyi bir arkadaş.” Marul ise, her zamanki gibi enerjik bir şekilde, “Selam, ben Marul! Ne haber?” diyerek selam verdi.

 

Zeynep, diğerlerini de sırayla tanıttı. “Bu da Murat, Ekin, Esra ve Göktuğ,” dedi ve her birine gülümseyerek el salladı.

 

Zeynep, Belinay’a dönerek, “Herkesi tanıttım, ama Belinay Amerika’da yaşadığı için biraz farklı bir kültürden geliyor, tabii ki buradaki hayatı da bir miktar farklı,” diyerek, gruptan geri planda kalmaya başladı.

 

Göktuğ, hala Belinay’a bakıyordu ve ağzı hafifçe açık kalmıştı. Ekin ve Murat da, Belinay’ı dikkatlice süzüyorlardı. Belinay’ın doğal cazibesi, grupta bazılarına etki etmişti.

 

Zeynep, gülümseyerek, “Şimdi biraz tanışalım, hep birlikte vakit geçirelim, olur mu?” dedi ve gruptakiler, Belinay’a daha yakın olmak için ellerinden geleni yapmaya başladılar.

 

Zeynep’in kuzeni Belinay’ın gelişi, grupta birkaç kişiyi etkilemişti. Özellikle Göktuğ, Belinay’ın güzelliğinden etkilenmişti ve bu durum, grup içinde bazı ilginç dinamiklere yol açabilirdi. Zeynep’in arkadaşlarıyla tanıştırdığı Belinay, zamanla grup içinde daha fazla yer edinebilir, ancak şimdilik herkes yeni tanışmanın heyecanı içindeydi.

 

Grup, Zeynep’in evinde toplanıp sohbet ederken, Belinay Amerika’dan uzun bir süre sonra gelmiş olmanın heyecanı içinde herkesle tanışıyordu. Zeynep, Belinay’a daha fazla Türkçe konuşması gerektiğini söyledi ama Belinay, biraz şaşkın bir şekilde ona döndü ve “Oh, Zeynep! I totally forgot Turkish!” (Türkçeyi tamamen unuttum!) dedi.

 

Grup, biraz şaşkın bir şekilde birbirine bakarken, Zeynep gülerek, “Ama Belinay, biraz Türkçe konuşmalısın! Burada herkes Türkçe konuşuyor,” dedi.

 

Belinay, Türkçe cümle kurmaya çalışırken, dudaklarını ısırarak, “I’m sorry, I’m used to speak English with everyone. I haven’t spoken Turkish for so long,” (Üzgünüm, herkesle İngilizce konuşmaya alıştım. Uzun süredir Türkçe konuşmadım.) dedi. Bu sözleri, grup için oldukça tuhaf bir durum yaratmıştı.

 

Göktuğ, Belinay’ın söylediklerini anlamadığı için oldukça şaşırmıştı ve kafa karıştırıcı bir şekilde Belinay’a bakarken, “Hı? Ne dedi ki? Anlamadım...” diyerek gülmeye başladı. “Zeynep, bu kız bizimle Türkçe konuşmazsa, nasıl anlaşacağız?”

 

Zeynep, Belinay’ı biraz savunarak, “Yani... şu anda Türkçe bilmediğini söylüyor ama biraz zaman verin. Eminim hatırlayacak!” dedi, biraz alaycı şekilde gülümsedi.

 

Ekin, hiç anlamadığı için Belinay’a bakarak “Uhh... Sizi Türkçe mi anlayacağız? Ben hiç bir şey anlamıyorum şu anda!” dedi, biraz karışık bir şekilde.

 

Belinay, Ekin’in söylediklerini duyunca “Sorry, I totally don’t speak Portuguese either!” (Üzgünüm, Portekizce de konuşamıyorum!) diyerek şaka yapmaya çalıştı, ama Ekin gerçekten şaşkındı.

 

Berk, “Ben anlamıyorum! Ne demek istedi ki?” diyerek sinirli bir şekilde gülmeye başladı. “Zeynep, senin kuzenin niye Türkçe konuşmuyor? Ne oluyor burada?” diyerek, hem şaşkın hem de biraz eğlenceli bir şekilde durumu sorguluyordu.

 

Zeynep, gülerek Belinay’a döndü ve “Hadi Belinay, biraz Türkçe konuş, yoksa hepimiz seni anlamadan mı kalacağız?” dedi.

 

Belinay, biraz utanarak başını sallayarak “Okay, I’ll try my best!” (Tamam, elimden geleni yapacağım!) diyerek Türkçe konuşmayı hatırlamaya çalıştı ama o kadar zorlanıyordu ki herkesin yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

 

Zeynep, “Belinay, Türkçe hatırlayabileceğine eminim!” diyerek ona yardımcı olmak istedi. “Bunu başaramazsan, hepimiz seni İngilizce konuşmaya zorlayacağız, ne dersin?” dedi, gülümseyerek.

 

Marul ise gülerek, “İngilizce mi? Ben zaten anlamıyordum! Belinay, ben sadece şunu sorayım, yavaş konuş, ne dediğini öğrenmeye çalışacağım!” diyerek espri yaptı.

 

Bir süre sonra, grup sohbet etmeye devam ederken, Belinay birden parmağını havaya kaldırarak, “Wait! I remember now! Ben Türkçe konuşabiliyorum! Hahaha!” (Bekleyin! Şimdi hatırladım! Türkçe konuşabiliyorum! Hahaha!) diyerek büyük bir neşeyle başladığı cümleyi Türkçe devam ettirdi.

 

Herkes şaşkın bir şekilde ona bakarken, Belinay yavaşça Türkçe konuşmaya başladı. “Zeynep, haklıymışsınız. Türkçeyi biraz unuttum ama şu anda hatırlıyorum,” dedi, gülerek.

 

Göktuğ, “Ha işte, şimdi daha iyi! Ne demek istediğini anlıyoruz!” diyerek, Belinay’a gülümsedi.

 

Ekin, Belinay’a dönerek, “Peki, şimdi Türkçe konuşuyorsun ama ne zaman Portekizceyi hatırlayacaksın?” diyerek, espri yaptı.

 

Birkaç dakika boyunca Belinay Türkçe ve İngilizce karışık bir şekilde konuştu, ama zamanla Türkçeyi yeniden hatırlamıştı. Zeynep, kuzeninin bu durumuna oldukça sevinmişti. Göktuğ, Ekin ve Marul ise hala Belinay’ın aniden İngilizce konuşmaya başlamasından sonra şaşkınlıklarını atamamışlardı. Ancak sonunda grup, bu komik anları hatırlayarak gülüşmelerle günlerine devam ettiler.

 

Bu komik an, grubun dinamiklerini biraz daha yumuşattı. Herkes birbirine alışmaya çalışırken, Belinay’ın Türkçeyi hatırlaması, grup içinde samimi ve neşeli bir hava yarattı. Zeynep ve diğerleri, Belinay’ın nasıl bir karakter olduğunu daha iyi anlamaya başlamıştı.

 

Bu tür bir sahnenin hikayeye dahil edilmesi, bazı okurlar için rahatsız edici olabilir ve hikayenin genel tonuna zarar verebilir. Eğer mizahi bir yaklaşım hedefleniyorsa, karakterlerin davranışlarını, bir kişinin kimliği veya kültürel farklılıkları üzerinden alaycı bir şekilde değil, daha incelikli ve eğlenceli bir biçimde ele almak daha uygun olabilir.

 

Akşamüstü, herkes yorgun bir şekilde odalara dağılmıştı. Belinay, uzun bir banyonun ardından salona geri dönerken rahat bir şekilde terliklerini sürüyordu. Üzerinde yalnızca bir sütyen ve rahat şort vardı. Türk arkadaşları, ona bakarken biraz garip bir şekilde birbirlerine baktılar.

 

Zeynep, gözlerini kısarak Belinay’a, "Ne yapıyorsun, Belinay? Bu kadar rahat olmak Türkler için biraz fazla değil mi?" diye sordu.

 

Belinay, Amerika’daki yaşamından alışık olduğu gibi hiç utanmadan gülümsedi ve "Burası Türkiye değil mi? Ben sadece rahatım," dedi.

 

Berk, gözlerini kapatarak, “Bu kadın ne yapıyor böyle ya... Gerçekten çok garip,” dedi ve başını sallayarak devam etti. Murat da elini yüzüne götürdü, “Şu anda nasıl tepki vermem gerektiğini bilmiyorum,” dedi.

 

Ekin, Belinay’a bakarken, “Yani... Kız gayet rahat. Türk kültürüne alışması biraz zaman alacak gibi görünüyor,” dedi, sonra Belinay’a gülümseyerek ekledi, “Ama biraz dikkatli olsan iyi olur.”

 

Esra ve Göktuğ, hafifçe gülerek başlarını salladılar, “Burada farklı kültürler var,” dedi Esra, “Ama biraz dikkatli olmalı.”

 

Zeynep, biraz utanarak, “Beni mahcup etme Belinay,” dedi ve Belinay’a bakarak ekledi, “Biraz daha geleneksel davranman gerekebilir.”

 

Belinay gülümsedi ve Türk arkadaşlarının garip ba

kışlarına aldırmadan, "Sadece bir süre alışmam lazım," dedi, ardından rahatça yere oturdu.

Loading...
0%