@yarenbay30
|
22.Bölüm: Vesvas
" Hatırla.O kağıdı okuyamadık ki biz, sadece yazan malzemeleri okuyup, birleştirebildik. Yaptığımızın ona zarar verebileceği yorumunu sen yaptın ama kabul et yanıldın Umay. Yanıldık! Hepimiz.Anlasana yaptığımız ritüel ölmesi için değildi.Bağlanması içindi. Sana bağlanması için."
Duyduklarımla Semaya abartılı bir şekilde göz devirdim. Böyle bir şeyin olması imkansızdı.
"Saçmalama.Olmaz öyle şey." Dedim. Bir yandanda ritüeli yaptıktan bu güne kadar yaşadıklarımı düşündüm. Hep birşeylerin istediğim gibi olmamasından dert yanmıştım. Birşeyler olacak diye çok beklemiştim.Doğanı sadece bir kaç aydır tanıyordum. Tanımak dediysemde birkaç karşılaşma...
Onun karakterini bilmiyordum.Bilecek kadar onunla karşılaşmamıştım. Bu yüzden de yaptığım ritüelin onun üzerinde duygusal anlamda veya her ne anlamdaysa etki bırakıp bırakmadığı ile ilgili bir yorum yapamıyordum.
" Bunu anlamanın iki yolu var.Ya o kağıdın sahibinden, bu konuda bilgi alacağız ki bunu yapmak içinde herşeyi baştan sona anlatmamız lazım buna senin o sayfayı ele geçirmende dahil."
Kesinlikle olmazdı. O kadından biraz çekiniyordum iyi biri değildi benim için. Sanki bir şeylerde bir amacı bir çıkarı varmış gibi hissediyordum ve güvenmiyorum.
" İkinci yol ise Doğana yakın olup onun sana olan hislerini öğrenmeye çalışacaksın.Tabi bu yol fazla tehlikeli. Eğer yanılıyorsam ki ihtimal bile vermiyorum.Sana karşı bir hissi yoksa senin ona olan yakınlaşmanı tehdit olarak bile görebilir.Sonrasında yaşanacaklar bu zamana kadar yaşananların yanında hiç bile kalabilir."
O kadar da olmaz diyemiyordum ,bu adam saçma sapan bir konuda yalan söyledim diye beni tehdit etmiş ve benimle bunca zaman uğraşmış bir psikopat olarak ona yakınlaşmam onda farklı paranoyak tepkilere de yol açabilirdi.
Bana karşı bir duygusu olduğunu fikri çok uçuktu ,yediremiyordum. Başımı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtuldum. Düşünmek istemiyordum en azında bugünlük... Yeterince olay yaşamıştım.
Baranın arabanın kilidini uzaktan açarak bize doğru gelmesiyle yaslandığımız arabadan doğrulduk.
Doğan ise hemen onun arkasından gayet sakin bir şekilde hemen karşımda yer alan ve onu bekleyen arabaya doğru ilerledi.Sürücü yanındaki koltukta yerini alarak kafasını arkasındaki koltuğa iyice yasladı.
Nerede olduğumu biliyomuşcasına odağını tekrardan bana verdi.Ben onu tam olarak net göremesemde arabanın içinden bana baktığına emindim.
"Umay,binsene." Semanın sesini duymamla daha fazla o tarafa bakmayı bırakıp, arkamı dönerek beni bekleyen arabaya bindim. Arka koltukta yerimi alırken arabayı çalıştıran Barana yönelerek asıl soruyu yönelttim.
" Umarım, şikayetimi çekmemi istemende mantıklı bir sebep vardır." Benimle aynı fikirde olan Semada bana katılır bir mırıldanma ile olaya atladı.
" Aksi halde Barancığım ,yapacağım misillemeyle sen ve o vahşi arkadaşınla uğraşmaktan hiç çekinmeyeceğim."
Semaya yavrusuyla gurur duyan anne edasıyla bakıp gülümsedim. Baran,dışarı derin bir nefes verdi.Belli ki onu rahatsız eden birşeyler vardı. Gözünü bir saniye yoldan alıp Semaya ve ardında bana baktı.
" Mantıklı bir sebebim var fakat henüz bir şey söylemek için çok erken. Ama şunu bilin ki olay hiç hoşlanmayacağımız yerlere gidiyor."
*******
Dün akşam geç saatlerde eve gitmemin ardından annemin azarlarıyla baş etmiştim.Gün boyu beni aradığını neden telefonlara bakmadığımla alakalı bir kaç hipotez sıralayan annemin son fikri ise ' biriyle kaçtın sandım ' oldu ve sonrasında daha fazla dayanamamış kendimi tekrar dışarıya atmıştım.
Pardon, annem beni atmıştı. Çok değerli misafirleri gelecek olan annem, önce beni dışarı atmış sonra ince giyindiğimden şikayet edip balkonun altında bekleyen bana montumu ve çicekli pembe beremi atmıştı.
" 15 dakika tutuyorum bir dakika geç kal o zaman görüşürüz senle. Unutmadan son kez iyi bak çevrene eve geldikten sonra ohal başlıyor senin için."
Diyerek tüm mahalleye sesini duyurmuş yetmemiş sokakta top oynayan birkaç erkek çocuğuna rezil olmuştum. Yetmemiş içlerinden bir tanesinin ' Abla,ben eve senden daha geç giriyorum.' diyerek dalga geçmişlerdi.
Çok geçmeden markete gelmiştim.Elime market sebeti almış, montumun cebinden alacaklarımın listesini de çıkararak aldıklarımı teker teker sepete yerleştirdim. Genel olarak hamur işi malzemelerdi aldıklarım.
Son olarak sıra una geldiğinde kafamı kaldırıp üst raflara bakmaya başladım.İşte oradaydı.Bir un neden bu kadar yukarı konulurdu ki... Elimi yukarıda ki rafa uzatarak parmak ucların üzerinde yükseldim. Parmaklarım un paketine değsede bir türlü alamıyordum. Derken kafamın üzerinden başka bir el göz diktiğim un paketini rahatça aldı.
" Benim unu-" Dememe kalmadan arkamdaki şahısa döndüm.
Alpay?
Şu eski polis olan.
Elindeki unumu koluma asılı duran alışveriş sepetime koydu.
Yüzünde ilk farkettiğin çenesindeki morluk oldu.Onu en son gördüğümde durumu kötüydü. Kaburgalarını tutuyordu.
Şuan ise gayet iyiydi.Ne yalan söyleyeyim onu sadece bir sefer görmüste olsam iyi olduğuna sevinmiştim. Beni tanımasada korumaya çalışmıştı. Fakat neden buradaydı?
" İyi olmana sevindim, ortak."
Konuşmayı o başlatmıştı. Kaşlarım havalanırken ne dediğini anlamaya çalışıyordum.
Ortak derken?
" Sen sormadan ben söyleyeyim. Seni o gün ordan çıkaracağım derken dayak yedim.Birkaç tanede salladım bu konuda mütevazi olamayacağım sonra dedim ki kendi kendime, bunun bir karşılığı olmalı."
Ne anlatıyordu bu adam?
Bana söz verse teşekkür edecektim zaten. Yaptığı iyiliği niye gözüme sokuyordu.İyilik karşılıksız yapılırdı.Hem bunu demek için mi buradaydı?
" Yani?"
" İlk seferde ki gibi seni sorgulamak için burada değilim. Sana ikimizin de hoşuna gidecek bir anlaşmayla geldim."
Diyerek göz kırptı. Ne anlaşması bu? Başımı daha çok belaya sokacaksa ben almayayım.
Sorgular bakışlarla ona baktım.
" Düşündüm ki ikimizin de derdi Doğandan kurtulmak ve yeterince de haklı sebeplerimiz var. Onun gibi bir suçlunun insan içinde dolaşması bile yanlış.Eğer bana yardım edersen onu hakkettiği yere demir parmaklıklar ardına gönderebilirim.Eğer bu senin için yeterli olmazsa, maddi manevi ne istersen temin ederim."
Eski ben olsaydım, daha bir günlük adamın her ne kadarda eski bir poliste olsa ne dediklerini dinler ne de bir saniye karşısında dururdum.
Artık öyle değildi. Elimden bir şey gelmiyor gittikçe batıyordum. Bir türlü bu olanlardan kendimi sıyıramıyor her gün başıma yeni bir olay geliyordu.
Hele dün olanlardan sonra kaçmam mânasızdı. Yarın bir gün başıma bir iş gelmeyeceğinin garantisi yoktu.
" Hemen birşey diyemem düsünmem lazım. Hem evet desem bile ne yapacağız ki?"
Surat ifadesi bunu söyleyeceğimi biliyormuş gibi bir ifadeye büründü. Cevabımdan memnun olmuştu. Düşünmeliydim. Benim elimde bir şey gelmezdi ki? Ben bu işte nasıl bir rol oynayacaktım. Kendi meselemden kaynaklı olsada olmasada o adam suçluydu. Sadece ona bana değil kim bilir daha kimlerin canını yakıyordu. Üstelik katildi. Birilerinin ona dur demesi gerekiyordu.
"İstediğin kadar düşünebilirsin.Nasıl olsa kabul edeceksin."
Egoist. Bana neden normal insanlar rastlamıyordu. Hayır yani kimin bedduası tutmuştu bana da bu hallerdeydim.
Alpay deri ceketinin fermuarını kapattı ve elinde bir az önce farketmediğim motor kaskı ile beni arkasında bırakarak market çıkışına adımlamaya başladı.
" Bu arada sen beni o gün oradan çıkarmak için değil dilini tutamadığından dayak yedin."
Bunu demezsem içimde kalırdı. Dediğim sözle yürümeyi bırakıp bana döndü ve olabildiğince gülümsedi.
" Biz seninle çok iyi anlaşacağız.."
Hayatımda ki tek eksik bir ortaktı zaten. O da oldu. Tam oldu.
******
Kızları eve bıraktıktan sonra yolunu direk Doğanın evine çevirdi.Artık kuzeninin yaptıklarına katlanamıyordu. Ne istiyordu Umaydan. Kendi halinde bir kızdı. Onunla konuşmanın zamanı kesinlikle gelmiş hatta geçiyordu.
Malikanenin önüne arabasını gelişigüzel bir şekilde çekerek arabadan indi. Ona doğru gelen korumaya ' Doğan nerede? ' diye sordu.Aldığı cevapla adımlarını arka bahçeye doğru yöneltti. İşte kuzeni oradaydı,havuzda. Bu soğukta nasıl havuza girebiliyordu anlamıyordu.
Doğan,Baranı farketsede aldırmamıştı. Ne konuşacağını tahmin ediyordu. Kimseyle konuşmak istemiyordu.Daha doğrusu düşünmek istemiyordu.
" Doğan, ne kadar istemediğini bilsem de konuşmamız lazım."
Genç adam, Baranın söylediklerine aldırmamış yüzmeye devam ediyordu.
Baran konuşmak adına birkaç cümle kurduktan sonra genç adam daha fazla dayanamamış ve havuzdan çıkmıştı.
Eliyle yüzünü baştan aşağı silip, üzerinden suların damlamasına aldırış etmeden Barana doğru yürümüş tam önünde durmuştu.
" Kızları artık rahat bırak ne yaşandıysa yaşandı.Onlar bu olayların kapanması taraftarı."
" O isimlerini dahi bilmediğim iki kızla bir derdim yok..."
Dedi genç adam sıkılmış şekilde.
" Derdin Umaysa o da bu işlere bulaştığından son derece rahatsız zaten.Barda gördüklerinide kimseye anlatmadı. Cesetide o ihbar etmedi yani konu kapandı."
Onay almak namına başını salladı Baran. Dediklerini teyit etmek istiyordu. Bu iş fazla uzamıştı.
" O konuyu kapattım, başka bir konuyu açtım ben!"
Dedi genç adam. Bir yandan da gülümsüyordu. Herşey yeni başlamıştı. Ne istiyorsa kesinlikle alacaktı.
Fakat Baran bu cümlenin üzerine çok düşmemiş artık hiçbir sorun kalmadığını düşünerek sevinmişti. Bu kadar kolay çözüleceğini bilememişti. Doğan sıkıntı çıkarır diye düşünmüştü ama düşündüğünden kolay çözülmüştü.
Genç adam ,içkisinden son yudumlarını alırken Baranın dikkatini kuzeninin sol göğsündeki yazı çekti.Bunu daha önce hiç görmemişti. Kuzeninin vücudu anlamlı anlamsız dövmelerle doluydu. Hepsini ergenlik zamanlarında yaptırmıştı bundan kaynaklı tüm dövmelerine aşinaydı.Fakat hiçbiri yazı değildi.Birer şekil veya simgelerdi.
Bu farklıydı ve ilk defa görmüştü.
' VESVÂS '
Neydi anlamı?
|
0% |