Yeni Üyelik
47.
Bölüm

41. Bölüm : "Acı"

@yaren_yasar11

Yazarın Anlatımıyla

Yiğit öylece durmuştu morg kapısının önünde. Gidemiyordu. Orda onu yanlız bırakmak istemiyordu. Gözleri o kadar boş bakıyordu ki sanki bedeninde bir ruh kalmamıştı.

Ağlamıyordu. Konuşmuyordu. Bomboş bakıyordu. Duyğu yoktu yeşil gözlerinde.

Ruhu bedenden çekilip alınmıştı sanki. Aldığı her nefes bile kendisine fazla geliyordu. Morgun kapısına öylece hissiz bir şekilde bakıyordu.

Ayağa kalktı. Onu görmeliydi. Belki de son defa bunu yapmalıydı. Bir daha şansı olmayacaktı çünkü.

Hızlı adımlarla direkt olarak görevliye doğru yürüdü. Görevli kendine yaklaşan adamı fark ettiğinde gözlerini ayırmadı Yiğit'in üzerinden. Yiğit yürüyüp tam görevlinin önünde durdu.

''Şehit.'' dedi kısık çıkan bir sesle. Şehit kelimesi boğazına batmıştı. ''Mavi Yaren Yıldırım.'' dedi. Sesi titremişti adını ağzına aldığı anda. Nefes alamadı. Şehit ve ismini aynı yerde kulanmak canını yakmıştı. ''Görmem gerek.'' dedi sadece.

Naşını görmek ona iyi gelmeye bilirdi. Görmemek ise öldürürdü. Emindi. Son kez onu görmek istediğine emindi.

Öylece baktı görevli Yiğit'in yüzüne. ''Yakını mısınız?'' dedi.

''Yakınım.'' dedi.

''Neyiniz oluyor?'' diye sordu genç adam.

''Yuvam.'' dedi sadece Yiğit. Daha sonra Mavi Yaren'in ismi geçtiğinde hem gözlerinde beliren aşka baktı iadam. Aşkın en hüzünlü halini genç adamın gözlerinin içine bakarken görmüştü.

''İçeri alamam.'' dedi.Yiğit'in gözlerine baktığında yutkundu adam. Ruhsuzluğu kesinlikle fark etmişti.

''Silah arkadaşıyım. Askerim bak bende. Son kez'' dedi ellini havaya kaldırdı. ''Görmeme izin ver. Lütfen.'' dedi.

Adam bir süre daha durdu. El mecbur kafasını salladı. Yatan kızın da kendisi gibi askerdi. Karısı veya kız arkadaşı olduğunu düşündü.Adamın gözleri bu aşkı gördüğünde istemsizce dolmuştu.

''Çok mu severdin kendisini.'' dedi adam eline anahtarı alarak.

''Yıldızlar kadar.'' dedi sadece.

Adam yutkunamadı o an. Gitti ve kapıyı açtı. ''Seni onun ile sadece 10 dakikalığına yalnız bırakabilirim.'' dedi. Kafa salladı. Sesini çıkarmadı. Konuştuğu her kelime sanki boğazına bir düğüm oluyordu.

İçeri girer girmez soğuktan ürperdi Yiğit. Soğuktu.

Kalbine benziyordu şu anda burası. Buz gibi soğuktu. Isıtan şeyi kaybetmişti. Yoktu.

Adam dolaplarddan birine yaklaştı. Kapağını açtı gürültülü bir şekilde. ''Hadi be güzelim ses çıktı uyan artık.'' diye fısıldadı Yiğit.

Adam birşey demeden gözünden süzülen bir damla yaş ile terk etti orayı. Adam Yiğit'in gözünde olan çaresiliği en derinlerinde his etmişti sanki.

Durup yüzünü izledi son kez. ''Güzelim.'' dedi saçlarına elini değdirerek. ''Herşeyim.'' dedi.

Gözünden bir damla yaş tam o anda Mavi Yaren'in yatan cansız bedenine düştü. ''Mavi'm'' dedi titreyen bir sesle. ''Daha kavuşamadım bile.'' dedi.Gözünden düşen yaşların bir tanesi daha Mavi Yaren'in yüzüne düştü. ''Ben senin kadar güçlü değilim ki.'' dedi Yiğit ve dudaklarını Mavi'nin anlına yasladı. ''Daha bir kere sarılamadan sıcaklığını his edemeden buz gibi cesedine sarılmayı hak edecek kadar kötü bir insan mıyım ben?''

Boynuna yaklaştı. ''Sen böyle kokmazsın ki.'' dedi sadece. Onun gibi kokmuyordu. ''Mavi bari kokunu alsaydım son kez. Açsaydım o telefonu keşke.'' dedi. ''Yalvarırım af et beni.'' dedi. Anlına bir öpücük daha kondurdu. ''Sana seni seviyorum diyemediğim her an için özür dilerim.'' dedi ve bir damla daha ıslattı yüzünü.

Kafasını iki yana salladı. ''Yapamam kızım ben.'' dedi hemen. ''Ben sensiz yaşayamam.'' dedi.

Yüzünü izledi bir süre daha. Anlına bir öpücük daha kondurdu. ''Mavi herşeyimdin.'' dedi dudakları hala anlındayken. ''Ben burdayım. Neden Mavi'm neden?'' diye sordu gözlerimdeki yaşlar yine buz gibi soğuk bedenine düştü.

Elinni tuttu. Buz gibiydi. Dudaklarını avcunun tam iç kısmına bastırdı. Avcunun içinden öptü. Ellini narin bir haraketle koydu geri bembeyaz örtünün altına.

Örtünün üzerinden tuttu ellini. İçindeki acıyı bastırmak istedi. Olmuyordu. İçindeki acı bir türlü dinmiyordu. ''Mavi ben senin yaşaman için dua etmeye gittiğim camiye cenaze namazın için gidemem.'' dedi.

Mavi'nin cenaze namazı sadece birkaç saat sonraydı. Son kes gördü. ''Ben seninle veda edemem. Ama şunu bil ki.'' dedi be tekrar anlına yapıştırdı dudaklarını. ''Kalbim attığı sürece senindir.'' dedi.

Odaya görevli girmek zorunda kaldı. ''Gitmen gerekiyor oğlum.'' dedi adam. Yiğit bir kez daha öptü anlı ve yanağını. Beyaz örtüyü kapattı titreyen elleriyle.

Yıllar önce ayrıldıkları ve yarım kalmış hşkayeleri artık en acı şekilde yarım kalmıştı. Kavuşamadan bitmişti herşey.

Yürüdü. Nereye yürüdüğünü bile kestiremiyordu. Yine ağlamıyordu. Bomboş bakıyordu.

Sevdiği kadının şehit töreni için mekanik haraketler ile hazırlandı herkes. Herkesin gözünden gizlice düüşürdüğü yaşlar vardı. Bir tek Yiğit ağlamıyordu.

Güneş, ufukta yavaşça yükselirken, tören meydanı sessiz ve hüzünlü bir kalabalıkla dolmuştu.Kalabalık derken sadece askerler vardı. Sivil olarak kimse yoktu.

Mavi Yaren'in sesi çınlattı Yiğit'in kulaklarını.

''Bak gel seninle idaaya girerim.'' dedi öne doğru eğilerek. ''Benim şehit törenimde bir kişi bile sivil olmaz.'' dedi.

''Düzgün konuşur musunuz komutanım?'' dedi Batur sanki şehit olmasına olanak vermek bile istemiyormuş gibi.

''Ne dedim oğlum ben şimdi?'' dedi Mavi Yaren Batur'a bakarak.

''Şehit falan.'' dedi Tolga.

''Oğlum sizin anlamadığınız ne biliyor musun?'' dedi Mavi Yaren hızlıca bakışlarını hepsinin yüzünde gezdirirken. ''Yaşamak için sebebim yok. Fazla oğlum bu dünya bana.'' dedi.

''Biz olalım komutanım sebebiniz.'' dedi Aren.

''Siz onun bana verdiği hiçbir şeyi veremezsiniz.'' diyerek dizindeki kitaba döndü geri.

''Burdaydım.'' dedi Yiğit dudaklarını oynatarak.

Mavi Yaren'in onun için ağlayacak bir aileye sahip değildi. Yaman ile Ilgaz'ın daha hiçbir şeyden haberi yoktu.Askeriyeden arkadaşları ve silah arkadaşları, gözyaşları içinde cenaze namazı için saf tutmuşlardı. İmam, dualar eşliğinde cenaze namazını kıldırırken, herkesin yüreğinde derin bir acı ve gurur vardı.

Kalbi sızlıyordu Yiğit'in. Daha dün buraya dua etmeye gelmişti sevdiği kadına sarılmak için.

Sarılmıştı ama cesedine sarılmıştı.

Cenaze namazının ardından, Mavi Yaren'in naaşı askeri törenle taşınmaya başlandı. Askeri bando, hüzünlü marşlar çalarken, Mavi Yaren'in silah arkadaşları tabutu omuzlarında taşıyordu. Her adımda, Mavi Yaren'in cesareti ve fedakarlığı bir kez daha hatırlanıyordu.

Mavi Yaren'in naaşı, şehitliğe getirildiğinde, herkes derin bir sessizlik içinde bekliyordu. İmam, son duaları okurken, Mavi Yaren'in mezarına atılması için toprağın eline kürek verdiler Yiğit'in.

Elindeki küreğe baktı Yiğit. Yutkundu. Öne doğru yürüdü ağır ağır.

Küreği toprak ile doldurup attığında aynı saniyeler bir damla daha yaş düştü toprağın içine.

Mavi Yaren'in silah arkadaşları, tabutun üzerine birer birer toprak atarak, ona son görevlerini yerine getiriyorlardı. Daha sonra dönüp Akın komutana verdi küreği. Her bir asker, Mehmet'in anısını yaşatmak ve onun fedakarlığını unutmamak için yemin ediyordu. Mehmet'in mezarı, Türk bayrağıyla örtülmüş ve üzerine çiçekler bırakılmıştı.

Yiğit özelikle papatya bırakmıştı. ''Sana yemin ederim güzelim.'' dedi Yiğit. ''Kalbim attığı sürece bu mezarda papatyalar eksik olmayacak.''

Törenin sonunda, Mavi Yaren'in silah arkadaşları ve arkadaşları, onun mezarı başında dualar ederek vedalaştılar. Toprak timinden hiç kimse oradan gitmemişti. Mezarın başına çöküp oturdular.

''Beyazdan nefret eder o.'' dedi Yiğit ortaya.''Bembeyaz bir örtü örtmüşlerdi üzerine.'' dedi Yiğit. ''Elvada gülüşü güzel kadın.'' dedi.

BÖLÜM SONU

 

Loading...
0%