SELAAAAM🩷 Yeni bölüm ile karşınızdayız keyifli okumalar!🎀
Konaktan içeri girmiştim. Berşah ile Havin minderde oturmuş çay içerek keyifle birşeyler konuşuyorlardı. Ne ara kaynaşmışlardı bunlar?
"Berşah, bir çay koy hele demli." Diyerek seslendim.
Berşah bana dönerek kafasını salladı.
"Koyuyorum abla otur sen."dedi ayaklanırken.
Mindere oturarak önümdeki bademi ağzıma attım.
"Ee nasılsın gelin hanım, Rahat mısın konakta?"dedim.
"İyiyim Rozerîn, rahat olmaya çalışıyorum." Dediğinde bir tane daha bademi ağzıma atıp alayla gülümsedim. Ne yani bana trip mi atacaktı? Kaşlarımı kaldırdım.
Göz göze gelmemeye çalışıyordu. Daha beş dakika önce şen şakraktı. Kapıdan Berzan abim girince Havin heyecanla ayağa kalkarak yanına gittiğinde, gözlerimi devirdim.
Berzan abim havinin anlına öpücük bırakarak bana döndü.
"Prenses, yengenle iyi anlaşıyor musunuz?"dediğinde Havine döndüm. Bu kıza ısınamamıştım. Yüzümü buruşturmamaya çalışarak gülümsedim.
"Evet evet, anlaşıyoruz."
Berşah sonunda elinde çayla geldiğinde elinden bardağı alarak yudumladım.
"Ciwan abim nerede?" Dedim. Berzan abim daha ağzını açmadan, berşah yanıtladı beni.
"Arkadaşlarının yanında."
Kafamı sallayarak onayladım. Yarın akşam imam nikahlarımız kıyılacaktı.
Önce Havin ile Berzan abimin, sonrada ben ile Zinarın.
Çayımdan son yudumumu alıp odama çıktım. Üstümdeki elbiseden kurtulup rahat birşeyler giydim. Yatağın üstündeki çarşafı kaldırıp içine girerek gözlerimi kapattım.
...
Birinin beni sarsmasıyla gözlerimi açmaya çalıştım. Gözlerimi kısık bir şekilde açarak kimin beni sarstığına baktım. Berşah hem beni sarsıyor hem de birşeyler diyordu.
"Ne oldu berşah?" Dedim gözlerimi kapatıp fısıldayarak.
"Kalk hadi Rozerîn, sofraya bekliyorlar seni."
"Geliyorum git sen." Dedim geçiştirerek. Berşah oflayıp puflarken üzerimdeki çarşafı çekti.
"Zinar ağa'da burada kalk hadi." Dediğinde gözlerim sonuna kadar açıldı. Bir hışımla ayağa kalkıp üstümü başımı düzelttim.
"Ne?! Ne demek Zinar ağa burada?" Dememle berşahtan büyük bir kahkaha koptu.
"Kız şaka yaptım, heyecanlanma." Dedi kahkahasına devam ederken.
Kaşlarımı çatarak, omzuna vurdum. Hâlâ gülmesi durmuyordu. "Tamam sus artık." Omzuna peş peşe vurmaya devam ederken benden kaçmaya çalışarak gülüyordu.
Sofraya oturduğumda, konağın huzurlu atmosferi beni sardı. Etrafımdaki insanlarla birlikte kahvaltı etmek, içimdeki gerginliği bir nebze olsun hafifletti. Ancak Zinar'ın adını duyduğum anda, içimdeki endişe tekrar belirdi.
Berşah'ın şakasıyla rahatlayan bir şekilde masaya oturdum. Ancak Zinar'ın gerçekten burada olup olmadığını merak etmeye başladım. Belki de Berşah'ın söylediği sadece bir şaka değildi. Gözlerimi etrafa dikkatlice gezdirirken, Zinar'ın yüzünü göremedim.
Berşah, benim endişeli bakışlarımı fark edince kıkırdadı.
"Sakin ol, Zinar burada değil. Sadece seni kızdırmak istedim," dedi neşeyle.
Gözlerimi devirdim ve ona hafifçe vurdum. "Gerçekten kötü bir şaka oldu," dedim hafifçe gülerek.
Berşah, yüzünde kurnaz bir gülümsemeyle, "Sen de benim kahkahalarımı özledin, değil mi?" dedi.Gülmekten başka bir şey yapamadım ve başımı salladım. "Evet, senin deli şakalarını özlemiş olabilirim," dedim.
Masada annem ve Havin vardı. Birkaç dakika sonra babam ve abimler de gelince kahvaltıya başladık. Konağın içindeki huzurlu atmosfer, içimdeki endişeleri biraz olsun dindirdi. Belki de bugün, Zinar'la olan ilişkimde bir ilerleme sağlayabilirdik.
Kahvaltı masasında otururken, dünkü olay hala aklımda dönüp duruyordu. Zinar'ın sinirli bir şekilde telefonda konuşması ve ardından telefonu kapatması, beni oldukça endişelendirmişti.
Kiminle konuştuğunu merak ediyordum, ama sormak istemiyordum. Aramızdaki gerginlik zaten yeterince fazlaydı.Gözlerimi etrafta dolaştırırken, masadakilerin keyifli sohbetlerine kulak verdim. Ancak içimdeki merak, dün yaşananları unutmama izin vermiyordu.
Zinar'ın tavırları ve dışarıdaki gizemli konuşma, beni rahatsız etmeye devam ediyordu.
Berşah'ın yanıma gelip kahkahalarla dolu bir hikaye anlatmasıyla biraz da olsa dikkatimi dağıtmaya çalıştım. Ancak zihnimi başka bir şeyin meşgul ettiğini hissedebiliyordum. Kiminle ne hakkında konuştuğunu öğrenmek istiyordum, ama bunu sormak beni daha da gerginleştirebilirdi.
Belki de Zinar'ın sinirli konuşmasının bir nedeni vardı. Belki de dünkü olaylarla ilgili beni bilgilendirmek istiyordu. Ancak bunu öğrenmek için daha fazla cesarete ihtiyacım vardı.
Havinin telefonu çalınca bakışlarım ona kaydı. Telefonuna arayana bakıp bana çevirdi bakışlarını. İzin isteyerek kalkarak telefonunu yanıtladı.
Birkaç dakika sonra telefon konuşmasını bitirmişti.
Ciwan abim, "Daye ben dışarı çıkıyorum, bir iki saate gelirim." Diyerek odasına çıktı hazırlanmaya.
Herkes sofradan kalkınca, masanın toplanmasında yardımcı oldum. Havin ile berşah kahve yaparken bende fincanları dizdim. Kahvaltı sonrası Türk kahvesi çok güzel gidiyordu.
Pişen kahveyi fincanlara doldurup tepsiye dizdim. Tepsiyle birlikte avluya çıkınca, ciwanın arkadaşları gelmiş gülerek konuşuyorlardı.
Mâlik beni fark edince gülümsemesinin daha da büyüdüğünü fark ettim ya da öyle gördüğümü sandım. Yanlarına yaklaşarak, "Hoşgeldiniz, kahve içer misiniz?" Diyerek sordum Ciwanın arkadaşlarına fazla bakmayarak.
"İçeriz içeriz Rozerîn, sen bize de yap." Diyen Ciwan abimle kafamı sallayarak onayladım.
Büyüklere kahveleri vererek, tekrar mutfağa girdim.
"Berşah üç tane daha yap kahveleri Ciwan abimin arkadaşları gelmiş."
Berşah kafasını sallayarak kahveleri yapmaya koyuldu. O sırada da Havin masaya oturmuş kahvesini yudumluyordu. Ona baktığımı fark etmiş gibi konuşmaya başladı.
"Heyecanlı mısın Rozerîn, evleneceğin için?" Dediğinde gözlerimi devirdim. Sanki isteyerek evleniyormuşum gibi birde soruyordu heyecanlı mısın diye.
"Çok heyecanlıyım Havin, o kadar heyecanlıyım ki abinle evleneceğime inanamazsın yani." Dedim yapmacık bir şekilde. Bu kıza iyilik yaramıyordu herhalde sürekli bu konuyu açıyordu.
Yüzü ciddi bir hal alırken yudumladığı kahvesini masaya bıraktı. "Abimle evlenmeye daha heyecanlı biri daha var Rozerîn." Dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Ne demek istiyorsun?" Dediğimde.
"Sofra da arayan da o kişiydi. Hiç haz etmem kendisinden zaten, kendisi teyzemin kızı olur. Abime küçüklükten beri büyük bir ilgisi var. Evleneceğini duyunca da, taa istanbullardan gelmiş ailesiyle buralara." Dedi.
"Yanii? Alsın başına çalsın o zaman çok seviyorsa." Dedim omuz silkerek.
"Abimin ona karşı hisleri kardeşlikten öteye geçmez Rozerîn." Dedi. O sırada da berşah atladı.
"Yani diyorsunki bu kız gelecek Rozerîn ablayla, Zinar Ağa'nın arasını kızıştırıp sonra da ortalığı karıştırmak. Ee Zinar ağa ne diyor buna?" Dediğinde bakışlarım berşahdan, Havine kaydı.
"Heh tamda öyle yapacak. Zinar abim zaten geldiklerini duyunca konağı ayağa kaldırmış zor sakinleştirmişler abimi. Düğünde buradalar herhalde. Abim sana hiç bundan bahsetmedi mi Rozerîn?"dediğinde kafamı iki yana salladım.
Demekki arabada konuştuğu konuda buydu. Telefonda o kızın geldiği haberini alınca öyle sinirlenmişti.
"Kahveler hazır! Rozerîn abla kahveleri götür hemen gel bizde içelim kahvelerimizi."
Tepsiyle tekrar avluya çıkınca abime ve arkadaşlarına da kahvelerini servis ettim.
"Naber Rozerîn?" Diyen sesle başımı kaldırdım. Bu soruyu bana Mâlik sormuştu.
"İyi Mâlik abi, sen."dediğimde gözlerindeki azalan ışığı fark etmiştim bal rengi gözleri koyuya çalmıştı.
"Bende iyi de evleniyormuşsun. Abinden aldım haberi şimdi." Dediğinde kafamı salladım.
"Evet evleniyorum." Dedim.
"Hayırlı olsun, mutluluklar" dediğinde kısaca teşekkür ederek mutfağa girdim hızlıca.
Berşah çoktan bizimde kahvelerimizi yapmış masaya koymuştu. Kahvemi yudumlayarak kızların sohbetlerine daldım.
Berşah'ın hazırladığı kahveyi yavaşça yudumlarken, içimde huzursuz bir durgunluk vardı. Kızların arasındaki neşeli sohbeti dinlerken, içimdeki karmaşık duyguları bastırmaya çalışıyordum.
Kahvemi yavaşça yudumladıkça, gözlerim etrafta dolaşıyordu. Kızların samimi sohbeti içinde kendimi yalnız hissediyordum. Herkesin neşeli olduğu bir ortamda, içsel çatışmalarım beni sıkıyordu.
Kahvemi bitirdikten sonra, masadan sessizce kalkarak odama çekildim. Yalnız kalmak, içsel karmaşamı düşünmek ve duygularımla yüzleşmek istiyordum.Belki de bu karmaşık duygularla başa çıkmak ve içsel huzuru bulmak için zaman ve uzaklık gerekiyordu. Evlilik hazırlıkları ve ailemin beklentileri arasında sıkışıp kalmış hissediyordum.
Bu akşam Zinar ile imam nikahımız kıyılacaktı ve bu anın öneminin farkındaydım.
Ailemizin ve toplumun beklentileri doğrultusunda yapılan bu evlilik, içimde hem endişe hem de huzursuzluk uyandırıyordu.Hazırlıklar tamamlanmıştı. Üzerimdeki beyaz elbiseyle aynanın karşısında dururken, Berşah yanıma geldi. "Güzel görünüyorsun, Rozerîn," dedi gülümseyerek. Elbisenin dantelleri, ışık vurdukça parlıyordu ve saçlarım enseden topuz yapılmış, birkaç bukle yüzüme düşüyordu.Derin bir nefes aldım ve gözlerimi ona diktim.
"Berşah, biraz endişeliyim," dedim fısıldayarak. "Bu evlilik gerçekten doğru mu?"Berşah, elimi tutarak beni teselli etti. "Endişelenme, her şey yoluna girecek. Sen güçlü bir kadınsın ve Zinar da iyi bir insan. Birlikte her şeyin üstesinden gelebilirsiniz."Onun sözleri içimi biraz olsun rahatlattı.
Abim ile havinin nikahı kıyılmış sıra bizim imam nikahımıza gelmişti. Sonunda, nikahın kıyılacağı odaya doğru yürüdüm. Zinar, imam ve ailemizle birlikte orada bekliyordu. Oda, geleneksel süslemelerle doluydu; duvarlarda işlemeli kilimler, yerde el dokuması halılar. Zinar'ın gözlerinde bir sıcaklık ve kararlılık gördüm, bu da içimdeki tedirginliği biraz olsun hafifletti.
İmam, dualarını okumaya başladı. Sözlerinin yankısı odada dolanırken, Zinar'la göz göze geldik. Ancak aramızdaki mesafe, sözlerin derinliğini ve anlamını tam olarak hissedebilmemi engelliyordu. Onun yanında oturuyor, ama ruhen ondan uzak hissediyordum.
İmam, nikahın önemli adımlarından biri olan mehir konusunu açtı. Bu anı bekliyordum ve kendimi hazırlamıştım. Gözlerimi Zinar'ın gözlerine dikerek, "Mehir olarak beş altın bilezik ve talâk hakkı istiyorum," dedim. Sesim titrememeye çalışıyordu ama biraz gergindim.
Zinar, kısa bir an duraksadıktan sonra başını salladı. "Rozerîn'in istediği mehri ve üstüne
iki araba, iki konak ve kilosu kadar da altın vermeyi kabul ediyorum. " dedi, sesinde belirgin bir kararlılıkla.
İmam, dualarını okumaya devam ederken, Zinar’ın yüzündeki ifadeyi gözlemledim. Dudakları sıkılmış, kaşları hafifçe çatılmıştı. İçimde bir yere kadar, onun da bu evlilik konusunda karmaşık duygular taşıdığını anladım. Fakat bu, aramızdaki mesafeyi kapatmaya yetmiyordu.
İmam, nikahın son adımlarını tamamlarken, dualarımız kabul olmuş gibi hissettim. Ailemiz bize hayırlı dualar ederken, Zinar’ın elini tutmakta tereddüt ettim. Elimi uzattım ama parmaklarım onun avucunda kaybolmuş gibi hissettim, çünkü aramızdaki soğukluk elle tutulur derecedeydi.
Nikah töreni sona erdiğinde, herkes mutlulukla etrafımızda toplandı. Zinar, elimi bırakmadan yanıma geldi ve gözlerime baktı. "Rozerîn, seninle birlikte olmak benim için büyük bir sorumluluk," dedi yumuşak ama ciddi bir sesle.
"Birlikte güzel bir hayat kurmak için elimizden geleni yapacağız."Gözlerim doldu ve ona zoraki bir gülümsemeyle karşılık verdim. "Evet, Zinar," dedim sessizce. "Birlikte her şeyin üstesinden gelmeye çalışacağız."O an, içimde bir sıcaklık hissetmek istedim ama olmadı.
Belki de bu evlilik, zamanla daha anlamlı hale gelebilirdi. Ancak şu anda, Zinar'la aramızdaki mesafeyi kapatmak için daha çok çaba sarf etmemiz gerektiğini biliyordum.
Nikah töreni bittikten sonra herkes avluya inmeye başladı. Zinar’la odada yalnız kaldık.
Yavaşça yerimden kalktım, ellerimle elbisemin eteklerini düzelttim. Zinar’ın gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum ama bakışlarını karşılayacak cesaretim yoktu."Rozerîn," dedi sonunda sessizliği bozarak. Sesi yumuşaktı ama kararlı.
"Biliyorum, bu evlilik bizim için kolay olmayacak. Ama en azından birbirimize saygı duyarak başlayabiliriz, değil mi?"Başımı salladım.
"Evet, Zinar. Birbirimize saygı duymalıyız. Ama bu, zamanla birbirimizi seveceğimiz anlamına gelmez." Sesim titredi, ama kendimi toparlamaya çalıştım.
"Ben sadece... sadece bunun nasıl olacağını bilmiyorum."
Zinar, bir adım daha yaklaştı. "Bunu birlikte öğreneceğiz, Rozerîn. Ama acele etmeyeceğiz. Her şey zamanla olacak."
Sözlerinde bir sakinlik vardı, ama aramızdaki mesafeyi kapatmak için yeterli değildi.Onun bu sözleri biraz rahatlatıcıydı. "Tamam," dedim sessizce.
"Sadece... biraz zaman."
Zinar, bir süre daha sessizce beni izledi. Sonra yavaşça başını salladı ve aramızdaki mesafeyi koruyarak odadan çıktı.
Derin bir nefes aldım ve yatağın kenarına oturdum. İçimde bir şeylerin değişmeye başladığını hissediyordum, ama bu değişim kolay olmayacaktı.
BÖLÜÜÜM SONUU🍬
Sizleri daha fazla bölümsüz bırakmamak için hemencecik bölüm yazdım.
Bölümler arasında birkaç hafta geçmiş olabilir ama yeni kitaplar üzerinde çalışmalar yapıyorum. Çooook güzel konusu olan birkaç kitap gelecek. Bunu da burada söylemiş olayıım.
Diğer bölüm, Rozerînin düğün bölümü olacak. Ve olaylar olaylar...
Diğer bölümlerde görüşmek üzere❤️🔥
Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın! SEVGİYLE KALIIIIIN!💗💗
Okur Yorumları | Yorum Ekle |