@yaren_yasar11
|
(Yiğit'e kızmayın tamam mı?) Yazarın anlatımı ile Zaman : Mezarlıkta karşılaştıkları gün. (Öncelikle şunu belirtim. Bazı diyologlarin olmama ihtimali baya yüksek. Bilginiz olsun.) Herkes yeni gelcek kızı konuşur iken bir kişi o kızı hiç merak etmeden kenarda her zmaan yaptığı gibi cüzdanıda taşıdığı bir fotoğrafı izliyordu. O kim miydi? Yiğit Kurt idi. Kafasını hafif yanda dizleri kendine doğru çekilmiş ve elindeki fotoğrafa bakar iken içi gidiyordu. Elindeki minik kızın gözlerine baktı bir kez daha. Sanki elindeki fotoğrafta sokakta yaşayan bir kız çocuğu değil de hiçbir derdi olmayan bir kız çocuğu gibi bakıyordu güzel gözleri. En son bu mor gözleri ağlarken gördüğünu hatırlayınca kalbi bir kez daha sızladı. En son görüşünün böyle olmaması gerektiğini düşünüyordu. O kıza kesinlikle gülmek daha çok yakışıyordu. "Sana her şey yakışıyor da ağlamak hiç yakışmıyor be güzelim." İstemsizce yüzü gülüyordu kızın yüzüne baktığında genç adamın. Zaten ona her baktığında kalbi tekler ve yüzünde gülümsemesi oluşurdu. O gün öleceğine adım kadar emindi. Onu hatırlaması istediği şey ise yine gülümseyen bir yüz olmasını istemişti. Onu o şekilde hatırlasın istemişti. Boynunda kunyenin altında olan zincire baktı. Mor gözlü sevdiği takmıştı bu kolyeyi onun cansız sandığı bedenine. Cansız değildi. Onun parmaklarının ona dokunur iken his etmişti ama tepki verememişti. Yada haykıran sesini de duymuştu. Kefenin icinde olduğunun farkındaydı. Gece kuşları oraya nasıl girdiği hakkında bir fikri olmasa da kefende iken olduğu bir zaman diliminde onların sesini duyduğunda adı kadar emindi. Ateş'in ağlamasını Can abinin herkesi sakinleştirmeye çalışmasını Mavi'nin haykırışlarını. En çok da sevdiği kızın o sesi kulaklarindan gitmiyordu. Aren yanına yaklaştı. "Siz ne düşünüyorsunuz Yiğit komutanım?" Dedi. "Ne?" Dedi Yiğit sanki derin bir rüyadan uyanmış gibi. "Yeni komutanım hakkında konuşuyordum komutanım." Dedi. "Hiçbir şey." Diye cevap verdi Yiğit omuz silkerek. "Fotoğraftaki kişi her kimse komutanım gerçekten fotoğrafi ile başınızı döndürmeye yetiyor." Dedi Batur. "Gözleri be Batur." Dedi Yiğit fotoğrafa bir kez daha bakarken. "Öyle bir bakıyor ki yetiyor." Dedi. "Kimdi ki komutanım." Dedi Kaan. "Çocukluk aşkı." Diye cevapladı. Ah be güzelim fotoğrafin bile sarhoş etmeye yetiyor. Elindeki fotoğrafin kimsenin görmesini istemiyordu. Ona aiti. İsterlerse canlarını alsınlar ama asla fotoğrafina karışmasınlardı. Fotoğrafı o kadar özenli bir şekilde cüzdanına yerleştirdi ki en ufak bir zarar gelmesi durumunda pek hoş olamayn bir sekilde karşılayabilirdi. Gökhan'ı kendi içinde öldürmediği tek yer kızın fotoğrafına bakarkendi. Geri kalan tüm zamanlarda o Yiğit'i. Gökhan sadece ama sadece Mavi'sine yani Gökhan'ın güzeline aitti. Çalan telefonun melodisi ile acamsi bir oldu. Arayan Can yani Ilgaz'dı. "Alo." Dedi Gökhan yani Yiğit. "Yiğit'im işin yokdu değil mi?" Dedi. "Yok bişi mi oldu?" "Senin mezarına gelen bir kız varmış." Diye pat diye konuya girdi Can. Sanki şu anda bir seferde söylemez ise bir daha söyleyemez gibi davrandı. "Bekçi söyledi. Bir kadin geliyor dedi. Simsiyah giyinirmis her geldiğinde. Kimsesiz mezarlığına gelen tek insan olduğu için de her zaman dikkatini çekermis. Mezarını temizler daha sonra yeni güller Eker ve düzensiz bir şekilde gelirmiş sürekli." Dedi. "Güller hangi renkmis?" Dedi. "Beyazmis." Diye cevapladı. Mavi olduğuna dair içinde bir umut belirdi genç adamın. "Mavi mi abi o? Abi o mu?" Diye sordu Yiğit sabırsız bir ses tonuyla. "Mor gozluymus." Dedi Can. Telefonun diğer tarafinda gözleri dolmuştu. Kardeşine kavuşması an meselesiydi. "Geliyorum." Dedi Yiğit hizlica. O kıza kavuşmak istiyordu o da. Sanki bri saniye gec kalsa onu göremeyecek gibi anında fırladı "Komutanım yeni asker -" derken Efe anında susturdu onu. "Mezarlığa gidip geleceğim hemen." Dedi. Üzerini degistirmek için aninda kabine girdi. Ve üzerini değiştirmeye başlar ile "M" harfine takıldı yine gözleri istemsizce. Aynı iz Mavi de de vardı. Onun tek farkı ise "G" harfini taşıyordu sırtında. Üzerine hızlıca giyinip kapıda bekleyen tayfanin yanına gitti anında. Elif'in yani Şeyma'nın ne yaptığını bilmiyorlardı. Mavi'nin gitmesi ile onun ne yaptığını gören tek kişi de ortadan yok olmuştu. Peki asıl soru şuydu? Mavi'nin günlerce gördüğü işkencelerin asıl suçlusu o muydu? Yoksa o sadece bir piyon muydu? "Onu orada bulamaz istek?" Diye sordu Şeyma bir kez daha herkesi vaz geçirmek için. Oraya girmemeleri gerekiyordu. Yalanın ortaya çıkmasını kaybetmesine sebep olacak tek kişi Mavi'ydi. "Ya oradaysa sevgilim. Ya yine gelmiş ise?" Dedi Can. Bir baksa mesele de buydu. Can ile Şeyma sevgili idi. Can gercekten seviyordu. Ama aynı şey Şeyma için geçerli miydi o tartışılırdı. "Binde bir ihtimal." Dedi Şeyma geriye doğru yaslanarak. "Bir ihtimal var ama." Diye cevapladı Gökhan yani Yiğit onu. (Gençlik bundan sonra Yigit' e Gökhan desek sorun olur mu? Bence yok sorun.) Mezarlığa gelince mezarlığı bulmaları uzun sürmüştü. O boş mezara daha önce bir kere bile gitmemislerdi çünkü. Mavi ise o yolları ezbere bilecek kadar çok gitmiş ve her attığı adım ise onun canını yakmıştı. Ona sarılmak için gitmek istediği adımları onun mezarına çiçek bırakarak gitmesi canını yakıyordu. Mezarın başına geldiginde en sonunda ise durup etrafına bakındı. Daha sonra ise direkt mezara bakışlarını kilitledi. Mezarın basinda ne kadar sürdüğü hakkında bir fikri yoktu kimsenin. Daha sonra ise ilerde gelen bir ses ile herkesin bakışları o tarafa döndü. "Ölümüne sebep olduğum birinin mezarına gelir iken hiç utanmadin mi?" Diye gelen bir ses bütün dikkati üzerine çekmişti. Gökhan ona bkara bakmaz o olduğunu bağıran mosmor gözleri adeta ben senin Mavi'nim.dkye bağırıyordu Gokhan'a. Eğer gözlerinin renkli olmasa da onu tanırdı. Adı kadar emindi buna. Şeyma'nın gözlerine kilitledigi bakislari asla ama asla bu sefer sevgi ile baktığı söylenemezdi. Gece kuslari onun huyunu en iyi bilen insanlarin en başında yer alıyordu. "Ma-" demeye kalmadan Şeyma anında sert bakışları daha da fazla sertleşti. Bu ise Seyma'ya sözünü kesmeye gayet yetmişti. "Sakın." Dedi uyaran bir ses tonuyla. "Sakın onun bana vardığı ismimi ağzına alayım deme. Yoksa sesi ağır sikerim." Dedi. "Sen yaşıyorsun." Dedi Şeyma. Gece kuşları iki şeyin şu anda şaşkınlık içindeydi. Ateş ve Can kardeerini bulmuş iken Gökhan hayatını bulmuş gibi bakıyordu kıza. Onu bulmaları şu anda onlara bir şok yasatmisti. İkincisi ise şuydu. Mavi'nin Seyma'dan neden nefret etileri hakkında hiçbir fikri yoktu kimsenin. "Maalesef onun gibi beni öldüremedin Şeyma. Ona yaptıklarını ban yapamadın daha." Dedi Şeyma şok içinde aynı zamanda korku içinde su anda Mavi'ye bakıyordu. "Bu geldiğin yerden sağ olarak çıkmak istiyorsan hemen şu anda git çünkü ben katil olmak şu anda istemiyorum. Burada yatan bir sonraki kişi sen olma istemiyorsan." Dedi. Can' çevirdigi an bakışlarını Can'ın yüzüne bile bakmadan konuşmaya başladı. "Şu arkadaşınızı alın bence burdan. Bir daha da buraya getirmeyin eğer bir sonrakine karşılaşırsak bununla bir sonrakine karşılaşmayacağız." Can ise onu duymuyordu. Sadece kız kardeşine bakıyordu. Evet onun da öz kardeşi değildi ama bu kız onun öz kardeşini yeirni almıştı. Can'ı hiçbir şey yıkamayacak bir çınar ağıci olarak tanımlayan Ateş ise bilmediği tek şey vardı karşında olan kıza sürekli yenilicek bir adamdı Can. Kız kardeşine kiyamazdi. "Abim." Dedi güçsüz çıkan bir ses ile. Mavi'nin bir anda anında bakışlarını ona cevirmesini sağlamıştı. Birkaç dakika abisi ile bakisti. Daha sonra ise bakışlarını Ateş'e çevirdi. (Biliyorsunuz burdaki diyologu. Tıpatıp aynısımi yazacaktim. İsteyen olursa bölüme düzenler yazarim.) (...) Ateş dediği hiçbir şeyde asla ama asla içten söylememişti. Mavi'nin terk etme sebebini bilmiyordu ve bilse bu dedikleri canını ne kadar acitirdi? Belki de asla ama asla neler olduğunu ogrenemeden kız kardeşini kaybedecekti. Bakışları Gokhan'a değdiği anda ikisi de birbirlerine oyle bir baktilar iki kaybolmuş bir yapbozun parçasını bulan kicun çocuklar gibiydiler. Gökhan bakışlarıni maskelemeye çalısiyordu. Mavi'nin kokusu gelmiyordu ona. Şu anda kokusunu tekrar duymak için nelerini vermezdi ki? Onun için huzur kokuyordu. Şeyma bu bakismanin sonunda eğer gerçekten onun Gökhan olduğunu anlamış korkusu ile anında tek yapabildiği şey Mavi'nin ismini söyleyerek dikkatini kendi üzerine çekti. Şu anda Şeyma'nın planları tıkır tıkır işler iken bir adet Mavi tarafından herşeyin bozulmasından korkuyordu. İse de yarayıp anında çevirdi bakışlarını Mavi Seyma'ya. "Sen laftan anlamayacak kadar geri zekalı misin? Adım ile seslenme demiştim sana.seyma bena kendini oldurtme." Dedi Mavi. Gökhan ise bakışlarını asla ama asla Mavi' den ayirmiyor sadece onu izliyordu. Onun ona bakmadığı her anda gözlerinde olan özlemi asla ama alsa gizlemiyordu. "Küçüktük. Böyle olmasın ben istemedim. Ben sadece bir kıskançlık oldu. Özür dilerim." Dedi Şeyma sahte bir şekilde. Mavi'yi bir şekilde ikna cabalarina giriyordu.
"O da küçüktü." Dedi Gökhan'ın mezarını göstererek. "Sen onu benden aldın. Halen hangi yüzle karşımdasın? Defol git Şeyma."
"Beni dinlemelisin. Ablanım ben senin Mavi." Şeyma artık son kozlarını oynuyordu. "Sana adımı ağzına alma dedim. Onun bana verdiği adı sakın ağzına alma." Diyerek Can'a dondü "Al bunu git abi." Gökhan Ateş'in ona dediği her şeyin onun canını yakmasina rağmen acısını ustalık ile gizlemesini hayal izlemeye devam ediyordu. O kadar iyi gizliyordu ki sanki az önce ateş ona hiçbir şey söylememis hatta Mavi'nin canı hiç yanmamis gibiydi. Huyların değişmemis ve güzelim. "Al go-" derken cümlesini kesmesi Gökhan'ın dikkatini çekmişti. Ama etrafta herhangibi birşey olmadığı için o an herşeyin yolunda olduğunu düşündü. (... Konuşmalar falan filan) "Zeze gel bakım yarana." Dedi. Seyma'ya olan nefretine anlam vermeye çalışıyordu Gökhan ama hiçbir anlam da veremiyordu. En son Mavi ablasını her şeyden çok sever iken şu anda neden ondan nefret ediyordu? "Nefret ettiğin birinin kolunu neden düşüyorsun ki?" Dedi Mavi. Gökhan az önce canıni yakan sözleri dile getirmesi ile canının ne kadar yandığini bir kere daha anlamıştı. Mavi'nin neden onları terk ettiğini şu anda düşünmeden edemiyordu. "Sen neden nefret ettiğin birinin hayatını kurtarıyorsun ki?" Diye atıldı ortaya Gökhan. "Benim işim bu maydanoz bey." Dedi ters ters. Gökhan o görmeden gulumsemisti. Hayla ters olması da değismeyen bir baksa özelliğiydi. "Onun da işi bu." Dedi. Koluna şu anda kendisi bakması ve ona biraz yaklaşmasını istiyordu. (Bandanayi alıp şarkı iste koluna geciyom) "Maydonoz bey adınızı öğrene bilir miyim yoksa size maydonoz demeye devam edebilir miyim?" "Yiğit Kurt." Diye cevapladı. Gökhan olduğunu haykırmak ve Mavi'nin hayat bulan gözleri ile ona bakmasını çok istese de o an kendine o cesareti bulamamış ve ona söyleyememisti. Gözü ile silahı gösteren Mavi'den bir an bile bakışlarını ayırmadan "askerim bende." Diye cevapladı. Hangi timde olduğunu öğrenerek o time girmek için canını dişine takmaya hazırdı. Onun ile aynı timde olmak gibi hayaleri de vardı. "Kötü haber aynı timdeyiz." Dediği anda Gökhan havalara uçmak istiyordu. Sevinçten deliye donebilirdi her an. "Bence gayet güzel bir haber." Dedi. "Gökhan ile bağlanın?" Diyerek Gökhan'ın duyamya koktuğu soruyu sordu Mavi. Çok fazla durur ise karşısında olan bu kız onda birseyler olduğu kesinlikle anlardı. "Arkadaşım." Diye bir yalan uydurdu. "Kokun gözlerin ve fiziksel olan hiçbir ozeligin arkadaşım demiyor." Dedi. Bu kadar zeki olmak zorunda değildi Kesinlikle değildi. Fazla iyi bir gözlemciydi. Gökhan kokusunu unutmamış olmasına şaşırdı. "Kokusunu hatırlıyor musun ki?" Dedi zorla yutkunarak. Söylediği her cümle boğazına bir düğüm olmuştu sanki bu cümlede. (...) Emir'i kiskanmisti Gökhan. Mavi'nin sevgilisi olmasindan korkmuştu. Hemde dfazlasi ile ve bu onun kalbinde bir sızı oluşturmuştu. Daha sonra ise konuşma tarzlarından sevgili olmadıklarınin cikariminda bulunmuş ve sanki içine su serpilmiş gibi rahatlamıştı. (..) Göreve gitmek için teklisifi sunar iken Mavi'yi dinlememiş ve motora bakmaiti. Küçük iken her zaman halaini kurduğu o motorun şu anda sahibiydi. (...) Ağzından kaçırdıgi şeyin farkına vardıği anda her zamanki gibi toparlamaya çalıştı ama yapamayacağını fark ettiğinde direkt motora bindi ve Mavi'nin kokusunu ciğerlerine doldurdu. Kokusunun arasında parfüm kokusu olmamasına defalarca şükretti. Kokusunun büyüsüne kapılarak her seferinde Mavi'nin incecik beline daha fazla sarıldı. Kokusunun onu sarhos etkisi yasarigi için asla ama asla durdukalrini anlamamış ve ona sarılmaya devam etmişti. Hayatının sonuna kadar bu şekilde olmaktan hiçbir sakınca görmüyordu. Mavi'nin ona seslenmesi ile sonunda kafası yerine gelmiş ve ayağa kalkmıştı. Yine ağzından kaçırdıgi şey ile kaçmaya karar verdi. Kokusu cidden sarhoş ediyordu. Eşi benzeri olmayan bir kokuydu. BOLUM SONU
|
0% |