@yaren_yasar11
|
Bilekliğimin kopması ile sessizce aralıksız ağlıyordum. O bileklik benim her şeyimdi. O bileklik Gökhan'ın bana son hediyesiydi. Acısından başka hatırası kalmasını istemiyordu sanki. Yaşayamıyorum zaten. Kalan hatıraları da teker teker yok oluyordu.
Sesli sesli ağlamıyordun aksine o kadar sessiz ağlıyordum ki. Sırılsıklam olmuştum. Kaçıncı paket sigaramı bitirdiğime dair en ufak bir fikrim yoktu. Öksürmekten gına gelmişti. Artık eve geri dönmem gerekiyordu. Bütün gece yağmur sağanak yağış olarak yağıyordu ve bu benim baya işime gelmişti. Ayağa kalktım. Cidden hastalığım iyice artmıştı. Böyle giderse net bir hafta hastaydım. Hastalık cidden umurumda değildi ama bilekliğime zarar gelmesi cidden canımı yakmıştı. Ve hayla yakıyordu. Şimdiye kadar bilekliği açmamıştım. Ama sadece bir kere açmak zorunda kalmıştım. Bileklik Gökhan bana taktığında büyük geldiği için bileğim etrafında iki tur döndürmüştü. Benim de genişletmek için bilekliği bir kere açıp büyütmüştüm. Bir daha da hiç açmamıştım.
Sırılsıklam bir şekilde eve gitmeye başladım. Üst katta çıktım ve kapıyı çaldım. Kapıyı kimse açmamıştı. Merdivenlere oturup Yiğit'i aradım. Defalarca aramışlardı zaten beni.
''Alo Mavi.'' dedi Yiğit endişeli bir sesle. Telefonu kulağımdan çekip öksürdüm.
''Kapının önündeyim isterseniz kendi evime gideyim.'' dedim. Bu sefer çok temiz hasta olmuştum.
''Yok bekle eve yakınız beş dakikaya orada oluruz.'' dedi.
''Tamam.'' dedim ve telefonu kapattım. Başımı merdivenlerin korkuluklarına yasladım. Gözlerimi de kapadım. Yorgun hissediyordum kendimi. Sırf bu yüzden Gökhan'ın yanına da uğramamıştım zaten. Cebimden kalan son sigaramı çıkarıp yaktım. Ben sigaranın yarısına gelmeden onlar gelmişti. Ayak seslerinden anlamıştım onların geldiğini.
''Abim.'' dedi Ilgaz. Gözlerimi açtım. ''Senin bu bitmek bilmeyen yağmur aşkını ne yapacağız?''
''Bari yağmura dokunmasınlar.'' dedim ve ayaklandım.
''Zeze'm ben senden çok özür dilerim. Sana yemin ediyorum istemeden oldu. Ben seni kendime çekip sarılmak isterken yanlışlıkla oldu.''
Gülümsedim ona ''Sorun yok. Kaza olduğunun farkındayım.'' dedim. İki üç kere öksürdüm.
''Mavi hep ıslanmışsın. Geç içeri üzerine değiştir gel hemen.'' dedi Yiğit. Kapıyı anahtar ile açtı ve eve girdi. ''Eşyalarını benim odama kaldırdık. Sana odanı ayarlayana kadar aynı odayı paylaşıyoruz.'' dedi.
''O ne demek?'' dedim çatık kaşlarım ile.
''Benim odama bir yatak daha attık. Evdeki en büyük oda bir benimdi bir de Ilgaz'ın. Ilgaz geceleri uyutmaz seni. Ben kaldım son seçenek. Hem karargahta yatakhanede kalırken erkeklerde var.'' dedi. Bir şey demeden kafamı salladım. Cidden gram umurumda değildi. Yukarı çıkıp rahat bir şeyler aradım bavulumda.

Şort ve kazağı üzerime geçirip çıktım.
Alt kata indim ve masada oturan herkesin başına geçtim. ''Şimdi beyler birkaç sorum olacak. Doğru söylemediğinizi anladığım anda iletişimi koparırım.'' dedim. Hepsi yerlerinde dikleştiler. Ben ise teker teker baktım onlara.
''Beyaz odayı kim yapmıştı?'' dedim.
''Elif.'' dedi Ilgaz. Başını önüne eğdi.
''O başını dik tut.'' dedim hızlıca. Dikleşti. ''Nereden biliyormuş? O oda basıl aynı olabilirmiş?''
''Söylemedi şimdi ise kaçak Mavi.'' dedi Yiğit.
''Neden?'' dedim ve birkaç defa öksürdüm.
''Mavi sen iyi değilsin.'' dedi ve yanıma geldi Yiğit. ''Ilgaz saç kurutma makinesini getir. Yaman sen de baksana bir Mavi'ye.'' dedi.
''Soruma cevap ver.'' dedim.
''Amacı seni öldürmekmiş. Sana da terörist olduğuna dair iddialar atmış ortaya. '' dedi Yaman nefret kusarak.
''Ne saçmalıyorsunuz lan siz? Ben onun amına koymaz isem bana da Yaren demesinler.'' dedim sinirle.
''Sakin. Küfür etme.'' dedi Yiğit sinirle. Küfür etmeme sinirlenmişti. Ayağa kalkıp odaya gittim. Bana verdiği simsiyah yatağa geçip yorganı çeneme kadar çektim. Uyumak istiyordum uykum vardı. Silahımı yastığın altına koydum. Hemen çakımı da açıp yastığın altına koydum. Gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
|
0% |