@yaren_yasar11
|
(Selammmmm Şimdi şöyle bir durum varki Ben parmağımı kırdım sjjskskakaka o yüzden kaç gündür bölüm gelmiyordu. Ve hayla parmağım kırık. Şimdi şöyle yapalım. Ben elimden geldiğince yazım. Ama şu an yavaş gelebilir. Bide sağ baş parmak olunca yazdığımda olan şeyi düşünün artık. Bir oyu çok görmeyin. Bölüm atmadigim her günün için de özür dilerimm. Sevirem siziiii)
Bir insan size huzur verir miydi? Ya da şu soruyu şöyle soralım. Bir insan size huzur verebilir miydi? Baktığında sanki o kadar çok şey yaşamış ve gözleri artık duygudan uzak bir şekilde etrafa bakınan bir insan size huzur verebilir miydi? Ya da sizin hain olduğunuza emin olan hatta size zarar bile verebilecek olduğunu düşündüğünüz insanın yanında huzurlu bir şekilde uyuyabiliyor miydiniz? Uzun zamandır bana uğramayan o huzur Riccardo'nun yanındayken bitmiyordu. Beni görüş şekli evet canımı yakıyordu. Oysa ki şimdiye kadar bana zarar veren o kadar söz varken her birinden bir şekilde umursamayan ben Riccardo'nun dediği her kelimeyi umursuyordum. Hayatımda çekebileceğim en iyi uykuyu ne kadar uyudum bilmediğim bir sürede çekmiştim. Bunun sebebinin Riccardo'nun olduğunu söyleyen kalbime inanmak istedim. Ben genelde sürekli kalbim bana ne söylerse onu yapan bir insandım. Bu aklımı hiç dinlemedim anlamına gelmiyordu. Elbette onu da dinliyorum ama her zaman kalbim daha öndeydi aralarındaki savaşta. Ve ben yine kalbimi dinleyip ricardo'nun benim suçsuz olduğuma inandırmaya emindim artık. Uyandığımda direkt olarak kafamı kaldırdığım anda Ricardo ile çarpışan burunlarımız ile bir şok geçirdim. Uyanır uyanmaz bu kadar yakınımda olacağını düşünmüyordum. Aslında uyanır uyanmaz hiçbir şey düşünmüyordum. Gözlerimi yine kendi gözlerine mühürlemişti hep aynı şey oluyordu. Tek bir bakışıyla onun gözlerine mühürleniyordum. Ne o geriledi ne de ben gerilrdim. Yine öyle durdum. "Peri Kızı." Dedi dudaklarını oynatarak. Sesi kalındı. Fısıldıyor gibiydi. "Eğer benim kucağımda bana o şekilde bakmaya hele hele bu kadar yakınımdayken kesmeyi düşünmüyorsan ben aklımdan geçenleri yapacağım haberin olsun." Dedi. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne yapacaksın?" Dedim ben de onun sözüne karşıt. Dudaklarıma deydi Bir saniyeliğine bakışları. Daha sonra yine gözlerime baktı. "Sen ne demek istediğimi gayet net bir şekilde anladın bence." Dedi. "Anlasam niye sorayım ki?" Dedim sadece. "İyi bir yalancı değilsin. Ve aynı zamanda utangaç bir Peri kızısın. Yanakların kızarmış hemen." Dedi gülerek. "Paşam gülmeyi de biliyormuş." Diye Türkçe bir şekilde homurdandım. Türkçe bir şekilde homurdandığında kaşlarını çatarak bana baktı. Bir an ne dediğimi anladığını düşündüm. Benim ona yaptığım gibi İtalyanca bilmeme rağmen benim bildiğimi bilmemesi gibi sakladığını düşündüm. Ama daha sonra bu düşünceden haksız çıktığımı "İngilizce konuşsana sen anlamıyorum ben Türkçe. Gidip illa Türkçe mi öğreneyim?" Dedi. "Bir şey demedim." Dedim sadece. Daha sonra hala onun kucağında olduğumu fark edince huzursuz bir şekilde kıpırdandım. "İndirmeyi düşünüyor musun Riccardo?" Dedim. Bana bakarak kafasını iki yana salladığında tekrardan burunlarımız birbirine sürttü. "Ben halimden memnunum memnun olmayı düşünüyorsün." Dedi. "Gerçekten mi Riccardo?" Dedim bu sefer de kaşlarını çatık bir şekilde bana bakma sırası ona geçmişti. "Hain olarak gördüğün birine herhangi bir şekilde çekim mi hissediyorsun?" Dedim. Serçe yutkundu. Aslında bunu o yüzden sormamıştım sadece beni artık o şekilde görmesini istemediğim için görmüyorum demesini istediğim için sormuştum. Sadece bana baktı öylece. Kaç dakika baktığını ikimiz de bilmediğimize adım kadar emindim. Daha sonra yavaşça indirdi kucağından. Kendisi de arabadan inmek üzereyken bağırdım. "Korkaksın." Dedim. Dönüp bana baktı. Neden dediğimi anlamaya çalışır gibi baktı bana. "Tek istediğim senden benden uzak durman. Riccardo sen korkaksın. Tek istediğim senden bana herhangi bir şekilde inandığını söyleyen bir cümleydi. Çok mu zor? Madem hala beni hain olarak görüyorsun niye aldın oradan bırak gitseydin işte." "Lavinia." Dedi sakin kalmaya çalışıyordu. Durdu öylece. "Senden nefret falan etmiyorum. Düşman olarak da görmüyorum. Oldu mu istediğin?" Diye sordu sert bir sesle. Hala sinirlerine hakim olmaya çalıştığını anlıyordum. "Ne yaptım ben sana?" Diye sordum bu seferde. Gerçekten merak ediyordum. Ona ne yaptığımı merak ediyordum. Beni neden düşman olarak gördüğü merak ediyordum. "Aşık ettin." Dedi İtalyanca. Ama sesi o kadar kısık çıkmıştı ki sesini duyerken zorluk çekmiştim. Daha sonra direkt pat olarak gitti. Şok içinde baktım arkasına. Ama dönmedi. Daha sonra bende karnımın üzerinde olan yaramın üzerine ellimi koydum. Kırık olan ayağımla yürüyemeyeceğime adım kadar emin olsam da yürümem gerekiyordu. Ellimi kaldirdım yaranın uzerinden. Kaldırdığım ellimi kenarda bir yeri tuttum. Daha sonra kendimi biraz yukarı doğru kaldırmaya çalıştığımda tam karnımın üzerinde olan yara acıdığında inledim. Bedenimde his ettiğim acı ile gözlerim de dolmuştu. Aynı zamanda şu anda öyle bir durumdaydım ki hiçbir şey yapamıyordum. Bir katil hayatımın içine sıçmıştı resmen. Beni Lavinia olmaktan çıkarmıştı. Beni öldürmeye çalışıyorken bu durumda olmam hiç iyi değildi. Bana saldırsa kendimi asla koruyamayacaktim. Zaten koruyamamıştım. Biraz daha uğraşarak çıktım. Ama şöyle bir sornumuz vardı ki bir yere tuttunmadan dik bile durmuyordum. Tam anlamıyla dik bile duramiyordum. Karnımdaki yara kendini belli edercesine orda olduğunu sızladı. Ellimin birini geri oraya koydum sanki ordaki acıyı almak ister gibi. Ama acısı geçmiyordu. Gözlerimden yaşlar düştü birkaç tane daha. Fazlası ile canım acıyordu. Kesik kesik nefes aldım. Birinin yanıma doğru koştuğunu gelen adım seslerinden fark etmiştim. "Ne yapıyorsun sen Peri kızı?" Dedi Riccardo anında yanıma gelerek. Ellerini bana dokunmadan önce izin alır gibi bana baktı. "Hep böyle mi olacak?" Dedim gözümden bir damla daha yaş akarken. Canım acıyordu. Fiziksel olarak acı mı daha çok canımı yakıyordu yoksa ruhum mu daha çok canımı yakıyordu anlamıyordum. "Ne hep böyle mi olacak?" Diye sordu. Daha sonra ellerini havaya doğru kaldırdı tekrar. "Kucağıma almama izin ver." Dedi. Kafa salladım sadece. İnsanların bana dokunmasından rahatsız olmuyordum. Ama Riccardo her seferinde yine de izin alıyordu. "Hep böyle mi olacak? Kendimi koruyamıyorum bile. Ölümü bekliyor-" derken bana baktı tekrardan. "Ben varım." Dedi. Ona baktım. İki kelime bile insanı nasıl mutlu edebiliyordu. Belki daha birbirimizi gram tanımıyorduk. Belki de hiçbir şekilde bir geleceğimiz yoktu. Yalnızdım. Buna adım kadar emindim. Yanlız olmam demek ölmek demekti. Emindim. "Kendim senin için ölürüm. Ama sana sözüm olsun ölmemen için her şeyi yaparım." Dedi sadece. Ona baktım. Öylece baktım. "Beni bı indirir misin? Ama tut yine." Dedim. Kafasını anında iki yana salladı. "Olmaz. Yatan ağrısını gördüm. Asla." Dedi. "Lütfen." Dedim sadece. Tekrar kafasını iki yana sallayacaken melül melül baktım ona. Kıyamadı anlaşılan. Ve yavaşça indirdi ama belimden kavradı anında. "Ağırlığını bana vermezsen ger kucağıma gelirsin." Dedi. Sözünü bitirir bitirmez bir anda sarıldım ona. Elleri durdu belimde öylece. Ne sarıldı nede başka bir tepki vermişti. İtmesi yada oynamadı yerinden. "Teşekkür ederim." Dedim sadece. Belimi çok sıkı olmayacak şekilde sarıldı bir süre sonra. Nefesini saçlarımın arasında his ettim. "Teşekkür ederim." Dedi o da sadece. Ayrılmadan kaşlarımı çattım. Sarılmak gelmişti içimden. Kalbimin verdiği anı komuta anında uymustum. İçimden nasıl gelirse öyle davranirdim. Hiçbir şeyin içimde bir yerlerde ölmesini istemiyordum. İnsanın içinde tuttuğu ve yaşayamadığı her şey için bir pişmanlık duyduğunu biliyordum. Sonunda mutsuz son bile olsa yine de mutlu olduğum bir zaman illaki vardı. Hayatıma giren ve çıkan insanlara lanet okumak yada nefret etmek yerine direk olarak teşekkür ederdim. Bir zamanlar hayatımda olduğu içindi bu teşekkür. Yada bir zamanlar bir saniyeliğine bile olsa benim yüzümde bir gülümseme oluşturduğu içindi. Şu anda da gülümsüyordum her şeye rağmen. Ve emindim ki bu gülümseme için bile tekrar ama tekrar teşekkür edebilirdim. "Ne için?" Diye sordum. Ama cevap vermek yerine benden hafifçe ayrılmış ama kolları hala belimdeydi. Bütün ağırlığımı ona vermiştim. Bu sefer Riccardo yine yavaşça kucağına aldı. "Eve girmek istiyor musun?" Dedi. Eve baktım. Yutkundum sertçe. Gitmek istemiyordum. Aynı şeyleri tekrar yaşamaktan korkuyordum. Gitmek istemiyordum. O karanlık yerlerde yine Black denen adamın beni öldürmeye çalışacağını düşünüyordum. Ama Riccardo vardı bu sefer. Yapamaz diye geçirdim içimden. Riccardo'ya neden güvendiğimi bile gelmeden ona güvenmeyi seçtim. Daha sonra kafamı sallayarak cevap verdim sadece. O eve doğru yürümeye başladı Riccardo. BÖLÜM SONU
|
0% |