Yeni Üyelik
6.
Bölüm

4. Bölüm : : Görev"

@yaren_yasar11

Helikoptere bindiğimizden beri aklımda geçen tek şey Ateş'in bana söylediği kelimlerdi. Onlara kavuşmanın dileği ile geldiğim bu yerden benden nefret eden bir kardeş olduğunu düşünüyordum.

Bu cümleyi ilk defa duymuyordum. Ama söyleyen kişi Ateş olunca beni öldürüyordu. Öz olmasa da kardesimdi sonuçta.

Kafamda canlanmaya devam eden sesi ile bir anı belirdi zihnimde.

"Zemzem." Diyerek koşarak bana geldi yien Ateş. Bu gelişinden yine bı boklar yediğini anında anlamıştım. Kesinlikle Can abimden kaçıyordu yine. "Zezem abim beni öldürecek kuşum yardım et." Diyerek anında yanıma geldi. Gökhan ise oturup beni izlediği yerden anında ayaklandı.

"Lan kız yaralı çık oradan.' diye kızdı Ateş'e. Babamın olayının hemen sabahiydi. "Can abi bak abim falan demem eğer Mavi'nin yarasına bu kacik maymun tarafından bir şey olursa ikinizi de öldürürüm." Dedi.

"Bu maymun ne yaptı biliyor musun?" Dedi Can abim baya sinirli bir şekilde. "Şeker portakalı kitabını aldı yine. Ya ben okuyacaktım."

"Uyuyamiyor abi." Dedim. Yataktan biraz dogrulmak için hareketlendiğim anda Gökhan anında yanımda bitti ve dogrulmam icin yardımcı oldu. "Bitirim. Uyusun veririm abi." Dedim.

"Abim bin defa okudun be kizim. Yeter. Bir kere de ben okuyayım." Dedi. Ateş ise biraz daha sokuldu bana.

"Sende dinle abi o zaman." Dedim. Ateş ise bana daha fazla sarılma peşindeydi ve o haraket ettiği her an Gökhan daha fazla geriliyordu.

"Canım kardeşim nasıl da tanıyor abisini." Dedi Ateş. Ters bakışlarımı ona çevirdim.

"Ne abisi be? 4 yaş var." Dedim.

"Az mı lan 4 yaş?"

​​​​​​"Höst lan abisi benim onun." Dedi Can abim.

"Bende büyüğüm ondan. Abisi oluyorum." Dedi Ateş.

"Ulan kız akıl olarak senden büyük. Senin yaran var iken gelip kız sana sarılıyor muydu?" Dedi Gökhan. "Bana bak geri zekalı. Falza dayak yedin sen herhalde bir dediğimi bir kerede anlamiyon." Dedi dalga geçerek Gökhan. "Güzelime biraz daha sarılıp herhangibi bir yerine bir zarar gelir ise doverim."

"Of be Gökhan. Beni bir kere şöyle sahiplenmedin." Dedi Ates sahte bir şekilde olan duygusallık ile. "Al kızını." Dedi sonra bir an durdu. "Nerden benim Zeze'm senin kızın oluyormuş be?" Dedi anında ciddilesip kaslarını çatmıştı.

Gökhan tek kaşını kaldırarak Ateş'e baktı bir an. Daha sonra bana dönüp yüzüne sıcacık bir gülümseme yerleştirip kollarını iki yana açtı. "Mavi'm." Dedi.

Ben ise kendimi aninda Ateş'in yanından atıp her zaman bana olan kollarının arasına yerleştim.

"Kiminmis belli oldu." Dedi Gökhan saçlarımı öperek. Sıkıca ama aynı zamanda yarama dikkat ederek sarıldı bana.

"Of Yaren ya bana bir kere böyle sarılmadın." Dedi Can abim alay dolu bir ses ile devam etti. "O küçücük kalbinde kime hangi duyguyu taşıyor isen artık." Dedi.

Şimdiye kadar sohbeti uzaktan izleyen Şeyma bir anda ayağa fırladı. "Ben sarılayım mi sana?" Dedi Can abime. Can abimi şu anda görmesem de heyecanlandigini anlamam zor değildi. Çünkü Can abim de Şeyma'yı seviyordu.

Asla Can abimin temiz ve güzel duygularını hak etmeyen bir kızı seviyordu.

"Tabi." Dedi Can abim hemencecik. Sarilmak için bahane arar iken bu fırsatı asla kaçırması beklendik birşey değildi zaten.

"Off Zeze nefret ediyorum senden." Dedi Ateş alaylı bir ses tonuyla. Ama buz kesildim ben hemen. Gozlerim doldu.

"Mavi'm?" Dedi Gökhan bendeki terliği anladığı anda. Omuzlarımı tutup birazcık uzaklaştırdı kendinden. "Güzelim." Dedi bir kez daha. "Olum ne oldu kıza?" Dedi etrafımızdakilere. "Canını mi yaktım Mavi." dedi.

"Abim." Diyerek Can abim hızlıca geldi yanıma. "Abicim bir yerin mi acıyor?" Dedi.

"Zezem." Diyerek oturdugu yerden ayaklandı Ateş. Bakışlarım anında onu buldu. "Kızım dilini mi yuttun soylesene." Dedi.

"Nefret etme benden." Dedim. Anlamaz gözler üzerimde iken beni ilk anlayan yine Gökhan olmuştu.

"Ulan geri zekalı." Dedi Gökhan. "Aptal kıza senden nefret ediyorum dedin ya." Dediği anda hepsi birden aydınlanma yaşadı.

"Ya." Diyerek çekip sarıldı bana Ateş. "Kuzu ben senden nefret edebilir miyim? Şaka yaptım ben sana." Dedi.

"Etme benden nefret." Diyerek beline sarıldım iyice. "Bari siz nefret etmeyin benden." Dedim.

"Senin yapacağın şakayı ben Ateş." Dedi Canabim sinirli bir şekilde. "Kalsın oğlum sen evire çevire döveceğim seni." Dedi. "Gel abicim buraya." Dediyerek sarıldı bana.

"Küçücük kıza böyle şaka yapılır mı?" Dedi Gökhan.

"Sana söz veriyorum senden nefret etmeyeceğim." Dedi Ateş.

"Kızın gözleri dolmuş lan." Dedi Can abim sinirle.

"Bana bak Zeze." Diye beni ona baktırdı. "Sende bırak lan kardeşimi." Diyerek itti Can abimi. "Allah'ın yapışkanı. Vatoz." Dedi ters ters. Daha sona ise anknda bana baktı. "Olum kıyamam lan. Sence benim senden nefret etme gibi bir şansım olabilir mi?"

"Herkes nefret ediyor ki benden." Dedim. "Belki bunu istemeye hakkım yok ama bari siz benden nefret etmeyin. Lütfen benden nefret etmeyin. Ben nefreti hak etsem de etmeyin benden nefret." Dedim.

"Bırak lan kızı." Dedi Gökhan Ateş'in kafasına vurarak. "Sen adam gibi şakalar yapmayı öğrenmeden vermiyorum lan sana Mavi'yi." Dedi. Sıkıca kendi sarıldı bana. Saçlarımdan bir kez daha öptü. "Senden nefret etmek mümkün mü?" Dedi.

"Sözüm söz olsun. Senden asla nefret etmeyeceğim." Dedi Ateş.

Ve bugün o sözünü bozmuştu.

Aslında ağzından çıkan herhangibibi bir lelime bir insani öldürmeye gayet yetiyordu. Sadece o kelimenin kimin ağzından çıktığına bağlıydı bu.

"Mavi." Dedi yanında oturan Yiğit. Bakışlarımı ona cevirmedim "İyi misin." Dedi.

​​​​​"Yaman'ın dediklerine mi takıldın?" Dedi.

"Ates'in şimdiki adı Yaman mi?" Dedim.

"Ateş'inki Yaman. Can Ilgaz oldu. Şeyma ise Elif."

"Sondaki bilgi fazla gereksizdi" dedim göz devirirek.

"Yaman'ın dediklerini boşver Mavi. Sinirle söyledi o da."

"Umurmada değil. Bende kendimden nefret ediyorum zaten."

"Etme."

"Anlamadım."

"Kendinden diyorum nefret etme." Dedi ona baktım ama helikopterin sesi ile yüksek konuştuğumuz için timdeki çoğu kişinin bu sözleri duyduğunu düşünüyordum. Etrafıma baktığımda ise yanıldığımı fark ettim. Herkes kendi arasında birşeyler ile uğraşıyordu.

Helikopter inişe geçtiği anda bizde teker teker kendimizi dışarı attık.

Yürümeye başladığımız zaman herkes birbiri ile sohbet ediyordu. Ben ve Yiğit ise sessizdik. Ben etrafı inceliyordum.

"Yaren komutanım." Dedi Batur. Ona dönmedim yine.

"Söyle." Dedim.

"Komutanım Şu ile Rüya sizi çok özledi." Dedi.

Şu 5 yaşında olan kızıydı. Rüya ise Batur'un biricik karısıydı.

"Umarım dönüşüm olmaz da döner isem giderim." Diye mırıldandım.

"Duyamadım komutanım."

"Gideceğim." Dedim. Batur kafa sallayarak yerine döndü.

Köye yaklastigimizi fark ettiğimizde herkese ölüm sessizliği çöktü. Birileri için artık ölüm bariz bir şekilde gelmişti.

"Geçişi nerede bu yer altı zımbırtısinin?" Dedi Akın komutan telsize kısık bir sesle.

"İleride çalılık altında kalıyor." Dedim. Yavaş ve dikkatli adımlar ile kapağın başıma geçtim. Elime bir kamera alıp ucundaki kabloyu çözdüm.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordu Yiğit.

"Tuzak var mı ona bakcagim." Dedim.

"Zekice." Dedi kafa salladım ve deliği aşırı yavaş bir şekilde aralayıp kapağı içeri kamerayı başlatarak koydum. Kamera çekim yaptıktan sonra kamerayı yavaşça çekip goruntuyo kontrol ettim.

Kapağın altına bomba yerleştirmiş olabiliyorlardı bazen. Bu sefer yoktu. Kapağı aralayıp açtım. Tek dizimin uzeirne çöküp etrafı kolacan etmeye başladım ben ile Kaan. Herkes güvenli bir şekilde inince bizde önce Kaan sonra da ben indim.

Silahların ucuna taktigimız fener şu anda etrafı görmemiz için aşırı yardımcı oluyordu. Yiğit tam yanındaydı. Etarafi kolacan ederek yürüyorduk.

"Bu kadar iyi gözükmek zorunda değilsin." Diye mırıldayan Yiğit'i bu sefer anlamıştım.

"Umarım benim için demedin." Dedim.

"Ne?" Dedigi anda etrafıma bakmaya devam ediyordum.

"MOR GÖZLÜ KAHRAMAN GELİP KURTARACAK BENİ." diyen kızın sesi ile ve aynı zamanda Akin komutanin elini havada yumruk yapması ile durduk.

"İlkan." Diye fısıldadım. Daha önce de kurtardigim bir çocuktu ve yine benim adımı sayikliyordu.

Kafamı o tarafa doğru uzatim. Kedi gibi bir göze sahiptim. Ve karanlıkta da gayet rahat bir şekilde görebiliyordum.

İlkan'ın olduğu yerde 3 adam vardı sadece. Ondan harici kimse de yoktu.

"Mor gözlü türk askeri birazdan geberecek timi ile beraber." Dediği kıza vurdigi kemer ile durdum.

"Komutanım gideyim ben." Dedim ateş saçan gözler ile adama bakarken. İlkan'ın ağlayan sesi geldi.

"Tehlikeli."

"O üçünün ecdadina kadar sikerim komutanım." Dedim.

"Tamam git." Dedi.

"Ebesinin amına soktuğumun şerefsizi. Yedi ceddini bu sefer sikicem." Diyerek şort camtami bıraktim. Aynı zamanda tüfeğimi de bıraktım. "O kemeri senin götüne sokucam." Dedim tabancama susturucu takarken.

Duvarın arkasından çıkıp onlara yaklaşmamı fark etmediler bile. Kafesin Didim'de bekleyen iki adamı anında kafalarından vurdum. Susturucu yüzünden çıkan isligi andıran ses ile adamın bakışlari bana döndü..kafesin içine girdip adamın kafasını amonda duvara geçirdim.

"İlkan dön ablacim arkana." Dedim. Kafa salladi. Ve bir köseye gidip yere çöktü. Kafasını dizleine gömüp elleri ile de kulağını kapadı. "Aferin prenses." Dedim onumdaki adama tekrar döndüm. Kafasını defalarca duvara çarptım. Daha sonra ise kalbinin tam ortasına bir kurşun sıkarak İlkan'ın yanına gittim.

"Abla bitmedi mi?" Dedi.

"Bitti prenses." Dedim omzuna dokunarak. Askeri eldivenin üzerinde olan kan vardı.

"Gelmeyeceksin sandım." Dedi bana sarılarak. Bana sarıldığı anda sıkıca tutup kalktim. "Abla öldün sandim."

"Beceremiyorlar ki prenses." Dedim. Yürüyerek timin yanına döndüm.

"İyi iş." Dedi Yiğit kafa salladım.

"İlkan ne olacak?" Dedi Akın komutan.

"Köye getiremeyiz. Bu yolun sonunda merdivenlerden yukarı cikmamdan bekler olmaz mı komutanım?" Dedim.

"Olur." Dedi. İlkan'ı kucağından indirip sırt çantamı ve silahımı aldım tekrar. İlkan timdekileri tanimdaigi için bir an bile benim yanımdan ayrilmiyordu.

"Gel prenses." Dedim. Olur da herhangibi bir ters durumda ona kurşun gelmesi için onu duvar kenarı ve kdine arama aldım. Hemen arkasında da anında Yiğit geçti. Bir onune ise Davut geçmişti.

"Mor gözlü süper kahraman mi diyorsun sen ablaya?" Diye sordu Yiğit kısık bir sesle. İlkan iyice yanıma sindi. Kafa sallayarak cevap verdi.

"Arkadaşlarımın kardeşlerim annem babam hep öyle diyor." Dedi.

"Hmm." Diye bir sesi çıkardı Yiğit.

"Hmhm." Dedi onun ardından İlkan.

"Batur." Dedim. Bana baktı. "Ağır bir yarası varmi diye bakman için uyarmam mi lazım?" Dedim.

"Yokki." Dedi İlkan hemen. "Sadece bir kere vurdu." Dedi.

"Baksın yine de prenses." Dedim.

"Sen bak." Dedi. Ona baktım. "Abla sen bak." Dedi.

"Tamam." Dedim ve tek dizimin üzerine çöktüm. Hızlıca onu taradiktan sonra birşey olmadigina kaanat getiridm ve bıraktım.

Yürümeyi bitirdigimizde İlkan'a yiyecek birşeyler bırakıp bir kayabin arkadina gizlemistim. Hemen yukarı çıkmadan da yine sirayla çıkarak bir sknraki çıkanın guvenli bir şekilde çıkmasi için uğraşıyorduk.

Köye girdiğimizde temizlik pek uzun surmemisti. Kısa bir çatışma geçip hemen bitirmiştik.

Köylüleri inceler iken bir tetik sesine dikkat kesildim. Vurulmasina rağmen ölmemis bir terörist Yiğit'e doğru Nisan almıştı. Anında Yiğit'in olduğu yere yürüyüp daha o ne olduğunu anlamadan adamı vurdum.

Benim silahım haricinde patlayan bir silah daha vardı.

BÖLÜM SONU

 

 

​​​​​

​​​​​

​​​​​

​​​​​​

​​​​​

​​​​

​​​​

​​​​

Loading...
0%