@yarenbay30
|
17.Bölüm : Delirmişlik Sendromu
"Gece boyu gözüme uyku girmedi.Bir gözümde Doğan öteki gözümde o karga bozuntusu canlandı.Elimden gelse ikisinide bir kaşık suda boğarım.Ama nerde o günler..."
Yatağımda oturmuş olanları kızlara anlatıyordum. Bu sefer ki toplanma nedenimiz kesinlikle başımdan geçenler değildi.Başka bir amaç uğruna toplanmıştık. Pardon bizi buraya toplamışlardı.
Kim mi?
Dilayın annesi liderliğinde Fatma abla, Annem ve Semanın annesi Nurgül abla sabahın ilk ışıklarında, abartmıyorum Müezzinle iş birliği yapmışcasına üçümüzü bizim evde bir araya getirmişlerdi. Nedenini bilmiyorduk. Hiçbir fikrimiz de yoktu. Daha sonra annem ve Nurgül teyze bizimle evde kalmış,Fatma abla ise bir yere gitmişti. Hepimiz odamda öylece ne olacağını beklerden, bir yandan da dün akşam olanlar üzerinde konuşuyorduk.
" Doğanı bilemeyeceğim de ,o kargadan en başından beri hoşlanmamıştım. Dinleseydin beni şimdi sayfada elimizdeydi. Asıl ben bulursam o canavarı, kedilere yem edeceğim." Dedi Sema yattığı yatağımdan doğrularak.
" Bütün meselemiz karga mı gerçekten? Alt tarafı bir hayvan ne kadar büyüttünüz.Daha büyük sorunlarımız var.Ritüel diye tutturdunuz o da tutmadı...Günaha girdiğinizle kaldınız." Dilay yerde bağdaş kurmuş sessizce söylenirken, Sema aklına bir şey gelmiş eşine Dilay'a kafasına uzattıp sırıttı.
" Konuşabildiğin halde,konuşamıyomuş gibi davranıp ailenin duygularını suistimal etmen günah değil,bizim yaptığımız günah öyle mi?Hiçbirimiz masum değiliz, sen de değilsin." Buyrun cenaze namazına başlamıştık yine.Bakışlarım baygınlaşırken birazdan başlayacak tartışmanın çanlarının yavaş yavaş çalmaya başlamıştı.
" O ayrı ,bu ayrı.Zamanım olmuyor söylemeye ne yapayım? Hem ,benim özel durumum seni hiç ilgilendirmez." Diyerek altta kalmadı Dilay.
" Bana bak sen yi-" Semanın cümlesini yarıda kesen, evin zilinin çalması oldu. Hepimiz sessizliğe bürünürken annemin olduğunun tahmin ettiğim adım sesleri kulaklarımızı doldurmuştu. Kapı sesi eşliğinde gelen uğultuyla gözlerimiz odanın kapalı kapısına döndü. Birazdan bizi neden buraya topladıkları anlaşılırdı. Şahsen büyük bir merakla bekliyordum. Çok geçmeden kapı açılırken, annem belirdi.Bize şöyle bir göz gezdirdi.
" Kızlar, hadi salona geçin." Diyerek kapıyı sonuna kadar araladı. Gerilim 63636363 falandı şuan. Önce ben yavaş yavaş ayaklandım.Peşimden kızlarda ayaklandı.En meraklımız olan Sema durur mu ,asla.
" Ayşe teyze ,niye mahkum gibi topladınız ki bizi sabah sabah.Bir durum varsa söyleyebilirsin bana.Sır saklarım ben.Biliyorsun." Diye durduğu yerden soru yönetti anneme.
" Bilmez olurmuyom kızım.Ha sana sır vermişim,ha mahallede megafonla duyuru yapmışım.Aynı şeyler." Dedi annem.Annem diye demiyorum avukat olacak kadındı.Neyse ki olmamış insanların elinden mesleğini almamıştı! Sema'nın yüzü düştü.
" Ayıp oluyor ama Ayşe teyze." Diyerek beni es geçip odadan çıktı Sema.Kıkırdayıp bizde peşine takıldık. Salona geldiğimizde Nurgül abla,Fatma abla ve hayatımda hiç görmediğim bir adam vardım.
Tahminen ellilerindeydi.Kısa boylu, göbekli, hoca sakallı, elinde uzun tesbihiyle bir adamdı.Çok komik görünüyordu. Kızlarda aynı fikirdeydi ki gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı.Sema yine durmamış ve ' Hahaha tipe bak.' deyip kahkahaya boğulmuştu.Fatma abla, Semayı susturmaya çalışırken gözüm salonun tam ortasında ki yan yana üç sandalyeye kaydı.Ve bir de beyaz çarşaf.
Ne olacaktı ki bunlarla?
" Kızları şöyle oturtun." Fatma teyze üçümüzü sandalyelere itelerken her şeyin onun başının altından çıktığını tahmin etmek zor olmuyordu.
Ortaya ben,sağıma Sema,soluma Dilay otururken müdahale etmek adına önce burada ne olduğunu anlamamız gerektiğinden şimdilik hiçbir şeye karşı çıkmıyorduk. Komik görünümlü,hoca kılıklı adam elinde bakır geniş bir tabak ile önümüzde durdu.
" Konuşamayan şu gözlüklü kız." diyerek işaret parmağıyla Dilay'ı gösterdi.
"Şu iki kızcağıza da periler uğruyor öyle mi?" Deyip Sema ile beni gösterdi.Peri derken aklımızı kaçırdığımızdan mı şüpheleniyorlardı? Çok saçma!
"Affınıza sığınarak soru sormak istiyorum.Peri derken Tingerbell mi geliyomuş bize?Biz hiç görmedik çünkü.Görmek isteriz kendilerini." Semoş yine durmamış bombayı patlatmıştı.
Zar zor gülmemizi durdururken Nurgül ablada bize eşlik etmişti.Hoca bizi ayıplayan bakışlarla ' Tövbe' çektikten sonra başımızın üzerine beyaz çarşafı açtılar. Bir ucundan hepsi birer uçtan tutarken hoca arkamızda bir yerlerde yerini aldı. Olayı şimdi anlamıştık. Kurşun dökeceklerdi bize.Tamamen batıl bir inançtı. 21. yüzyılda böyle birşey yapmalarına inanamıyorum.Ama Fatma abla gibi bir komşusu olana az bileydi bunlar. Solumda oturan Dilaya yakınan bakışlarımı atıyordum.Konuşsaydı annesi bu işlere girmeyecekti.Bizi de sokmayacaktı.
"Hocam, kurşun eridi getireyim mi?" Diyen anneme hoca olumlu bir yanıt verince mutfağa koştu.
" Arkadaşlar ben buna gerek olduğunu düşünmüyorum.Haberiniz olsun." Nurgül ablam aralarındaki en mantıklı kadındı.
"Sen içini ferah tut bacım.Hiçbir şey olmayacak, aksine eskisinden daha iyi olacaklar." Dedi Fatma abla. Sanki araba kaportası yeniliyorlarmış gibi konuşuyordu. Kafamızın üzerinde çızz eden ses ile düşüncelerimden sıyrıldım.Bütün bu olanları geçtim yanmasak bari.
" Bak.Bak. Görüyormusunuz kurşun suyun içinde nasıl göz göz oldu.Bu kızlarda büyü var.Özellikle şu ikisinde. Günaha girmişler bunlar."
Yokk artık.Bu kadar da doğru sallanmaz ama... Dilay beni dürtüp ' Tüh,Allah kahretmesin sizi. Kendinizi yaktığınız yetmedi beni de yaktınız' diyerek kimsenin duyamayacağı bir sesle fısıldadı. ' Saçmalama Dilay, yanımızda sen yoktun ki.' Diyerek fısıldayıp Semaya döndüm. ' Bana hiç bakma.Psikiyatrı olacaktım ben.Resmen geçmişim lekeleniyor.' Göz devirdim. İş başa düşmüştü anlaşılan.
" Hocam, soracam soramıyorum ama dayanamıcam.Sizin kurşunun tarihi geçmiş olabilir mi? Belki de yanlış kurşun seçmissinizdir dökmek için? Ya da belki de dolandırıcısınızdır? He, alınmayın meraktan soruyorum." Diyerek sormamla yanımdakilerin muzip bakışları bana dönmüştü.
Hoca efendi tekrar ' Tövbe' çekti. Annem bana susmam konusunda söylenirken hiç oralı olmadım.
"Heh, nerde kalmıştım.Büyü var.Bu kızımızın içine şeytan kaçmış.Hallederiz halletmesine fakat çok maliyetli."
Kesinlikle beni kasdetmişti.Bir de dolandırıcıydı bu adam. ' Yuh aq ' diye tepki verdi Sema. Sabahın köründe ortak olduğumuz bu duruma daha fazla katlanamayacaktım. Bir şey yapmalıyım.
' Bir fikrim var.' Dedim.Hoca bozuntusu buraya geldiğine pişman olacaktı. Meraklı bakışlar üzerimdeyken derin bir nefes alıp rolüm gereği gülümsememi yüzümden sildim.
Oturduğum yerde titremeye başladım. Farketmediklerini anlamakla deli gibi daha fazla sallandım. Konuşmalar kesildi.Dikkatleri çekmiş olmalıydım.
" Ay, bana birşeyler oluyor hocam!" Sesimi durgun çıkarmaya çalıştım. Konuşmamla çarşaf başımızdan çekildi. Oh be dünya varmış.
" Ne oluyor kızım?" Diyerek korku dolu bakışlarla benim yanıma geldi. Ben ise ayağa kalktım. Birkaç adım attım.Annemin 'Zaten deliydi,olanda toz olup gitti.' yakınmasıyla biraz gülmek istesem de odağımı tekrar topladım.
" Fısıltılar duyuyorum hocam.Beni çağırıyorlar." Dedim yalpalanarak. Oyuncu olacak kızdım ben.Yeteneğimin böyle işlerde heba olması hakmıydı? Altın kelebekte en iyi kadın oyuncu ödülü almalıydım.
"Ne diyorlar kızım?" Diyen hoca hemen yanıma geldi ve meraklı yüzünü bana yaklaştırdı. Yarım kadar adam dolandırıcılığa soyunuyordu bir de.
"Hocam elinizde ki tası almamı istiyorlar?" Dedim tavana bakarak.Orada biriyle konuşuyormuş imajı vererek. 'Buyur kızım' diyen hoca elindeki sıcak su dolu tası bana uzattı.Aldım.
" Yoo...Yapamam...Şöyle bir şey istiyorlar ki hocam." Elimdeki taşın içindeki suyu sahte hocanın yüzüne döktüm.
Hoca yandım diye bağırırken annemler olayın şokundan çıkamamıştı. Dilay nerden aldığının bilmediğim sürahiyi Semaya uzattı.Sema ise büyük bir gururla durağının içindeki buzlu suyu hocanın kafasına döktü.
Kızlarla yan yana gelip birbirimizle beşlik çaktık. Annemle,Fatma abla salonu terkeden hocanın peşine takılıp özür dilerken,Nurgül teyzede bizimle kahkahamiza eşlik ediyordu.
"Bir dakika durmam ben burda.Milletin içine şeytan kaçar,bunlar şeytanın içine kaçmış."
*****
(2 gün önce)
Genç adam kendisini bekleyen arabanın ön kapısını açarak sürücünün yanındaki koltuğa oturdu.Kapıyı peşinden sertçe kapattı. Neredeyse tüm sokaklara sapmış fakat o lanet kızı bulamamıştı.Kendisinden daha hızlı koşuyor olamazdı.Kesinlikle bir yerlere saklanmıştı,aksi halde elinden kaçamazdı.
Sinirle soluk alıp verirken aldığı nefes ona yetmiyordu. Yan tarafındaki Gökhan, arkadaşının bu sinirli hallerine alışıktı. Fakat ilgisini çeken başka bir şey vardı. Çok geçmeden de sordu.
"Doğan delimisim sen olum? Kızın evini biliyoruz.Kimsenin ruhu duymadan aldırayım onu evinden.Olmadı her köşe başında adamımız var.İste kestirelim önün-"
" Gökhan! Sus!" Diyen genç adam arabanın torpidosuna doğru,rastgele vurdu. Şu sıralar yaptıklarının sorgulanmasına hiç tahammül edemiyordu. Kaldı ki odaklanma problemide yaşıyordu.Kendisininde farkettiği bir dalgınlık sorunu vardı. Bu yüzden işlerini de aksatmaya başlamıştı. Hemen kendine gelmeliydi. Sırtını koltukla bir bütün haline getirdi ve gözlerini kapattı.Elini şakaklarina koydu. Sakinleşmeliydi.
"Susamam Doğan. Susamam lan. Neden olduğunu bilmediğim şekilde günden güne daha kötü bir hal alıyorsun. Ortada ruh gibi dolaşıyosun.Kızın bize yaptığı yanlışı yedirememişsindir diyorum.İşini bitirelim diyorum.Ses yok. Yakalayalım getireyim sana keselim hesabını diyorum.Yine ses yok. Ki bana kalsa şimdiye kadar yaşadığı kabahat..."
Sustu. Ne diye bilirdi ki. Arkadaşının dediği her şey doğruydu. Ama... Tüm bu yaptıklarına anlam kendi de anlam veremiyordu.
Gökhanın gözleri etrafta dolaştı.Arabayı çalıştırmadan hemen önce genç adamı uyutmayacak o cümleyi söyledi.
"Sen, bu kızdan ne istiyorsun Doğan?"
Genç adam bu soruyu duysada tepki vermemişti.Gözünü dışarıda ki bir noktaya sabitlemişti. Oradaydı işte.Gerçek olmadığını bilse de ,neredeyse her gün gördüğü, genç kızın kendisine gülümseyen silüeti...
|
0% |