Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10.Bölüm

@yarenbay30

10.Bölüm: Kargaşa

 

Oto yıkamaya çıktığımız anda Semanın çağırdığı polisler bara ulaşmış olacak ki cadde ana baba yeri gibi karışmıştı.O taraftan gelen uğultular heryeri kaplamıştı.

İnşallah onları alır götürürlerdi de hiç çıkamazlardı hapisten...

Sema'nın yolda birkaç şey gevelemesiyle anlattıkları şöyleydi;

 

' Yanlarına gittikten sonra selam verip oturdum.Baranın sizden haberi olmasa da benim geleceğimden haberi vardı. Doğan ve Gökhanıda önceden tanıyorum zaten.Doğan,Baranın kuzeni.Gökhan ise uzaktan akrabalarıymış.Neyse, ben gelince ortamı sessizlik aldı. Daha sonra da maçtan vesaire konuşmaya başladılar.Ne alakaysa...

Bir adam geldi yanımıza,kulağında kulaklık ile son derecede rukuştu.Bu kişide ,barın kameralarından sorumluymuş.

Doğanın kulağına birseyler söyledi.Doğan ve Gökhanda aniden ayaklandılar. O an anladım birşeylerin ters gittiğini.

Bende panikleyip kalp krizi geçirme numarası yaptım ama oyunculuk yetmedi. Bayılmış gibi oldum.Göz ucuyla bile bakmadılar.Hayır yani yerde boylu boyunca yatıyorum insan bir döner bakar. Sonra da Barana herşeyi kısaca anlattım.Polise sahte ihbar yaptım derken bu Doğanın düşmanımı varmış ne ,o geldi ortalık karıştı zaten. Başınıza gelenlere bakılırsa tam zamanında karışmış ortalık...'

 

Olanları kısaca anlattıktan sonra bunun bir tuzak olduğunu hepimiz anlamıştık.Yalanım ortaya çıkmış,cinayete tanıklık yapmış birde üzerine ben başta olmak üzere Sema ve Dilayı da bu işlere ortak etmiştim.Ortalık iyice karısmıstı.Nasıl kurtulacaktık bunlardan?

 

Yarın icin bundan sonra ne yapacağımız hakkında buluşma ayarlamış ve evlerimize dağılmıştık.

 

Zor şartlar altında evimden içeri temkinli bir sekilde girerken ,evde olağan hiçbir durum farketmedim. Ortalık sessizdi.Gidişimi farketmemişlerdi.Zaten farketseler bu kadar rahat olmazdım.

Odama girmemle sabah ezan okunmaya baslamıstı.Nefes nefese üzerimdekileri çıkarıp kendimi yatağa attım.Olanları düşünürken çoktan uyuyakalmıştım.

 

*****

 

Hastanedeki stajımdan öğleden sonra için izin alıp çıkmıştım.Dün gecenin yorgunluğu ve uykusuzluğu hala uzerimdeydi.

 

‌Öyle ki annem bile sabah halimi farketmiş 'Gece besik mi salladın ne bu hal?' diye bir ignelemede bulunmuştu. ' Beşik değilde gece barı salladık' diyememistim.Şimdi ise kızlarla bu konuyu çözüme ulaştırmak için hastanenin karsısında bulunan sahilde ,bir kafede buluşma ayarlamış oraya gitmek için yola koyulmuştum.

 

İlkbaharda olmamıza rağmen hava hafif çiseliyordu şiddetli rüzgarda sağanak yağışın haberciliğini yapıyordu.İnsanlar ise sahilden yavaş yavaş dağılıyordu.Montuma daha çok sarıldım. Cafenin kapısını itip içeri girdim.Cafede tek tük insan vardı.küçük olsada şirin iç ısıtan bir yerdi. Miyop gözlerimle ortalığı tararken Dilayı arkada cam tarafında bir masada onu görmem için el yaparken farkettim ve ona doğru yürüdüm.

 

" Günaydın, Sema gelmedi mi?" Sordum masada Dilayın yanında yerimi alırken.

 

" Günaydın"

 

" İşte geliyorlar." Dedi Dilay.Geliyorlar mı?

Açılan kapıyla oraya baktım.İlk gördüğüm Sema olurken ondan bir kaç adım geriden gelen eski eniştem Baranı tanımak zor olmadı.

 

Onun burada ne işi vardı? Niye gelmişti. Bu işlerin içinde oda vardı.Her ne kadar dün yardım ettiysede bize, bu kayıp olan iş adamına işkence ettikleri gerçeğini değiştirmiyordu.

 

" Çok beklettim mi?" diye sorarken Sema kabanını çıkarıp karşımda yerini aldı.Baran ise Semanın aksine sıcak bir gülümsemeyle ' Merhaba' diyerek Semanın yanında yerini aldı.

 

" Yeni geldik bizde, sıkıntı yok" dedi Dilay. Ben ise sadece sorarcasına önce Barana sonra Semaya bakıp 'ne oluyor' dercesine göz kirptim.

 

" Baran bize yardım edebileceğini söyledi.Bu yüzden onuda getirdim." Dedi Sema bakışlarıma karşılık verirken.

 

" Kendimi Doğanın konularından hep uzak tutarım iyi işlerin peşinde olduğu söylenemez, kaldı ki önemli konuları bana anlatmaz pek. Ama şu sıralar birilerinin peşinde olduğu gözümden kaçmadı.Nasıl bir işe bulastığınızı Sema kısaca anlattı bana ama konuya hakim olmadan size yardım edemem.O yüzden önce herşeyi ayrıntısıyla anlatın bana."

 

Dedikleriyle kaşlarım havalanırken bakışlarımı ondan çekmedim. Kendini olaylardan nasıl sıyırdığına hayret ettim.Saka mıydı bu? Olayların içinde oda vardı. Baran ,ona olan bakışlarımı farketmiş olacak ki gözlerini benden kaçırdı.

 

" Sen ne dediğini zannediyorsun.Kimi kandırıyorsun." Diye Barana tıslarken kızlar anlam verememiş öylece bakıyorlardı.

 

Baran derin bir soluk verip Semaya baktı.Anladığım kadarıyla öğrenmesinden çekiniyordu. Tam ağzımı açmış konusacakken Baran söze girdi.

 

" Flash'ı bulur getiririm size orası kolay."

 

Dilay derin bir nefes verirken rahatlamışcasına arkasına yaslandı.

" Konumuz benim flashım zaten geri kalan olayların benlik bir durumu yok."dedi Dilay.

 

Dilayın dedikleriyle nefesimi tutup Semayla göz göze geldik.Oda alayla Dilay'a bakarken

 

" Sen,bu kadar emin konuşma bence?"

Sema,Dilayı iğneleyerek konuştu.Dilay kendi halinde bir kız olduğundan fedakarlık nedir bilmiyordu bu yüzden çokca bencildi. Bencillikte başta Sema olmak üzere kimsenin sevmediği bir özellikti ve aralarındaki sürtüşmenin temel kaynağı buydu.

 

"Şu meşhur dillerden düşmeyen Dilay sen miydin?" Dedi Baran kıkırdayarak.

Dilay sırtını yaslandığı yerden, kaşları çatık doğrulurken ellerini masaya koydu.

 

" Daha ne gelebilir başıma? Hâlâ bilmediğim ne var." Diye sordu Dilay.

 

Ben yüzümü cama çevirirken alt dudağımı dislerimin arasına koydum.Alacağım tepkiye henüz hazır değildim.

 

" Dilaycığım üzülerek söylüyorum ki " Sema kocaman bir kahkaha attıp devam etti.Evet, evet bayağı üzülüyordu!

" Uğruna az daha öleceğin flashını birazcık kurcalamıslar bebeğim. Kim olduğun ,yerin ,yurdun...Herşeyini biliyorlar.Kaldı ki bundan daha önemli dertlerde var başında...Şu bencilliği bırak artık diyorum."

 

Huhh! Bu seferde ucuz yırtmıştım.

Dilay gözlerini kapatmış duyduklarını hazmetmeye çalışırken, Baran tekrar söze girdi.

 

" Anladığım kadarıyla bu masada kimsenin kimseden haberi yok.Nasıl bir çözüm bulacağız." Dedi Baran.

 

" Bir çözüm var aslında." Dedim kararlılıkla.Bütün bakışlar bana dönerken devlet sırrı verecekmisim gibi bana eğildiler.

 

" Çözümü 1845 yılında bulunmuş, kurulmuş zaten." Ne diyor bu ya dercesine bana bakarlarken,

 

" Polis ne güne duruyor.Tatlı tatlı gideceğiz,paşa paşada herşeyi anlatac-"

Diye devam ederken Baran lafımı böldü.

 

" Sonra seve sevede öldürürler seni.Aynen,çok güzel plan. Siz olayın ciddiyetinin farkında değilsiniz. Doğan dün akşamdan sonra sizin peşinizi bırakır mı sanıyorsunuz?"

 

" Peşimizi bırakmayıp ne yapacak bu manyak? Öldürecek mi?Napacak yani." Diye söylendi Dilay.

 

Baran düşünceli bir şekilde masaya bakarken gözünü kaldırmadan,

"Napacağını bir bilsem." Diye mırıldandı.

 

Güya yardım için gelmişti, yardım falan etmiyordu

Çok sıkılmıştım artık.

Öylece oturup kadere falan teslim olamazdık.İllaki bir şekilde karşılaşacaktır.

Polise gidip herşeyi anlatmak çok daha mantıklıydı. Koskoca adalettende kaçamazdıya...

Karar vermiştim polise gidip herşeyi anlatacaktım. Kendi başıma.Kimseyi bu işe dahil etmicektim.Bu olayların buraya gelmesideki büyük sebep bendim.

 

" Anlaşılan biz burda böyle konuşarak hiçbir yere varamayacagız.Burada toplanmamızın bir anlamı yok.Ben kaçar." diyerek çantamı omzuma asıp ayaklandım.

 

" Nereye gidiyorsun."

" Umay"

" Sakın saçma sapan birşey yapma."

 

Son cümle tabikide Barandan çıkmıştı.

Hiçbirine cevap vermeden koşar adım dışarı çıktım.

Dışarda yağan sağanak yüzünden etrafta kimse yokken ben mahallenin delisi misali bir yerlerde sığınmıyor ve ıslanıyordum.

Peşimden gelme ihtimallerini sıfırlamak için caddenin karşısında duran bir taksiye bindim. Gitmesi gerektiği yeri söyledim.

 

Dakikalar sonrasında taksiden inip Emniyet binasına şöyle bir göz attım.

Yapabilirdim. Kayıp iş adamını alıkoyduklarını hatta belki de öldürdüklerini söylersem hapisi boylarlardı.

 

Derin bir nefes alıp verdim ve emniyete doğru yürümeye başladım bir yandan da çalan telefonuma bakmadan sessize almıştım.

 

Sırtımın dürtülmesiyle irkilip yavaşça arkamı döndüm. Beni buraya bırakan taksiciydi bu.

 

" Telefon size." Diyerek telefonu yüzümün dogru getirdi.Ne demek banaydı.

Bu adamın telefonunda beni ilgilendirecek ne olabilirdi?

 

" Alsana şu telefonu!" Diye yenilerken

titreyen ellerimle yagmurdan ıslanmış telefonu kulağıma götürdüm.Bir süreli sessizlikten sonra sessizliğe son veren tarafın sesi kulağımda yankılandı.

 

"Anlaşılan o ki küçük aklında tilkilikler dolanmaya başlamış." Doğanın sesiyle yerimde çakılı kaldım.

 

"Şuan arabada kırmızı ışıkta bekleyen babanın,hemen karşı şeritinden yaklaşan tırın,altında can vermesini istemiyorsan ki istemezsin, indiğin taksiye bineceksin ve seni bana getirmelerine izin vereceksin!"

Loading...
0%