@yaobensem
|
“Peşimi bırakmıyordu. Neden ve neyden kaçtığımı bilmiyordum. Sanki… Sanki bana zarar vericekmiş gibiydi. Ellerime baktım ve ellerimde kan vardı.Sonra bir ışık belirdi, mavimsi bir şeydi. Sonra da uyandım.” “Anladım Lügya… Bugünlük burada bırakalım mı?” “Olur, bırakalım. Görüşmek üzere hocam.” “Görüşürüz Lügya, kendinle kal.” Gülümsedim. Kendimle kalabiliyor muyum bilmiyorum. Ama kurt gibi acıktığım kesin. Hep böyle olurdu. Seansımdan çıktıktan sonra, rahatladığımdan olsa gerek, hep acıkırdım. Odamdan çıkıp mutfağıma geldim. Burayı çok seviyordum çünkü her yeri maviydi. Mavi rengi beni rahatlatıyor. Sanki semada uçuyormuşum hissi veriyor bana. Hemen suyu kaynatıp makarnamı yapmaya koyuldum. İşim bitince güzelce bulaşıklarımı yıkadım. Düzen takıntım var bu yüzden de ne kadar aç olursam olayım bulaşıklarımı yıkamadan rahatça yemeğimi yiyemem. Tam çatalımı daldırmış ağzıma götürüyordum ki birden kapı çaldı. “Hay senin ben… Tövbe tövbe.” Kapıya doğru pandalı terliklerimi sürte sürte gittim. Delikten baktığımda kimse gözükmüyordu. Herhalde yanlış bastılar diyip geri dönecekken tam ikinci adımımı atıyordum ki kapı tekrardan çaldı. Anlaşılan makarnamı yiyemeyecektim. Sıcak sıcak da nasıl güzel gidiyordu… Kapıyı direk açtığımda kapıda kimse yoktu. Anlamıyorum biri benimle dalga mı geçiyordu? Tam kapatacakken kapıyı, miyavlama sesi duydum. Bina koridoruna baktığımda duvar kenarına sinmiş bir kedi vardı. Kararsız kaldım ilk başta ama dayanamayıp yanına gittim. Bana şaşkın şaşkın bakıyordu ve gözleri o kadar güzeldi ki masmaviydi. Kafasını okşamak için elimi uzattım. Benden korkmuş olmalı ki geriye doğru kaçtı. “Hey, benden kaçmana gerek yok! Gel buraya küçüğüm.” Yavaş yavaş gelmeye başladı. Uzattığım elimi önce kokladı ve sonra kucağıma geldi. Onu evime getirecekken ayağıma beyaz bir kutu çarptı. İçindekini merak edip kutuyu da diğer elime aldım. Salona geldim. “Sana bir isim bulalım mı? Meselaa… Rüya'ya ne dersin?” İsmini çok beğenmiş olmalı ki beni yalamaya başladı. “Dur, Rüya gıdıklanıyorum. Hahahhaha… İyi ki geldin Rüya, iyi ki geldin.” O kadar mutluydum ki kutuyu unutmuştum resmen. “Bakalım bu kutu neyin nesiymiş.”Kutuyu elime aldım. Kırmızı bir düğme vardı. Ona bastım ve bir anda açılmaya başladı. Ben ve Rüya korkmuştuk açıkçası. İçinde mavi çiçekler vardı. Bir dakika, bir dakika mavi çiçekler mi? Ben bunlara bayılırdım. İyi de bunu kim bırakmış olabilir ki? Herhalde biri düşürmüştür diyerek çiçekleri vazoya koydum. Arkamı döndüğümde masamda duran makarnamı gördüm. Soğuduğu için çok üzüldüm. Rüya ile birlikte masaya oturduk. Evimde hayvan beslemediğim için kedi maması yoktu. Alışverişe çıkmalıydım. Bu yüzden de Rüya'ya süt verdim. Bense hayıflana hayıflana makarnamı yemeye koyuldum. Akşam olmuştu. Zaman ne de çabuk geçiyordu böyle.
Lütfen yorum yapmayı unutmayın. Fikirlerinize ihtiyacım var :) |
0% |