@yaren_yasar11
|
Uykumdan uyandığımda fazlası ile halsizdim. Uykumdan uyanma sebebim ise Yaman'ın odaya girmesiydi. Gözlerimi açmamıştım. Kolumda bir serum olduğunun farkındaydım. Dün Yiğit benim yanımdan ayrılmamıştı. Ben uyanım tekrar krize girdiğimde ise beni sakinleştirmek için sakinleştirici vermişlerdi. ''Zeze'm.'' dedi Yaman fısıltıyla. Bana Zeze demesinin tek sebebi Şeker Portakalı kitabını ilk kez ona benim okumamdı. Oradaki Zeze karakterini çok fazla sevmişti. ''Ateş bak eğer sen gidersen ben Zeze gibi hasta olurum.'' demiştim. ''Ben senin Portuga'n mıyım Mavi?'' demişti. ''Sen benim sadece Portuga'm değilsin her şeyimsin Ateş.'' dediğimde sıkıca sarmıştı beni kolları. ''Ben artık sana Zeze diyeceğim.'' dedi. ''Lan zaten iki ismim var. Bide üçüncüyü çıkarma başıma.'' ''Bananeğğğ sen benim Zeze'msin artık.'' dedi. Aklımdaki düşüncelerden ayrılma sebebim Ateş'in yanı Yaman'ın sesi oldu. ''Benim için yine ne yaptın sen? Yine kendini neden feda ettin Zeze'm? Yine canını hiçe mi saydın benim için? Sen ilk ailenden benim yüzümden mi ayrıldın?'' dedi. Elleri ile saçlarımı okşadı yavaşça. ''Afet beni Zeze'm. Benim yüzünden oldu hepsi. Lütfen. Eskisi gibi olamaz mıyız seninle? Af edemez misin beni. Özür dilerim Zeze'm. Senin gibi güçlü olamadığım için özür dilerim.'' daha fazla dayanamadım ve açtım gözlerini. Kıyamazdım ki ben ona. Her şeyimdi o benim. ''Senin bir suçun yok Yaman. Özür dilerim senden. Ben öyle demek istememiştim. O anda yaptığım ya da söylediğim hiçbir şeyi aklım ile söylemedim.'' dedim. Uzanıp gözlerine bakmadan göz yaşlarını sildim. ''Beni af etin mi?'' dedi. ''Ben sence size kırıla bilir miyim?'' ''Seviyorsun yani hayla bizi?'' dedi. Kafamı salladım usulca. ''Yüzümüze ne zaman bakacaksın? Eskisi gibi bize ne zaman sarılacaksın? Bana ne zaman Ateş diyeceksin? Eskisi gibi ne zaman güleceksin Zeze'm bize?'' ''Ben yapmak çok istiyorum.'' dedim. ''Neden yapmıyorsun Zeze'm'' dedi. Yalan söyleyemezdim ben. Ya hiç konuşmazdım ya da doğruyu söylerdim. ''Korkuyorum.'' dedim. ''Neyden?'' dedi anlamaz gözlerle bana bakarken. 'Size tekrar bağlanıp daha sonra sizi kaybetmekten korkuyorum Yaman. Sizin de beni istediğinizi düşünmüyorum açıkçası.'' dedim. ''Ne alaka Zeze'm. Her şeyimizsin sen bizim. Biz neden seni istemeyelim ki?'' dedi. "Benden nefret ettiği söyleyen kişi mi söylüyor bunu?" dedim. Yatakta tam yanıma oturdu. "'Özür dilerim Zeze..'' dedi. ''Benim ailem her zaman siz olunuz. Ama ben yapama tekrar Yaman. Size bağlanırsam ve ben sizi tekrar kaybedersem cidden bu sefer yaşayamam. '' '"Gitmeyiz Zeze'm. Bırakmayız seni.'' ''Gökhan da aynısını diyordu nerede Yaman Gökhan?'' dedim ve ayaklandım. Kolumdaki serum bitmişti ve ben de serumu çıkardım. Ayakkabılarımı giydim. ''Nereye?'' dedi Yaman da benim gibi ayaklanarak. Telefonumu ve silahımı da aldım. ''Gökhan'a'' dedim. ''Saat 04:43 Zeze.'' dedi. ''Nefes almak istiyorum.'' dedim. Yiğit girdi odaya. Beni görünce bana gülümsedi. ''Uyanmışsın.'' dedi. "Yiğit bir şey söyle bu deli kıza. Gece gece mezarlığa gideceğim diyor.'' diye şikayet etti Yaman beni Yiğit'e. ''Ne demek o?'' dedi Ilgaz. ''Ben size hesap vermek zorunda değilim. Cidden nefes almaya ihtiyacım var?'' dedim. ''Saatin kaç olduğunun farkında mısın sen?'' dedi Ilgaz. ''04:44.'' dedim. ''Eee.'' dedi ''Daha geç saatlerde ya da komple orada kaldığım zamanlarda olmuştu.'' dedim ve aralarından geçip çıktım. Ben o olmadan nefes alamazdım yada tam anlamı ile kendime gelemezdim. Dinlenmeye ihtiyacım vardı. Benim dinlenebileceğim tek yer onun yanıydı. ''Bizde geliyoruz.'' dedi Yiğit. ''Gelmiyorsunuz.'' dedim. ''Seni yalnız gönderemeyiz.'' dedi Yaman. ''Ben ilk kez yalnız kalmıyorum ki. Ben on beş yıldır yalnızım.'' dedim. Sertçe yutkundular. ''On dört.'' dedi Yaman. ''Bir yıl yanındaydık biz senin.'' dedi. ''Hayır yanımda değildiniz. Can abim ve sen Şeyma için çabalıyordunuz. '' dedim ve bir şey demelerini beklemeden çıktım oradan. Hızlı adımlarla alt kata indim. Ben koşsam bunlar bana yetişemezdi ama koşmak istemiyordum. Yorgundum. Fazlası ile yorgundum. ''Mavi bekle.'' dedi Yiğit. ''Gelme dedim Yiğit.'' dedim arkamı dönerek. ''Ateşin var Mavi hastasın.'' dedi. Kafamı iki yana salladım. ''İyiyim ben.'' dedim. ''Yalan söyleme istersen Mavi.'' dedi. Anında sert bir sesle çıkıştım ona. ''Ben yalan söylemem Yiğit. Sakın bana bir daha bunu söyleme.'' dedim. Afallamıştı. Anlamamıştı hiçbir şey ''Özür dilerim.'' dedi. Arkama dönüp yürümeye devam ettim. Mezarlığa gitmiyordum. Uçurum kenarına gidiyordum. ''Mavi.'' dedi Ilgaz. ''Zeze'm '' dedi Yaman. ''Ne?'' dedim tekrar arkama dönerek. ''Bizde geliyoruz.'' dediler. Omzumu indirip kaldırdım. Birbirlerine baktılar ve şaşkınlık ile bana döndüler. Karşı çıkmamı beklediler herhalde. ''Bir bokluk sezmemiz gerekiyor mu?'' dedi Yaman. ''Büyük ihtimal bana beyaz oda ile alakalı sorular soracaksınız. Bende cevap vereceğim. Susun sadece lütfen. Ciddi anlamda iyi değilim.'' dedim. Önüme döndüm ve yürümeye devam ettim. Arkamdan hızlı adımlarla geldiler. Sinirlenmediğim ya da üzülmediğim zamanlar ağzıma sigara sürmezdim ama şu anda sigara içmek istiyordum. Bir tekel bayiye girdim sigara, çikolatalı süt ve Antep fıstıklı bir tane, iki tane de sütlü çikolata aldım. Geri çıkıp çikolataları onlara uzatım. Çikolatalı sütü ise Yaman'a. Çok severdi çikolatalı süttü. Can abime de Antep fıstıklı çikolatayı uzatım. Yiğit ise sütlü çikolatayı. ''Salak salak bakacak mısınız yoksa alacak mısınız?'' dedim. ''Nereden hatırlıyorsun sen?'' dedi Yaman. ''Hipertimezi hastalığım var. Hem ben sizin ile alakalı hiçbir şeyi unutmam.'' dedim. ''O ne lan? Kötü bir şey mi?'' dedi Ilgaz endişe ile. ''Son derece nadir görülen bir nöropsikolojik durumdur ve kişinin otobiyografik belleğinde olağanüstü bir kapasiteye sahip olmasıyla karakterizedir. Bu durumda, kişiler normalden çok daha fazla hatta hayatlarının çoğunu kapsayacak kadar detaylı olarak kişisel geçmişlerini hatırlarlar.'' dedim. Ve benim tatlı krizim vardı. Çikolatayı da ondan almıştım. ''Salağa anlatır gibi anlatsana.'' dedi Ilgaz. ''Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyorum ve unutmuyorum.'' dedim. Çikolatamı açıp ağzıma bir lokma attım. Cebimden de sigaramı çıkardım. Hepsine uzattım. İçinden hepsi birer dal aldı. Sigarayı geri cebime yerleştirdim. Eminim ben o paketi sabah olmadan bitirirdim. Üzerimde çakmak olmadığını fark ettim ama Yiğit ben bir şey demeden benim sigaramı yaktı. ''Eyvallah.'' dedim ona dönerek sonra tekrar önüme döndüm. ''Mezarlık diğer tarafta kalmıyor mu?'' dedi Yiğit. ''Evet.'' dedim. ''Nereye gidiyoruz o zaman?'' dedi. ''Mezarlığa gitmiyorum. Uçurum kenarına gidip yıldızları izleyeceğim. Kendime biraz geleyim sonra giderim.'' dedim. Yine anlamaz gözlerle bana baktı. ''Neden?'' dedi. ''Onun yanına çökmüş bir Yaren olarak gitmek istemiyorum. O hayatında çökmüş Yaren'i bir kere gördü. Bir daha da görsün istemiyorum.'' dedim. ''Güçlü durmak zorunda değilsin Mavi. Ağlayıp dök içini bize.'' dedi Yiğit. ''Sonra beni kim toplayacak?'' dedim. 'biz.'' ''Ben yıkılırsam bir daha kalktığımda aynı olmam.'' dedim. ''O ne demek?'' dedi Yaman. Sustum. Onları kandırmak için yalan söylememek için sustum. ''Yalan söylememek için mi sustun?'' dedi Ilgaz .Sigaramı içime çekerken kafamı aşağı yukarı salladım. Sigaramı bitirip parmaklarımın arasına alarak söndürdüm. Şok içinde baktılar bana. ''Ne yapıyorsun lan sen?'' dedi Yaman. ''Yok abi ruh hastası manyak.'' dedi Ilgaz. ''Asla akılı başında biri olduğumu söylemedim ki.'' dedim ve tepeye tırmanmaya başladık. Haylan uzaylı görmüş gibi bana bakıyorlardı. Tepeye tırmanır tırmanmaz kenarına doğru yürümeye başladım. Adımlarını hızlandırdılar onlar. Kendime bir şey yapacağımdan kokuyorlardı. ''İntihar etmeyeceğim korkmayın. O kriz anında oldu.'' dedim. Ve uçurumun kenarına oturup bacaklarımı aşağıya sarkıtım. ''Evet beyler sorun sorularınızı cevap vereyim sonra azat edin beni.'' dedim. İlk soruyu Yiğit sordu. ''Sen Gökhan'a aşık mıydın?'' dedi. Kafa salladım. Gülümsedi. Mutlu oldu. Sonraki soru Ilgaz'dan geldi. ''Bizi seviyor musun Mavi.'' dedi. Kafa salladım. O da gülümsedi. ''Af etin mi bizi?'' dedi Yaman. ''Yaman ben size neden darılayım? Çıldırtmayın oğlum beni. Bide başımda dikileceğinize oturun.'' dedim. Hemen yanıma Yiğit oturdu. Diğer yanıma ise Yaman otururken durdurdum onu. ''Senin yükseklik korkun var bekle.'' dedim ve ayağa kalktım. Kenardan uzaklaştım biraz. Tekrar yere çöktüm. Bir tarafıma Yiğit geçti. Diğer tarafıma Yaman. Hemen önüme ise Ilgaz. ''Şimdi ben size o aptal beyaz odayı anlatıyorum. Dalamasyon konuya girmek istemediğiniz için götünüzden soru uyduruyorsunuz. Gerek yok sonuçta cevabını bildiğiniz sorular. O yüzden susun ve dinletin.'' dedim dalamasyon girdim konuya. Olumlu anlamda kafasını salladılar. ''Ateş bir ara fazlasıyla hastaydı biliyorsunuz ve aynı zamanda bir hücreye kapatıp onu dövmüşlerdi. Onun bir tedaviye ihtiyacı vardı yoksa ben kardeşimi kaybedecektim. Aynı zamanlar Gökhan'ı da kaybettiğim için bu sefer cidden yaşayamazdım. Bana o zaman bir seçenek sundular. Ateş'in hastalığının tedavisi ve onun özgürlüğü için beni deney malzemesi olarak kullanacaklardı. O zaman benim normal çocuklar gibi olmadığının farkındalardı. Amaçları gözlerimdi. Mor olmaları ilgilerini çekiyordu. Aynı zamanda hastalığım da. Üstün zekalı olduğumu falan düşünüyorlardı herhalde. Ama fazlası ile salaktım. Adam bana seçeneği sunduğunda ben hemen kabul ettim. Yaşayamazdım. Birini daha kaybetmeyi göze alamazdım. Neyse. Beni isteyen kişi deney malzemesi gibi kullanmak yerine beni kendi zevkleri için kullandı. Öz abim ve babam tarafından bir yıl boyunca onun istediklerine zorlandım . Bembeyaz bir odada. Kimse acımadı biliyor musunuz bana? Kimsenin umurunda olmadım. Annem sustu. Acı çektiğimi gördü ama sustu. Sokaktaki insanlar sustu. Çığlıklarımı duydukları halde sustular. Bir yıllın sonunda artık kafayı yedim ben. Normalde kollarımı ve bacaklarımı zincirlerlerdi. Abim olacak o şerefsiz benim ona karşılık vermemi istediği için açtı kollarımı ve bacaklarımı.'' dedim ve onların yüzüne bile bakmadan elimi cebime atım bir sigara çıkarıp paketi ortaya atım. Yiğit hemen yaktı sigaramı. Derin bir nefes çekip devam etim. ''Abim kollarımı açar açmaz camı kırdım ve keskin bir parçasını elime aldım.'' kestiğim ve şu anda sargılı olan sağ elimi parmaklarımın arasında olan sigaraya rağmen havaya kaldırdım. ''Yine bu elimi kesmiştim. Abimin şah damarını tek hamle ile kestim. Yere yığıldı tek hamlede. Çok geçmeden babam olacak kansız da geldi. Onu da elimdeki camı kalbine batırarak öldürdüm. Babamın cesedini aldılar ama abiminkini bıraktılar. Birkaç adam beni öldüresiye dövdü. Beni tam abimin cesedinin önüne zincirlediler. Bir hafta boyunca ben o cesetle aynı yerde kaldım. Her gün dayaklar falan devam etti. Üç tane bıçak yaram vardı. Artık öldüğümü zannedip beni abim ile üst üste atılar bir yere. Ben de o zamandan beri beyaz renge dokunamıyorum.'' dedi. Sigaramı bitirip yine aynı şekilde söndürdüm. Sertçe yutkundular. Yaman ağlıyordu. Ilgaz da öyle. Yiğit ise kendini zor tutuyor gibiydi. Ben ise ağlamıyordum ama titriyordum. Yine korkudandı. "Allah benim belamı versin. Benim yüz-'' derken Yaman'ın sözünü kestim. Sertçe sarıldım ona. ''Asıl sen olmazsan ben yaşayamazdım. Ben Gece Kuşlarının hayla bir yerlerde yaşadığına emin olarak yaşadım ben. Senin yaşadığını bildiğim için hayla ayaktayım Yaman ben. Ağzınızdan bir daha benim yüzümden lafını duyarsam size yemin ediyorum basar giderim.'' dedim. ''Yine kendinden önce başkasının acısına koşma Mavi.'' dedi Yiğit. Yaman ayrıldı kollarımdan. Hayla titriyordum ben. Yiğit çekip kendine sarıldı bana. Onun ardından Ilgaz en son da Yaman. Dördü sıkıca sarıldı bana. Ağlamadım. Yine ağlamadım. Daha sonra ise eve gidip biraz daha uyudum. Çalan telefonumun görev geldiğini adeta bana bagrir iken direkt bende karargaha gittim. |
0% |