@yarenbay30
|
19.Bölüm: Kayıp
Aynadaki görüntü beni yeterince tedirgin ederken sözlerini aklımın bir köşesinde yer edinmemişti bile. Nasıl benim burada olduğumu bilebilirdi ? Alpay söylemiş olabilir miydi ? Yerimi söyleyecek olsa neden bana çıkmam konusunda yardım etsindi ki?Kesinlikle bütün suç asansöründü.Ne vardı daha erken gelseydi.
Gözleri bir dakika üzerimden ayrılmıyordu. Ayrıyacağada benzemiyordu. Bakışları bir önceki sefer gibi tuhaftı.Saçma bir şekilde sanki tüm hayatı boyunca bugünü beklemiş gibi bir hali vardı. Gözlerinde nefret,kin,belki bir hırs,yada herhangi bir duygu kırıntısı...Yoktu.
Benim ona baktığım gibi bakmıyordu.
Tüm saçma düşüncelerimden sıyrıldım.Nasıl baktığının bir önemi yoktu.Önemi olan bana ne olacağıydı. Aklımı bir türlü toplayamıyordum.
Üff, çok mu sıcak olmuştu burası?
Aklımdan tamamen çıkmış olan elimdeki elini farkettim.Yumruk yaptığım elimi avucunun içine almıştı.Kesinlikle sert değil, avucunun içinde bir kuş varda kaçmaması için kendine bu şeklinde güven veriyormuş gibi tutuyordu.Ne hakla benimle bu şekilde temasa girerdi? Aynada ki bu sinir bozucu görüntüye son vermenin zamanı gelmişti.Yumruk yaptığım elimi açtım engel olmasına fırsat vermeden elimi elinden kurtardım.Asansörün en uç noktasına geçerek sırtımı aynaya yasladım.İşte şimdi tam karşımdaydı.
Uzun bir süre sonra onu ilk defa inceleme fırsatı bulmuştum.Yine domuz gibiydi. Uzun bir süre önce yaptığım ritüelin bir işe yaramadığı ya da belki de ritüel gibi bir olgunun deli saçması olduğu kanısına çoktan varmıştım bile. Gözleri bana sadece bakmazken aynı zamanda da beni inceliyordu ve bu durum çokça hoşuna gidiyordu. Asansörün kapısı tam kapanacaktı ki çelik kapısına biraz önce ittiğim elini koyarak kapanmasını engelledi.İçeriye adımladı yanıma kadar geldi.
" Çıkar mısın yoksa ben mi çıkarayım?" Dedi elini kafamın üzerindeki boydan cama yaslarken.Gidebileceğim bir yer yoktu. Parfüm kokusunu alabileceğim kadar yakınımdaydı.O kadar ki gömleğindeki muhtemelen ona ait olmayan kan lekelerine de yeterince yakındım, buna nefesinin yüzüme çarpmasınında eklenmesi midemi yeterince altüst etmişti.Bu yakınlıkları beni fazlasıyla rahatsız etmişti.
Daha önce hiç böyle hareketlerde bulunmamış hatta benden iğrendiği varsayımında bile bulunabilirdim. Fakat bu kez çok tuhaftı. Davranışları,konuşması,bakışları..., İğreniyomuş gibi değilde sanki şey gibi bakıyordu... Her neyse. Saçmalıyordum. Ortada öyle bakması için bir neden bile yoktu.
" Ben çıkarım." Diyerek elimi omzuna koyarak ittim.İtmem fazla bir etki göstermesede açılan küçük boşluktan geçerek kendimi asansör dışına attım. Asansördeki havaya oranla otoparkın havası daha serindi.Yüzüme çarpan esintiyle, titredim.Kaçmanın bir alemi yoktu.Ömrümün sonuna kadar kaçamazdım.
Ardımdan asansörden yavaşça indi. Çenesiyle önüne geçmemi işaret etti. Hiç geçmek istemesem de ayaklarımı sürüye sürüye yanına geçtim.Tahminen arka tarafa ilerliyorduk.Yürürken dahi gözü hep üzerimdeydi.Yürüdüğü yola bakmak neymiş bilmezmiydi bu adam?
Bir de dibimden yürümesi yokmuydu.
Kesinlikle bilmediğim bir şey olmuştu.Bu tuhaf bakışlar hiçte normal değildi.
Köşeyi döner dönmez kötü bir manzara karşıladı beni.Biraz önceki kavganın şiddetini gösteren cinsten.Doğanın arabası gelişi güzel parkedilmişti.Hemen karşısınada olaya sonradan katılan araba konumlandırılmıştı. Arabanın sahibide kendini belli etmişti. Daha önce Doğanın evinde gördüğüm yüzüne kadar dövmelerle kaplı Leo.
Birkaç metre uzağımızda telefonda biriyle konuşmakla meşguldü.
Alpay neredeydi peki?
Kim bilir ne durumdaydı?
Doğanın arkamdan gelmesini ve bana engel olamayacağını fırsat bilip karşılıklı duran ve farları açık iki arabanın arasına koştum.
Alpay yere sere serpe uzanmıştı.Burnu kanıyordu.Kendindeydi.Neyseki fazla bir şeyi yok gibiydi. Meslekten olsa gerek en az Doğan kadar yapılıydı.Belliydi ki sağlamdı da.Hemen başucuna gittim.Arkamda ki arabanın farları dolayısıyla gölgem üzerine düşmüştü.İlgisini çekmiş olacak ki gözlerini bana çevirdi.
Bunu kesinlikle beklemiyordu,şaşırmıştı.Çoktan gitmiş olduğumu düşünüyordu.Benim bir suçum yoktu ki.Asansörün suçuydu.Belki azıcık merakıma da yenik düşmüş olabilirdim.Ama yine de benim suçum değildi.
Her ne kadar yeni tanışmış olup, kim olduğunu bilmesem de onlar gibi değildi. İyi birine benziyordu.Beni buradan çıkarmayada çalışmıştı.Başarılı olamasada beni buradan çıkarmaya çalışmıştı.
" İyimisin?" Dedim fısıldayarak.Yattığı yerden bir hamlede kalktı.Eli sağ boşluğuna gitti.Yüzünü buruşturdu.Orasına bir darbe almış olmalıydı. 'İyiyim.' dedi.Zar zor duyduğum bir ses tonuyla.Sonra da boydan beni inceledi.Sanırım iyi olup olmadığıma bakıyordu.
Ona doğru bir kaç adım daha attım.
Fakat amacıma ulaşamamıştım.Koluma mengene gibi yapışan bir başka kol bunu engellemişti.Engellemekle kalmayıp beni geriye doğru yanına çekmişti.
Fredinin kabusu gibi hayatıma giren şahıs.
Alpay bu sahneyi görünce bize doğru atılmıştı.Fakat Leo önüne geçerek onu durdurdu.Hemen önünde durmuştu aralarında bir kaç itişme çıksa da fayda sağlamamıştı. Alpay boşluğuna yediği darbeden kaynaklı pek bir harekette bulunamıyordu.
Kolumu elinden kurtarmaya çalıştıkça daha sıkı tutuyordu.Eline vurmam hiçbir işe yaramıyordu.
" Sen manyak mısın arkadaşım? Karşıma çıkma dedikçe sen çıkıyorsun benim karşıma.Kaldı ki ne hale sokmuşsun adamı.Deliysen git tımarhaneye yat.Psikolojik sorunlarını başkalarına yansıtmaya hakkın yok senin." Dedim yüzüne doğru. Değişen tek şey kaşları oldu.Kaşlarını çattı.Hiç çekmediği gözleri yine yüzümdeydi.Manyak herif cümlelerime takılacağına yüzümü inceliyordu.
Pes.
Yüzsüzlüğünde bu kadarı... İki kelime edip laflarına karşılık verdiğim için bir sürü insanın içinde önce rezil edip sonra beni tehdit eden adam bu sözlere karşılık hiçbir cevap vermemişti.
Buna şaşıran sadece ben değildim. Leo bile Alpayı tutarken aynı zamanda omzunun üzerinden Doğanın tepkisizliğini izlemişti.
Belki de şaşırılan kadar tepkisiz kalmamıştır.Neden mi?
Beni arkamızda ki tüm organlarımı satsam yinede sahip olamayacağım arabasına çekistirmeye başladı.
Direniyorum fakat bir işe yaramıyordu.
" Bırak o kızı Doğan.Onun bir suçu yok.Senin derdin benimle." Dedi Alpay.
" Yanlış biliyorsun.Benim derdim seninle değil o kız dediğin,kızla."dedi Doğan.
Ne demekti bu. Bunu ona soracaktım? Arabanın arka kapısını açtı.Kapıyı açtıktan sonra içine oturmam için beni ittirdi fakat kapıyı tutarak içeri girmemek için büyük bir uğraş vereceğim sembolünü göstermiş oldum. 'Ya Sabır ' diyerek elimi kapıdan ayırıp beni içeri soktu.Pardon,fırlattı.Soğuk deri koltuklarla buluştum.Daha doğrulmadan kapıyı üzerime kapatıp,arabayı kilitledi.
Resmen tıkılmıştım buraya.
Ön camdan onların olduğu tarafa baktım.Şimdilik olağan bir durum yoktu.Aynıydı her şey. Çantamın içinden telefonumu çıkardım.Aramak istediğim kişiyi tuşladım. Çaldı fakat açan olmadı tekrar denedim. Tekrar denedim.
"Alo,Sema!" Dedim.
"Hiç geç kaldık diye sitem etme Umay taksideyiz.Trafik var.Dilay hanım bende gelecem diye tutturunc-" Diye sıralarken sürücü koltuğu yanındaki koltuğun arkasına ön taraftan görünmeyecek şekilde konumlandım.Tüm camlar siyah filmli olsada içim rahat etmezdi.
"Sema sus ve beni dinle.Hastanenin yeni açılan otoparkındayım.Yetişin, kaçırıyorlar beni." Kısa bir sessizlikten sonra tekrar konuşmaya başladı.
" Yavrum,seni alan yaptığı hatayı kısa zamanda fark edip yerine bırakır.Çokta endişe etme." Dedi Sema.Göz devirdim.
" Şaka değil Sema.Her nasıl olduysa Doğanla karşılaştık. Arabadayım.Birazdan gelir.Tüm TSK'ya haber salın.Alsınlar beni.Yaralıda var burada." Sürtünme seslerinden sonra telefon el değiştirdi."Sema sen o telefonu kafası çalışan birine ver.Olmayacak böyle çünkü." Diyerek devam ettirdim.
"Umay" dedi bir ses.Dilayın sesiydi bu.O da Sema ile birlikte geliyordu anlaşılan. "Doğru mu tüm bunlar."dedi.
" Dilay vaktim yok.Her an gelebilir." Dedikten sonra arka taraftan Semanın sesini duydum.
' Dayı! Hızlı sür arkadaşımı kaçırıyorlar. Allah aşkına bırak ben süreyim.Sen yavaş sürüyorsun.Ölümü gör bırak direksiyonu.'
' Kızım deli misin sen? Bırak sana direksiyonu kaza yapacağız bak.'
Sonrasında fren ve bağırış sesleri geldi.
" Ne oluyor orada?"
" Umay, geliyorum kardeşim.O Doğanı benim elimden kimse alamayacak.Konumunu açık tut.Sakın korkma."
Ön camdan dışarıya baktım.Her ne olduysa Alpay ,Leo'nun boğazına bir yumruk indirmiş,sağ baldırınada indirdiği bir diğer tekmeyle Leo'nun yere çökmesine sebep olmuştu.
Ardında Doğan ile yaka yakaya gelmişlerdi. Ne konuşuyorlardı ki?
' Abi, Polis geliyor.' Nerden geldiğini bilmediğim bagirisla ikiside birbirini itercesine bıraktı.Alpay gülerek Doğan'a baktı ve birşeyler söyledi.
" Sema,geliyor kapatıyorum."dedim.
"Tamam,hiçbir şey olmayacak.Baran'a haber vereceğim.Bulacağız seni.Endişe etme." Dedi ardından birşey demeden telefonu kapatıp tekrar çantama koydum.
Arabanın kilidinin açılmasıyla Doğan sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırıp büyük bir ustalıkla U dönüşü yaptı.Otoparkın çıkışına doğru son hız sürdü.
Anlaşılan o ki beni böyle öldürmeye çalışacaktı.Hız ile.
" Nereye götürüyorsun beni?"dedim dikiz aynasından ona bakarak. Cevap vermedi.Bakmam uzun sürmedi ki yaptığı virajla kapıya yapışmıştım.
Ahh başım.Anlaşılan niyeti arabanın içinde beni kendi kendime öldürtmekti. Bu nasıl bir araba kullanmaktı böyle?
Hemen emniyet kemerimi taktım.Belli bir süre beni canlı tutardı.
Ona doğru baktım. Gözü yoldaydı. Bana bakmamak için çaba veriyor gibiydi.Çalan telefonunun bile sesini yeni farketmiş,cebinden çıkarıp kim olduğuna bakmadan sessize alarak yan koltuğa atmıştı.
" Ne derdin var senin benimle? Bunları bana niye yaşatıyorsun?" Dedim bağırarak.Bunu sormamı bekliyormuş gibi dikiz aynasından bana bakıp,yüzüne şeytanı kıskandıracak bir sırıtış takındı.
"Seninle öyle büyük bir derdim var ki, bilmek bile istemezsin,Umay!"
|
0% |