@yaren_yasar11
|
Yiğit'in anlatımı ile
Mavi evden çıkar çıkmaz bende evden çıktım. Abimin yanına gitmek istedim. İbrahim albay benim öz olmasa da abim olarak gördüğüm bir insandır. Beni bu yaşıma kadar yalnız bırakmayan, vurulduktan sonra bana evini açan, tedavi edip büyüten ve beni olmayan oğlu olarak görüyordu. Bundan Mavi'nin haberi yoktu. Aslında çoğu kişinin yoktu aslında. Mavi'nin sürekli yanında olmak istiyordum. Bunu istemeye hakkım var mı bilmiyorum ama bunu cidden her şeyden çok istiyordum.
Albayın odasına girip kapıyı çaldım. İçerden gir komutu gelene kadar bekledim. Beklediğim komut geldiğinde ise kapıyı açıp içeri girdim. Asker selamı verdim. Beni beklemediği için kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Yiğit?" dedi sorgular bir ses tonuyla.
"Rütbeden çıkmanızı talep ediyorum." dedim hızlıca. Direk konuya girip hızlıca içimi dökmek istiyordum.
"Kabul edildi." der demez hemen sarıldım ona. Gerçekten de ikimizde birbirimizi özlemiştik.
"Bir şey mi oldu?" dedi endişe bir ses tonuyla.
"Oldu."
"Ne oldu?"
"Aşık oldum." dedim hemen. Daha yeni aşık olmuyordum ama bunu bilip bilmemesi gereğinde kararsızdım.
"Kime lan? Geç otur şuraya anlat bakalım." dedi ve kendi koltuğuna geçti.
"Mor gözlü süper kahramana." dedim. Kendi kurduğu yuvalardaki bütün çocuklar ona mor gözlü süper kahraman diyordu. Ve benimde süper kahramanımdı.
"Ben hayatımda tek bir tane mor gözlü kız var inşallah o değildir." dedi. Gülümsedim.
"Ben Mavi Yaren'e aşık oldum abi." Şok içinde baktı bana.
"Aşık ola ola Yaren'i mi buldun lan. Unut Yiğit o kızı. Hayatına kimseyi almaz o. Hem kendisi buz gibi. Başkasına aşık Yiğit o." dedi.
"Biliyorum abi. "
"Eee Yiğit madem biliyorsun neden geliyorsun buraya kadar?" dedi.
"Burada konuştuklarımız ikimizin arasında kalacaksa sana anlatmam gereken şeyler var."
"Lan ne zaman senin sırlarını başkasına anlatım?"
"Abi Mavi'nin başı büyük belada." dedim. Kaşları çatık bir şekilde bana baktı.
"O ne demek lan?"
"Abi bak biz Mavi ile mezarlıkta karşılaştık. Gökhan'a ait olduğunu düşündüğü mezarlıkta karşılaştık Mavi ile." dedim. Zaten çatık olan kaşları ben bunları duyunca daha fazla çattı.
"Sen ne diyorsun Yiğit? Gökhan'ı nereden tanıyorsun? Gökhan yoksa yaşıyor mu?" dedi.
"Abi Gökhan benim." dedim. Şaşkınca bana baktı.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun lan?" dedi. Kafamı iki yana salladım. Üzerimde olan hırkayı çıkardım. Abimin önüne gittim. Üzerimdeki tişörtü de çıkarıp arkama döndüm.
"Hatırlıyor musun? Bana senin sırtında neden "M" şeklinde bir iz var demiştin. Bu izi yapmama sebep olan kişi Mavi'ydi. Çocuk aklımla yapmıştım bu izi. İyi ki de yapmışım ama. Abi ben Gökhan'ım." dedim ve önüme döndüm. Künyem ile beraber boynumda olan kolyemi gösterdim. "Bak bu da Mavi'nin ben vurulmadan önce bana taktığı kolye. Bizim ayrıldığımız gün ikimizin de doğum günüydü. Aslında onun doğum günü yirmi dört kasım değildi. Benim doğum günüm yirmi dört kasımdı. Ama Mavi'yi bizim Ilgaz'ın kucağına verdikleri tarih yirmi dört kasımmış . Mavi de o gün yeniden doğduğuna inandığı için o günü doğum günü olarak aldı." dedim. Tişörtümü üzerime geçirdim ve az önce kalktığım yere geri oturdum.
"Elif kandırdı abi bizi. Bilmiyorum Elif ne istiyor Mavi'den ama bize Mavi'nin terörist olduğunu söyledi. Bir fotoğraf gösterdi. Evet fotoğraftaki kişi Mavi idi. Ama gözleri mor değil kahverengi idi. Amacı neydi o mezarlıkta bilmiyorum ama Mavi'nin ölümünü istedi. Ama bunu kendi yaptığı belli olmasın diye silahı önce kendine doğrultu. Biliyordu. Mavi'nin merhametini çok iyi biliyordu. Kumar oynadı ve kazandı. Mavi vuruldu ama ölümcül bir yara degildi. Abi Mavi'nin açtığı yuvaları biliyorsun. O yuvalarda yaşayan birçok çocuk var. O çocukları kurtarır iken Mavi kendine çok düşman edinmiş. Mavi'nin ölümü için birden fazla katili bir araya getirmişler. Ben bu işlerin içinde Elif'in parmağı var mı bilmiyorum. Ama ben var olduğunu düşünüyorum açıkçası. Ve Mavi'nin Elif'e karşı nefreti. Benim vurulmamdan onu sorumlu tutuyor. Bana anlatmadı nedenini Mavi. Elif ten bugün öğreneceğim her şeyi."
"Yiğit Yaren'i kayıp edebiliriz. Sen neden söylemiyorsun Gökhan olduğunu? Oğlum kız acı çekiyor görmüyor musun?" dedi.
"Tehdit ediliyorum abi. Ben eğer Mavi'ye kim olduğumu söyler isem onu öldürmek için daha fazla kişi tutacaklar ve aynı şekilde Yaman ve Ilgaz'ı da öldürmek ile tehdit ediliyorum."
"Sadece Yaman ve Ilgaz ile mi? Elif ile tehdit edildin mi daha önce?"
"Hayır."
"Bu bile onun bu işle bir bağlantısı olduğunu gösterir. Yaren akıllı bir kızdır. Başı belada olursa hisseder. Hislerine güvenmediğim için o kadar pişmanım ki."
"O ne demek abi?"
"Yaren'in bulunduğu time hain sızmış. Akın yüzbaşını tutsak edildi. Kanı bozuk tarafindan . Akın yüzbaşıyı bir yere kapatıp baska time sızmaya gelmiş. Daha 3 gün oldu bu. Yaren beni daha ilk günden uyarmıştı ama ben kıza bağırıp çağırıp yollamıştım. Şimdi de zaten time sızan adamı konuşturuyor." dedi. Önündeki bilgisayarı kaşıyla gösterdi. Yanına gidip baktım. Sinirlerim tepeme çıktı hemen. Çünkü Mavi önündeki adamın tam gözlerinin içine bakıyordu.
"Adamın gözlerinin içine bakıyor bu." diyerek homurdandım.
"Yaren değişik bir kızdır Yiğit. Ya öldüresiye nefret ettiği birinin tam gözlerinin içine bakar ya da o kadar çok sevdiği. Daha önce ben sevip de tam gözlerinin içine baktığı birini duymadım. Hatta toprak timinde kimsenin gözlerinin içine bakmadı. Yaren Toprak timinin en küçüğü. Yirmi beş yaşına bir ay sonra girecek"
Şimdi Mavi benim gözlerimin içine baktı. Beni seviyor mu yoksa nefret mi ediyor?
"Sen git şu Elif ile konuş. Bana bak Yiğit. Eğer o kız yüzünden Yaren'in kılına zarar gelirse onu doğduğuna pişman ederim." dedi. Kafa salladım sadece.
" Sana kalmaz abi. O kız yüzünden benim güzelime bir şey olursa işte o zaman kardeş mardeş dinlemem."
Biraz daha ne yapacağımız hakkında konuşup abim Elif ile konuşmam için beni yolladı. Hemen çıkıp Toprak timinin olduğu yere gittim. Beni görünce şaşırdılar. Selam verdiler daha sonra.
"Komutanım Yaren komutanın görev için hazırlık yapıyor." dedi Batur. Kafa salladım.
"Mavi için gelmedim buraya." dedim.
"Komutanım yalnız Yaren komutanıma Mavi demez iseniz seviniriz. Bu konu hakkında fazlası ile dikkat etmektedir." dedi Batur.
"Komutanım siz Yaren komutanım için gelmişseniz şu anda yeni bir yöntem ile bülbül gibi Maho'yu konuşturuyor." dedi Aren.
"O değil de beyler ilk kez Yaren komutanım işkence etmeden birini ötürüyor." dedi Batur.
"Kan yok." dedi Kaan.
"Silah yok." dedi Davut
"Levye, bıçak, yumruk, bahçe makası, pense hiçbiri yok." dedi Aren. Ben ise konuşmalardan bir şeyler anlamaya çalışıyordum. En sonunda vaz geçip arka bahçeye ilerledim. Mavi'yi görmek istiyordum tam şu anda. Aslında onu bulduğum ilk günden beri Mavi'yi her saniye görmek istiyordum. Sarılmak istiyordum ama yapamıyordum. Gece o baygın iken kafamı Mavi'nin boynuna gömdüğümde aldığım o güzel kokusunu istiyordum tekrardan. Benim için o kokunun bir tarifi yoktu. Huzur kokuyordu Mavi. Onu kokusunu ne kadar ararsam arayım veya bir kokuya benzetmeye çalışırsam çalışayım o kokunun eşi benzeri yoktu. Mavi'nin yokluğunda onun kokusuna benzeyen bir parfüm veya başka şeyler aradım ama asla bulamadım.
Telefondan bir fotoğrafını açtım ve bir duvarın dibine çöktüm. Aptal bir gülümseme ile izledim fotoğrafını. Cüzdanımın içinde de ikimize ait tek bir fotoğraf vardı bende. Başımızda Efe denen şerefsizin çektiği bir fotoğraftı. Biz beşimizi tek tek satamazdı. Ona emindi. O yüzden beşimizi de aynı kişiye satmaları gerekiyordu. Birimizi satması demek kalan dört kişinin ona bela olması demekti.
Ben fotoğrafı izlemeye dalarken telefonum çaldı. Arayan kişi Mavi idi. O anki heyecan ile direkt telefonu açtım.
Aferin Yiğit kız arama beklediğini sanacak.
"Alo Yiğit." diyen güzel sesi doldurdu kulaklarımı. Normalde aramazdı bence beni. Arayacak olsa Yaman veya Ilgaz'ı arayabilirdi.
"Mavi bir şey mi oldu?" dedim. Az önce kameradan gördüğümde bir şeyi yoktu ama hem yarası vardı hem de ateşi vardı.
"Yok hayır. Göreve gidiyorum ben. Haber verirsin abim ile kardeşime." dedi. Yüzümde bir gülümseme oluştu çünkü Mavi kardeşlerini kabul etmişti. Telefondan ses kaydediciyi açtım.
"Ne dedin sen? Çekmiyor Mavi." dedim yalandan. Mavi'nin onları tekrar kabul ettiğini Ilgaz'ın ve Yaman'ın cidden ihtiyacı vardı.
"Göreve gidiyorum abim ile kardeşime haber ver. Merak eder onlar. Ulaşamazsınız bana. Sende askersin zaten biliyorsun. Bide Yiğit senden bir şey isteye bilir miyim?" dediğinde cidden şaşırmıştım. Mavi'nin huyunu çok iyi biliyordum. Güvenmediği birinden hiçbir şey istemezdi.
Bana güveniyordu.
"Tabi ki Mavi. Ne istersen."
"Ben şimdi göreve gitmeden önce h Gökhan'ın mezarına kırmızı gül götürmek istiyordum bu sefer götüremiyorum. Benim için sen götürür müsün?" dedi. Gözlerimi yumdum ve bir sessizlik oldu. Her zaman boş bir mezara gül mü bırakıyordu? Bu canımı fazlası ile acıtmıştı.
Küçük iken Mavi'nin yalnız ölmekten korkuyordu. Ölürken en azından yanında birinin olmasını istiyordu. Kimsesizler mezarlığına gömüleceğinin farkındaydı.
"Gökhan" dedi yıldızları izlerken. Sekiz yaşındaydı o zaman.
"Efendim." dedim yanında uzanmış bende yıldızlara izliyormuş gibi yaparken. Ama ben Mavi'yi izliyordum. Çünkü o benim en parlak yıldızımdı..
"Her zaman mezarına mı gidiyorsun?" dedim. Sözünü tutuyordu Mavi. Tek fark güller beyazdı.
"Evet. Sinirlerim bozuk. Onu görmeden vedalaşmadan gidiyorum."
"Aslında vedalaşıyorsun da sen bilmiyorsun güzelim." diye mırıldandım.
"Ne dedin?" dedi.
"Hiç." dedim hızlıca.
"Yiğit görüşürüz." dedi.
Görüşeceğiz tabi güzelim.
"Dikkat et Mavi kendine. Görüşürüz." dedim. Telefonu kapattı Mavi. Ayağa kalkıp hemen hızlıca arabaya doğru gittim. Elif'in yanına gidip ondan öğrenmem gereken birçok şey vardı. Mavi'den ne istiyordu? Mavi ona ne yaptı da Elif biricik kardeşinin ölümünü istiyor? Eskiden ikisinin arasından su sızmıyordu. Mavi o mezarlıkta ne demeye çalışmıştı?
Aklımdan o mezarlıkta söylediği hiçbir şey çıkmıyordu. O gün o mezarlığa gitmek için Elif fazlası ile ısrar etmişti. Biz gidene kadar kimse bana kimin mezarına gittiğimizi söylememişti.
Bir dakika o mezara gitmemiz için Elif çok ısrarda bulunmuştu. Mavi'nin oraya geleceğini nereden biliyordu? Elif Mavi ile alakalı planları ne zamandır kuruyordu?
Yolda gitmeye devam ederken Ilgaz ve Ateş'i de aradım ve arabaya aldım. Telefonumdan ses kaydına aldığım Mavi'nin sesini onlara hiçbir şey demeden dinletim.
"Yaren bana tekrar abi mi dedi?" dedi Ilgaz dolu gözlerle. Mavi'nin onu asla af etmeyeceğini düşünüyordu.
"Bana da kardeşim demiş lan?" dedi Yaman. Telefonumu kendi eline aldı. Gülümseyerek baktım onların bu haline. Ses kaydını Yaman ve Ilgaz kendilerine attı.
"Oğlum Mavi ses kaydı aldığımı öğrense beni öldürür." dedim. Ses kaydının devamını dinlediklerinde ikisinin de gözlerinden birer damla yaş düştü.
"Oğlum söyle lan kıza. Acı çekiyor görmüyor musun? Seni istiyor o." dedi Ilgaz.
"Yapamam. Eğer söylersem sizin de onun da hayatının tehlikeye atmış olurum bilmiyor musunuz sanki?" dedim. Bende istiyordum ona tam anlamıyla kavuşmak ama yapamıyordum.
"Kız sence yaşıyor mu Yiğit. Vurulduktan sonra verdiğimiz ilaçlar ile uyutuyorduk. Hepimizin adını sayıkladı ama en çok Gökhan dedi. Eskiden hayat doluydu Mavi'nin gözleri. Şimdi ise hiçlik var. Hayadan bir beklentisi yok. Yaşamak bile istemiyor. Oğlum kız bize bağlanmaktan korkuyor lan. Tekrar bizi kaybedecek korkusu ile yaşamamak için bize bağlanmaktan korkuyor. Söyle oğlum Zeze'me yine gelsin o hayat enerjisi. Bizi tekrar kaybetmeyeceğine inansın tekrar." dedi Yaman. Sonuna kadar da haklıydı.
"Söyleyeceğim ama önce Elif'in derdini öğrenelim Yaman." dedim. Ilgaz'a döndüm. "Sen gelme istiyorsan." dedim. Ilgaz çocukluktan beri seviyordu Elif'i. Ama Elif ile araları şu an nasıl bilmiyordum.
"Hayır. Kardeşim ile derdi neymiş öğrenelim Yiğit. Benim kardeşime bunu yapanın ben tarafından içinde tek bir güzel duygu kalmaz." dedi. Kafamı salladım. Mavi Ilgaz'ın kalbiydi. Vefat eden kardeşinin yerine koymuştu onu.
Elif'in kaldığı yere girince hızlıca yukarı çıktık. Kapıyı çalıp açmasını bekledik. Çok geçmeden açtı zaten kapıyı.
"Yiğit. Hoş geldiniz beklemiyordum sizi. Buyurun gelin." dedi ve kapıdan kenara çekildi. Teker teker hepimiz içeri girdik.
"Otur Elif." dedim tekli koltuğu göstererek. Anlamaz gözlerle bana baktı. "Otur." dedim tekrardan. Geçip oturdu.
'Bir şey mi oldu Yiğit?" dedi.
"Mavi'mden ne istiyorsun?" dedim.
"Mavi'nden?" dedi. Kafa salladım.
"Benim Mavi'mden ne istiyorsun?" dedim.
"Ben ne isteyeceğim ondan. Ona ait olduğu her şeye bende sahibim." dedi.
"Elif kardeşimden ne istiyorsun?" dedi Yaman. Yaman ilk kez birine karşı sinir ve nefret ile bakıyordu.
"Yaman bende senin kardeşinim." dedi Elif.
"Sen benim hiçbir şeyim değilsin!" dedi Yaman sinirle. Tam karşısına dikildi. Eliyle Elif'in çenesini tuttu. "Elif bak benim kardeşimden ne istediğini söyle." dedi hızlıca. Yaman'ın tersini daha önce sadece ben bir kere gördüm. Mavi kadar olmasa da Yaman da sinirlenince tanınmaz bir hal alıyor.
"Ben bir şey anlamıyorum sizin dediklerinizden." dedi Elif çenesindeki Yaman'ın elini uzaklaştırırken. Yaman geriye doğru adımladı.
"Elif her boktan haberimiz var. Ne istiyorsun Yaren'den?" dedi Ilgaz.
"Umurumda değilsiniz." dedi Elif.
"BANA BAK ELİF!" diye bağırdım. Korkudan yerinde sıçrayıp bakışlarını bana çevirdi. "Mavi'mden ne istiyorsun?" dedim.
"SENİ İSTİYORUM!" diye bağırdı benim gibi. Ayağa kalktı. Ben ne duyduğumu idrak etmeye çalışıyordum.
"Ne saçmalıyorsun lan sen?" dedi Ilgaz.
"Hayata sadece Yiğit'i Mavi sevemiyor değil mi? Bende seviyorum onu. Ölüp gitmiyor. Kurtulamıyorum o şerefsizden."
"DÜZGÜN KONUŞ LAN MAVİ HAKINDA!" diye bağırdım.
"Bende seviyordum çocukluktan beri. Ama görmedin beni. Sevdiğimi belli ediyordum sana. O kız sana neler verebilirse bende verirdim sana. Ortadan kalkması gerekiyordu Mavi'nin ama yapamazdım tek başıma. Sen kendi ellerinle hapse tıkacaktın onu. Onun çocuk satan bir şerefsiz olduğunu sanacaktın. Bulamadım Mavi'nin tek bir açığını. Kız o kadar kusursuz ki tek bir hatası bile yok. Peşine adam taktığımda fark ediyordu. Hiçbir açığını bulamayınca da bende böyle bir şey bulmak zorunda kaldım. Ondan kurtulmam gerekiyordu." dedi. Hepimiz şok içinde ona bakıyorduk. Ilgaz ise yıkılmıştı. Tam şu anda sevdiği kadının kardeşine aşık olduğunu öğrenmişti.
"Sonra bunun açtığı yuvalarda kalan çocukların sahipleri. Hepsi düşman olmuş Mavi'ye. Küçük bir kıvılcım ile alevlendiler. Ama Mavi'den de it gibi korkuyorlar." dedi.
"Senin Allah belanı versin. Benim kardeşime yaşattığın her şeyi sende yaşayacaksın." dedi Yaman.
"İşte başları benim babam olunca çok zor olmadı. Kıvılcımı ortaya attım ve bir araya gelip peşlerine adam taktılar. Otuz üç kişilik gruptaki insanların birisi de benim. Senin vurulmana gelirsek Yiğit. O gün Mavi'nin ölümü gerçekleşecek sen de izleyecektin. Ama karıştı." dedi. Ilgaz telefonu çıkardı ve az önceki bütün konuşmayı ses kaydına almıştı. Ses kaydını kapayıp cebine attı. Belinden bir kelepçe çıkardı. Elif'e doğru yürüdü.
"Mavi Yaren Yıldırım'ın ölümü için kurular örgütün başında olmaktan seni tutukluyorum." dedi. Bir adım daha yaklaşınca Elif koşarak kaçmaya başladı. Arkasından biz de koşmaya başladık.
"DUR!" diye bağırdık defalarca. Ama dinlemedi ve koşmaya devam etti. Bir sokağa girip gözden kayboldu
"Kahretsin!" diye bağırdık. Biraz daha dolaşıp eve döndük. Ses kaydını Ilgaz karakoldaki arkadaşlarına attı. Ben de komutana atım. Ilgaz çöküşe uğradı. İşinden ilk kez izin alıp kendisini odaya kapattı.
BÖLÜM SONU
(2121 kelime)
|
0% |