@yaren_yasar11
|
Gökhan'ı kaybettiğimden beri ilk kez kabusuz bir uykudaydım. Sıcak su torbasını karnıma bırakan Yiğit'e baktım. "Neden uyandın ki sen şimdi abim. Uyusaydın biraz daha." dedi Ilgaz. Uykum yoktu. Zaten ben günde en fazla iki veya üç saat uyurdum. "Oyun oynayalım mı?" dedim. Anlamaz gözlerle baktılar bana. "Doğruluk mu cesaret mi oynayalım mı?" dedim. "Hastasın dinlen biraz." dedi Yaman. Yerde minderin üzerinde oturuyordu. Yanına gittim ve başımı omzuna koydum. Onlardan uzak kalmayacaktım. Yaptığım şeyi şaşkınlıkla karşıladılar. Yanıma iki kere vurdum. "Abi gel." dedim. Ilgaz'ın yani Can abimin gözlerinden parıltı geçti. Daha sonra hemen yanıma geldi. Rüya görmüştüm az önce. Kabus değil rüya. "Kafana bir şey düşmedi değil mi?" dedi Ateş. "Yoo Portuga." dedim. "Ben sizden ayrı kalmak istemiyorum. Canımı yakıyor bu." dedim. Gülümsedi ikisi de. "Oyun oynayalım." dedim. Kafa salladılar. "Sen nasıl istersen abim." dedi Can. "Alkol kullanıyor musun?" dedi Ateş. "Hayır." dedim. "Kullanmasın bir zahmet." dedi Yiğit. "Oyun oynamıyor muyuz? Yoksa ben dışarı çıkacağım. Canım sıkılıyor." dedim. "Gel oynayalım." dedi Yiğit. Ortada olan sehpanın yanına dizildik. "Gel sen burada otur Yiğit." dedi Ateş. Benim tam karşıma geçti Yiğit. Sağıma Can abim solumada Ateş geçti. Can abim bir şişe çıkardı. Tam masanın üzerine koydu. Şişe tekila şişesiydi. "Soruya cevap vermeyen veya yalan söyleyen, görevi yapmayan içer." dedi Can abim. Kafa salladım. Abim şişeyi çevirdi. Ateş bana soruyordu. "Doğruluk mu cesaret mi Zeze'm?" dedi., "Doğruluk." 'Aşık olduğun kişinin adını söyle." dedi. Bir saniye Yiğit'e bakıp geri bana baktı. "Gökhan." dedim. "Bizim Gökhan mı?" "Bilmiyor musun lan sanki?" dedim ve şişeyi çevirdim. Can abim Yiğit'e soruyordu. "Doğruluk mu cesaret mi?" dedi. "Cesaret." dedi Yiğit. 'Mavi'ye sarıl." dedi Can abim. Ona döndüm çatık kaşlarımla. "Ben ne alaka lan?" dedim. "Şşş abiye lan denmez! Hiç mi yetiştiremedik biz seni?" dedi gülerek. "Ben ne alaka?" dedim. "Lan sarılacak alt tarafı. Öpmeyecek." dedi Ateş bağırarak. "Ateş kes sesini yoksa ses telini sikerim." dedim sert bir bakışla. "Küfür etme." dedi Yiğit ile Can abim aynı anda. Sonra yiğit ayağa kalkıp masanın etrafında dönerek yanıma geldi. 'Kalk hadi." dedi Yiğit. Uzattığı elini tutup ayağa kalktım. Yiğit'in boyu çok uzundu. Boyu uzun olması cidden sinirlerimi bozmuştu. Ona bakmak için kafamı baya kaldırmam gerekiyordu. Birden çekip sarıldı bana sıkıca. Kolları beni sıkıca sarmışken ben hiçbir şey yapmadım. Durdum sadece. Gökhan'a benzeyen kokusunu içime çektim sessizce. Çenesi tam kafamın üzerindeydi. Gözlerimi kapattım. Gökhan'a sarılmış gibi hissetim. Gözlerim dolmuştu. Gözlerim kapalı olmasına rağmen dolmuştu. Yiğit yavaş yavaş sıkı sıkı sardığı kollarını gevşetti. Ve bıraktı beni. Bir anlığına boşluğa düşmüş gibi oldum. Geri yerime geçtim. Yiğit ise benim tam yanıma geçti. "İyi misin Zeze?" dedi Ateş. "Neden iyi olmayayım?" dedim. Ve kapı çaldı. "Kim geldi lan bu saate?" dedi Can abim. "Dilara gelmiştir onu davet etmiştim de ben." dedi Ateş. "Dilara?" dedim soran gözlerle. "Bizim ortak arkadaşımız. Siz az önce sarılırken ben onunla mesajlaşıyordum. Canı sıkılıyormuş bende dedim oyun oynuyoruz gel bizimle oyna dedim kabul etti." dedi Ateş. Kafa salladım. Ateş gidip kapıyı açarken Yiğit' e döndüm. Kulağına "Ateş kızdan mı hoşlanıyor?" dedim. "Hayır." "Gözleri öyle demiyor ama." "Bakmadın ki Ateş'in gözlerine." "Baktım." "Hem Dilara ile Ateş olamaz." "O niyemiş?" "Benim eski sevgilim de ondan." "Çok af edersin de bir şey soracağım yada af etme sikimde değil." "Sen küfür etmeden duramıyor musun? "Oğlum sizde birazcık geri zekalılık var mı?" "Ben ne yaptım lan şimdi?" "Oğlum Ateş'i azıcık tanıyorsam Ateş'in o kızı çağırdını sen biliyordun." "Biliyordum da o kızın burada olması neden seni rahatsız etti? Hayırdır anlıyayım yani?" Tam o anda Can abim bana yüksek sesle seslendi. "Lan Yaren. Kız iki saatir sana sesleniyor duymuyor musun?" "Seslenmesin otursun oyuna." dedim. "Tanışsana kızım kızla." dedi Ateş. "Merhaba Yaren ben." dedim. Kızı kısa bir an süzdüm. Benden daha kısaydı. Küt kesim sarı saçları vardı. Üzerinde şort krop vardı. Hatta o üzerindeki şeye krop bile denmezdi resmen sütyenle gelmişti. "Selam Dilara bende." dedi cilveli bir ses tonuyla. Kız bana bile yavşıyacak amına koyayım. "Tanışma bittiğine göre oyuna devam." dedim ve şişeyi çevirdim. Ben abime soruyordum "Doğruluk mu? Cesaret mi" dedim. "Cesaret." dedi. Yanağımı uzattım. "Öp bakim." dedim gülerek. O da gülerek anında öptü yanağımı. "Oğlum bu ne ceza değil ki bu?" dedi Ateş. "Kıskanma. Hem kıyamıyorum" dedim. Ateş trip atar gibi kollarını önüne bağladı. Anında kalkıp onun yanağına da ben bir öpücük bıraktım. Dilara kendi yerinden kalkıp benim az önce oturduğum yere geçti. "Yerinde gözün olduğunu bilseydim seve seve verirdim." Dedim omuz silkerek. "Belki de sırf itligine vermezdim." Yiğit'in yaptığı şey ile gülümsedim. Yiğit kalkıp Ateş'i kenara itekledi ve tam benim yanıma oturdu. Dilara salak saçma bir ifadeyle ikimize baktı. "Siz sevgili misiniz?" dedi. Ben tam bir şey diyecek iken Yiğit beni susturdu. "Sana ne?" dedi ve şişeyi çevirdi. Dilara bana soruyordu. "Doğruluk mu cesaret mi?" dedi. "Cesaret." dedim. Pis bir şekilde sırıttı. "Üzerimdeki kazağı çıkar." dedi. Hiçbir şey demeden çıkardım çünkü zaten altımda bir tane de tişört vardı. "Lan!" dedi Yiğit. Hepsi anında başka taraflara çevirdiler bakışlarını. "Kızım giy şunu. Önümüzde soyundu lan kız." dedi Ateş. "Oğlum siz mal mısınız? Üzerimde tişört var." dedim. Yavaşça bana döndüler. "Aklımızı çıkardın. Hem nerden bilelim kazağın altına tişört giyiyorsun." Kulağına yaklaşıp fısıltı ile konuşmaya başladım. "Sırtımın üst bölgesinde izler var. Ben uyurken açılırsa ve Ateş görür ise kendini suçlar. Ağlar zırlar. O yüzden giyiyorum." Sertçe yutkundu. Sonra bana baktı. "Pansuman yapar iken gördüler." dedi. "O zaman anladım zaten. Ateş'in kendini suçladığını." dedim ve önüme döndüm. Dilara bana nefret ile bakıyordu. "Yaren'cim." dedi. "Yaren yeterli Dilara." dedim sert bir ses ile. "Sen herkese karşı böyle soğuk musun yoksa bana özel mi?" dedi. "Sana özel değil. Sana özel olarak hiçbir şey yapmam" "Dikkat et erkekler senin gibi soğuk kadınları sevmezler. Değil mi Yiğit?" dedi Yiğit'e bakarak. "Ben de soğuk bir kadına aşığım." dedi Yiğit. Bütün gözler ona döndü. "O kişi Mavi mi?" dedi. " Seni alakadar etmiyor." dedi ve tekrar şişeyi çevirdi. Ateş Can abime soruyordu. "Doğruluk mu cesaret mi lan?" dedi. "Cesaret." "Git bana çikolatalı süt getir." dedi. "Lan mal. Süt nerede nerden bileyim?" "Gir ara bul getir." dedi bul getir şarkısından bir alıntı söyleyerek. "Ateş sus. Kulağım lazım bana." dedim hızlıca. Harbiden sesi kötüydü. "Öyle mi Zeze hanım." dedi. "Öyle Ateş bey." dedim. "Küçük iken biz bağırarak şarkı söylerken sen kenarda izlemeyi biliyordun ama." "Ben seni mi izliyordum lan? Gökhan'ı izliyordum." "NE?" dedi üçü aynı anda. "Ne? Bağırarak şarkı söylerken fazla mutlu oluyordu." dedim. "Sen ciddisin." dedi Can abim. "Oğlum ne var bunda? Hem ne karışıyorsunuz?" dedim. "Gökhan'ı izliyordun he?" dedi Yiğit gülerek. "Ne gülüyorsun oğlum? Fazla yakınımdasın dikkat et." dedim. "Ederim. Sende alış artık hep yakınında olacağım çünkü." dedi. "Aynen. Yakınımda yanımda olursun falan filan." dedim alaylı bir ses tonuyla. Daha sonra önüme dönerek şişeyi çevirdim. Dilara bana soruyordu. "Yok amına koyayım kene gibi bulaştı." dedim. "Ya Yaren biz aslında çok iyi arkadaş olabiliriz." dedi Dilara. "Kusura bakma ama ben senin gibi biriyle bırak arkadaş olmayı bir daha aynı ortamda olmam bile." "Beni tanımıyorsun bile." "Bakınca ne olduğunu anlaya biliyorum ama." Şişeyi gösterdim "Hadi boş yapma da sor. Doğruluk." "Kaç kişi ile sex yaptın?" dedi. Yanımdaki Yiğit gerildi. "Kimse ile." dedim. 'Nasıl yani? Hayla bakire misin sen?" dedi üsten üsten. "Ne var bunda?" "Ne bileyim ben 16 farklı erkekle yaptım da." "Bak aramızdaki fark bu işte. Ben sevdiğimi bekliyorum sen ise önüne gelene veriyorsun." dedim. "Güzel kızsın o yüzden merak ettim. Tabi yüzünde makyaj silinince ve lenslerin çıkınca ne kalır bilmiyorum." dedi. "Yüzünde makyaj yok gözler de doğuştan Dilara. Karışma kıza." dedi Yiğit. "Ben sen değil gece gece yüz nakli operasyonu geçirmiş gibi makyaj yapayım." dedim. Şişeyi tekrar çevirdik. Ben Ateş'e soruyordum. "Doğruluk mu? Cesaret mi?" dedim. "Cesaret tabi ki de." "En yakın yeri ara ve 1000 tane sipariş ver. Bir dakika sonrada biz başka yerden sipariş verdik diye siparişi iptal et." dedim. "Oha! Lan abine böyle yapmıyorsun ama." "Senden almam gereken bir intikam var." "Ne intikamı lan?" "È colpa di aver chiamato Dilara qui. Non vedi la ragazza che se non si vergognasse, uscirebbe con me e se la metterebbe nella figa?" dedim İtalyan'ca. "Dilara'yı buraya çağırmanın bedeli. Utanmasa benimle çıkacak amına koyayım görmüyor musun?" türkçesi bu. "Sen İtalyanca nereden biliyorsun aynı zamanda benim bildiğimi nereden biliyorsun lan?" dedi Ateş. "Dokuz tane dil biliyorum." dedim. "Oha amına koyayım!" dedi Can abimim. "Küfür etmesene abicim." "È solo che non ti piaceva questa ragazza per questo, o ci sono altre ragioni?" dedi Yiğit kulağıma. "Sen sadece bu kızı bunun için mi sevmedin yoksa başka sebepleri de var mı?" "Türkçe konuşsanıza oğlum hiçbir bok anlamıyorum." dedi Can abim. "Anlama abicim." dedim ve Yiğit'e döndüm. Burnumun dibine kadar girmişti. "Quali altre ragioni potrebbe avere?" "Başka ne gibi sebepleri olabilir?" "Bilmem." dedi Türkçe bir şekilde. Kaşlarım çatık ona bakarken telefonum çaldı. Bilinmeyen numara
|
0% |