Yeni Üyelik
21.
Bölüm

19. Bölüm

@yaren_yasar11

Lavinia'nın anlatımıyla

İlk başta nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Vücudumdaki ağrılar ben daha gözlerimi açmadan kendini son derce belli ediyordu.

Bazı yerlerimde ağrılar sanki derim yanıyor gibi his ediyordum. Bazıları ise o kadar fazla kendinj belli etmiyordu.

Ama vücudumun her yeri ağrıyor hatta yanıyor gibi his ediyordum.

Gözlerimi kırpıştırarak açmaya çabaladığımda en sonunda gözlerimi açabilmiştim.

Açtığım anda geri kapanma isteği uyansa da gözlerimi kapamadim. Tepemde olan ışık aşırı derece gözlerimi yakıyordu.

"Sonunda." Dedi yanımda bir ses İtalyanca bir şekilde. Kim olduğunu ilk başta kestiremedim. Hala bilincimin tam olarak yerine geldiğini söyleyemezdim.

Yan tarafıma döndüm en sonunda. Riccardo ile karşılaştığım anda yüzümde nedensiz bir gülümseme oluştu.

Ölmemiştim. Buna emin olduğum zaman ise Riccardo'nun yüzünü gördüğüm andı.

Öylece baktım yüzüne. O da benim iyi olduğuma emin olmak ister gibi baktı bana.

O bana bakarken bende tam anlamıyla kendime geldiğimde artık vücudumda ağrılar daha fazla belli ediyordu kendini.

"Peri kızı." Dedi Riccardo tam karşımda dururak. Hala tedirginlik ile bana bakıyordu. "DOKTOR!" diye bağırdıgı anda ellerimi kulaklarımı kapatmak istedim.

"Bağırma. Bağırma lütfen." Dedim.

Aşırı ses artık korkutuyordu beni. Karanlıktan korkuyordum. Aşırı sesden korkuyordum.

Dünyamı karartmışlardı artık. Ve ben o karanlıktan da korkuyordum.

Bana baktı Riccardo. "Tamam. Tamam özür dilerim." Dedi hemen.

Korkuyordum artık herşeyden korkuyordum.

"Nerdeyim ben?" Diye sordum.

Öleceğime adım kadar emindim.

Annemi görmüştüm. Onu bir kez daha görmüştüm.

Nefes alamıyorum. Ölmüştüm sanki artık.

Vücudumdaki sıcaklık benden çekilmişti. Bir urgan boynuma geçirilmesine rağmen hiçbir türlü yerimden kıpırdamıyordum.

Kıpırdamak istiyordum ama kendimde bu gücü bir türlü bulamıyordum.

Boynumda olan urgandan kurtulmak istiyordum.

Ölmeği o kadar umursamazdım. Cidden bu umurumda bile olmazdı.

Tek istediğim annemin katilini bulmaktı. Sadece onun katilini bulup adalete teslim etmekti.

O adaleti artık ben sağlıyacaktim.

Kardeşimi bulmam gerekiyordu. Artık o katil beni öldü olarak biliyordu.

Annemi görmüştüm o ipte asılıyken. Nefes alamıyordum.

O Black denen adamın bana yaptığı herşeyden sonra istesem de kıpırdanacak halim yoktu.

Riccardo'nun ne zaman geldiğini veya ben bu hastaneye nasıl geldiğini yada öldüğüme o kadar eminmen şu anda nasıl yaşadığımı hayla anlamıyordum.

Riccardo'ya baktım. Bana bakıyordu. Odaya bir doktor girmişti az önce. "Burda kalmak istemiyorum. Herşey için teşekkür ederim." Dedim.

Onun yanında kalmayacaktım sonuçta. Tanımadığım bir insandı.

Üzerimde olan çarşafı kaldırmak için elimi kıpırdatmak istediğimde Riccardo'nun elinin içinde olan rllimi daha yeni fark etmiştim.

Daha çok ben onun elini sıkıca tutuyordum.

Kendisi de benim ellimi tutuyordu ama benim ellim onun elini daha sıkı kavramıştı.

Sanki onun da beni bırakıp gitmesinden korkar gibi tutmuştum ellini. Sanki beni o da terk edecekmiş gibi.

Oysaki Riccardo benim hiçbir şeyim değildi. Öylesine yoldan geçmiş bir yabancıydı.

Beni hain olarak gördüğü bir yabancıydı.

Garip bir şekilde onu görmüştüm bilincimin kapanmak üzere olduğu bir noktada.

Söylediği kelimeler zihinimde dolaşmıştı.

Onun bana güvenmemek için verdiği çabanın bedenini merak etmiştim.

Saçma bir isteğim daha vardı.

O anda bana satılmasını istemiştim.

Bilmiyorum ama tek istediğim Black denen adam bana her yaptığı işkencede Riccardo bana sariksin istemiştim.

Saçma bir istekti ama istemiştim.

Onun bana söylediği her söz kalbimi kırmış miydi? Evet kesinlikle kırmıştı.

"O ne demek Peri kızı? Herşey için teşekkürler falan?" Dedi Riccardo.

"Gidiyorum demek." Dedim tek seferde. Ona bakmadım. Bakmak istemedim.

Sanki bakarsam ona gitmek istemezdim. Bilmiyordum.

"Gidemezsin." Dedi hemen. Kafasını iki yana salladığını görmüştüm.

"Ne demek gidemem Riccardo. Hain olarak adlandırdiğin kişi çıkıp gidiyor işte hayatından daha ne istiyorsun?" Dedim hemen.

Durdu sadece. Hiçbir şey demedi. Telefonunu çıkardı. Birini aradı.

"Arman." Dediğinde aradığı kişinin Arman yani adamı olduğunu anlamıştım. "Hastaneye gel. Kaçıyoruz." Dedi İtalyanca.

İtalyanca bildiğimi bilmiyordu. Bilsin de istemiyordum. Kesinlikle bilmemesi daha iyiydi.

Konuştuğunda ne dediğini anlayıp anlamadığımı bilmediği için her seferinde İtalyanca bir şekilde benim yanımda konuşabiliyordu.

Kesinlikle bu daha iyiydi. Onun ne dediğini veya bana söylemek isteyip söyleyemediği her şeyi sanki İtalyanca bir şekilde söylüyordu.

Yada sadece bana öyle geliyordu.

Ayağa kalkmak için yeltendiğim anda ağrılarim biraz daha çoğaldı.

Bir inilti koptu dudaklarımın arasından.

Göğsümde aşırı derecede bir ağrı vardı. Göğsüme yediğim darbelerin su anda acısı daha fazla çıkıyordu.

Şu anda kesinlikle berbat gözüküyordum. Buna adım kadar emindim.

Üç gündür -ki hastanede ne kadardır olduğum hakkında hiçbir fikrim yok- yıkanmamıştım.

Aynı zamanda şu anda buram buram kan kokuyordum.

Bu kan benim kanımdı. Buna emindim. O adamın bana yaptığı şeylerden sonra üzerime yapışan kanlardı.

Yıkanmak istiyordum. Sanki yıkanırsam o adamın benim vücuduma hiçbir şey yapmamış olduğuna inanmak istiyordum.

Sanki bir yıkanırsam herşeyi unuturdum.

Attığı tekme ve yumrukları unuturdum sanki.

Vücudumda olan levye izlerini unuturdum

Sırtımdaki bıçak izlerini unuturdum.

Göz yaşlarımi unuturdum.

Boynumda olan urgani unuturdum.

Aklima gelen şey ile olduğum yerde dondum.

Adamın bana tecavüz etme ihtimali vardı.

Yapıp yapmadığını hatırlamıyordum. Korku dolu gözler ile Riccardo'ya baktım.

Riccardo ne olduğunu anlamak ister gibi bana baktı.

"Kan." Dedim direkt nefes nefese. Korku ile aldığım nefesler hızlanmıştı.

"Peri kızı." Dedi Riccardo hemen benim yanıma gelerek. Ellerimi kafamın iki yanına sardım. "Ne oldu? Lavinia bana bak?"

Bakamıyordum. Ona bakamıyordum. Hatırlamaya çalışıyordum.

Nasıl anlaya bilirdim? Bunu bilmiyordum.

Test yaptırmam gerekiyordu. Kesinlikle test yapmam gerekiyordu.

Daha önce kimse ile birlikte olmamıştım.

Bembeyaz bir yatakta olduğumu hatırlamıyordum. Üzerimde olan pantolonu çıkarmaya çalışıyordu.

Onu hatırlıyordum. Gerisi yoktu.

"Geri zekalı hatirla hatırla." Diyerek kafama vurdum.

"Peri kızı ne oluyor?" Diye sordu Riccardo.

Tecavüz edilme ihtimalim vardı. Oraya gidip o yatağı görmek gerekiyordu. Test yapmam lazımdı yada

Test yapmaktan korkuyordum. Teste girmek istemiyordum

O yatağı göremem gerekiyordu.

Kafamı iki yana salladım. "Dokunmadı. Dokunmadi sana. Dokunmadi." Deidm kendi kendime.

Ayağa kalkmak icin çırpındıkça sanki yatak kendine çekiyordu beni.

Riccardo en sonunda kafamı ellerinin arasına aldı.

"Bana bak güzelim. Bana bak. Ne olduğunu anlat bana." Dedi.

Kafamı iki yana salladım. Islak gözler ile baktım yeşil gözlerine.

"Ben." Dedim sustum. Ne diyecektim ki? Kendisi anlasa olmaz mıydı?

Dilim varmıyordu söylemeye. Utanıyor muydum? Utanması gereken kişi ben mıydım?

Öylece susarak baktım ona. Anladı anlasılan en sonunda.

"Test yapmak ister misin?" Diye sordu kısık bir sesle. Ağladım. Sadece ağladım.

Direkt kendine çekip sarıldı. Sıkkı sıkkı sarıldı. Sarılırken bir yandan da saçlarımın arasına minik öpücükler bıraktı.

"Tamam Peri kızı. Ne olursa olsun yanındayım. Ve herşeyin intikamını sana söz veriyorum beraber alacağız."

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%