@yaren_yasar11
|
Elinde hala duran papatyaya baktı bir kez daha. Etrafına ne kadar bakınırsa bakınsın etrafta hiçbir yeşillik yoktu. Papatyanın burada olması neredeyse imkansızdı. Şaşırmıştı. Burda papatyanın nasıl geldiğini düşündü. Papatyayı gördüğünde aklına gelen tek şey Mavi Yaren'den başka birşey değildi. Her uyandığında her zaman gözleri ilk olarak sevdiğini arıyordu. Hala alışamamıştı. Zaten şehit olalı sadece birkaç gün olmuştu. Biraz daha bakındı etrafa. Bir yeşillik aradı. Papatyayı koparıp buraya getiren birini aradı belki de yeşil gözleri. Bulamadı ama. Papatyayı avcunun içinde tutmaya devam ediyordu. Elleri boş bir şekilde dönmek zorunda kaldılar. Evin içine bir kez daha bakmayı düşündüler. Bu evde illa ki birşeyler olmalıydı. Bu kadar koruma her zaman fazlaydı. Eğer içerde olan her neyse gerçekten önemli bir şeydi. Yürüdüler ve eve doğru temkinli bir şekilde yürüdüler. Odalara teker teker gezerken hiçbir şey bulamadılar. Ayaklarının bastığı yerde çıkan bir demir sesi ile olduğu yerde durdu Yiğit. Ayaklarının ucuna doğru eğildi. Yerde sadece bir hali gözüküyordu. Ayağını iki kez daha yere doğru vurdu. Halı önce olduğu için tenekeye vurar gibi bir ses ayaklarının tam altından geliyordu. Daha fazla durmadü ve direkt olarak tim komutanı Akın yüzbaşıya baktı. Ellerini iki kere daha yere vurarak orda bir şeyin olduğunu herkesin anlamasını sağladı. Daha sonra ise direkt olarak halıyı temkinli adımlarla kaldırdılar. Ordada ne olduğunu herkes merak etmeye başladı. Bir kapı karşıladı onları halıyı kaldırır kaldırmaz. Kapıyı açmak için olan kola baktı herkes. "Bomba olabilir mi komutanım?" Dedi Batur. Altından ne çıkacağını bilmiyordu. "Yada tuzak?" Dedi Tolga. "Bakalım." Dedi Akın yüzbaşı. Kaşları ile komutu verdi Yiğit'e. Yiğit kapağı sadece gözlerinin bir kısmının görmesi için açtı. O kadar yeterli olmuştu. Kafasını zemine koyup araladığı yerden baktı. Herhangibi bir kablo aradi gözleri. Yoktu. Ama aşağıda güçsüz bir ışık vardı. Bunu göre biliyordu. "Bomba yok." Dedi sadece. Başka birşey söylemeden ayağa kalktı. Silahını sıkı bir şekilde tuttu. Silah ona ait değildi. Silah Mavi Yaren'e aitti. Silaha bir kez daha baktı ve arkasındaki time baktı. Akın komutandan yine komutun gelmesini bekledi. "Aç Yiğit." Dedi. Yiğit komutu duyduğu anda direkt olarak kapağı gümbürtülü bir şekilde açtı. Herkes silahlarını aşağıya doğru tuttu. Birşey yoktu. Silahlarının ucuna taktıları fenerler aşağıya doğru inen merdiveni açığa çıkarıyordu. "Burda ne dönüyor?" Dedi Çağır kendi kendine. Timdeki herkesin aklında olan tek soru kesinlikle buydu. Daha sonra ise Akın komutan önden gidince timdeki kimse beklemeden aşağıya indi. Aşağıya inin herkesin yüzünde şok dalgası belirdi. Masaya bağlı bir adam vardı. Adam olduğunu bile zarzor anlaşılan bir şekilde anlaşılıyordu. Yüzü kesik doluydu. Aynı zamanda direkt olarak her yeri kan reva içindeydi. Makinelere bağlı ama makinele sadece dümdüz bir çizgi gösteriyordu. Bağzı uzuvları kopmuş ve duvar kenarınds bir yere fırlattılmıştı. Duvardaki kan izleri o duvara o uzuvların fırlatıldığını kanıtlar şekildeydi. Karının tam üzerinden bir zincir ile yatağa tutturulmuştu. Gözleri açıktı. O kadar büyümüştükü göz bebekleri direkt olarak gözünu siyah sanmışlardı. Gelen kusmuk kokusu aynı zamanda kan kokusu ortamdaki mide bulantısını daha fazla artırıyordu. Yiğit arkasına doğru baktı. Bir sandalyeye bağlı birini gördü. Onun da aynı şekilde canice katledilmişti. "Burda ne olmuş?" Dedi Akın komutan şok içinde. Yerde olan kanlı bıçaklara baktı. Adama ne kadar yaklaşmak istemese de yüzünü bellki tanırim ümidi ile yaklaştı. Attığı her adım midesinde oluşan bulantıyı daha da artıyordu. Yüzüne baktığında yüzünün bir tarafı neredeyse paramparça denebilir türdendi. Ama yine de Akın komutan yüzüne yarim dakika kadar baktığında bu adamın kim olduğunu anlamıştı. Teröristi. Güçsüz köylere saldırır ordaki kadınların bazılarına tecavüz eder bazılarını da öldürürdu. Köyleri her zaman yağmalayip durmuş insanlara özellikle de kadınlara da ayrı bir şekilde hayatlarını kararmıştı. Çağrı da arkasında olan sandalyeye bağlı adama doğru ilerledi. Kim olduğunu anlamak için önüne düşen yüzünü saçlarından tutarak kaldırdı. Yüzünü kaldırdığı anda yine kocaman olmuş göz bebekleri ile kendine bakan bir ceset karşıladı onu. Kim olduğunu anlamadi. "Komutanım bu adamı bir yerden gözüm ısırıyor ama." Dedi Akın komutana doğru bakarak. "Evla Shadid" diye mırıldanadı Yiğit adamın yüzüne bakarak. Daha sonra bağlı olan ve uzuvları kesilmiş olan adama baktı. "Secat Refik." Dedi bu seferde. Herkes aydınlanma yaşadı o anda. İbrahim albayı arayıp haber verme kararı aldı Akın komutan. "Davut telefon." Dedi. Davut telefonu çıkarıp direkt olarka Akin komutana doğru yürüdü. Akın komutan telefonu eline aldı ve direkt olarak İbrahim albay ile iletişime geçmek için tuşladı. İbrahim albay karagah merkezinde olması gerekirken orda durmamış ve Mavi Yaren için şehitliğe gitmişti. Yolları yavaş yavaş yürümeye başladı. Üzerinde olan üniformanın verdiği yük ile omuzlarını dik tutmaya çalıştı. Mezarına yaklaştı. Hangi çiçeği sevdiğini bilmiyordu. Tek bildiği şey papatyaları sevdiğiydi. Yanına yaklaştı. Mezarın başında öylece durdu. Toprak hala yumuşaktı. Üzerinde olan papatyalardan doğru çiçeği aldığına emin oldu. Mavi Yaren'in yüzüne bakarak ona söylemek istediği çok şey varken her zaman ertelediği için kendinden nefret etti. Öğrenmesi gereken o kadar çok şey vardı ki ama susmuştu. Elinde olan kağıt Mavi Yaren'in yazdığı bir kağıttı. Öylece baktı bir kez daha kağıda. Aynı satırlari artık kaçınci defa okuduğunu bilmeden tekrar okudu. Mavi Yaren Yıldırım Adım bu. Ailemin bana verdiği ismi bilmiyorum. Kendi ailemin bana verdiği isim bu. Bir terörist ailesinin asker kızıyım. Biyolojik olarak babam olan o adam ile hiçbir bağlantım yok. Kendisini de 11 yaşına biyolojik olarak abim olan kişi ile beraber ben öldürdüm. Biyolojik babamın cesedinin nerede olduğunu bilmiyorum. Biyolojik abimin cesedini ise 11 yaşında benim ile beraber bir çöp konteynerının içine attılar. Babam gibi kansız bir insan olmadığıma bayrağım namusum ve şerefim üzerine yemin ederim. Asla onlardan biri olmadım. Asker olarak doğdum. Vatan için savaştım. Ve büyük ihtimal vatan için de öldüm. Biyolojik olarak ailemi ben seçmedim. Bu zamanda kadar utandığım tek yer biyolojik ailemin bir terörist olduğu. Ve inadığım dinim Allah'ım kitabım bayrağım namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ki asla ama asla onlardan biri olmadım. Bu kendini kanıtlamak ister gibi yazılmış bir kağıttı. İbrahim albay asla böyle birşeye olanak vermezdi zaten. Mavi Yaren'in bırak terörist olup sivile veya herhangibi vatanına bulaşmayan veya mazlumun ahını almayan birini bırak öldürmeyi yanlışlıkla yaralamazdi bile. Ellinde tuttuğu siyah defteri çıkardı. Sadece bir sayfasını açtı. Ben Kıdemli Üsteğmen Mavi Yaren Yıldırım. Bu defteri okuduğunuza göre şehit olarak öldüm. Mutluyum. Bu biyolojik olarka ailem olan ama kimliğimde dahi ismi bulunmayan bir turta büyup yaşadığım ve o sayede asker olmuş o kızın bir de hikayesini onun ağzından dinlemeniz için yazıldı bu yazılar. Sehit olarak öldüğümde arkamdan hiçbir soru işareti bırakmak istemedim. Kimse beni bir itin kızı diye ansın da istemedim. Doğduktan sonra ne kadar süre geçti veya bir süre geçti mi bilmiyorum tren raylarına ölmek için bırakılmış bir kızdım. Annem bırakmış. Gökhan. Aşık olduğum tek insan. Nefesim. Tren raylarında beni fark etmiş. Kurtarmış. Can abim. Şu anda adı Ilgaz. O yanına almış ve büyütmeye başlamış. Hipertimez hastalığım olduğu için hatırladığım birçok anim var. Daha sonra benden büyük olmasına rağmen bir kere bile abi denediğim kardeşim var. Ateş. Dünyam. Birincik kardeşim. Şu anki adı da Yaman. Şeyma sonradan katıldı hayatımıza. Ve diğerlerine söyleyemesem de hiçbir Zaman tam anlamıyla güvenemedim kendisine. O zamanlar sadece benim kıskandığımı falan düşündüler. Benden bir aile almış olan o kişi Şeyma'ydı. Her zaman her koşulda arkasında durmaya çalıştım. Yemin ederim ne olursa olsun ilk ben gittim. Her neyse. Biyolojik olarak ailem olan o insanlar tarafından damgalandık. Ben ve Gökhan bu damgayı yemişti. Aynı zamanda her zaman bir yerlerde tehdit eden bir insandı. Defalarca kez onun şiddetine ve caniliğine mahrus kalan biriydim. Gokhan'in öldüğü yada şöyle diyeyim benden alındığı gün Şeyma'nın sadece bizim yerimizi söylemesinden dolayı olmuştu. Kaçtığımız nalet bir sürü insan vardı. Sokak çocuğuyduk. Ve sokaklar bizim evimizdi. Ama asla kendi evimizde biel huzur ne tatmadık. Biyolojik olarka olsa bile bir teröristin kızı olmak kendimden nefret etmem için geçerli bir sebepti. Şeyma yerimizi beni almaları için söylemişti. Peşinde adamlar olan zaten bendim. Her zaman da ben olmuştum. Göz rengim verdiğim tepkiler ilaçlara verdiğim tepkiler her zaman ilgi odağı olmuştu. O Gün Gökhan öldürüldükten sadece birkaç gün sonra zaten hasta olduğunu bildiğimiz ama o zaman tanı koyulmamaş Ateş'e yani Yaman'a tanı koyuldu. Kanser olduğunu öğrendik ve asla iyileşme şansı yoktu. Aynı zamanda o da başka bri sekilde işkencelere maruz kalmıştı. Gökhan'ın mezarında bir hafta hiçbir yere ayrılmadan orda öylece duruyordum. Konuşmuyordum. Sadece onun toprağına sarılıp uyuyordum. Bir haftanin sonunda artık adamlar gelmiş ve Ateş'in ölmemesi için benim ile bir anlaşmaya girmek istediklerini söylemişti. Kabul etmiştim. Hiçbir şey umurunda değildi. Sadece bir kişinin daha ölmesini istememiştim. Uzerimde denenen birçok ilaç ve zehire karşı vücudum bağışıklık kazanmıştı. Ve tek yaptığım sadec orada öylece durup bir yere bağlı bembeyaz bir odada durmaktı. Her biz zehirde canımın yandığını hatırlıyorum. Dayaklar ve diğer birçok şeye her zaman susuldu. Herkes sesimi duydu ama kimse hiçbir şey yapmadı. Biyolojik annem her zaman biyolojik babamı kapının ardından izler ama onu durdurmak için hiçbir şey yapmaz diğer yüzünü asla görmediğim kızı ile ilgilenirdi. Bana sürekli işkence etmek için gelen biyolojik babam diğer kızı için ise her zaman pamuk şeker getirdi. En sonunda benle işleri bitti ve şerefsizin birine satmak istediler. Ondan önce ama tecavüz etmeye kalkıştılar. Kollarimi açtı ilk kez biyolojik abim. O gun önce onun kafasına vurdum ve elimde kalan sivri parçayı karnina defalarca batırdim. Sesleri duyan biyolojik babam odaya girdiğinde onu da aynı şekilde öldürdüm. Biyolojik annemin attığı çığlıklar hala kulaklarımda çınlıyor. Kendi oğlu öldüğünde verdiği tepkiyi benim ruhumu öldürken vermemişti. Biyolojik annem tarafından da işkencelere maruz kaldım ve tam olarak biyolojik abimin önüne kelepçeledi. Yaralıydım. Yakında öleceğimi düşündüler. Ölü taklitti yaptım. Biyolojik abim ile aynı konteynıre fırlattılar. O ara bir adamın (kim olduğunu bilmiyorum) beni kurtardı. Tedavi etti ve hayatıma devam etmem için sokağa geri bıraktı. Asker olmak için çabaladım. Oldum. Büyüdüm. Ve kendi kabusum olan herkesin kabusu oldum. Hayatimda belki hiçbir sıfat bana koymaz ama bir kişinin bile ağızdan "terörist" olarka adlandırılırsam o kayor iste. Bayragim ile ayağa kalktım. Şerefim ve namusum ile hayatımı sürdürdüm. Vatanım için öldüm.
|
0% |