@yaren_yasar11
|
"MAVİ!" diye bağıran bir ses ile yorgun göz kapaklarını aralamaya çalıştım. Göz kapaklarim sanki bana ihanet ederek geri kapanmak istiyordu. Göz kapaklarımı açıp açmama konusundaki savaşı açan taraf kazandı. Gözümü yavaşça arayıp ensemin keskin sızısı ile kafamı hafifçe doğrultmaya çalıştım. "Hele şükür. Aklımı aldın aptal." Diye söylendi yanımda olan bir ses. Şu anda kimin kim olduğunu sesten ayırt edemiyordum. Kafamın arkasından enseme doğru olan ağrı sanki bütün duyularımı ele geçirmişti. En sonunda tam anlamıyla kendime geldiğimde kafamı kaldırıp etrafa bakındım. O esnada uyandığımdan beri fark etmediğim bir detayı tam o anda fark edebilmiştim. Kollarım tavana bir zincir ile bağlıydı. Aynı zamanda ayaklarımda yere değecek bir şekilde zincir ile bağlanmıştı. "Hay bu zinciri bağlayanın da bağlatani da yedi ceddini sikim." Diye söylenerek kafamı dik bir şekilde tuttum. Ben asla boyun eğmez eğdirirdim. Yiğit bana endişe dolu gözlerle bakıyordu. Bakışlarımı ona çevirdim. Birkaç dakika sadece onun gözlerine bakmadan ona baktım. "Mavi." Dedi. "Ödümü kopardın. Kaç kere seslendim duymadın. Kafanın arkasından da kanayınca bir şey oldu sandım." Dedi. Bana baktı. "İyiyim." Dedim. Kafa salladı. Hızlıca herkese göz gezdirdim. Herkes iyi gibi duruyordu. "Birşey oldu mu lan size?" Diye sordum hemen. Belki görünmeyen bir yerlerinde bir şey vardır diye tedbiren ve içimin rahatlaması için hepsinden teker teker cevap bekledim. "İyiyiz komutanım." Dedi hepsi bir anda. Arkamdan bir adamın sesi duyuldu. "Vay vay vay." Dedi adam. Her seferinde sesinin daha fazla duyulmasından bana doğru yaklaştığını anlamıştım. "Uyuyan Güzel de uyanmış." Dedi. Kafamı sola doğru çevirip adamın arkamda kalan gövdesine baktım. "O o uyuyan Güzel diye adlandırdığın kişi seni hiç uyanmayacağın bir uykuya soksun mu sikik?" Diye sordum ters ters. Adam bana doğru yaklaştı. "Tı tı tı tı." Diye cık cıkladı. Göz devirdim. "Sen elleri bağlı bir kadın olarak fazla mı konuşuyorsun?" Dedi. Ona doğru baktım. Yaklaşabildiğim kadar yaklaştım. "Sen elleri bağlı bir kadın olarak düşündüğün kişinin bir Türk askeri olduğunu unutmuşsun herhalde. Olsun senin üzerine kendi kanın ile öğretince görürsün." Dedim. Adam kollarıma bir kez daha baktı. Kollarımın bağlı olduğuna emin olduğunda bana doğru bir adım yaklaştı. Adam dibime kadar girdiğinde yanındaki Yiğit fazlasıyla gerilmişti. "Sen neyine güveniyorsun bu kadar? Burada bir Türk askeri olduğun bir işe yaramıyor." Dedi. "Allah'ıma vatanıma bayrağıma. Bak bu kavramlar sana çok uzak. İstesen de anlamazsın. Hem sen neyine güveniyorsun bu kadar." Dedikten sonra adamın yüzüne sert bir şekilde kafa attım. "Bir Türk askerine bu kadar yaklaşırsan görürsün ebenin amını." Dedim. Adam attığım tek kafa ile yere yığılmıştı. Bizimkilerden yükselen kahkaha sesi boş depo gibi olan bir yeri doldurmuştu. "Komutanım." Dedi kahkahaların arasında Çağrı. Bakışlarımı ona çevirdim. "Efsane vurdunuz elinize sağlık." Dedi. "Eyvallah." Dedim. "Eyvallah ile yaşa." Dedi Yiğit. "Lan pişt alo." Dedi Yiğit adama bakarak. "Ölme lan daha ben daha girmedim." Dedi. "Hop hop hop." Dedim Yiğit'e bakarak. Yiğit de bana baktı. "Ben onunla çok güzel işlerim var." Dedim. "Ne yapacaksın?" "Götüne bayrak direği sokucam." Dedim. Bir şey demedi. Adam bu ara ayağa kalktı hala eli burnunu üzerindeyken adamlarına döndü. "Video kaydı açın. Hemen. Şu askerler ile biraz eğlenelim bakalım." Dedi. Göz deviridim. "Çekin çekin. Ben bunun götüne bayrak direği de sokarken çekin." Dedim. Bana delirmiş gibi baktılar. "Ne bakıyorsunuz oğlum? O poz boşuna giderse üzülürüm." Dedim. "Al şu ruh hastasını." Dedi adam. "Ne ruh hastalığımı gördü şimdi bu piç?" Diye söylendim. "Komutanım kesinlikle adamın götüne bayrak direği sokup göklerde sallandırma hayaleti size ait değildi." Dedi Aren. "Lan ben bu götü sence gökyüzünde sallandırır mıyım? Güzelim gökyüzü bu göt lalesi yüzünden boka dönmesin." Dedim. Asma kolumu açtığı anda bende adama sert bir yumruk indirdim. "Lan bunlar akılanmıyor." Dedi Yiğit. Bana bakıyordu. "İşte bunlarda da kural beyini olanı almıyorlar." Dedi Batur. "Ve sikik tipli olacaklar." Dedim. Admaa bir yumtuk daha atarken. "Şu tipe bak. Gece görsen altına koyuverirsin." Dedim bir başka adam ile iki adamın kafasını sertçe duvara çaktım. Etraf baya kalabalıktı. "Tövbe haşa ama Batur düşünsene senin kızın gece gece bu adamı görüyor." Dedim bir başka adamın erkekliğine tekmeyi koyarken. "Gece gece görmesine gerek yok ki komutanım. Bir sabah bile görse çocuk da tramvaya sebep olur." Dedi Çağrı. "MAVİ DİKKAT!" Diye bağırdı bir anda Yiğit. O bağırdığı anda boynuma yapılan bir iğneyi his ettim. Vücuduma yavaş yavaş giren iğne ile içindeki ilacı hızla boşaltılar. Ense kökünmden verilen bu ilaç her ne ise yine bana etki etmemişti. Kısa bir an bedenime yayılan bu ilaç yüzünden olduğum yerde donuk kalsam da bana bir süre sonra hiçbir şekilde etki etmeyeceğini etse de herhangi bir insanın gösterdiği etki kadar da etki etmezdi. Evet normalde ilaç gibi kendi sağlığım söz konusu olduğunda bazı şeylere bedenim tepki verebiliyordu. Ama normal insanların aldığı ilaçların bana üç dört kat daha fazla vermeleri gerekiyordu. Zehirlerde de bana normalde verilerin 3-4 kat daha fazlasını vermeleri gerekiyordu. Tek doz verildiğinde sadece bedenim bir sureligine -bir süre en fazla 2 veya 3 dakika- beni sersemletiyordu. Sersemlediğim bir anda yine aynı şekilde adamın soğuk bir silahın arka kısmını aynı yere vurduğunda kendimi soğuk zeminlerde buldum. Belirsiz bir zaman sonra Aldığım Toprak kokusu ve ayırt edemediğim bir koku ile gözlerimi araladım. Bambaşka bir odadaydım. Başka bir yerdeydim. Yiğit ve timin bulunduğu yerde değildim. Olduğum yerde oturup durdum. Ne kadar süre orda oturdum bilmiyorum ama bir anda şarkı söylemeye başladım. "Biz Dağlara Atarız Pusu!" Diye bağırdım. Sesimi onlar da duysun istiyordum.ayni zamanda bizim tim de devam ettirsin istiyordum. İlk başta bizim timden kimseden ses gelmese de bir anda Yiğit'in gür sesi tam arkamdaki duvardan sert ve gür bir şekilde geldi. "Biz dağlara atarız pusu!" Sesini duyduğum anda gülümsedim. Sesini duymayı sevmeye başlamıştım. "Haram oldu gece uykusu!" Diye bağırdığımda bu sefer bizim tim de eşlik etmeye başlamıştı. "Haram oldu gece uykusu!" "Komandoya bir yudum su," diye devam ettirdim. "Komandoya bir yudum su," diye ses yükseldi. "Vermez misin Konya kızı?" Bu sefer bağırdığımda her şeyden daha gür bir ses yükseldi. Bu ses Aren'e aitti. "Bir elinde el bombası," diye marşı bitirdiğimde Aren ile dalga geçecektim. Ama marşı şu anda hiçbir güç bana durdurtamazdı. "Bir elinde el bombası." "Bir elinde kasaturası," sesimiz her yerden duyulacak kadar gürdü. Kesinlikle herkes şu anda bu marşı olabildiğince yüksek sesle söylüyordu. Amacımız o sikileri sinir etmekti. Yani benim amacım oydu. "Bir elinde kasaturası,"" "Sırtında da sırt çantası," diye bağırdığım anda içeriden bir başka ses yükseldi. "KESİN SESİNİZİ!" diye bağırdı adamlardan biri. Tabiki biz bu sikik bize sus dedi diye susar miydik? Tabiki hayır. "Sırtında da sırt çantası," "Ikinci bölük Aslanları." Diye bağırdım yine. Adamlar benim olduğum yere de geldiler. Ama yaklaşma cesareti bulamadılar kendilerinde. Çünkü elimde bir silah ile tam karşılarında onlara saldırmak için bekliyordum. "İkinci bölük aslanları." Buraya bıraktıkları adamı bana nöbetçi olarak dikmişlerdi ama adam bana yaklastiğı esnada kendimi zincir sayesinde havaya doğru kaldırarak bacaklarım ile adamın boğmuştum "Şırıl şırıl suyun akışı," diye bağırıp adamın bırını ve birkaçını öldürdüm. Silah sesini duyan bizimkiler bir anda olduğu yerde dondular anlaşılan. Çünkü devam etmediler. Beline de bağlamış al nakışı, Diye bagirdim. Ve bir adamı daha indirdim. Komandonun bir bakışı, Yine aynı şekilde bağırdım ve bir adamı daha indirdim. Yetmedi sana Konya kızı. Dedim ve birini daha.
Vatan aşkı canımdadır Birini daha bok yoluna yolladım. Bayrak sancak kanımdadır, Bu kısma geldiğimde sesimi daha fazla yükseltmiştim. Atasının yanındadır, Biri daha geberdi. Ikinci bölük Aslanları Ve biri daha öldü. Devre devre gelir gider, Ve bir ölü daha yerde yerini aldı. Ne gam kaldı nede keder, Ve bir ölüm daha. Coşku ile yemin eder, Son kişiyi de öldürdükten sonra direkt olarak son kalan adama yani benim enseme vuran adama döndüm. Odanın en uç köşesinde bir telefon kayıt alır iken duruyordu. 2.Bölük Aslanları Diye bağırarak direkt olarak ona doğru yürüdüm. Yürürken ben her adım attığımda adam korku ile geriliyordu. Mardin Şırnak Şenovaya, Dedim. Gözüm kenarda olan ucu sivri olan demire kaydı bakışlarım Hakkari Yüksekovaya, Dedim demiri elime alırken. Yiğit ve diğerleri pür dikkat beni izliyordu. Yiğit'in beni gördüğünde gözlerinde olan rahatlamayı fark etmiştim. Tunceli Diyarbakıra, Dedim elimdeki demiri sağına soluna bakarak adamı korkutarak. "Lütfen dur." Dedi adam bana bakarak. Omuz siktim. Dağlara çıkacağız dağlara! Dedikten sonra adamın arkasına döndürüp kafasına elimdeki demir ile vurdum. Ve dediğimi yapıp adamın tam götünün olduğu yeri hedef aldım. Demiri havaya doğru kaldırıp tam olarak olduğu yere demiri batırdım. Adamın diğer tarafından demirin ucunu çıkmıştı. Eşkıya vuracağız eşkıya! Diye en sonunda bağırarak kameraya döndüm. "Video boşa giderse çok üzülürü." Dedim. Daha sorna bizimkilere yaklaştım. "Eeeeee beyler sizde iyice uyuşuk çıktınız. Tek başıma burda bahar temizliği yaptım." Diyerek elindeki zincirlere teker teker kurşun sıktım. Önce Yiğit'en baslamistim. En sonunda hepisini zincirden kurtarıp Yiğit'e döndüm. "Yarı yolda bırakıp marşa devam etmediniz. Pü yazıklar olsun size." Derken bir anda bana sarılan Yiğit'e şaşırdım. Ellerim kan içinde öylece havada kalmıştı. "Her seferinde aklımı aliyorsun en sonunda ben öldüreceğim seni." Dedi. Ne diyeceğimi yada ne yapacağımı bilemedim. Bende Gökhan'a banzeyen kokusunu sessizce çektim içime. "Sakin ol şampiyon daha ölmedim." Dedim ise dalgaya vurarak. "Lütfen Mavi." Dedi bana bakarak. "Lütfen bırak ölmeyi sana tek bir zarar bile gelmesin. Sen zarar gördükçe ben ölüyorum." BÖLÜM SONU
|
0% |