Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Tehlikenin İçinde

@yalnizprens

Elif, vurulduğu yerden hala kan sızarken Murat, onu koluna sarıp hızla güvenli bir yere çekti. Elif’in gözleri yarı kapalıydı, ancak bilinci yerindeydi. Derin nefesler alıyordu, ama acısı gözlerinden okunuyordu. Murat’ın kalbi göğsünde patlar gibi atıyordu. Kaçmaları gerekiyordu, ama Elif’i bu halde nasıl taşıyabilecekti?

“Elif, dayan. Sana yardım getireceğim, söz veriyorum,” dedi Murat, tereddüt dolu bir sesle.

Elif zayıf bir şekilde gülümsedi, "Murat… seni seviyorum. Sakın beni bırakma," dedi fısıldarcasına.

Murat dişlerini sıktı, gözleri öfkeyle doldu. Onu kaybetmeyecekti, buna izin veremezdi. “Asla bırakmam. Seni buradan çıkaracağım, ne olursa olsun.”

Ancak o sırada Enver’in adamları onları bulmak için çevreyi taramaya başlamıştı. Silah sesleri her yandan yankılanıyordu. Zaman daralıyordu.


 

Murat, Elif’i omzuna alıp ormanın derinliklerine doğru koşmaya başladı. Nefesi hızlanmıştı, kalbi hızla atıyordu. Aralarındaki bağ her zamankinden daha güçlüydü. Elif’in hayatta kalması için her şeyi yapmaya hazırdı. Fakat her adımda, Elif’in yarası daha da ağırlaşıyor gibiydi.

Bir an durdu ve saklanabilecekleri bir yer aradı. Gözleri bir mağara girişine ilişti. "Orası," diye mırıldandı Murat, Elif’i kucaklayarak mağaraya doğru koştu. Dışarıdaki silah sesleri giderek uzaklaşıyordu, ama tehlike henüz bitmemişti.

İçeri girdiklerinde Murat, Elif’i dikkatlice yere yatırdı. Elleri titreyerek tişörtünü yırttı ve yaranın üzerine bastırarak kanamayı durdurmaya çalıştı. “Elif, bana bak. Gözlerini kapatma, tamam mı?” dedi.

Elif, Murat’a bakarak hafif bir gülümseme gösterdi, ama acısı yüzünden okunuyordu. "Ben iyiyim, Murat… sadece biraz dinlenmem gerekiyor," dedi kısık bir sesle.

Murat, içindeki çaresizlikle savaşıyordu. Elif’i kaybetme düşüncesi beynini kemiriyordu. "Seni buradan çıkaracağım. Söz veriyorum, buradan sağ çıkacağız," dedi Murat, daha çok kendine inandırmaya çalışıyormuş gibi.

Bu sırada Enver’in adamları Murat ve Elif’in izini sürmeye devam ediyordu. Aralarındaki en tecrübeli olanı, yerden bir iz buldu. "Buradalar. Uzun sürmez," dedi soğukkanlılıkla.

Silahlarını kuşanıp daha dikkatli adımlarla ilerlemeye başladılar. Amaçları, Murat’ı etkisiz hale getirmek ve Enver’e onun cesedini teslim etmekti. Elif ise onların gözünde yalnızca bir rehineydi, ama yine de canlı ya da ölü ele geçmesi gerekiyordu.

Murat, mağarada sessizce dışarıdaki sesleri dinliyordu. Dışarıda ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Kalbi hızla atmaya başladı. Bu kez onları sadece kaçmakla kurtaramayacaktı. Karar vermeliydi; ya savaşacak, ya da Elif’le birlikte ölecekti.

“Elif, burada kal. Ben geri geleceğim,” dedi kararlı bir sesle.

Elif, Murat’ın kolunu zayıf bir şekilde tuttu. “Gitme… lütfen gitme. Onlar seni öldürecek,” dedi, gözlerinde korku vardı.

Murat, onun elini sıkıca tuttu ve yüzüne hafif bir öpücük kondurdu. "Seni bırakmam, söz veriyorum. Ama onları durdurmazsam, bizi bulacaklar. Güvende kal, ben döneceğim."

Murat, sessizce mağaradan çıkıp gölgelerde kayboldu. Düşmanlarını pusuya düşürmek zorundaydı. Elif’in güvenliği için en iyi şansı buydu. Karanlıkta ilerlerken aklı yalnızca Elif’teydi. Onun için her şeyi göze alacaktı.

Adamlar mağaraya iyice yaklaştığında, Murat onları uzaktan izliyordu. İki kişiydiler ve birbirlerinden çok uzaklaşmadan hareket ediyorlardı. Murat silahını doğrulttu, ama tetik parmağı titremiyordu. Onları tek tek indirmek zorundaydı.

Birinci adamı sessizce yere serdikten sonra, diğer adam alarm vermeden fark etmeliydi. Ama işler beklediği gibi gitmedi. İkinci adam, arkadaşının düştüğünü fark etti ve silahını ateşlemeye başladı. Ormanda yankılanan silah sesleriyle Murat, siper almak zorunda kaldı.

Murat’ın aklı Elif’teydi, her an onu korumak için oraya geri dönmeliydi. Fakat karşısındaki adam tehlikeliydi, rastgele ateş ederek Murat’ı zayıf bir an yakalamaya çalışıyordu. Murat, sessizce bir yer değiştirdi ve adamın açığını yakaladı.

Bir anlık dikkat dağınıklığından faydalanarak, Murat silahını ateşledi. Son kurşun, adamın göğsüne saplandı ve adam sessizce yere yığıldı. Murat derin bir nefes aldı, ama bu savaşı kazanmak değildi. Şimdi en önemlisi, Elif’i kurtarmaktı.

Hızla mağaraya geri döndü ve Elif’i aynı yerde, bilinci yerinde ama zayıflamış bir halde buldu. “Elif, onları hallettim. Şimdi buradan çıkacağız,” dedi umutla.

Elif, gözleri yaşla dolu şekilde Murat’a baktı. "Beni bırakmadın… Teşekkür ederim, Murat."

Murat, Elif’i kollarına alarak ona sıkıca sarıldı. “Sana söz verdim. Seni asla bırakmayacağım.”

doğru ilerledi. Her adımında, içinde hem bir zafer hem de korku vardı. Elif’in hala yardıma ihtiyacı vardı, ama en azından hayattaydı.

Araca ulaştıklarında, Murat hızla direksiyon başına geçti ve Elif’i hastaneye yetiştirmek için gaza bastı. Gecenin karanlığında, arkalarında bıraktıkları tehlikelerden kurtulmuşlardı, ama Enver’in tehdidi hala üzerlerinde asılıydı.

- Düşüncelerinizi yazın bölüm nasıldı-

Loading...
0%