Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14. Bölüm

@yakup.isikli_

### 14. Bölüm: *Gölgedeki Zevk ve Ölüm*

*"KARANLIĞIN İÇİNDE IŞIK BULMAYA ÇALIŞANLAR, EN KARANLIK GECEYİ AYDINLATAN YILDIZLAR GİBİ PARLAR."*

Ege ve İrem, Faruk Keskin'in ölümünden sonra şehirdeki kaosu yakından izliyorlardı. Yeraltı dünyasında büyük bir boşluk oluşmuştu ve bu boşluğu doldurmak için her gün yeni çatışmalar, yeni ittifaklar doğuyordu. Bu kaosun tam ortasında, Ege ve İrem'in birbirlerine olan bağlılıkları da derinleşiyordu. Ancak artık bu bağ sadece kanla değil, cinsellikle de beslenmek istiyordu.

Şehrin bir kenar mahallesinde, terk edilmiş bir fabrikayı kendilerine sığınak yapmışlardı. Bu fabrika, bir zamanlar büyük işlerin döndüğü, şimdi ise sadece yıkık dökük duvarlar ve paslı makinelerle dolu bir yerdi. Burayı seçmelerinin sebebi, hem gözlerden uzak olması hem de içindeki karanlığın onları birbirine daha da yaklaştırmasıydı.

---

Ege, gece karanlığında fabrika binasının içini dolaşıyordu. Paslı makinelerin arasında dolaşırken, İrem’in sessiz adımlarla kendisine yaklaştığını hissetti. Gözleri karanlıkta parlıyordu. İrem, Ege’ye doğru yaklaştığında, Ege’nin omzuna hafifçe dokundu ve ona doğru çekildi. Aralarındaki bu ani yakınlık, ikisinin de içindeki arzuları körükledi.

"Bugün kanlı bir gece olacak," dedi İrem, Ege’nin kulağına fısıldayarak. Sesi, bir yılanın hışırtısı gibi tüyler ürperticiydi, ama Ege için bu ses, adeta bir davetiydi. Bu gecenin karanlığında sadece ölüm değil, tutkunun en karanlık hali de onların olacaktı.

"Önce onu bulmalıyız," dedi Ege, bir planı varmışçasına. Şehirde, Faruk Keskin'in ölümü sonrası güçlenmeye çalışan bir adam vardı: Taner Aslan. Taner, kısa sürede gücünü artırmış, Faruk'un boşluğunu doldurmak için büyük bir hızla ilerlemişti. Ege ve İrem, onu hedef almak için hazırdılar, ama bu kez sadece onu öldürmek yetmeyecekti. Onun ruhunu karanlığa çekip, zevkin ve ölümün sınırlarında bir oyun oynamak istiyorlardı.

---

Taner Aslan, o gece lüks bir gece kulübünde vakit geçiriyordu. Ege ve İrem, onu izleyerek gece kulübüne sızdılar. İçeride Taner'i ve etrafındaki insanları dikkatlice incelediler. Taner’in çevresinde korumalar vardı, ama bu Ege ve İrem için bir engel teşkil etmiyordu. Onlar için asıl mesele, Taner’i yalnız ve savunmasız bir halde yakalamaktı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, Taner kulübün VIP bölümünde tek başına kalmıştı. Ege ve İrem, bu anı kaçırmadılar. Ege, bir an bile tereddüt etmeden Taner’in yanına yaklaştı ve onu sessizce dışarı çıkması için ikna etti. Taner, bu ikna edici konuşmaya dayanamayarak Ege ile birlikte kulüpten ayrıldı. İrem ise onları bir gölge gibi izliyordu.

Kulübün arka sokaklarına doğru yürürken, Ege, Taner’in dikkatini başka bir yöne çekti. "Seninle konuşmamız gereken önemli bir mesele var," dedi Ege, alçak sesle. Taner, Ege’nin bu ciddi tavrına karşı koyamadı. Ancak bu bir tuzaktı ve Taner, bu tuzağa adım adım çekildiğinin farkında değildi.

Sokakların karanlığında, Ege ve İrem, Taner’i bir çıkmaz sokağa doğru yönlendirdiler. Taner, kendini bir anda karanlıkta iki kişinin arasında bulduğunda işin ciddiyetini anladı, ama artık çok geçti. Ege, bir elini Taner’in omzuna koyarak onu yere düşürdü. İrem, bu anı izlerken Ege’ye doğru yaklaştı.

"Bu şehirde senin gibi güç delileri, sadece daha büyük bir kaos yaratır," dedi Ege, Taner’e. Taner, ne yapacağını bilemez halde yere yığılmıştı. Ege, Taner’in yüzüne bakarak onun korkusunu ve çaresizliğini gözlemledi. Bu, onun için sadece bir eğlenceydi, ama İrem için bu, daha fazlasıydı.

İrem, Ege’nin yanına gelerek onunla birlikte Taner’e baktı. "Onu buraya getir," dedi İrem, sessizce. Ege, Taner’i kolundan tutarak ayağa kaldırdı ve onu fabrika binasına götürdüler. Bu, onların bir sonraki adımı olacaktı; karanlıkla zevkin birleştiği bir an yaratmak için.

---

Fabrikada, Taner’in karşısında bir masa hazırlanmıştı. Bu masa, sadece işkence için değil, aynı zamanda zevki ve ölümü bir arada yaşatmak için kullanacakları bir araçtı. Taner, kendini bu masanın önünde bulduğunda, kaçacak hiçbir yerinin olmadığını biliyordu. Ege, Taner’i masaya yatırarak ellerini ve ayaklarını bağladı.

İrem, bu anı izlerken içindeki karanlığın nasıl büyüdüğünü hissetti. Ege’ye dönerek, "Başlayalım," dedi. Ege, bu sözleri duyduğunda, Taner’in gözlerine bakarak onun çaresizliğini izlemeye başladı. İrem ise, Taner’in üzerine eğilerek ona fısıldadı: "Bu gece senin için son gece. Ama biz bu geceden daha fazlasını alacağız."

Ege, Taner’e doğru eğilerek onun üzerine baskı kurmaya başladı. Bu baskı, sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir işkenceydi. Taner, bu baskının altında ezilirken, Ege ve İrem, aralarındaki bağın nasıl güçlendiğini hissediyorlardı. Taner’in her bir çırpınışı, onların içindeki arzuları daha da körüklüyordu.

İrem, bu anın zirveye ulaştığını hissettiğinde, Ege’ye doğru dönerek onunla bir öpücük paylaştı. Bu öpücük, onların karanlık birliğinin bir simgesiydi. Ege, İrem’in bu isteğini anlayarak, Taner’e son darbeyi vurdu. Taner, son nefesini verirken, Ege ve İrem, bu ölüm anını birlikte yaşadılar.

Bu an, onların içindeki karanlığı besleyen bir ritüeldi. Ege, Taner’in cansız bedenine bakarak, "Artık bu şehirde daha güçlü bir çiftiz," dedi. İrem, Ege’ye sarılarak onunla bu karanlık zaferi paylaştı.

---

Gece, fabrikanın karanlık odasında sona ererken, Ege ve İrem, birbirlerine olan tutkularını ve karanlık arzularını daha da güçlendirmişti. Taner’in ölümü, onların karanlık yolculuğunda yeni bir adım olmuştu. Artık sadece cinayet değil, aynı zamanda bu cinayetlerin getirdiği zevk ve cinsellik de onların hayatının bir parçasıydı. Bu karanlık yolculukta, Ege ve İrem için hiçbir sınır yoktu ve onların aralarındaki bağ, her geçen gün daha da derinleşiyordu.

*"BİR CİNAYET, SADECE BİR HAYATI SONA ERDİRMEKLE KALMAZ; O HAYATIN ARKASINDA YATAN TÜM SIRLARI DA BERABERİNDE GETİRİR."*

 

Loading...
0%