@yarenbay30
|
6.Bölüm: Belaya Bulanmak
Kumandayı alıp televizyonun sesini açtım.Göz bebeklerim titrerken, ekrana bakmayı sürdürdüm.Etraftan soyutlanmıştım.Spikerin konuşmalarına kulak verdim.
"Kendinden 4 gündür haber alınamayan 45 yaşında ki iş adamı C.G. için arama çalışmaları başlamıstır . Eşinin aramalarına cevap vermeyen C.G. ,en son arkadaşlarıyla alkol aldığı daha sonra ise kendisinden haber alınamadığı belirlendi. Eşi ve yakınları endişe ile haber beklemeye devam ediyor."
Yeşil gözlü,kirli sakallı,seyrek ve yarıya beyaz saçlı yaşından da büyük gözüken bir adamdı.
En son parkta Gökhan tarafından duvara sıkıştırımıştı.Bıçak benzeri bir aletle tehdit ediyordu. Beni farketmeleri üzerine ise adamı, yanındaki genç 3 çocuğa bırakmıştı. O 3 genç ise adamı yaka paça götürmüşlerdi.
Doğan ise yanımıza gelip, ' Adam nerede?' diye bir soru sormuştu.
Birşeyler hatırlamak adına hafızamı zorlarken,
'Belki bir anlaşmazlık geçmişti aralarında.Bu da gayet normaldi.Adamı öldürmemişlerdi ya...'
Dün Doğanı gördüğümde ki o anlık düşüncem düştü aklıma.
Öldürmüşler miydi?
Muhtemeldi ki o günden beri kayıptı. Bu psikopatlar, adamın başına kesin bir iş getirmişti.Umuyordum ki böyle bir şey olmamıştır. O gün orada tek tanık bendim çünkü.Bu yüzden bu kadar göz dağı veriliyordu bana belkide...
Bana da sıra gelirmiydi?
Düşüncelerimle boğuşurken,televizyonla kontağımı kestim. Yavaşça ayaklandım. Annemler derin bir dedikodunun içindeydiler. Onları öylece bırakıp odama girdim.
Elime telefonu alıp Semayı aradım.Birkaç çalışta telefonu açtı. ' Hüüppp ' diye kulağımda yankılanan sesle çay içtiğini anlamak hiçte zor değildi.
" Ne yapıyorsun?"diye sordum tırnaklarımı kemirerek
" Keyif yapıyorum, bebeğim."
" Tabi yaparsın.Dün verdin milleti ateşe,uçuruyordun hepimizi iyi halt yemişsin gibi bugünde keyfini sür."
Odada bir oraya bir buraya turluyordum.Cevap beklerken karşı tarafa anlamadığım bir sessizlik hakim oldu. Kaşlarımı hafif kaldırdım.
" Ne ateşi,ne uçması bu Sema?"
Hışırtı arkasından yankılanan sesle Semanın annesi Nurgül teyze olduğunu anlamak zor olmadı. Büyük ihtimal telefon hoparlördeydi. Ne kadarını duyduğunu bilmiyordum.
" Umayın ateşi yükselmiş birazda,ağrıdan da başı uçuyormuş. Gezelim diyor." dedi Sema yalanında bir an tereddüt etmeden.Neyse ki bende bu teklifte bulunacaktım.
Nurgül teyzenin ' hııı' mırıltısıyla inanıp inanmadığını anlamıyordum. "İyi madem, erken gidin akşama kalmayın." Diye öbür uçtan konuştu Nurgül teyze.
"Tamam o zaman. Aşağıda caddede bekleyeceğim seni Umay." Semanın bir şey söylemesine fırsat vermeden telefonu kapattım.
******
Tam merdivenden inecekken hemen peşimden yanıma doğru hızla inen ,ayak sesleriyle arkamı döndüm. Dilaydı bu. "Kız iyi oldu seni gördüğüm.Annen bizim evin temelini oluşturmak üzere, bırakmıyor bizi. Git al anneni götür evinize. Her sabah her sabah çok mağdurum ya." Diye yakındım.
"Sanki yerinde çok duruyormuş gibi konuşuyorsun." Diye kısık bir sesle konuştu Dilay.
"Sen niye kısık sesle konuşuyorsun? Konuştuğunu hala kimseye söylemedin mi yoksa?" Dedim şaşkınca.Buna cevaben hızla kafasını sağa ve sola salladı.Söylememişti.
Gözlerini ellerine indirip henüz yeni farkettigim kırmızı falsh belleği bana uzattı. Dosyayı elime alırken
" İçinde ödev raporum var sende hazır dışarı çıkıyosun. Kırtasiyeden çıkarırsın bunları değil mi?"dedi.
" Tamam çıkartırım." Diyerek montumun cebine yerleştirdim belleği.
" İçinde kimlik bilgilerim falan var.Dikkat edersin." Diye son bir telkinde bulundu. Gözlerimi tamam manasında kapatıp açtım.Dilayı arkamda bırakırken
" Nerde kalmıştım. Heh ,sen de git bizim evi annenin gazabından kurtar.Hayır yani ev sahibisiniz diye de bu kadar içli dışlı olunmaz." Diye söylene söylene inerken Dilayın kıkırtısı kulağımda yankılandı.
Dışarı adım atar atmaz dün yaşadığım olay gelmişti aklıma. Beni bulmaları... Sokağın sonuna gelirken onu gürdüğüm noktaya yaklaşmıştım. O anı düşünürken bir ürperti çöktü üzerime. Adımlarım hiçte kendinden emin değildi. Yürümekte tereddüt ediyordum.Her an karşıma çıkacaklarmış gibi hissediyordum. Bir de şu kayıp iş adamı çıkmıştı başıma.
Düşüncelerimle, başım yerde yürürken yabancı olmayan bir kadın sesi duydum.
" Güzel kızım, bakar mısın?"
Yanında geçmekte olduğum karşı kaldırımda ki eşya dolu kamyon çarptı gözüme. Üç iri yapılı erkek eşyaları taşıyordu. Muhtemelen yeni birisi taşınıyordu. O yeni kişide bana doğru gelmeye başladı. Gözlerime kısıp tanıdık simayı çıkarmaya çalıştım.
Nişanda çarptığım kadındı bu...
Üzerinde haki yeşili salaş bir elbise, boynunda ise değişik semboller olan birkaç kolye vardı. Farklı bir havası vardı.İlk defa karşılaştığım insanlarla ilgili bir yorum yeteneğim vardı fakat bu kadın için iyi ,kötü hiçbir düşünce canlanmıyordu kafamda. Nötrdü. Tam karşımda durdu.İlk gördüğümün aksine yüzünde güzel bir tebessüm vardı.
" Buyur teyze " dedim
"Yeni taşınıyorum buraya. Tanıdığım,yardım isteyeceğim kimsem yok." Dedi bir elini omzuma koyarak. "Senden küçük bir ricada bulunabilir miyim?"
Başımda dert yokmuş gibi herkes bir şey isteme derdindeydi bugün.Nefesimi üfleyerek dışarı verdim.Sıkıntıyla etrafıma bakındım.Tekrar teyzeye döndüm.
"Tabi buyrun" dedim hoşnutsuz sesimle. Tebessümü, kocaman bir gülümsemeye döndü. "Hemen ileride yolun aşağısındaki caddenin üzerine eğlence mekanı var. Deposunda karton kutular olacaktı. Onlardan bana getirirmisin? Ben onlarla konuşmuştum zaten.Kötü bir durum yaşamazsın."
Eğlence mekanından kastı bardı. Neydi ismi? 'Raven Bar' Önünden birkaç kere geçmiştim. Envaiçeşit insanın içeri girip çıktığı görüyordum.Normal şartlarda asla girmeye cesaret edemeyeceğim bir yerdi. Neyse ki gündüz vaktiydi.Bu kadın içerdekileri tanıdığını söylüyordu. Sorun olmazdı. Sanırım.
Tanımadığım insanlar için bır şeyler yapmak bana göre değildi ama zor durumdaydı. Aynı yerde yaşıcaktık ve belki de ileride yüz yüze bakacaktır.
Semaylada cadde de buluşacaktık. Zamandan yana bir kaybımız olmazdı. Kendimi zorlayarak bir tebessüm bahşettim.
" Peki,getiririm."dememin üzerine
" Teşekkür ederim, güzel kızım."
Dedi tatlı bir tınıyla. İlk gördüğümde de ,şimdi de bir tuhaflık seziyordum ondan.Adını koyamadığım birşeyler vardı.
Cevap vermeden arkamı dönüp yürümeye koyuldum.Bir dürtüyle başımı omzumun üzerinde çevirip kadına baktım. Onu bıraktığım yerde durmuş arkamdan bakıyordu. Benim ona baktığımı görünce küçük bir el salladı.Hemen önüme dönüp adımlarımı hızlandırdım.
Yolda Semaya küçük bir açıklama yapmış, mekanın önünde beni beklemesini söylemiştim.Karton kutuları alıp direk o kadına götürüp bu işten kurtulmalıydım.Unutmadan birde Dilayın çıkartılması gereken evrakları vardı.O kadar olaydan sonra dışarı çıkıp bu kadar dolaşmam ne derece mantıklıydı bilmiyordum.
Mekanın önünde beni bekleyen Semanın yanına ilerledim.Beni görür görmez,
" Allah o kadından razı olsun. Senelerdir şu bara girelim diye bir ayaklarına kapanmadığım kalmıştı ki geçen onuda yaptım yine fayda vermedi. Kadın iki cümleyle içeri soktu seni."
Diye yerinde duramayıp sevinçle ellerini birbirine çıptı Sema.Duymamazlıktan geldim.Eğlence konulu her şeyi seviyordu. 3 sene önce burası açılırken gelmeyi çok teklif etmiş böyle ortamları sevmediğim için hep reddetmiştim.O ise her boş anında teklife bulunmaya devam ediyordu.
Kapıdaki güvenliği geçip mekandan içeri girdim. İğrenç bir yerdi. Girişte ,karşı duvarda ki kocaman kuzgun figürü karşıladı beni.
Hafif tempolu bir müzik vardı.Görevliler tahminimce akşam için bir hazırlık içindeydi. Kimi bar bölümünde uğraşırken, kimi ise masaları düzeltiyor.İkindi vakitleri olduğundan tek tük insan vardı. Onlarda dün geceden kalmaydı. Yüzümü buruşturdum.Alacağımı alıp bir an önce buradan çıkmak istiyordum.
Sema ise halinde gayet memnun, kelebek misali barda adım atmadığı yer kalmayıncaya kadar dolaşıyordu.
Bar bölümünde ki saçı beyaza boyalı, zayıf,yüzüne kadar dövmeli alkolleri rafa dizen benim yaşlarında ki genç adama ilerledim.
" Pardon,bakarmısınız? "
Dedim duyabileceği bir sesle.Yüzünü bana döndü. Gözleri üzerimde gezindi. Çocuksu görüntümle burada sırıttığımın farkındaydım.Hala bakmayı sürdürürken,
"Bir kadın gönderdi beni deponuzda karton kutular varmış. Onları almak için geldim. Sizin haberiniz varmış alınacaklarından."
Dedim bir solukta. Önce boş boş baktı sonra işaret parmağıyla ilerde,solumda kalan buğulu cam kapıyı gösterdi.
" Şu cam kapıdan içeri gir.Merdivenden aşağıya in,kolidorun sonundaki oda depo. Oradan istediğin kadar kutu alabilirsin." Deyip bana sırtını dönüp işine kaldığı yerden devam etti. Sema benden bihaber etrafta dolanıyordu.
O burada oyalanırken ben hemen kutuları alıp gelirdim. Adamın beni yönlendirdiği yere ilerledim.Merdivenden indiğimde beni uzun, loş ve havasız kolidor karşıladı. Hem sağ hemde solda nereye çıktığı belli olmayan kapılar vardı. Huzursuzdum yine. Keşke Semayıda getirseydim peşimden diye düşündüm. İleride kocaman depo yazısını gördüm. Hızlandım.
"Sana, bana kafa tutma bunu ödersin dedim.Sen ne yaptın? İşlerime burnunu sokmaya devam ettin." Kulağıma gelen boğuk ses ile önce duraksayıp, sağımdaki aralık kapıya ilerledim. İçeriden peş peşe inleme sesi geliyordu. O tarafa göz gezdirdim. Gördüğüm kadarı ile bilardo masası, deri koltuk takımından oluşan bir odaydı burası. Gözüm tam ortadaki adama kaydı.
Ama,am-a bu heryerde aranan, kayıp iş adamıydı!!
Ellerinden tavana iple asılmıştı.Yüzü morluk içindeydi.Üzerindeki kıyafetler yırtılmış ,kandan gözükmüyordu.
Karşısında onu yumruklayan adama kaydı bakışlarım. Doğanı bu. Her yerde karşıma çıkan adam. Yanındaki iki tanıdık yüz daha vardı. Gökhan ve eniştem dediğim Baran...
|
0% |