@yaren_yasar11
|
Yazarın Anlatımıyla Karargaha nasıl gittiğini bile hatırlamıyordu Yiğit. Koşarak haberi aldığı anda karargahta bulmuştu kendini. Gelen aracı izlediler büyük bir heycanla. Teker teker inmeye başladı Kurt Timi.
Bir kişi, iki kişi, üç kişi derken herkes araçtan inmiş ve direkt olarak bahçede onları bekleyen ailelerine doğru koşmuştu.
Kalbi yine yüreğide atıyordu Yiğit'in. Araçtan inen herkesin ardından yine gözleri aradı Mavi Yaren'ii Üsteğmen Alparslan Arca tam Yiğit'in yanına geldi. ''Ooo kardeşim sizin timdeki kız neydi be öyle?'' diye sordu Yiğit'e. Alparslan'a döndü Yiğit anında. ''Bizden önce falan mı geldi?'' dedii ve etrafına bakındı.
''Mavi nerede?'' diye sordu hemen Yiğit. Aiparsalan'ın kaşları çatıldı beklenmedik soru karşısında. ''Ne demek nerde oğlum? Motor ile geliyordu kız.'' dedi.
Ona bakmaya devam ederken aracın geldiği yola çevirdi bakışlarını. ''Gelmedi oğlum. Gelse niye sana sorayım?'' dedi.
''Oğlum geriden geldiği için gecikmiştir biraz gelir şimdi.'' dedi Alparslan.
Alparslan'ın dediğini Yiğit bir kez daha içinden geçirdi ve öylece yolla bakmaya devam ediyordu.
Motor ile gelmesi araba ile gelmesinden daha hızlı olması gerektiğini bilse de rahat gözükmeye çalıştı Alparslan. Yiğit'in gergin olduğunu yüzündeki ifadeden anlıyordu. Gözlerinin içinin kıpkırmızı olması ve gözlerinin altı mosmor olması da aynı şekilde uzun zamandır uyumadığını göstermişti Alparslan'a.
''Oğlum gelmesi gerekmiyor muydu şimdiye kadar?'' diye sordu yine. O tarafa doğru bakmaya devam ederken önüne baktı. ''Motoru hızlı kullanır o. Nerde oğlum kız?'' dedi hemen.
''Bir yere uğramış olamaz mı? Ailesine gitmiştir belki direkt.'' dedi. Mavi Yaren'in bir ailesi olmadığını bilmiyordu.
''Yok.'' dedi sadece Yiğit. Daha sonra telefonunu çıkardı. Daha sonra ise direkt olarak Yaman'ı aradı.
İlk çalışta yanıtladı Yaman Yiğit'in sorusunu. Daha sonra ise direkt olarak ''Geldi mi lan? Nerde? Eve falan mı geliyorsunuz? Geleyim mi?'' diye bir sürü soru sıraladı Yaman.
Yiğit ne diyeceğini bilemedi o an. Ne demek istediğini anlamıştı artık. Mavi Yaren eve gitmemişti. ''Gelmedi.'' dedi ensesini sıvazlayarak. Bir bahane bulması gerekiyordu aradığı için. Evdekileri de telaşlandırmak istemedi. ''Gece.'' dedi direkt. Aklına gelen tek bahane Gece olmuştu. ''Sabah huysuzdu biraz.'' dedi.
''Zeze gittiğinden beri huysuz ki o.'' dedi Yaman. Mavi Yaren'in geldiğini sanmıştı. Uzun bir süredir kardeşini görmek için bekliyorlardı.
Evde Gece kıyameti koparıyordu resmen. Kimsenin kucağında susmuyordu. Mavi Yaren'in yatağına koyuyorlardı. Yada Gece'nin eline ona iat bir kazağı veriyordu. O kazagı göreve gitmeden önce yatağın üzerine çıkarıp bırakmıştı. Gece de Mavi Yaren'e alışmış ve sanki onu bekliyordu.
O yatağa yatmadığı sürece ne yemek yiyor ne de uyuyordu. Ağlamamsı için Gece'yi Yaman sürekli o yatakta tutuyordu.
Herkes gibi Gece'yi de kendine bağlamıştı Mavi Yaren.
''Biliyorum. Ne yapıyor şu anda?'' diye sordu Yiğit.
''Zeze'nin kazağına vatoz gibi yapışmış uyuyo. Alıp yıkayalım dicem de yok salmıyor.'' dedi.
''Alma Yamanç'' dedi Yiğit hemen. ''Boşver uyusun.'' dedi.
''Almıyorum.'' dedi.
''Neyse kapatmam lazım.'' dedi Yiğit.
''Tamam. Kardeşim gelince haber ver.'' dedi.
''Tamam.'' dedi sadece Yiğit.
Alparslan Yiğit'e baktı. ''Eve gitmemiş anlaşılan.'' dedi sadece.
''Yok gitmemiş. Nerede oğlum kız?'' dei Alparslan'a bakarak.
Alparslan birşeyler düşünmeye başladı. Yolda kaza falan yapmış olma ihtimali olsa duymaz mıydılar? Bence şu ana kadar ila kulaklarına gelmiş olurdu.
Akılına gelen bir detay ile kaşları çatıldı. Bişar dışarda Mavi Yaren'in sıktığı silah seslerinden dolayı bir yere saklanmıştı. Çıkışı olmadığına emindi oranın. Daha önce bir kızın da oraya saklanması için talimant vermişti. Kızın adı Boncuk muydu? Tam olarak hatırlamıyordu. 17 yaşlarına yakındı. Bişar'ın evdev çıktığında Alparslan'ı dinleyerek oradaki üst katın bir camından kaçmıştı.
Oradan çıkması için asla ama asla kendisine görünmeden çıkamazdı. Adı kadar emindi.
Mavi Yaren'in de oradan çıktığına da emin değildi. Oraya dönmesi daha mantıklı olacağı düşüdü.
''KURT!'' diye bağırdı. Herkes ona baktı. ''Koşun askere bakmaya gitmemiz gerekiyor.'' dedi.
İbrahim albay kaşlarını çatarak onlara baktı. O da Mavi Yaren>'e ulaşmak için defalarca aramış ama hiç birine ne dönüş yapmış ne de çağrıları cevaplamıştı.
''Ne deöel askere bakmamıız gerekiyor komutanım?'' dedi Batur hemen. Neler olduğunu Toprak timi de anlamamıştı. Sabahtan beri kardeşlerinin sağdan soldan bir yerlerden çıkmasını bekliyorlardı.
"Komutanım." Dedi Tolga öne çıkarak. Daha sonra öylece baktı suratına Alparslan'ın. "Yaren komutanım nerede?" Dedi sadece.
"Bişar." Dedi durdu bir süre. Daha sonra ise direkt olarak anlatmaya karar verdi. Yutkundu. Kelimeleri birleştiremye çalıştı aklında. "O kim?" Dedi direkt Yiğit. Nefesini tuttuğunu daha az önce soruyu sorarken fark etmişti. "Bizi tutsak eden adam." Dedi Alparslan. O da artık yeterince korkmaya başlamıştı Mavi Yaren için. Daha tanımadığı bir asker için bu denli korkarken şu anda Toprak timinin ne his edeceğini kestiremedi. "LAN SÖYLE ADAM GİBİ SİKERİM SİMDİ!" diye kükredi en sonunda Yiğit. Tolga direkt olarak Yiğit'in yanına yaklaştı. "Bir odaya girdi. Çıktı mı bilmiyorum. Yıldırım da ordaydi." Dedi Mavi Yaren'in doy adını söyleyerek hitap etti. "Ve sen onu uyarmadan orada mi bıraktın?" Dedi ve öne atıldı Yiğit. "Ben bırakmadım. Bilincim yerinde değildi tam olarak." Diye savundu kendini. Yiğit ona öldürücü bakışlar atmaya devam etmek istese de Mavi Yaren için geç kalacağını düşündü. "Yürü gidiyoruz. O sikim yeri göstereceksin bana." Dedi ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. "Kurt!" Diye seslendi Alpaslan timine. "Yıldırım'ı almaya gidiyoruz." Dedi. Kurt timi kendilerini kurtaran o asker için direkt olarak hepsi komutan ile gitmeye kararlıydı. Ne kadar yorgun da olsalar ve aileleri onlara daha hasret gideremeden Mavi Yaren'i almak için yola koyulmaya gittiler. "Bizde geliyoruz." Dedi hemen Toprak timi de. "Koşun." Dedi sadece Yiğit. Herhangibi bir albaya haber vermeden gitmesi şu anda hepsinin düşündüğü son şey bile değildi. Şu anda akıllarda olan tek bir soru vardı. O da Mavi Yaren nerede olduğuydu. Toprak ve Kurt timi araçlara bindi. Yiğit on tarafta aracı kullanıyordu. Alparslan da hemen onun yanındaydı. Kalan kişiler arkadaski araçlardan takip ediyordu. "YA SEN NASİL ONU ALMADAN YOLA ÇIKARSIN?" diye bağırdı Yiğit. Alparslan'ı öldürmemek için kendini zor tutuyordu adeta. "Ruh hastası bir silah arkadaşın vardı. O kadar adamı temizledi." Dedi ve tam olarak Yiğit'e döndü. "Zaten bina temiz olduğunu düşünmesem bırakır mıyım?" Dedi kendini savunmaya devam ederken. "Hem kız benden rütbeli olabilir." Dedi. "Kıdemli üsteğmen o da." Dedi. "Bak benden rütbeli kız benden rütbeli ben Emire itaatsizlik mi yapsaydım?" Dedi. "Senden bende rütbeliyim ona bakarsan." Dedi hemen Yiğit. Öyleydi ama aynı harp okulunda oldukları için birbirlerine komutanım demiyorlardi. Sadece çok nadiren kullanıyorlardı. "Sen kardeşimsin benim." Dedi sadece. Birde şöyle birşey vardı. Alparslan ile Yiğit'in babası aynı ama anneleri farklıydı. Mavi Yaren'in Yiğit'in ailesi tanıtımlarında aslında Alparslan'ın ailesi ile tanışmıştı. "Kes sesini Allah'ın cezası. Yemin ederim kılına zarar gelirse kardeş falan dinlemem döverim seni." Dedi direkt. "Abi olmaz ona birşey." Dedi. "Ben sana bana abi deme demedim mi?" Dedi ters ters Yiğit. "İyi." Dedi sadece Alparslan. Göz devirdi. "Oğlum kız o kadar adamı gebertmis sence bir adama mi yenilecek? Hem arkasından gelen bri adamın ayak seslerini alabilirdi." Dedi. "Birincisi Mavi Yaren yenilmez." Dedi sadece. "İkincisi eğer o sizin iyi olduğunuza emin olana kadar sadece size odaklanmıştır etrafında olan başka birşeye dikkat kesilmemiştir." Dedi. Alparslan'ın kaşları çatıldı. "Ve üçüncüsü eğer ona brii yaklaşsa kokusunu alirdi. Ama hastaydı. Burnu tıkalıydı. Bu yüzden de fark etmemiş olabilir." Dedi. "Komutana saygısızlık yaparsam ve onun kulağına giderse beni şikayet edebilir ama koku ile tanıma ne?" Dedi Alparslan. Köpek mi bu sorusunun getirebilecek en normal hâline dönüştürdü. "Alparslan rütbedeyiz." Diyerek susturdu hemen onu Yiğit. Zaten dövmemek icin kendini zor tutuyordu. Kardeşi de ona hiç yardımcı oluyordu. "Emredersiniz komutanım." Dedi hemen. Anında ciddiyetini kuşandı. Asıl amacı Yiğit'i sakinleştirmekti. Ama başaramamıştı anlaşılan. "Burası mi?" Dedi. "Burası komutanım." Dedi hemen Alparslan. Kafa sallayarak indi Yiğit. Onun ile beraber diğerleri de indi. Ortası cesetlerden oluşan bir göldü sanki. Yiğit nereye baksa direkt olarak o tarafta bir yere serilmiş cesetler karşılıyordu. İçeriye doğru koşmaya başladı Yiğit. Arkasından Kurt timi ve Toprak timi onları takip ediyordu. "Alt kat komutanim." Dedi Alparslan Yigit"'e seslenerek. "MAVİ!" diye bağırdı sesini duyurmak için. Bir yerlerden çıkmasını istedi. Dualar sıraladı. "MAVİ!" diye bağırdı bir kez daha. Yoktu. Hiçbir yerde yoktu. Alt katta indi. Elinde olan silah ile durdu öylece. Bomboştu. Kimse yoktu. İçeri doğru bir adim daha attı. Bir yerlerden koşarak ona doğru gelmesi için dua etti. Yoktu hiçbir yerde ama. Yerde olan bir şey gözüne çarptı. Bilekliğe benziyordu. Eğildi yere doğru. Yiğit'ij ve Mavi'nin alıp aynı bileklikleri taktığı bilekliti bu. Üzerinde Fenerbahçe logosu ile kendini belli etmişti. Yiğit'in bilekliğe bakarken çalan telefonuna döndü. Görüntülü bir şekilde aranıyordu. Arayan kişi isminde ise tek bir isim yazıyordu. Yuvam Yani Mavi Yaren'di.
|
0% |