@yarenbay30
|
4. Bölüm: Doluya Tutulmak
Ortalık yeterince karmaşıkken arkaya geçmenin bir yolunu arıyordum.Hemen herkes ortada horona eşlik ederken bu durumun çokta uzun sürmeyeceği belliydi. Gelin ve damat ilerde görülmüştü. Gökhan ,Doğan denilen adam ,damat ve Baran eniştem hararetli bir konuşma içindeydi. Yüzlerinin şekilden şekile girmesi hiçte iyi şeyler konuşmadıklarının alametiydi. Baran Eniştem mi? Bunlar bir de tanışıyorlar mıydı?
Başıma daha ne gelebilirdi acaba.
Belli bir süre sonra ellerini birleştirip kafalarını birbirleriyle tokuşturdular. Tam dağılacakları an Ali yanlarına gidip dikkatleri üzerine çekti. Top ondaydı artık.Hala ayakta öylece onları izlerken
Dj' nin, " Saygıdeğer misafirlerimiz horona biraz ara verirken gelin ve damadı nişan yüzüklerini takmak için buraya davet ediyorum."
Oynayan herkes masalarına dağılmaya başlamıştı. Gelin ve damat ise yavaşca sahneye yaklaştılar. Bizimkiler beni bulmadan arka tarafa geçmeliydik. Keza bulsalar bile bu kıyafetlerle tanırlarmıydı orası aynı bir muammaydı.
" Ortada işlenmiş bir suç varsa ben yokum." Diye mırıldanan Dilay, aklına birşey gelmiş olacak ki üzerimde gezinen gözleri yüzümde durdu.
"Cinayet mi?"
"Polisten mi kaçıyorsun?"
" Sicilimin kirlenmesi halinde polislik mülakatına giremem.Hatırlatmama gerek yoktur umarım."
Ard arda sıraladığı sorulara abartılı bir şekilde göz devirdim. Semanın ne halt yediğini deli gibi merak ediyordum. " Ortada illegal hiçbir şey yok.Sadece yardıma ihtiyacım var o kadar."
İnanamazca bana bakarken bir yandan da arkama baka baka ilerliyorduk. O an sert bir şeye çarptım. Neye çarptığımı anlamak adına panikle önüme döndüm.
Henüz 55' lerinin başında olsa gerek beyaz saçlı, kare gözlüklü, buruşmaya yüz tutmuş esmer teniyle yaşına göre güzel bir kadın gördüm. Durmuş bana bakarken onu incelemeye bir son verdim.
" Pardon?"
Dedikten sonra eğilip yere düşen birkaç kitaba bakmadan alıp ona uzattım. Bakışlarını benden çekmeden kitapları elimde almak için uzatmıştı ki birden elektrik çarpmış gibi bir titreme geldi.Elimi hızla ,tuttuğu kitaplardan çektim. Öylece duruyordu.Yüzünde mimik oynamıyordu.
Dilay da huzursuzca etrafına bakıp, aramızdaki bakışmaya bir son vermek adına
" Gidelim." dedi sabırsızca başımı belli belirsiz salladım. Tam kadının yanından geçip gidecekken
" Her yerde seni arıyor. Seni bulmadan çık buradan Vesvâs."
Diye bir şeyler mırıldanıp kalabalığa doğru yürüdü. Varla yok arasındaki cümleleri sadece benim duyduğuma emindim.Ürpermiştim. Dediklerine de anlam verememiştim. Düşüncelere bir son verip
" Oyalanmayalım .Ne yapacaksak yapalım artık hadi!"
diyen Dilayla yürümeye devam ettik.
Ortamdan uzakta, insan olmayan eski lavabonun oraya geçtiğimizde birkaç adım uzaklıkta ki Semayı seçmek zor olmamıştı. Ona biraz daha yaklaştığımızda dirtdörtgen şeklinde tahta bir kutunun üzerindeki kıvılcımı söndürmek adına hırkayla vuruyordu.
"Noluyor burada?" Diye söylenirken bir yandan da Dilayın yerden toprak alıp kutunun üzerine atmasıyla bende aynısını yapmaya başladım.
"Havai fişekleri Baran patlatacaktı.Onunda arkadaşları mı ne gelmiş. Karşılamaya gitti. Bende boş bulundum sigara izmariti atmışım üzerine. Fark ettiğimde çok geçti.Sonrası bu."
Aman! Ne arkadaş ama.
Hızlı bir şekilde soluk alıp verirken bir yandanda var gücümüzle kıvılcımdan ateşe telfi eden yangınla uğraşıyorduk.Ne yazık ki çabalarımız hiçbir sonuç vermiyordu. Çıkan dumandan yavaş yavaş etkilenmeye başlamıştık.
" Bu böyle olmayacak havai fişekler her an patlayabilir. Herkesi çıkarmalıyız buradan"
Öksürerek konuşan Dilayla umudumuzu kesmiş ellerimizi kutudan çekmiştik.Kutudan birkaç adım gerilerken
" Ee, sen konuşuyorsun."dedi Sema şaşkınca bir yandan da öksürürken
" Geçmiş olsun kardeşim ,yalanına bir yalan daha eklendi. Ortada konuşamayan bir Dilay yok artık" Diye sırtımı sıvazladı.
" Ne demek oluyor bu? "
Diye soran Dilayla cevap veremedim.Ne söyleyeceğimi düşünürken, hemen arkamızdan gelen bağırışla tüm dikkatimizi oraya vermiştik.
"Saatli bomba var. Kaççıııınnn! Bombaa!"
Bombaa!
Saatli bomba??
"Kardeşin tam bir hain. Henüz geç değil reddetebilirsin bunu."
Diye Dilay'a söylenirken işaret parmağımla haini gösterdim. Arkamızdan uzaklaşarak kalabalığın içine çığırarak giren bu mahşer midillisi çocuğun ,Ali olduğunu anlamak hiçte zor değildi. Başta hiç bir şey yokken birkaç kişinin önce bizim taraftan yükselen dumana baktılar.
"Yanıyoruz!"
"Patlayacağız"
" Kaçın!!"
Bağırışmalar tüm herkesi panik dalgasına sokmuştu.Herkes çoluğunu çocuğunu alıp bahçeyi terk ederken Dj'nin,
" Gelinle damat başta olmak üzere herkesi halaya davet ediyorum."
Mikrafona konuşurken yurdum insanının rahatlığı gözümü yaşartmıştı. Yine mikrafondan belli belirsiz gelen başka bir ses,
" Gerizekalı herif, bomba var diyorlar duymuyor musun? "
demesiyle Dj de çoktan ayaklanmıştı bile.
İleride olan biteni öylece izlerken kutudan gelen cızırdamayla hemen peşi sıra gelen ' PAT ' sesi bizi kendimize getirmişti. Duyulan ses üzerine arkalarına bakmadan bahçeyi terk eden kalabalığa doğru koşmaya başlamıştık.
" Küçücük yangını ne kadar büyüttüler. Bomba diyorlar bide, şimdi işe poliste karışır." Diye söylendi Semaya ' Şaka mısın' der gibi baktık
"Küçük mü? Uzaydaki uydulara konu olur bu yangın ne küçüğü.Çıkan dumanla uzaylıların bile ilgisini çekeriz." Dedim
" Mahalleyi havaya uçuruyordun.Gerçi geç değil uçadabilir." Derken hala patlamakta olan havai fişekleri kastediyordu Dilay.
Sonunda kendimizi dışarı attığımızda itfaiye,polis,bomba imha ekipleri ambulans hepsinin burada olduğunu gördük. Yangına müdahaleye başlanmıştı.Çevre bağıran, çağıran insanlarla doluydu. Bunların arasında ayılıp bayılanlar da vardı.Neyse ki kimsede de ölen veya ağır yaralanan kimse yoktu.
Etrafımızda ailelerimizi ararken hemen sağ çaprazımızda hepsini bir evin önünde endişe ile çevrelerine bakınırlarken gördük.
Kalabalığı yara yara yanları gittik. Kızlarda ailelerine sarılırken,bende ilk babama sonra anneme sarıldım.Annem birden
"Benim lafımı dinlemeyince başına neler geliyor gör."
"Nereye kayboldunuz siz yi- "
Diye konuşmalar yaparken, lafı yarıda kalmıştı.
" Ne bu hal Umay? Kimin kıyafetleri böyle bunlar"
Derken Semalarda üzerimde ki uzun palto ve saçımı yarıya açıkta bırakan eşarbı yeni farketmiş olacaklar ki, yangından dolayı oluşan korku ve endişelerini bir kenara bırakıp bana gülmeye başladılar.
Tabi başında bela olan bendim, onların tuzu kuruydu.
Birden sırtımın dürtüklemesiyle yerimde öylece kalırken buna anlam veremedim,
" Sahibi geldi sanırım" diyerek gülmesini bastırmaya çalışan ve arkamı gösteren Semayla yavaşça geriye döndüm.
Mahallemizin en yaşlılarından biri olan ve somurtganlığı yüzünden kimseyle pek anlaşamayan Huriye Nineyi karşımda gördüm.Elinde bastonu, üzerinde koca ayı ve maşalı uzun,kapalı, beyaz geceliğiyle gözlerini kısmış öylece dikiliyordu.Dilayın kimin kıyafetlerini bana getirdiğini anlamak hiçte zor olmamıştı. Görüntü sonucu ağzımdan kaçan kıkırtıya engel olamamıştım.Utançla gülüşümü bastırdım. Hızla üzerimdeki palto ve eşarbı çıkarıp ona uzattım.
" Terbiyesizzz"
Diyerek yüzünü buruşturduktan sonra elimdekileri bir çırpıda alıp, yaşından beklenmeyen hızla uzaklaştı.
Herkes gitmesini bekliyomuş gibi kahkaha atarken çevredekiler garip garip halimize bakıyordular.
" Arkadaşlar sakin olun denildiği gibi bir bomba yok ortada. Havai fişekler kontrolsüz patlamış.O kadar."
" Sağlık sorunu olanlar için ambulaslarımız hazır. Kontrolleri yapılabilir. Sorunu olmayanlarda evlerine dağılsın. Bizde işimizi yapalım.Lütfen."
Diye söylendi memur bey.
Herkez söylenerek dağılırken bizde o kalabalıkla eve doğru adımlamaya başladık. İkindi sıralarında başlayan nişan yaşanan karışıklıkla birlikte akşamı bulmuştu. Semalar evimizin sokağının başında bizde ayrılmışlardı.
Bizde Fatma abla, kızı Dilay ve oğlu Ali bücürüyle apartmanımıza gelmiştik. Aliye yangını kimin çıkattığıyla ilgili sorular sorulsa da bizi ele vermemişti. Birkaç adam gördüğünü söyleyip, geçiştirmişti.
" Büyük felaket atlattık. Hepimizin verilmiş sadakası varmış komşum."
Diye Fatma ablayla söylene söylene apartmandan içeri girdiler. En arkalarında olan ben,tam içeri girecekken kapını dibinde bir kutu dikkatimi çekti.
Eğildim kutuyu elime aldım. Küçük bir havai fişek kutusuydu bu, üzerinde bir not vardı.
' İyi denemeydi.'
Ne demekti bu. Biri şaka mı yapıyordu?
Arkamdan gelen ıslık sesiyle önce durdum. Sonra ani bir refleksle dönüp o tarafa baktığımda ,karşımda günlerce kaçtığım adamı gördüm.
Daha yeni fark ettiğim dövmeli bedeniyle sokağın başında boy gösteriyordu.Kafasını hafif yana eğmiş, kaşlarını çatık bana bakıyordu. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Birden dudaklarını araladı, birşey fısıldadı.
'U-may'
Emin de ğildim.İhtimali bile baygınlık geçirmeme sebepti. Öylece birbirimize bakıyorduk. Bu durumdan kurtulmalıydım. Nasıl mı? Polise yangını benim çıkardığımdan söylemekle başlayabilirdim.
|
0% |