@yaren_yasar11
|
(Gençler şöyle bir durum var. Ben baş parmağımı kırdım. Nsjskakakak Sırf bölümüz kalmayın diye bölüm atıyorum ama yazım yanlışı aşırı olabilir. Telefondan yazarken bir baş parmağa ihtiyaç var sonuçta. Yazım yanlışı gördüğünüz yerde beni uyurıverin bende duzeltim olur mu? Normalde atmıyacaktım bölüm. Parmağım sızlıyordu. Ama yine de dedim atım. Bir oyu da çok görmeyin bee. Hadi sevirem sizi) Eve doğru ilerlemeye devam ediyordum. Az önce İbrahim albayı arayıp durum bilgilendirmesi yapmıştım. Arkadan Yiğit'in sesini duydum telefonu tam kapatırken. "Mavi mi?" Dediğini duydum heyecanlı bir sesle. Sanki orda bekliyordu benim aramamı. Beklemeyeceğini düşündüm. Neden beklesindi ki sonuçta? Sadece timden biriydim bende onun için. Belki de Gökhan'in emaneti olduğum için üzerime düşüyordu birazda. Allah var kesinlikle sözüme sadık bir insandı. Yine yakışıklı doğru tercihi yapmıştı. Zaten hiçbir zaman yanlış seçip yapabileceğine inanmıyordum. Ne zaman ne yapsa her zaman en iyisini yoardu yakışıklı. Onu düşünmek bile yüzümde buruk bir gülümseme oluşturuyordu. Huzur içinde uyusum biricik sevdiğim. Eve vardığımda sonunda direkt etrafs bakındım. Bir dure inceledim her yerini evin. Bodoslama dalmak için can atsam da içerdeki Kurt timinin güvende olduğuna emin olmak zorundaydım. Etrafima bir süre daha bakındım. Nerden nasıl gireceğim hakkında bir fikrim olması gerekiyordu. Sayı olarak benden fazlalardi. Bu bir dezavantaj değildi. Tek Türk askeri bunlarin yedi ceddini sikebilirdi. Korkaklardı. Silah çekildiği anda götleri tutuşuyordu. Hemen ötüyorlardı. Etrafımda kaç kişi olduğuna emin olmak için saymaya başladım. Gözlerim hızla etrafta geziniyordu. Bir duvarın arkasında durup etrafı kolaçan ediyordum. Gülümsedim sinsi bir şekilde. Taramalı silahım önümde sallanirken direkt olarak ellerim ile silahı kavradım. "Olmuyor böyle" diye mırıldanarak ortaya çıktım. Sikecektim. Artık sıra Mavi Yaren'in ta kendisindeydi. Bir timi tutsak etmelerinin bedelini kafalarını kurşun yiyerek öğreneceklerdi. "Günüm gecem bir çile Yağmurun sesine senden bahsedeyim" Şarkı söylemeyi seviyordum. Sorgulamayın. Her çatışmada mutlaka içimden mırıldandığım oluyordu. "Sen canımı en çok yakansın En kıymetli zamansın Güzelsin ya elbet, eminim sen banasın" Elimdeki silaha iyice sarılarak direkt olarak adamları indirmeye başladım. "AN İTİBARİYLE DUYRULUR!" diye bağırdım. Sesimi duydukları anda herkes bana döndü. "MERMİ YEDİRİP SIÇIRMAYA GELDİM. ACİN AĞZINIZI!" "Dur, yanıma öyle yanaşma Doğru söylemem inanma Severim seni yine elbet Sen buna aldanma" İki elimde de olan taramalar sayesinde hızlıca gebertiyordum. Temizlik imanım yarısıydı sonuçta. Şu tek hücreli beyinsiz amiplerden kurtulmak şartti. "Gel, yaralarını ben sarayım Ömrümü ömrüne katayım Bir gün gülersek eğer yoluna güller katayım" Bahçeyi temizleye temizlete ilerlemeye devam ederken bir duvarın arkasında geçme sebebim onumde de taramalı silahı olan bir adamın bana doğru sıkmasıydı silahın. "Dur, yanıma öyle yanaşma Doğru söylemem inanma Severim seni yine elbet, sen buna aldanma" Evet her zaman her yerde her durumda şarkı söylerdim. Ve söyleyecektim. Bana ne en fazla ne olabilir ki? Geberebilirsin. İç ses kes sesini. Sorun yok benim için. "Ah, canımı yakıyor Ah, beni öldürüyor Ah, canımı yakıyor Ah, beni öldürüyor" En sonunda o adamı da öldürdüm. "Lan göt veren madem kullanmayı bilmiyorsun o zaman ne sikime çıkıyorsun lan karşıma? Şarkımı böldün." Dedim adamın yanında söylenerek arka tarafa doğru tarıyarak ilerlemeye devam ederken. Kafamı yine milli sabır harekettimi yapıp şarkıma devam ettim. "Gel, yaralarını ben sarayım Ömrümü ömrüne katayım Bir gün gülersek eğer yoluna güller katayım" Bahçe tamamen temizlendiğinde silahın şarjörlerini çıkarıp yenisini taktım. Kapının önüne doğru ilerleyip sertçe bir tekme attım kapıya. Daha sonra kapı arkasında olan duvara çarpıp ses çıkarmasıyla anında silah patlama sesleri ve mermiler yağdı tepeme. Kapının yan tarafına geçip gökyüzünde gördüğüm tek saniyeliğine yıldızlars gülümsedim. Daha sonra dikkatli bri şekilde kafamı çıkarıp o tarafa doğru taradım. "BİR ASKER İLE BAS EDEMİYOR MUSUN!?" diye sertçe bağıran birinin sesi doldurdu kulaklarımı. "HEMDE KADİN! BİDE KADİN BİR ASKER! HEMEN ÖLDÜRÜN!" "KADİN OLARAK KÜÇÜK GÖRDÜĞÜN ASKER YÜZÜNDEN Mİ SIÇTIN ALTİNA! HEM ALT TARAFI BİR ASKER DEGİL! TÜRK ASKERİ!" diye bağırdım bende. "GÖRÜŞÜCEGİZ SENLE ASKER!" diye bağırdı. "GÖRÜŞELİM BEBİŞ! ŞARKIMI DA BÖLMEYİN. HİC SEVMEM! ORTADAN İKİYE AYİRMİM SENİ!" "Dur, yanıma öyle yanaşma Doğru söylemem inanma Severim seni yine elbet, sen buna aldanma" Adamları taramaya devam ederken her attığım adımda arkamda bir ceset daha bırakıyordum. Gebersin sikiler. "Gel, yaralarını ben sarayım Ömrümü ömrüne katayım Bir gün gülersek eğer yoluna güller katayım" "SEN BURDAN SAĞ ÇIKACAĞINA EMİN MİSİN?" diye bağırdığında bende o tarafa doğru bakarak güldüm. "SEN SÖYLESENE LAN!" diye bağırdım bende onun gibi ona yaklaştığımda. Artık adamların sayısı gayet de azdı. Hatta tek tük çıkıyorlardı. "SENİ BENİM ELİMDEN KİM ALACAK?" diye bağırdım. Onun olduğu odaya artık emin olduğumdan direkt olarka temizlik yaparak o odaya doğru yol almaya devam ettim. "BİR TÜRK ASKERİ VE KADİNSIN. BANA HİÇBİR SEY YAPAMAZSİN!" "BİR TURK ASKERİ ÖZELİKLE DE KADİN BİR TURK ASKERİ OLDUĞUM İCİN BENDEN KORKMALISIN!" diye bağırıp direkt olarak kapıya yine sertçe bir tekme attım. Kapı yine aynı şekilde duvara çarptı. "Ve sen yine benim şarkımı böldün. Aç ağzını bebek çünkü sana biraz mermi yedireceğim." Dedim o tarafa bakarak. "Dur, yanıma öyle yanaşma Doğru söylemem inanma Severim seni yine elbet, sen buna aldanma." Diyerek son kısmı da söyleyerek adamın önüne doğru gittim. "Yaklaşma." Dedi geriye doğru sürünerek kaçarken. "Aaa sende demir eksikliği mi var?" Dedim. "Rengin mengin solmuş." Dedim ve adamın tam yanına giderek eğildim. "Aaaaa elinde buz kesilmiş senin." Dedim ve cebimden mermi çıkardım. Saçını elime doladım ve sertçe çektim. Elime gelen saçlarını yüzüne tuttum. "Aaaa görüyor musun saçlar da dökülmeye başlamış." Dedim. Karşımda tir tır titrerken ona baktım. "Sen üşüyorsundur da şimdi." Dedim. "Uzak dur benden." Dedi kekeleyerek. Yüzümde şeytani bir gülümseme oluştu. "Noldu bebe?" Dedim. Daha sonra ise biraz daha eğilip yakasından tuttum. "Bir kadın Türk askeri seni mi korkuttu?" Dedim alayla gülümseyerek. "Bence de korkmalisin." Dedim ve ağzının içine bir mermi attım. "Ye afiyet olsun. Demir eksikliğine çagre." Dedim ve tabancamı elime aldım. Ağzına soktum. "Ya o kesmez şimdi seni sen bunu ye." Dedikten sorna kafamı sağa doğru çevirip mermiyi tek hamlede sıktım. Daha sonra önüme döndüm. "Afiyet olsun bebe." Dedim ve alt kata doğru ilerlemeye başladım. Alt katta indiğimde direkt olarak kapıyı yine bir tekme ile açtım. Kollari bağlı bir şekilde bağlı olan Kurt timini fark ettim. "Selamın aleyküm gençler." Dedim ve elimdeki silahı kaldırıp teker teker zincirlere nişan alarak sıktım. "Aleyküm selam." Dedi en baştaki asker. Bileğini ovuşturarak. "İyi ses yaptın." Dedi. "Eyvallah. Sıkıldım." Dedim direkt. Merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. "Gidelim. Sizi bir ailenize kavuşturalim da mutlu aile tablosu çıksın ortaya." Dedim. "Sağ olun komutanım." Dedi içlerinden biri. Kafa salladim. "Lafı bile olmaz. Hadi." Dedim. Kurt timi teker teker benden önce çıktı. En sonda ben kaldiğimda onlar çoktan İbrahim albayın gönderdiği araca bindiler. Bana orada yer olmadığı için bende motor ile dönecegimi söyledim. Kafa sallayıp giderken bende motoruma doğru yürümeye başladım. Motorumun önüne geçtiğimde sertçe kafama vurulan soğuk bir demir his ettiğim son şey olmuştu. BÖLÜM SONU
|
0% |