@yakamozyagmuru
|
Ertesi sabah bahçe öğrencilerle dolup taşmıştı. Grup her zamanki yerinde toplanmış,günün ilk dersine kadar vakit geçiriyordu. Zeynep, Belinay’dan bahsederek, "Kuzenim dün bayağı renk kattı gruba, değil mi?" dedi gülerek.
Göktuğ hemen atıldı. "Renk kattı mı? Resmen yıldırım çarptı! Onun enerjisi... başka bir şey."
Murat alayla güldü. "Göktuğ, sen zaten her gördüğüne yıldırım çarpıyormuş gibi bakıyorsun. Bir sakin ol."
Göktuğ savunmaya geçti. "Ama cidden eğlenceli biriydi. Keşke bizim okula gelseydi."
Sıla kahvesinden bir yudum alıp sakin bir şekilde, "Belinay başka bir okulda daha iyi eder. Yoksa Göktuğ’un dilinden kurtulamazdı," dedi ve gruptaki herkes güldü.
Ekin, hafif bir alayla, "Amerika’dan gelip bu kadar hızlı ilgi odağı olmak her yiğidin harcı değil. Belinay belli ki böyle şeylere alışkın," dedi.
Zeynep ise kuzenini savunurcasına, "O gerçekten çok sıcakkanlı biri. Ama Türkiye’ye alışması zaman alacak."
Berk, grubun arkasında sessizce oturmuş, herkesin konuşmalarını dinliyordu. Gözleri bir ara Sıla’ya kaydı. Sıla, her zamanki gibi sakin ve durgundu, ama gruba ara ara zekice laf atmayı ihmal etmiyordu. Berk bu sessiz gözlemini kesip, "Hadi ama, daha sabah sabah Belinay’ı mı konuşacağız? Dersi beklesek daha iyi," dedi.
Tam o sırada okul zili çaldı ve herkes sınıflarına doğru yöneldi. Grup aynı sınıfta olduğu için birbirlerine laf atarak yürümeye devam etti. Göktuğ, Zeynep’in yanına gelip, "Belinay’a benden selam söyle," dedi. Zeynep sadece gözlerini devirdi.
Ders boyunca herkes kendi halinde takıldı. Öğretmen sorular sorarken Ekin’in her zamanki gibi sıkıldığını, Murat’ın ise sessizce bir şeyler karaladığını görebiliyordunuz.
Teneffüs vakti geldiğinde grup, okulun bahçesinde toplanmış, atıştırmalık bir şeyler yiyordu. Göktuğ bir anda, "Bence grup olarak Belinay’ın okulunu ziyaret edelim," dedi heyecanla.
Murat hemen karşı çıktı. "Bunu neden yapalım ki? Daha dün tanıştık."
Zeynep gülerek, "Kuzenimden neden bu kadar etkilendin, Göktuğ? Daha önce böyle birini görmedin mi?" diye sordu.
Göktuğ, "Tamam, itiraf ediyorum. Belinay farklı bir enerjiye sahip. Ama sadece arkadaşça, merak etmeyin," dedi ve herkes kahkahaya boğuldu.
Sıla bu sırada sessizce oturup, grubun şakalaşmalarını izliyordu. Berk de ona göz ucuyla bakıp bir şey söylemek istedi ama vazgeçti. İkisi de şimdilik kendi düşüncelerine dalmıştı.
Göktuğ, elindeki sandviçin yarısını yerken Murat’a döndü. "Abi, sabah kahvaltı yapmayı unuttum, o yüzden bunu yiyorum. Ama yarısı yetmedi, biri fazladan bir şey getirdi mi?" diye sordu.
Ekin hemen araya girdi. "Göktuğ, bir gün aç kalırsan dünya dönmeyi bırakmaz. Biraz sabret."
Zeynep, Göktuğ’un hâline gülerek çantasından bir bisküvi çıkardı ve ona doğru fırlattı. "Al, ama sonra bir daha benden bir şey isteme!"
Göktuğ, bisküviyi havada yakalayıp gözleri parlayarak, "Beni düşündüğün için sağ ol, Zeynep. Hepinizden önce Zeynep benim en sevdiğim," dedi.
Sıla, Göktuğ’un bu abartılı tavırlarına hafif bir gülümsemeyle karşılık verip, "Bir bisküvi için bu kadar yalakalık yapılmaz," diye mırıldandı.
Berk, grubun gerisinde duvara yaslanmış bir şekilde olan biteni izliyordu. Etrafta dolaşan öğrencilere bakıp, "Hadi ama, teneffüste biraz daha anlamlı şeyler yapalım. Sürekli oturup yemek yemekten sıkıldım," dedi.
Murat, sakince omuz silkerek, "Ne yapmayı öneriyorsun? Koşup jimnastik mi yapalım?" diye karşılık verdi.
Bu sırada, Zeynep, hafif bir heyecanla gruba döndü. "Bu hafta sonu bir şeyler yapalım mı? Bir kafeye gideriz ya da bir etkinlik planlarız."
Ekin, başını iki yana sallayarak, "Planlar planlar... Zeynep, sen bir gün plansız bir şey yapmayı dene," dedi.
Grup, bu küçük konuşmaların ardından sınıfa doğru yürümeye başladı. Günün dersleri oldukça sıradan ilerliyordu. Herkes kendi hâlinde çalışıyor, arada öğretmenin sorduğu sorulara cevap veriyor, ama genel olarak sessizdi.
Teneffüslerde ise grup bahçede oturup sohbet ediyor, zaman zaman Göktuğ’un komik ama bir o kadar anlamsız şakalarına gülüyordu. Marul, her zamanki gibi sessiz ama alttan alttan bir şeyler mırıldanarak Göktuğ’a eşlik ediyordu.
Bir ara Sıla, Zeynep’in yanına yaklaşıp, "Belinay nasıl? Yeni okuluna alıştı mı?" diye sordu.
Zeynep gülümseyerek cevap verdi. "Evet, alışmaya başlamış. Ama hâlâ bizimle takılmayı özlediğini söylüyor. Özellikle Göktuğ’u."
Göktuğ, bunu duyunca gözleri parladı. "Belinay mı? O zaman ha fta sonu bize katılmasını sağlayabilir misin, Zeynep?"
Ekin, gözlerini devirdi. "Göktuğ, rahat ol. Belinay’ın seninle ilgilendiği falan yok."
|
0% |