@yalnizprens
|
Murat, Elif’in hastane odasının önünde sessizce oturmuş, gözlerini kapının camına dikmişti. Elif’in nefesi yavaş ve düzenliydi; doktorlar onun hayatta kalacağını söylemişti, ama Murat’ın içi hala rahat değildi. Enver ve adamları serbestken, Elif asla güvende olmayacaktı. Bunun farkındaydı. Kalbindeki öfke her geçen dakika daha da büyüyordu. Cep telefonu cebinde titreşti. Murat telefonu çıkarıp ekrana baktı; eski bir dostu, Baran. Yıllar önce, illegal dünyada birlikte işler yapmışlardı. Baran, yeraltı bağlantıları güçlü, her türlü bilgiyi bulan adamdı. “Baran,” dedi Murat, sesi soğuk ve kararlı. “Bana yardım etmen gerek.” Baran’ın sesi telefonda yankılandı. “Ne oldu dostum? Uzun zamandır aramıyordun. Sorun mu var?” “Enver’in örgütünü çökertmek istiyorum. Tüm ağını. Yardım edebilir misin?” diye sordu Murat, öfkesini kontrol etmeye çalışarak. Baran bir an sustu. “Bu iş tehlikeli, Murat. Ama eğer gerçekten hazırsan, elimde bazı bilgiler var. Nerede saklandıklarını biliyorum. Hatta belki daha fazlasını da bulabilirim.” Murat bir an bile tereddüt etmedi. "Hemen başlıyoruz." Baran’la buluşma, şehirdeki terk edilmiş bir depoda gerçekleşti. Depo karanlık ve sessizdi, dışarıdaki hayatın karmaşasından uzaktı. Baran, elinde bir dizüstü bilgisayarla Murat’ı bekliyordu. Murat içeri girdiğinde, odadaki hava değişti. Gözlerinde kararlılık vardı. “Bak dostum, Enver büyük bir ağa sahip. Sadece uyuşturucu ve kaçakçılık değil, aynı zamanda yeraltı dövüşlerinden kara para aklamaya kadar birçok şey yapıyor. Ama bizde olan her şey yeterli olmayabilir. Daha derine inmemiz lazım,” dedi Baran, bilgisayardaki bilgileri gösterirken. Murat ekranı inceledi. Enver’in adamlarının isimleri, saklandıkları yerler ve yaptıkları işler vardı. Ama bu yeterli değildi. Murat’ın aklına bir plan geldi. “Onları içeriden vuracağız. Bağlantılarını kullanarak adım adım çökertmek zorundayız,” dedi Murat, yüzünde sinsi bir gülümsemeyle. “Nasıl yapmayı planlıyorsun?” diye sordu Baran, kaşlarını kaldırarak. “Onlara en yakın adamlardan birini devşireceğiz. Güvendiği birini sızdırarak tüm ağı çökerteceğiz. Zamanı geldiğinde, Enver de elimde olacak,” diye açıkladı Murat, gözleri hırsla parlıyordu. Murat ve Baran, planlarını kusursuz hale getirmek için gece boyunca çalıştılar. İlk hedef, Enver’in sağ kolu olan Cemil’di. Cemil, Enver’in en güvendiği adamlardan biriydi ve ağın merkezindeki kilit isimdi. Murat, Cemil’in zaaflarını iyi biliyordu; para ve kadın. “Cemil’e yaklaşmak zor olacak,” dedi Baran, dosyalara göz atarken. “Ama onu zayıf bir anında yakalayabiliriz.” Murat, cebinden sigarasını çıkarıp yaktı. “Bu iş zor olacaksa, zorlayacağız. Onun güvenini kazanacak birini bulmamız gerek. Ona para ve güç vaadiyle yaklaşabiliriz. Zaten bu işlerde güven parayla ölçülür.” Baran başını salladı. “Bu işte dikkatli olmalıyız. En ufak bir hata tüm planı mahvedebilir.” Murat kararlıydı. “Hiç hata yapmayacağız. Cemil’in zaaflarını kullanıp onu bize çekeceğiz. Sonra onu yavaşça tuzağa düşüreceğiz.” Murat ve Baran, Cemil’in sürekli takıldığı lüks bir gece kulübüne doğru yola çıktılar. Murat, eski bağlantılarından biri olan Hakan’ı arayarak, Cemil’in dikkatini çekecek bir anlaşma ayarlamıştı. Hakan, yeraltı dünyasında kendini kanıtlamış, her türlü pis işin adamıydı. Cemil, onunla daha önce de iş yapmıştı ve ona güveniyordu. Gece kulübüne vardıklarında, müzik ve alkol kokusu her yana yayılmıştı. Cemil, VIP bölümünde oturmuş, etrafında kadınlarla kahkahalar atıyordu. Murat ve Baran sessizce köşede bir masa bulup izlemeye başladılar. Hakan, Cemil’in yanına yaklaşıp kulağına eğildi. Cemil’in ifadesi bir anda değişti. Hakan’ın getirdiği haber onu ilgilendiriyordu. Murat’ın planı işlemeye başlamıştı. Cemil, Hakan’ın teklifini kabul ettiğinde, tuzağın ilk adımı atılmış oldu. Murat, uzak köşede Cemil’i izlerken yüzünde bir tatmin ifadesi belirdi. Planı kusursuzca ilerliyordu. Cemil, kısa süre içinde Murat’ın ellerine düşecekti. Ertesi gün, Murat ve Baran, Cemil’i bir depoya çekmeyi başardılar. Hakan’ın ayarladığı sahte bir anlaşma ile Cemil, kimseye haber vermeden gelmişti. Depo karanlık, terk edilmiş ve sessizdi. Murat’ın istediği gibi. Cemil içeri girdiğinde Murat onu kapıda karşıladı. “Hoş geldin Cemil. Bizi bekliyordun değil mi?” dedi soğuk bir sesle. Cemil bir anda irkildi, silahına yöneldi ama Murat çoktan harekete geçmişti. Silahı Cemil’in elinden aldı ve onu duvara yapıştırdı. "Sakın kıpırdama!" diye hırladı Murat, gözlerinde nefretle. Cemil şaşkın bir şekilde etrafa bakıyordu. “Murat? Sen… Bu nasıl olabilir?” diye bağırdı. Murat, Cemil’in gözlerine kararlılıkla baktı. “Elif’e saldıranlara yardım ettin. Şimdi bedelini ödeyeceksin.” Cemil ter içinde kalmıştı, kaçacak yeri yoktu. “Bunu yapma, Murat. Anlaşabiliriz. Ne istersen verebilirim!” diye yalvardı. Ama Murat’ın gözünde merhamet yoktu. “Sadece Enver’in yerini istiyorum. Eğer o bilgiyi verirsen, seni hayatta bırakırım.” Cemil, Murat’ın soğuk ifadesini gördüğünde, bu işten sağ çıkamayacağını anladı. “Tamam… Enver’in gizli deposu var. Orada saklanıyor. Ama sana söyleyeyim, gitmek ölümle aynı anlama gelir,” dedi titreyen bir sesle. Murat, gülümseyerek geri çekildi. “Ölüm mü? Bunu sorun etme. Enver’e götür beni.” Yorum atmayı unutmayın😘 |
0% |