@yaren_yasar11
|
(Uyarımı eklim. Gençler ben sürekli boş olup bölüm atamıyorum. O yuzden bölüm yayınlayacağım sabaha kadar ve benim 4 tane kitabım var farklı farkli onlara da yazacağım. Bu gece birden fazla bölüm gelebilir yani. İyi okumalar. 😘) Yazarın anlatımıyla
"Maalesef." Dediği anda Yiğit'in kalbi durmuştu. Yiğit nefes almayı unutmuştu o anda. "Daha önce hastanın kanında bur zehir birden fazla kez bulunmuş." Dediği anda Yiğit kadina kasları çatık bir şekilde bakmıştı. "Ne?" Dedi Yiğit. Daha önce böyle bir zehir nasıl bedeninde vardi? Olması imkansızdı. Daha önce de böyle bir zehir ile akrsi karisya nasıl gelmiş olabilirdi? "Beyfendi normalde benim size herhangibi bir bilgi verme gobi bir şansım yok. Panzehir de gelmez ise her duruma hazırlıklı olun. Doktor ile konuşmalısınız." Dedi ve anjnda ordana Yiğit ve aklındaki dusunceleri yanliz bırakarak gitmişti. Bir süre daha geçtikten sorna doktor çıkmıştı. Doktur yuzunde bir hüzün ile bakmıştı Yiğit'e. "Mavi Yaren Yıldırım'ın yakınları?" Diye sordu doktor. Sadece Yiğit oldugu için ona bakmıştı direkt. "Benim." Dedi. Yaklaştı biraz daha. "İyi mi o?" Diye sordu hemen. "Söylemem gereken birkaç şey var. Ağır bir zehir enjekte edilmiş vücuduna. Daha önce de birden fazla kez bu ilaç kadının vücudunda bulunmuş. Ve bu da o zehire karşı bir bagisiklik kazanmasını saglamis. Ameliyata bizim yaptigimiz her şeyi binnlerce kat fazla bir açıyla his etti." Dedi doktor. Son sözü Yiğit'in canını o kadar çok yakmıştı ki. "Hepsini mi?" Dedi. "Dokunduğumuz her anda çektiği acı." Dedi doktor sertçe yutkundu. İçerde daha önce şahit olmadigi şeylere şahit olmustu çünkü. Kadın acı içinde olmasına rağmen bagirmamisti. Çığlık atmamıştı. Sesi çıkmamıştı. Ameliyatı diri diri olmak bile o aldar zor birşey iken aynı zamanda verilen bu zehir ile acısı binlerce kat artar iken nasıl öyle durduğunu aklı almıyordu doktorun. Kadını takdir etmişti. Dayandigi acıya bir kere daha takdir edilmişti. Acı çeken birini takdir neden edilirdi ki? Acı çeken birinin acısını almak varken neden onu takdir ediliyordu? Bir insan yaşadığı butun acılara neden tek başına sırtlandıği için takdir ediliyordu? "Güçlü bir kadına benziyor." Diye devam etti sözlerine doktor. Yiğit derin düşüncelerden çıkmış doktora bakıyordu. "Zehir kanına ilk işlediği anda kalp krizi geçirip ölebilirdi." Dedi. "Bizim şimdi ne yapmamız gerekiyor?" Dedi Yiğit. "Panzehiri bulmaniz gerek. O kadar dayanabilir mi yada ne kadar dayanır hiçbir fikrimiz yok. Bu tip vakalar gelmez bize. Panzehir de olmaz maalesef." Dedi. Yiğit elini sıkınti ile boynuna atıp ovaladi orayi. "Tamam." Dedi. Geriye doğru birkaç adım atıp tam kendi telefonunu çıkaracak iken cebinden bir başka melodi sesi yükseldi. Yükselen melodi sesine dikkat kesildi. Mavi'nin telefonu çaldığını anladığı anda cebinden çıkardı telefonu. Yazan isme baktı. Doruk Kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Bir süre çalıp kapatınca mesaj yağmuruna tutuldu. Doruk : Abla iyi misin? Doruk : Abla lütfen bakar mısın? Görevde olsan telefonun kapali olurdu. Melodi seni görmek istedi. Doruk : Abla ben özledim seni. Ablam da gelmiyor. Uzun zamandır da görmüyorum seni. Haddim değil belki ama gelip görsen? Doruk : Lütfen abla. Yazdığı mesajlara baktı Yiğit bir süre. Daha sonra ise telefon tektar çaldı aynı kişiydi. Dayanamayıp açtı telefonu Yigit. "Abla." Dedi Doruk heycanla. "Abla niye bakmıyorsun ya?" Dedi. "Mavi değilim ben." Dedi Yiğit. Doruk telefonun diğer köşesinde direkt gerilerek ayağa kalktı. Ablasının başına birşey gelip gelmediğini düşündü. Öz ablası olmasa da yine onun için herşeyiydi. "Kimsin sen?" Diye sordu Doruk direkt. "Yiğit. Mavi'nin silah arkadaşıyım." Dediği anda Doruk biraz daha gerilmişti. "Bana sakın şehit oldu deme." Dedi Doruk gözleri dolu dolu. Bu düşünce bile korkuttu onu. "Konuş ama sakın öldü deme yalvarırım." Dedi. "Yaşıyor." Dedi Yiğit kısık cikab bir sesle. Şimdilik yaşıyordu. Panzehir olmaz ise yasayamayacakti. "Nerde? Neden telefonu sende? Ablam nerde? Sesini duymak istiyorum. Ona Mavi diyemezsin sen? Niye Mavi diyorsun ona?" Diye birnlerce soru sordu. "Sakin." Dedi Yiğit. Durdu. "Vuruldu Mavi. Hastanede." Dedi. " Mavi demek istiyorum da Mavi diyorum." Dedi Yiğit. Hayır Gökhan olduğu için ona Mavi diyordu. "Durumu ağır mi? Çıkamam ben buradan. Kızar ablam. Söyle nasıl o?" Dedi arkadan minik bir kızın sesi geldi. "Doyuk abiii!" Diye bağırdı neşeyle kız. "Moy gözlü süpey kahyaman ile mi konusuyorsunnnn." Dedi lafları uzatarak. Tatlı tatlı konuşuyordu minik kız. Yiğit'in yüzünde bunca şeye rağmen minik kızın güzel sesi ile buruk bir gülümseme olsuturdu yüzünde. "Bende konuşayim mi abiii? Ben moy gözlü ablamı istiyommm. Bak o da beni istey. Söyle ona de ki Su seni istiyo de komusmak istey benimle." Dedi. "Yok abicim onun ile konuşmuyorum. Hadi arkadaşlarının yanına git minik." Dedi Doruk. "Yine süpey kahyaman olmaya mi gitti abi?" "Evet." Dedi Doruk. "Yupiii." Diyerek gitti kız. Doruk anında telefona geri döndü. "Kusura bakma abi." Dedi. "Ne kusuru? Kardeşin mi?" Dedi Yiğit. "Yok hayır. Öz değil ama öyle yani." Dedi. Sonra devam etti. "Abi ne oldu Yaren ablaya?" Dedi. "Vuruldu aslanım." Diye cavapladi Doruk'un sorusunu. "DOKTOR!" diye bağırdı Mavi Yaren'in odasından bir hemşire. "HASTANİN KALBİ DURDU!" BOLUM SONU Biliyorum asiri kısa ama bir sonraki bölüm için yayinlamam lazımdı. En kısa sürede bölüm gelecekk
|
0% |