@yarenbay30
|
16.Bölüm: Sonun Yok
Sayfa kayıptı.
Ritüeli ne için yaptığımı ,nasıl bulacaktım?
Bilgi alabileceğim tek kişi, Zühre denen medyumdu. Peki, ona nasıl soracaktım?
Kitabından bir sayfa kopardım.Pardon.İznin olmadan ödünç almış bulundum.Çalmak söz konusu değil.Onu da Doğanın ölmesi niyetiyle gerçekleştirdim.Ama ne olduysa Doğan tüm mahalleyi turlayacak kadar sağlam. Sayfa hakkında bana bilgi verirsen nelere yol açtığımı öğreneceğim.
Bunları dersem, mahalleden bir ceset bir de katil çıkardı. Doğanı bilmemde, Gökhan kesin ellerine yaktığı kınayla kutlama falan yapardı.
Benim planlarım neden sürekli ölüme çıkıyordu?
Apartmanda yankılanan ayak sesleriyle düşüncelerimden sıyrıldım.Başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Çok geçmeden sensörlü lambanın altında ayak sesinin sahibi belirmişti.
"Kız çocuğu."
Kız çocuğu mu? Bu kadın her iyiliğine karşılık olarak beni sinir etmek zorundamıydı? Herneyse. Onunla tartışmaya girmemeliydim.
Sinirlenir,dışarı falan atar beni ya da yerimi söylerdi şimdi. Oturduğum soğuk betondan bedenimi ayırıp ayağa kalktım. Zühre. Beni ikinci defa Doğanın elinden kurtaran kadın. İkinci demişken bu son olacağada benzemiyordu.Bir mucize olmazsa bu sokaklarda daha çok kaçacağa benziyordum da hadi hayırlısı.
" Dışarısı hala tehlikeli, yukarıya gel." Bunu söylerken gayet naif ve tatlıydı.Şaşılacak biçimde...Eliyle üst katı gösterdi. Yukarı dediği eviydi. Her karşı karşıya gelişimizde ettiğimiz tartışmalar kaçınılmazdı. Bu sefer öyle değildi. Benimle en azından şu anlık tartışmak istemiyormuş gibi bir hali vardı. Onunla evine çıkmalımıydım? Doğanın eline düşeceğime aç bir kaplanın önüne düşersin daha iyi.Elbette onunla yukarı çıkacaktım, yemezdi ya beni. Sanırım...
" Tamam" Halâ iç hesaplaşmalarımı yaparken emin olmadığım bir cevapta vermiştim. Cevabına karşılık tam ortasında durduğu kolidordan kenara çekildi. ' Hadi' diyerek bana yol verdi. Birkaç dakika evinde beklemenin bir zararı olmazdı. Değil mi?
Eve oranla çokça lüks gelen eşyaları izliyordum.Sanki bir malikaneden getirtmiş gibi sırıtıyolardı evde.Eşyalar klasikti fakat başka zevkten bir insanın bile etkileyebilecek cinstendi.
Kocaman bir hol ona eşlik eden bir salon vardı. Salonda eşyalardan sonra ilk dikkat çeken şey kitaplıktı.L biçimdeki kitaplık iki duvarı kaplıyordu.Göz ucuyla incelesemde çoğunun başka dillerde olduğu belliydi. Belli ki Türkçe dışında başka dillerde biliyordu.Latince ağırlıklı.
Ve unutmadan bir çok tablo vardı. İnsan figürlerinin korkutucu şekillerde işlendiği tablolar...Tanımlayamıyordum.Tablolar insana ürperti veriyordu. Etrafı incelerken kapıdan elinde bir bardak su ile giren evin sahibiyle oturduğum yerden hazır ol konumuna geldim.Elindeki suyu önümde duran sehpaya koyup yanıma oturdu.
" O çocuktan mı kaçıyosun yine?" Ne zaman gelecek diye beklediğim ,sorgular bakışlar yüzümde geziniyordu. Bir de bunun için açıklama yapacaktım.
" Evet" Kısa ve net cümleler kurarsan belki konuşmak istemediğimi anlardı.Zeki bir kadındı.
"Ne alıp veremediği var seninle?" Gözlerini kısarak dikkatli bir şekilde yüzüme baktı.Ben ise gözlerimi o hariç her yerde dolaştırıyordum.Pot kırmaktan ölesiye korkuyordum.
" Kendisi takıntılı bir psikopat olduğundan aldığım her nefes batıyor.Yani benim ekstra bir şey yapmama gerek yok." Göz ucuyla tepkisine baktım.Bir şeyleri ölçüp tartar gibi görünüyordu.Acaba ne düşünüyordu? Yoksa,kitapta ki eksik sayfasını farketmişti? Konuyu oraya getirmezdi inşallah.
"O yüzden mi benden yardım istedin?" O günü diyordu.Bize geldiği günü.Bu soruların gidişatı hiç iyi yerlere gitmiyordu.Ağzımdan bir şey kaçırmadan, gitmeliydim.Buraya geleli bayağı oluyordu. Tehlike falan kalmamıştı.
" Eee, geç oldu annem merak eder gitmeliyim ben. Her şey için teşekkür ederim." Cümlemi tamamlamadan ayağı kalktım.Benim kalkmamla o da ne olduğunu anlamadan, kalkmıştı.Soru sorar endişesiyle cümle kurmasına müsade vermedim ve evin kapısına yürüdüm. Kapıyı açıp dışına çıktım tam kapıyı ardımdan kapatmadan;
"Sen ondan nefret etsen de, o senden nefret ediyor gibi görünmüyor. Belki amacı sadece seninle konuşmaktır." Saçma.Bu zamana kadar hep bana zarar vermeye çalışmıştı.Ailemle tehdit etmiş,beni kaçırmış, arkadaşı arkadaşlarımın canına kast etmeye çalıştı.Ettiği tehditlerden de on ciltlik anayasa kitabı çıkardı.
Şuana kadar bana bunları yapan adam neden bir anda değişecekti ki?
Bu kadının söyledikleri de kendi gibi deliceydi.
Aralık kapıyı da kapatıp eve gitmek için yola çıktım.
*********
Gecenin bir yarısı gördüğüm kabustan, pencereye hafif hafif tıklayan bir sesle uyandım.
Karanlığın hakim oldugu odamda,yatağımdan hafif doğrulup ,huzursuzca önce etrafa sonra yatağımın hemen karşısındaki cama bakındım. Tıkırtı kesilmişti.
Birşey olmadığını görünce tekrar yatmak için gerilerken bu sefer daha keskin bir tıklama ile yataktan kalktım.
Bağırışın nereden geldiğini anlamak adına perdeyi sıyırdım.Penceremin dışında yer alan pervazda gördüğüm kargayla irkildim. Camıma tıklayan bu muydu?
O bana, ben ona bakarken kafasının üzerindeki beyaz lekeyle onu tanıdım. Sayfayı alıp kaçan hırsız kargaydı bu. Yüzsüz gibi gelip penceremi tıklatıyordu birde.
' Bittin olum sen ' bakışlarımla camı yavaşça açmaya başladım.Karga ise ben hariç her yere bakıyordu. Belki onu yakalarsa sayfamı nereye getirdiyse ordan alıp bana geri vermesine ikna edebilirdim. Bu düşünce her ne kadar saçma olsa da gayet mantıklıydı da. Kargalar zeki hayvanlardı. Tam planımı gerçekleştirecekken sokaktan gelen tek el silah sesiyle karga uçup gitmişti. Elim havada kalmışken karganın karanlıkta ne tarafa gittiğide belli olmuyordu. Bu sesle uyku mahmurlugumu üzerimden tümüyle attım.
Karganın uçup gitmesine sebep olan sesin kaynağının,buraya yaklaşması nedeniyle yerini daha net duyulur bağırışmalara bırakmıştı.
Pencereyi kafamı,dışarı çıkaracak seviyede araladım.Buz gibi havanın yüzüme çarpması ile titredim. Gecenin karanlığının hakim olduğu, sokak lambalarının bile doğru düzgün yanmadığı mahalleyi teker teker yanan evlerin ışıkları aydınlatmaya başlamıştı bile...
"Hepiniz beni ikiletmemeniz gerektiğini anlayacak, ha ben anlamamakta ısrarcıyım diyen varsa da ben burdayım çıksın karşıma. " diyerek telefonda birilerine tehditler yağdıran Doğan, bir oraya bir buraya sarsak adımlarıyla sokakta mekik dokuyordu.Birşeyler kullanmış olduğu her halinden belliydi .Buna rağmen duraksamadan kurduğu tehditvari cümleler gayet sorunsuzdu.
Baran olduğunu tahmin ettiğim kişi koluna girip birşeyler söylesede Doğan kolunu sert bir hamleyle kurtardı, dinlememekte kararlı çatık kaşlarıyla telefondaki kişiyi dinliyor arada da birkaç farklı dil de küfür sallıyordu.Tahminimce Almancaydı.Lisede dersini alsamda özneler dışında bir şey bildiğim yoktu.
"Yakının oraya,bekle geliyorum." Belli bir süre sonra telefonu kulağından çekip bağırarak yan evin duvarına fırlattı.Tek parça olan telefon,birkaç parça halinde yere düştü.
Belli ki bu akşam Doğan ve karşı taraf arasında görkemli bir kavga çıkacaktı. Gözlerimi onlardan alıp yıldızlı gökyüzüne kaldırdım. Allah'ım sen konuyu biliyorsun.Amin.
Gökhan camlardan bakan insanlara ' hayırdır ' gibisinden el yaptı.
"Ne bakıyorsunuz lan ,girsenize içeri. " demesi üzerine herkes korkuyla teker teker içeri girmeye başlamış, evlerinden gelen ışıkları söndürüyorlardı...
Hehh, bende bir domuzcuk eksik diyordum.Kadro tam.
Başımı camdan tam çıkartmadığımdan varlığım pek belli olmuyordu. Buna güvenerek onları merakla izlemeye devam ettim. Gökhan'a bakarak içimde birkaç kelime daha sayarken hemen benimle aynı doğrultuda bulunan fakat sonradan farkettiğim Doğan, yüzünü sıvazlayıp kafasını gökyüzüne çevirdiği sırada göz göze geldik. İşte bunu hiç beklemiyordum. O da beklemiyor olacak ki öylece durdu. Olayın bana dönmemesi adına içeri girmek adına atak yaptım.Camı kapatmaya çalışsamda panikten kulpunu da bulamıyordum. Allah kahretsin niye böyleydim,her isim ters tepiyordu ki? Bana öylece kımıldamadan bakarken pencereye de lanet edip kapatmadan perdeyi çektim ve öylece kaldım.Bir süre dışardan ses gelmeyince cesaretimi toplayıp sokağa baktım.
Hepsi arkalarını dönmüş sokaktan çıkarken , Doğanın ani bir atakla geri dönüp camıma baktı. Perdenin arkasında olmama rağmen sanki beni görüyomuşcasına sarf ettiği cümle beni bu gece düşünmekten uyutmayacağa benziyordu.
"Senin de, benden başka sonun yok!"
Merakım benim sonum olacak. |
0% |