Yeni Üyelik
22.
Bölüm

20. Bölüm

@yaren_yasar11

Öylece sarıldı sadece. Başka hiçbir tepki vermemişti.

Bir süre daha sarıldı daha sonra ise ayağa kalktı.

"Bana bak." Dedi ellerinin yüzüme sararken. Ona ıslak gözler ile baktım. Göz yaşlarımı sildi yavaşça. Yüzümde olan morluğun yüzünden daha fazla dikkat etti. "Bunu sana söylemek zorunda olduğum için kendimden nefret ediyorum. Daha önce biri ile birlikte olduysan-"

Dediği anda kafamı iki yana salladım. "Olmadım." Dedim sadece.

Şu anda bu konuyu onun ile konuşmaktan utansam da gerçekten bana yardım edebilecek başka biri olup olmadığını bilmiyordum.

"İstersen test yapabilirsin. Testin sonucunu da sadece sen bilirsin." Dedi bana.

Test yaptırmak istiyor muydum? İstemiyordum. Korkuyordum.

Testin sonucunu öğrenmekten korkuyordum. Öğrenmek istemiyordum.

Ama öğrenmek zorunda olduğumu da biliyordum. "Oraya gitmek bana birşeyler hatırlamaz mi?" Dedim.

Belki oraya gidersem o lanet testten de bana birşey yapıp yapmadığını hatırlardım.

Bana baktı Riccardo. "Kendini üzmeni istemiyorum." Dedi sadece.

"Ama bilmek zorundayım." Dedim. Bana baktı. Birşey demeden doktora baktı bu seferde.

"Son kontrollerini yap. Daha sonra gidiyoruz." Dedi İtalyanca. Duvara gidip yaslandı. Bakışlarını bir an benden ayırmadı.

Doktor Riccardo'ya baktı. "Birkaç gün daha hastanede kalmasi gerekiyor." Dedi.

Riccardo kafasını iki yana salladı. "Kalmak istemiyor." Dedi. Doktora bir an bile bakmadı. Bakışları sadece benim üzerimde gezindi.

"Ama-" derken doktor ilk defa bakışlarını benden çekti ve doktora baktı.

Doktora baktığı anda doktorun gözünde olan korku benim hayal gücümün bir ürünü değildi.

Doktora sert bir bakış attı. Bakışları ile insan öldürüyor olsa kesinlikle şu anda yaşamıyordu. "Sana kontroleri yap dedim doktor. Sinirimi çıkarmak için yer arıyorum." Dedi.

Doktor daha fazla birşey söylemeden direkt olarak bana baktı.

Teker teker her seyimi kontrol etti. O bana bakarken bende Riccardo'ya baktım göz ucuyla. Anında göz göze geldik zaten.

"Bitti mi?" Diye sordu doktor benden uzaklaştığında kafa salladi.

"İlaçlarını düzenli kullanması gerekiyor ve kontrolerine düzenli olarak gelmesi gerekiyor." Dedi. Kafa salladı Riccardo.

Bana doğru geldi. Hemen önümde durdu. Kafamı kaldırıp ona baktım. "Gidiyor muyuz?" Diye sordum.

Kafa salladı. "Seni kucağıma almama izin veriyor musun?" Diye sordu.

​​​​​​İki ayağım da alçılıydı artık. Ve bu da yürümeme engel oluyordu. Ona baktım. Kafa salladım sadece.

O kadar yavaş bir şekilde aldı ki kucağına yaralarımın hiçbirini ağrıtmamak için ekstra bir çaba sarf etmişti.

Hala uykum vardi. Büyük ihtimalle o verdikleri ilaç yüzünden uykum vardı. Gözlerimi kapatmamak için büyük bir çaba sarf ediyordum.

Anlamsız bir şekilde Riccardo etrafımda veya yanımda olduğunda direkt olarak uykum geliyordu.

Yanında güvende hissettiğim bir insandı. O ne kadar bana güvenmese de anlamsız bir şekilde ona karşı içimde bir güven besliyordum.

Beni gördüğü hain olarak adlandırdığı o şeyle yanında güvende olmak imkansız gibi görünse de onun yanında güvendeydim.

Yada belki de sadece ben böyle his ediyordum.

"Uyu sen en iyisi. Gözlerin kapanmamak için direniyor." Dedi.

Uyumamam gerekiyordu belki de. Sonuçta Riccardo'yu tanımıyordum.

"Gerek yok." Dedim sadece. Ama gözlerim aynı şekilde gerek olduğunu bana bağırıyordu adeta.

Olduğu yerde durup bana baktı. "Uyu Peri kızı." Dedi sadece.

Gözlerimin içine tam olarak bakarken hayır demek sanki imkansızdı.

Uykum vardı zaten. Büyük ihtimalle birazdan da aşağıda bir arabaya binip bırakırdı. Kurtulurdu benden.

Benden nefret ettiğini gördüğüm gözleri şu anda yine benim iyiliğim için rica eden şekilde bana bakmasını her zaman garipsemistim.

"Riccardo." Dedim bir anda. Aşağıya inmeye devam etti. Bana döndü bir saniyeliğine. Daha sonra direkt önüne bakmaya başladı.

"Söyle." Dedi sadece.

"Benden nefret ettiğin halde-" derken bir anda bana bakması ve durması ile laflarımı susturmuştu.

"Senden nefret etmiyorum." Dedi hemen. Ona baktım. "Ve birgün senden nefret edersem bil ki o gün benden gitmişsindir." Dedi sadece. Daha sonra kafasını iki yana salladı. "Kendimi kandırmaya gerek yok hatta. Senden asla nefret edemem." Dedi.

Ona baktım öylece. "Canım çok yanıyor." Dedim sadece uykuma dalmak üzereyken.

Tam gözlerimin son kez uyumamak için direnirken yutkunduğunu hareket eden Adem elmasından anladım.

Daha sonra ise gözlerim savaşı kazanmış ve usulca kapanmıştı.

YAZARIN ANLATIMIYLA

Uyuyan kızın son söyledikleri içine dert olmuştu Riccardo'nun.

Hala kendine son derece kızgındı. Kesinlikle bir şekilde kendini ona af ettirmesi gerekiyordu.

Hayatına pat diye düşen bu genç kadının kesinlikle hayatından hiç çıkmasını istiyordu.

Hala nasıl koktuğunu anlamıyordu. Ama aşırı derecede güzel bir kokuya sahipti.

Sessiz bir şekilde bir kez daha çekti bu kokuyu içine. Kesinlikle fevkalade kokuyordu.

Bu kokuyu daha önce bir çiçekte veya bir başka birşeyde koklamış olduğuna emindi genç adam.

Arabaya bindiklerinde bile indirmek istemedi kucağından.

Kucağına rahat edebileceği bir şekilde yerleştirdi. Kendisinin rahatlığı umurunda değildi. Yeter ki peri kızı sürekli onun yakınlarında bir yerlerde olması kesinlikle yeterliydi onun için.

Öylece bir süre daha izledi. O evin önüne geldiğinde adamının uyarısı ile kendine gele bilmişti.

Yüzünde ve boynunda olan morlukları görmüştü sadece Riccardo.

Yaşadığı şeylerin hiçbirinin kolay birşey olmadığının son derece farkındaydı. Bide üstüne o adamın ona tecavüz etmesini kaldıramazdı.

Kıza bakarken fısıltı ile birşeyler söyledi. Allah'a dua etti Riccardo.

Öylece durdu olduğu yerde bir süre daha. Daha uyandırmaya bile kıyamadığı bu kız hiç hak etmediği şeyler yaşamıştı.

Riccardo az çok tahmin edebiliyordu. Sevdiği bir insanın -özelikle o insan ailesinden biri ise- ölümü ile yıkılırdı insan.

Üstüne birde o vahşeti görmüştü kucağında olan kız.

Yaşamamış olması için nelerini vermezdi ki?

Kızın canı yandığı her hâlinden belli oluyordu. Fiziksel olarak değildi bu acı.

Kızın kalbinde taşıdığı devasa bir acı vardı.

Bu acının varlığını fark etse bile kızın dudaklarından dökülmesi ile kesinlikle daha çok belli etmişti kendini.

"O acıyı al ondan." Dedi dudaklarını oynatarak. "Hepsini bana ver. O kadar acıyı taşıyacak kadar güçlü değil." Dedi.

Daha sonra ise uyandırmaya kıyamadı. Arabanın içinde öylece o uyana kadar bekledi.

Kendisi de kıpırdamadı. Adamlarının herhangibi bir ses yapması konusunda onları nazikçe -kafalarını bedenlerinden ayırmakla tehdit ederek- uyarmıştı.

O uyana kadar belki defalarce kez sessiz sessiz kokusunu içine çekerek daha önce nerden bu kokuyu duyduğu hatırlamaya çalışıyordu.

İsminin anlamını merak ettiği gibi aynı şekilde kokunun neye benzediğini de merak ediyordu.

Telefonunu çıkarıp isminin anlamına bakmak zor değildi. Ama kızı uyandırma korkusu olduğu için kıpırdamadı.

Bir saate yakın bir süreden sonra uyandı zaten Lavinia. Uyanıp kafasını kaldırdığı anda Riccardo ile çarpıştı burunları.

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%